Sözlüğe geldiğin ilk günkü Çirkef ve saldırgan üslubunu düzeltip düzgün bi adama dönüşmene hayran oldum panda.. biraz daha kendine çeki düzen vermen lazım kesinlikle şüphesiz..
şarkılar dinleyerek gözlerimin dolmasını izliyorum öğlen öğlen. birden fazla sözlüğe yazıyorum. yaz tatilinde staj var ve ben hiç istemiyorum gitmek. bir yandan yazılımda ilerlemem gerekiyor. hiç sarmıyor son zamanlarda beni. sözlüğe başladığımdan bu zamana doğrusu. her neyse bir yolunu bulup parayı mı bulacaksın ülkeden mi gideceksin ne yapacaksan bir an önce yap lütfen.
bir daha asla çok sevdiğin bir şeyi çok sevdiğin bir insanla bağdaştırma. en sevdiğin şarkıyı onunla şarkın yapma, en sevdiğin grubun şarkılarını onunlayken dinleme, en sevdiğin diziyi onunla dizin yapma, en sevdiğin çizgi filmini, oyuncağını onunla bir hatırlama...
geçmişe takılıp kalma. yaşanması gerekiyormuş, yaşanmış. önemli olan bundan sonra yapacakların. insanların ne düşündüğünü önemseme. herkesi her zaman mutlu edemezsin. sonunda kötü olacağın bir işte baştan kötü olmayı göze al.
keske bir gün şu sözlüğe şu başlığa mutlu olduğum bir zamanda bir şeyler yazabiliyor olsam. geçici mutluluktan bahsetmiyorum, tek bir güzel andan bir görüntüden değil. mesela şöyle bir haftam güzel geçsin yani ne olurdu. 25 yasıma geliyorum artık ve şöyle bir hafta mutlu olduğum bir an yok ama 6 ay depresyonda kalıp mal mal geçirdiğim bir dönem var. vala bıktım artık. mutsuzluktan, sıkıntıdan, sürekli ölümü düşünmekten o kadar sıkıldım ki bir an önce ölsem de her seyden kurtulsam diyorum. intihar etme olasılım 8-9/10 olduğu dönemden 4-5 lere kadar düştüğünü düşünüyorum aslında son zamanlar için. ama benim 4 puanım bile çoğu için 10dur sanırım. neyse gidip hande yener romeo falan dinleyim, hiç bunları düşünmemiş hiç yazıya dökmemiş gibi. kavga etmez sever beni romeoooooo romeeoooo romeeoooo.
bu yedinci sanırım. alışkanlık işte yine geldim kutlayacağım kendimi. başımda bir ağrı, komut gelmeyince kahve içmeyi unuttuğumdan mı, birden başlayıp yutar gibi sigara içtiğimden mi bilinmez. ne diyeceğimi bilmiyorum. uzanan elleri reddetmek huy oldu iyice. fırsat vermedim kimseye. arkadaşlarıma anlatmaktan kaçtığım gibi kendi kendime anlatmaktan da kaçıyormuşum meğer. bunu da şimdi fark ettim. bu hafta iyi fark ediş yaptı. geçenlerde de kendimle aramın ne kadar bozuk olduğunu fark etmiştim. sorun bütün heybetiyle ortada oturuyormuş da ben etrafında dolanıp şakalar komiklikler yapmışım hep. şimdi o neşem de beni terk etti. cenk taner yine bir şeyler diyor. değişmeyen tek şey bu sanırım. bir de benim bu donukluğum... içim buruluyor sıkılıyorum bunalıyorum. kendimle vakit geçirmeye tahammül edemiyorum. şimdi pamuk, ben ve çeşitli marazlarım l koltuğun kısa tarafına sığıştık yeni yaşımı kutluyoruz. yirmi dört. hiç böyle olacağını düşünmezdim.
Çok yaşamış da yorulmuş gibi, yaşamadan yaşadık her yerde
Tek oyun vardı şehirde, oynardık kendi kentimize
Derin tutkulara düşmemek, buydu hayattan anladığımız
Ama ne varsa düşenlerde var, varmış meğer
dalıyor gözlerim
bomboş bakıyor bir yerlere
anlamsız bomboş bakışlarım
gözlerimin içindeki o parlaklık,
o yaşam arzusu hiç yokmuş gibi
sanki 80ine gelmişim ve ölümü bekliyormuşum gibi
ben de herkes gibi bir gün ölümü bekleyecek miyim?
yoksa ölüme mi yetişeceğim?
adettenmiş gitmeden önce bir kaç söz söylemek. hayatın boyunca sessiz kaldığın şeyleri haykırmakmış ilk ve son kez. gidenler; hep ölümümden kimse sorumlu değildir diyerek veda ederler. yalan söylerler hepsi, ben söylemeyeceğim. birinin bu duruma gelmesinden kimse sorumsuz bırakılmamalı. ailesi, eşi, doştu, arkadaşı, selam verdiği bir tanıdığı, sanatçısı siyasetçisi hepsi sorumludur. gitmeden önce kimsenin vicdadını rahatlayamayacağım. kendisiyle ilgili şüphesi olan kalan hayatı boyunca onunla yaşayabilir. umrumda ya da değil, yalan ya da gerçek, ne farkeder ki? neler hissettiğimi, düşündüğümü, ne hayal kırıklıkları yaşadığımı, sorunun nerede olduğunu, neden olduğunu bilemeyeceksiniz ki. ulaşamayacaksınız ki bana, öldüm ben, ben bir ölüyüm artık. bunlar sadece ölmeden önce yazdığım bir kaç basit cümle. benim sesim yok artık, kokum yok, görüntüm yok. attığınız bir mesaja geri cevap verecek, aradığında açacak, dışarda gördüğünde selam vereceğiniz, yanındayken ve ya sarılırken gelen o koku yok. ben yokum artık. asla ve asla kimseyi kırmamazlık yapmayacağım, beni düşüncelerimle öldürdünüz, kafamdakilerle öldürdünüz, yaşattıklarınızla öldürdünüz.