kader

entry683 galeri36
    226.
  1. bazen insanın başına öyle şeyler getirir ki onu daha farklı isimlendirmek gerekir! bazen kaderden daha fazlasıdır çünkü..

    31 Aralık 2005, Cumartesi, bizim ev..

    neden bilmem yılbaşlarını oldum olası sevmemişimdir, o gün yine yılbaşıydı ve üzerimde garip bir huysuzluk vardı. evde yılbaşı kutlamaları için rutin hazırlıklar yapıyorlar. işte yiyeceği, içeceği vs.. ben iştirak etmediğim için pek ilgilenmiyorum, ara sıra neler oluyor diye mutfağa bakıyorum o kadar. yine en son cep telefonumu şarja bağlamak için mutfağa girdim ve bağladım, neden bilmem normalde o saatte kapatıyor olmama rağmen kapatmamıştım. aradan bir süre geçtikten sonra ev ahalisi kendi çaplarında yılbaşı kutlaması yaparken bir şeyler içmek için mutfağa girdim ki telefonumun ışığı yanıp yanıp sönüyordu, telefonu sessizde unuttuğumu anladım ve baktığımda 3-5 tane cevapsız arama gördüm. hepsi aynı numaradandı ve tanıdık değildi, hem kimmiş acaba diye meraklandım hem de belki önemli bir şeydir diye düşünerek geri aradım, yılbaşı tebriği içindir diye tahmin ediyordum. telefonu bir hanım kızımız açtı, bir süre konuştuk ve çok geçmeden anlaşıldı ki başka birisini arayacakken yanlışlıkla beni aramış, pardonlarla kusura bakmayınlarla telefonu kapattım. mutfağa zaten bir şeyler içmek için girdiğimden dolaptan bir şeyler alıp bardağa koyarken telefonuma bir mesaj geldi, kendi kendime işte samimiyetsiz yılbaşı tebrikleri bu sefer başladı derken gelen mesajın 2 dakika önce konuştuğum bayanın telefonundan geldiğini gördüm. mesajda "lütfen kusura bakmayın, çok özür dilerim, sizi gerçekten rahatsız etmek istememiştim." yazıyordu. lan bir yanlış numara için bu kadar mı üzülür insan, bu kadar mı özür diler diye düşündüm. sonra aldım elime telefonu ve cevap yazdım, "gerçekten mühim değil, bu kadar abartacak bir şey yok, rica ederim." dedim ve olayın kapandığını zannettim. bir türlü içemediğim şu meyve suyunu tam doldurmuş, kutusunu dolaba geri koymuş, bardağı kafama dikmek üzereydim ki tekrar telefonum çaldı, yine bir mesaj.. açtım okudum, şu şekildeydi; "tekrar özür dilerim, isterseniz tanışabiliriz, ben x". bu mesajdan sonra hanım kızımızın niyeti anlaşılmış oldu, şimdi eminim bu satırı okurken benim için salak, artislik yapıyor, sözlükten kız kaldırmak için kendini masum götermeye çalışıyor diye yorumlar yapanınız olacaktır ama ben bu mesaja gerçekten cevap yazmadım. şu platformda beni az çok tanıyan varsa zaten tahmin ediyordur, neyse.. mesaja cevap vermedim ve "artık yeter ulan!" diyerek sonunda meyve suyunu kafama dikebildim. odama doğru yönelirken telefonum çalmaya başladı, geri dönüp baktım yine aynı numaraydı, açtım. şu an hatırlayamadığım, pek de mühim olmayan bir şeyler konuştuk ve bir daha konuşmamak üzere telefonları kapattık.

    2 Ocak 2006, pazartesi, işyeri..

    arkadaşlarla beraber öğle yemeğini yemiş kahvelerimizi içiyorduk, sohbet muhabbet havalarda uçuşuyordu.. sohbetin konusu yılbaşı ve kutlamalarına gelmişti ki benim, içtiğim meyve suyundan başka anlatacak bir şeyim yoktu. sonra bu hanım kızımız aklıma geldi ve yüzeysel olarak onunla yaptığımız konuşmayı anlattım, bütün arkadaşlarımın "lan ne salak adamısın anasını satayım" nidaları arasında arkadaşlarımdan biri "sen versene şu numarayı bakayım bana" dedi. (evet maalesef böyle abazan arkadaşlarım da yok değil!) önce vermek istemedim ama kime ne zararı olacaktı ki! hanım kızımızın istediği zaten bu değil mi? belki adamı tanımıyor ama sanki beni tanıyor muydu? hayır! adam desen zaten dünden razı.. neyse, ben numarayı o arkadaşıma veriyorum ve kendisi uygun bir vakitte arayacağını söylüyor ve konuyu kapatıyorum.

