başlığı açsan da çomarlar bir şey yazmıyorlar zaten. 17-25 aralıkta dünya çalkalandı ses kayıtları ile rüşvetler ile yolsuzluk ile hırsızlık ile hepsi ortadan kayboldu bir tanesi bile ayıp demedi. şimdi ibb meselesi çıktı akşam sözlüğe girmeyen hafta sonu sözlüğe girmeyenleri bile 7/24 buradalar..
israil'le ticareti inkar eden akp'lilere akp eski milletvekili ve yandaş tv'lerin kadrolu yorumcusu ali turan tarafından verilen yanıt. bari o şer güçün kim olduğunu da söyleseymiş. gazze'de açlıkla, susuzlukla boğuşan ahali mi? lübnan'da, iran'da, batı şeria'da, suriye'de siyonist kurşunlarıyla ve bombalarıyla can verenler mi? kimmiş o şer güçler?
adam haklı, israil ile ticaret kesilemez.
sen bugün israil ile ticareti kes, bırak yerli ve milli uçak(!) dron(!) yapmayı - uçurmayı; güvercin besleyip kuş bile uçuramazsın.
daha önce de yazmıştım, nasdaq da işlem gören şirketlerin hangi ülkeden olduğuna dair bir sıralama yaparsanız israil 3. sırada.
bu sıralamayı derinleştirirseniz israil ile inorganik bağı olan (direkt olarak kuruluşu israil olmayan ama yönetim kadrosu, sermayedar-hissedar vb) şirketler diye sınıflandırırsanız; hani şu "pis yahudiler" diyerek protesto ettiğiniz şirketler arasında israil nasdaq borsasında ilk sırada yer alır.
ayrıntılara değinmiyorum, nasdaq ve nasdaq da işlem gören şirketlerin faaliyet alanlarına bakın da ne demek istediğimi anlayın.
üstelik bu israil-Filistin veya israil-arap ya da israil-iran savaşında neden bir taraf tutmak zorunda olup, bir tarafı kötülemek, bir tarafın yanında olmak zorunda olacağımızı da anlamıyorum.
ne dediniz?
çocuklar kadınlar sivilleri mi öldürüyor israil?
filistinliler, araplar, iranlılar da öldürüyor.
bu insanlıktan çıkma yarışına dönmüş savaşta ille de ölen çocuk filistinli, arap, iranlı olunca ağlayıp, israilli olunca sevinmek zorunda mıyım?
ne dediniz?
yaşam hakkı, toplumların kaderini tayin hakkı, devletlerin hükümranlık hakkı mı?
o bölgede yaşam hakkı, hükümranlık hakkı sadece araplara haiz bir durum mu? o topraklarda araplardan önce kim vardı da kim kimin hakkını yok sayıyor? yazılı tarih boyunca o topraklarda varolan sadece araplar mı?
ne dediniz din mi?
o topraklarda islam'dan önce hristiyanlık, hristiyanlıktan önce yahudilik vardı. gidin eşin ve görün, bir caminin temelinde kilise, o kilisenin temelinde sinagog, o sinagog'un temelinde pagan bir tapınakın taşlarını bulursunuz.
burada benim dinim senin dinini döver çocukluğu sergileyip dağdan gelip bağdakini kovar anlayışı içinde bir birini yok etme, kendinden başkasına yaşam hakkı tanımama, tamamen yok etme öldürme savaş kültüründe bunun için kadınını çocuğunu mezara koyup "onun da kadını çocuğu öldü ama" diye teselli sevinç duyan bir anlayışın savaşında neden taraf tutmak zorundayız?
ne dediniz israil'in nükleer güç sahibi olması, askeri açıdan güçlü olması mı?
neden olmasın?
iran da nükleer güç sahibi olsun ve hatta ırak ve suriye de nükleer güç sahibi olsun mu demek istiyorsunuz?
etnik kimlik, mezhep, dinle yoğurulmuş, bir arada yaşam ve sosyal sorumluluk yanı sıra insan olma erdeminden, insan haklarından nasibini almamış, hak hukuk tanımayan ve bir fırsat otorite boşluğunda bir birinin kafasını kesen güruh bu ülkelerin yönetimini ele geçirince iktidara gelince ne yaptığını görüyorsunuz.
bu ülkeler (iran, suriye, ırak yanında filistin) en güçlü olduğu dönemde asala teröründen pkk terörüne, fundamental dinci terör örgütlerinden marksist teröre verdiği destekle ülkemizde yüzbinlerce insanın ölmesine yaralanmasına yüzlerce milyar dolar zarara yol açmasını ne çabuk unuttunuz da israil'in atom bombası varsa müslümanların da atom bombasına sahip olması hakkı var diyerek iran'ın nükleer tesisleri bombalamasına karşı çıkıyorsunuz?