    ertesi gün, işyeri..

    arkadaşımın kızı arayıp aramadığını merak ediyor ve soruyorum, o da aradığını ama ona ulaşamadığını söylüyor.
    detaylar ise şu şekildeymiş; arkadaşım aynı günün akşamı numarayı arıyor, hanım kızımız o saatte işyerinde ve lavabodaymış, masasında bulunan cep telefonu ısrarla çaldığı için hanım kızımızın yan masasında oturmakta olan çalışma arkadaşı telefona bakmış ve onunla konuşabilmişler..

    sonuç

    sonuç olarak bir süre sonra benim bu abazan arkadaşım ve hanım kızımızın yan masasındaki çalışma arkadaşı 2006 yılının yazında, benim nikah şahitliğimle evlendiler ve bugün itibariyle dünya tatlısı bir çocukları var. ilginç olan ise karısının arkadaşıma hiçbir zaman "o kızı neden aramıştın?" diye sormamış olmasıdır..

    şimdi bu kader midir yoksa başka bir şey midir bilmem ama işin özü şudur ki; ben bildiğiniz adam evlendirdim lan!

    hep mutlu olsunlar..
    3 ...
  2. 227.
  3. kader çok karmaşık bir konudur. ya herkes kaderine göre yaşar yada kişi hayatta yaptıklarıyla kaderini kendi belirler. ama kader alınyazısında bağlıdır. Allah ne belirlediyse hakkımızda hayırlısıyla o olur. ama insan yaptıklarıyla birlikte kendi kaderini bir nebzede olsa kendi belirler. iyi bir şekilde yaşarsan hayatı iyi bir şekilde sorunsuz durumda sürdürebilirsin. eğer kötü bir şekilde yönlendiriyorsan hayatın zorluklarını ve kötülüklerini yaşamak zorundasın. kader hem elimizde hemde elimzde olmayan bir yazgıdır.
    1 ...
  4. 228.
  5. Kader seni güldürmüyorsa, espiriyi anlayamadın demektir.

    (bkz: shantaram)
    4 ...
  6. 229.
  7. --spoiler--
    Allah'ın her şeyi bir kader ile yaratması en büyük nimetlerden birisidir. Kader insanlar için çok büyük bir konfor, büyük bir rahatlıktır. Kadere iman eden, hayatındaki her şeyi, hayatı boyunca karşılaştığı ve karşılaşacağı her olayı Allah'ın kaderinde yarattığını bilen bir insan hayatı boyunca bunun rahatlığını, güvenini ve iç huzurunu yaşar.
    --spoiler--
    0 ...
  8. 230.
  9. allahın herşeyi önceden bilmesine denir.ama yapılan icraatların hepsini insan kendi aklı ve iradesi ile yapar.yani yaratıcının hiçbir müdalesi yoktur.o sadece insanların yaptıklarından haberdar değil ağaç dalından düşen yapraktan bile haberdardır.peygamber efendimizin üzerinde fazla kafa yorulmasını istemediği imanın şartlarından biridir ayrıca.
    2 ...
  10. 231.
  11. bir aralar inanırdım kadere. sırf kader var diye, ben kadere inanıyorum diye yolda karşıdan karşıya geçerken arabaları umursamıyordum. neden mi? e ben müslümanım ya, kadere de inanıyorum ya, o zaman allah benim ne zaman öleceğimi de biliyor ya, o zaman ne gerek var? nasıl olsa, allah öyle istemişse ben karşıdan karşıya geçerken 5-6 kere düşünsem bile ölücem değil mi? öyleyse çok da takmaya gerek yok. hem havan da oluyor lan. valla.

    demek istediğim şey ise, siz siz olun benim gibi düşünmeyin. yani allah'a inanıyorsanız başka. çünkü ne zaman öleceğinize onun karar verdiğini düşünüyorsunuz. fakat inanmayanlar için durum farklı. ben mesela eskiden inanırken çok umursamazken, artık umursuyorum. her şeyin kendimin elinde olduğunu umursuyorum. karşıdan karşıya geçerken araba çarparsa benim hatam yüzünden olduğunu biliyorum. veya ne bileyim öleceksem eğer, benim hatamdır o.