israil'i mi destekliyorum?
hayır! sadece aptal dostum olacağına akıllı düşmanım olsun diyorum. önemli olan ülkemin menfaatidir. güçlü bir iran, ırak, suriye ve filistin israil'e ne kadar zarar verirse bize de o derece zarar verir.
son olarak ermenistan azerbaycan savaşına bakın. iran başta olmak üzere arap ülkeleri ermenistan'ı destekledi. tabi ki israil azerbaycan'a destek ve silah verdi.
tıpkı bosna savaşında ve kıbrıs konusu, ermeni soy kırımı iddiaları gibi.
bunun için aptallığa varan siyasi ideolojik din kimlik söylemleriyle konuya muhalif yaklaşım gösterip akp eleştirisi yapmayın.
bu kirli savaşta taraf olacağınız tek şey ülke çıkarıdır.
israil'le ticaret bitse türkiye'de kimse açlıktan ölmez, yalnız bu ticaretten kar edenler kar edemez, o kadar. o yüzden bu ticareti "rasyonel" gerekçelerle açıklamaya çalışanlara kulak asmayın. ortada ciddi bir soykırım suçu var ve bu suçun failleriyle yapılacak her ticari etkinlik, dolaylı ya da dolaysız bu soykırım faillerini besliyor.
--spoiler--
etnik kimlik, mezhep, dinle yoğurulmuş, bir arada yaşam ve sosyal sorumluluk yanı sıra insan olma erdeminden, insan haklarından nasibini almamış, hak hukuk tanımayan ve bir fırsat otorite boşluğunda bir birinin kafasını kesen güruh bu ülkelerin yönetimini ele geçirince iktidara gelince ne yaptığını görüyorsunuz.
--spoiler--
israil erdem timsali, hoşgörülü ve insan haklarına saygılı olduğu için gazze'de, batı şeria'da, iran'da, suriye'de, lübnan'da, yemen'de o kadar insanı katletti her halde. gerçi meseleye batılı emperyalistlerin gözüyle bakınca oralarda katledilenler insan olarak bile gözükmediği için sana göre bir sorun yok anladığım kadarıyla.
öyle uzun uzadıya yazınca ne filistin'deki katliamlar haklı oluyor, ne de israil'le ticaret yapılması doğru oluyor. bu yaşamda paradan daha değerli şeyler de vardır. her şeyi para kazanma isteğiyle meşrulaştıracaksak işimiz var yani.
--spoiler--
güçlü bir iran, ırak, suriye ve filistin israil'e ne kadar zarar verirse bize de o derece zarar verir.
--spoiler--
suriye iç savaşla güçsüz düşürüldü. şimdi ise güney ve ortada sünniler, kuzeyde kürtler ve batıda arap aleviler olmak üzere fiilen üçe bölünmüş bir suriye var. suriye'nin güçsüz düşmesi türkiye'ye yararlı mı oldu? ha, "bizden" kasıt abd ve israil ise onu bilemiyorum.
velhasıl, emperyalist işbirlikçiliği salt akp ve mhp'ye özgü bir şey değil. görüldüğü üzere, muhalif geçinen kimileri de mesele emperyalist ve siyonist sevicilik olunca o nefret ettikleri akp ile aynı safta buluşuyor. aynılar aynı yere.
bir devlet veya aile ya da şirket yönetiminde olun, arkadaşlık yapın, sevgili eş olun ya da akraba, hemşeri, din, ırk-kimlik ilişkisinde olun, hüküm veren konumda - hukuki bir durum olsun vb tüm bu ilişkilerde - uğraşlarda tutkularınızdan arınmanız için o eleştirdiğiniz rasyonel akıl lazım.
hele ki kullandığınız kavramları (ret ettiğiniz, dikkate almadığınız) olguları bilmeniz lazım ki örn; rasyonel düşünceyi ret etmek aklı ve zekayı ret etmektir. bu tercihli bir cehalettir ve de bunu eyleme dökerseniz bu aptallıktır.
hele ki kimse açlıktan ölmez demek tipik bir "kuru ekmek yiyen aç değildir" yaklaşımı insan fıtratına ters - insanın fıtratını inkar eden bir anlayış söylem olup bize fremdschaemen sendromu yaşatmayın.
burada uzun uzun açlıktan ölmemek ile karın doyurma, karın doyurma ile beslenme, beslenme ile dengeli sağlıklı beslenme, dengeli sağlıklı yeterli beslenme ile insan gibi yaşamın arasında farkları ilişkileri yazmaya gerek yok.
bunları anlayacak ne zeka ne akıl ne de eğitim bazılarında olmadığı için ölüyle konuşmaya gerek yok.