    sakın bir salaklık yapıp da nasıl olsa her şey, yazılmış diyerek sağlığınızı veya dediğim gibi arabanın çarpmasını umursamamazlık etmeyin. şunu da unutmamak gerek. islam'a inananlar ne kadar var ise, ondan daha çok inanan hıristiyan da var. hee işte şu aklınızda olsun.
    2 ...
  12. 232.
  13. "tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan?" sorunsalına benzer bir durumdur kaderin hayatımızdaki fonksiyonu... zaman zaman kaçmaya çalışsanız da başınıza gelmesini engelleyemediğiniz bazı durumlar karşısında "demek ki, kaderden kaçılmıyormuş, sen ne yaparsan yap, kaderini yaşıyormuş her insan" deme noktasına gelir insan... bazen de tam tersi, kendi çabalarınızla başardığınız bir olay sonrası ya da çabalayıp direkten döndüğünüz bir olayın ardından" eh kader varsa da biraz da benim çabamla oldu" gibilerinden sözler de sarfedilebilir... ya da, hayatımızın tamamının kontrolünü elinde tutan büyük gücün, yaşam süreci içinde yapacaklarımızı biliyor olması olarak da yorumlamak olasıdır... en güzeli fazla takılıp, irdelememek belki de çoğu zaman kasmadan salmak kendini, hayatın doğalına, kaderin akışına...
    1 ...
  14. 233.
  15. dünyadaki her varlığın bir kaderi vardır. Evinidekii eşyadan yolda gördüğün bir taş parçasına, kuru bir ota ya da meyva veren bir daldan tut da bakkalda rafta duran kavanoza kadar evrendeki canlı cansız tüm varlıkların Allah katında belirlenmiş bir kaderleri vardır.....
    1 ...
  16. 234.
  17. insanların düşünmeden yaptıkları hatalara verdikleri isim. iyi birşeyler olduğunda ben yaptım derler, kötü olduğunda ise kader. evet kader diye birşey vardır. doğumumuz, ölümümüz kaderdir, deprem kaderdir, sel kaderdir, yani bizim elimizde olmayan şey kaderdir. dere yatağına ev yapmak, sağlam bina yapmamak kader değildir. sigara içmek kader değildir.

    allah hesap soracağı seçimleri yapmamızı bize bırakmıştır. yoksa cennet ve cehennemin bir anlamı kalır mıydı?
    1 ...
  18. 235.
  19. 236.
  20. zeki demirkubuz filmidir. izlenildikten sonra tekrar tekrar ve tekrar izlenmesi şiddetle tavsiye edilir. filmi izledikten sonra etrafınızda olup biten olaylara daha farklı bir açıdan bakmaya başladığınızı göreceksiniz. artık size hiçbirşey imkansız gelmeyecektir. hiçbirşey çok saçma, aptalca gelmeyecektir. bir insanın ne derece sevebileceğini ve sevdiği uğruna hayatını nasıl mahvedebileceğini göreceksiniz. belki önce yadırgayacaksınız fakat sonrasında " evet ya aslında olabilir insan bunları hissedebilir " diyeceksiniz. filmin devamı niteliğinde çekilmiş masumiyet filmini de izlemenizi tavsiye ederim.
    0 ...
  21. 237.
  22. Farklı yorumlamalara sebep olan hede.
    Allah, siz kaza yapacakken direksiyonu sağa çevirseniz kaza yapacağınızı, sola çevirseniz kurtulacağınızı bilir sadece. Ama sağa veya sola çevirmenize engel olmaz. Sadece ileriyi bilir, etkilemez. işte kader budur.
    0 ...
  23. 238.
  24. dev serçe ve minik gergedan.
    nesin sen,kader misin ?
    0 ...
  25. 239.
  26. 240.
  27. KA.DER - Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği
    0 ...
  28. 241.
  29. insanımız tarafından tamamen yanlış anlaşılmış olgudur.
    kaderimizde bir şeyler yazmaz. kader üstünde bir şeyler yazan bir olgu değildir.
    kader, Allah'ın olacak her şeyi bilmesidir. bunların olmasına da kaza denir.
    (bkz: kaza ve kader)
    0 ...
  30. 242.
  31. terim olarak, "yüce Allah'ın, ezelden ebede kadar olacak bütün şeylerin zaman ve yerini, özellik ve niteliklerini, ezelî ilmiyle bilip sınırlaması ve takdir etmesi" demektir.