ölen israilli çocuklar kadınlar siviller için sokakta orgazm çığlığı atarak gösteri yapanlar, sosyal medyada paylaşım yapanlar, zafer diyerek sayıklayan bu ölümlere sevinen vicdansız sapık ruhlu caniler çıkıp ölen arap filistinli iranlı kadın çocuk siviller için ağlaması iki yüzlülüktür.
bize insan rolü yapıp, bizi bu insanlıktan çıkma yarışına dönmüş savaşta kendi tarafınıza - bir tarafı tutar konumuna getirmeye, sadece bir tarafı lanetlemeye, bir tarafın ölen çocuğuna üzülüp diğer tarafa sevinmeye, "ama bunlar da şöyle yaptı" diyerek bu insanlık suçuna bizi alet etmeye kalkmayın.
sizin derdiniz ölen çocuk kadın masum sivil değil, bir sivrisinek bir kene gibi kanla beslenip kanı kutsallaştırıp vicdan merhamet diyerek insan rolü yapmayın.
fremdschaemen sendromu: çağımızın tedavisi olmayan hastalığı, kısaca "başkaları adına utanma sendromu" diyebiliriz. kişiyi toplumdan, kişilerden uzaklaştırır yalnızlaştırır. sosyal aktivitelere katılamaz, bir haber, tv rogramı, eğlence, düğün, dernek, yıldönümü, anma vb size işkence gibi gelir.
kimseyle yan yana bulunmak yürümek bile istemezsiniz. kimlik dil grup vb aidiyetleri gizlersiniz.
bu sendromun tedavisi şu iletişim çağında imkansızdır. bu sendromun etkilerini hafifletmek için toplum-ülke değiştirmek faydalı sonuçlar verse de bir haber veya program ya da reklam ya da paylaşım ile yeniden sendromun etkileri ortaya çıkar. bilinç altınıza yerleşmiş olan utanç tetiklenir.
israil gibi soykırım suçlusu bir devletle ticaret yapmak, güya bilimsel açıklamalarla meşrulaştırılabilecek bir şey değil. para kazanmak için her şey mübah sayılacaksa torbacıları, kiralık katilleri, pezevenkleri falan da hoş görmek lazım. yaptıkları iş ahlaksız bir iş bile olsa sonuçta karlı, bolca para getiren bir iş değil mi? yanlış anlaşılmasın, israil'le ticaret yapanlara pezevenk, kiralık katil veya torbacı demiyorum; sadece salt para kazanma amacıyla insanın nerelere savrulabileceğini, neleri savunma noktasına gelebileceğini anlatmak için bu örnekleri veriyorum.
bu arada "israilli masum siviller" söylemlerini bir bırakalım. "israilli masum siviller" dediklerinizin neredeyse tümü, dünyanın farklı yerlerinden gelip filistinlilerin evlerine, tarlalarına, bağlarına, bahçelerine vs. mafya gibi çöken, bu çökme durumunu sürdürebilmek için terör uygulayan, siyonist rejimin emrinde paramiliter bir güç olarak bulunan unsurlar. bir defa israil'in kurulması bile yerleşimci sömürgeciliğinin ve toprak yağmasının en bariz örneğiyken hangi masum sivil? israil sınırlarında yaşayan yahudilerin çok az bir bölümü oranın yerli halkıdır. geri kalanı, polonya'dan, rusya'dan, almanya'dan, türkiye'den vs. gelip yerleşen, çoğu ikinci bir ülkenin vatandaşlığına sahip olan unsurlar.
toplumlarda ve toplumların sosyal mutabakatla ortaya çıkardığı yaşam alanlarında (devlet, bu devletin idaresiyle ilişkileri, hükümetler, bu devletin yasa ve kanunlarına tabii olan vatandaşlarıyla ve de devletlerin toplumların başka yapılarla ilişkisi) bir sorun yaşandığında rasyonel akla değil de din, ideoloji, ırk, mezhep hezeyanı içinde kabile kültürüne yönelmek insanı haklı-haksız, mazlum-zalim yapmaz, sadece o insanı o sorunun kaynağına döndürür.
soruna neden olan bir şeyle sorunu çözemezsiniz. soruna neden etkenlerle sorunu çözmeyi düşünmek cehalet, aynı şeyleri yapıp farklı sonuç beklemek de aptallık olur.
malumunuz ki sorunlarda tüm etkenleri yok sayıp rasyonel aklı ret ettiğinizde bu cehalet olup bu bir teori düşünce tercih ama bunu pratiğe eyleme döktüğünüzde bu aptallık olur.