    ama şu da var ki, insanoğlu'da pekala "ezelden ebede kadar olacak bütün şeylerin zaman ve yerini, özellik ve niteliklerini, ilmiyle bilip sınırlaması ve takdir etmesi" işini teorik fizik olarak yapabileceğini göstermiştir. çok da uzak gözükmemektedir, en fazla bir 20 yıl çeker bunun pratiğe dökülmesi. böyle bir şeyin olmasının; kader kavramını bariz bir şekilde zedeleyeceği açık olarak gözrüldüğüne göre "kıyamet günü" maksimum 20 seneye kadar gelecek gibi gözüküyor.

    hadi hayırlısı.
    0 ...
  32. 243.
  33. gerçekte olmayan bir kavramdır. zaman ve kader arasında bir çizgi yoktur, tamamen anlık olan olaylara insan iradesinin verdiği tepkilerle yaşarsanız. eğer kader gerçek olsaydı şuan işkence gören insanların, acı çeken insanların veya afrika'da açlıktan ölen insanların hesabını kim verecek? bunların senaryosunu veya kaderini yazan tanrı mı?
    0 ...
  34. 244.
  35. 245.
  36. artist bir bursalidir kendisi. havasi kimsede yoktur ayrica da deri eldivenlere bayilir.
    0 ...
  37. 246.
  38. Allah(cc) bir ayetinde, 'Hiç şüphesiz Biz herşeyi kader ile yarattık.' (Kamer Suresi , 49) buyurmuştur. kader, son nefese kadar olan süreye dek hayatımıza gelmiş, geçmiş, gelecek her ne varsa kapsamaktadır.
    1 ...
  39. 247.
  40. --spoiler--
    Bazı insanların uzun bir hikayeleri vardır ama ağzından tek kelime alamazsın bir anda öyle bir an gelir ki hikaye bir çırpıda çıkar ağzından onun hikayesi senin hikayen olur yalanda yanlışta olsa,öyle bir aşk yok olamaz dersin hayıflanırsın kimse o kadar sevemez abi dersin,yok kimse sevemez o kadar Bekir kadar Kader bir garip aşk hikayesi kimse sevdiği için bu kadar şehir dolaşmaz, ona bu kadar aşıkken pezevengi olarak yaşayamaz,Bekir başka seviyor izleyeni büyülüyor bu sevgi,hayran kalıyor bazen ayıplıyor ,bazen kıskanıyor ne kadar küçük bir dünyam varmışta bu dünyaya kimselere sokamamışım diye.
    --spoiler--

    0 ...
  41. 248.
  42. zamanın behrinde bir köle varmış, bir de gaddar sahibi. öyle gaddarmış ki adam acıması yokmuş kimseye hee. kölesi ise gayet bilgiliymiş. tabii o dönemde de borcunu hiç ödeyemeceği için ömür boyu köle olarak kalacağını düşünüyormuş.

    bu köle bir gün rüyasında azrail'in ona geldiğini görmüş, çok korkmuş. rüyaya da çok inanmış yani. her rüyası da çıkmış önceden, sahibine de anlatmış pek çok kez. öleceğini görmüş ya veryansın etmiş, söylenmiş kaderine. hadi bir son çare olarak sahibime söyleyeyim durumu. belki o gaddarlığına rağmen beni serbest bırakır diye düşünmüş. yalvarmış yakarmış ve sahibi şaşırtıcı biçimde kölesini serbest bırakmış son günlerini efendi olarak yaşasın diye. bir de cebine bolca altın koymuş ve en hızlı atını vermiş kaçsın diye.

    köle binmiş ata, bindiği gibi son sürat günlerce, haftalarca, aylarca koşturmuş atını. kaçıyormuş azrail'den. az gitmiş uz gitmiş, dere tepe düz gitmiş. oh be demiş, başka diyarlardayım artık kaçtım demiş. bağdat'a gelmiş taa. kurtulmuş artık yokmuş ölüm ona. sahibinin verdiği altınlarla da gül gibi yaşarmış esasında.

    sonra rüyasında o gece yine azrail'i görmüş. aralarındaki diyalog şöyle geçmiş;

    ben, ben kaçtım senden demiş köle, kekeleyerek ve çok korkarak.

    azrail cevap vermiş, kaç kaçabildiğin kadar. zaten seninle randevumuz bağdat'da idi.
    4 ...
  43. 249.
  44. bazen; biz başka planlar yaparken başımıza gelenlerdir.
    bazen; bile bile yaptıklarımız.
    geçmiş.
    gelecek.
    şimdi.
    3 ...
  45. 250.
  46. inanmayı reddettiğim ancak, var olan bir gerçek..
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük