Bir ailem olmasa belki denerdim. Hayattan zevk almıyorum ama benimki öyle dikkat cekmek için söylenen bir sey değil. Gercekten zevk almıyorum ve her sey bombos geliyor bana.
Zayıflıktır, çaresizliğe teslim olmaktır. Seni dünyaya getirenlere en büyük acıyı yaşatmaktır. Gerçekten yalnız ve sevgisiz bir hayata esir olmuşsan, seni kurtaracak bir kişi bile yoksa ve hiç ümidin kalmamış, dayanacak gücün kalmamışsa yapılası eylemdir.
Belki de intihar edenler, ölümden sonrasının daha güzel olduğunu gördükleri için intihar ediyorlardır. Kim bilebilir.
Başın sağ olsun abi bu arada diksiyonun çok iyi.
Bence ölümden sonrası daha güzel. Artık pilim bitiyor. Birkaç yılım kaldı. Olmayan yaşama sevincim yine gelmiyor. Belki de çözüm bulutlara çıkmaktır. Çünkü dışarı çıkınca toplumda duygusal açlık çekiyorum. Altı üstü bir sevgi beklemiştim. Şimdi trenler ve metrolar çok harika duruyorlar. Ruh hastasıyım napalım. Nasıl olsa bekleyenim ve sevenim olmayacak. Çok istemiştim doğru bir insanı bulmak. Ama ya zaman yanlış ya da insan yanlış. Ruhum için üzülüyorum ama hayat devam ediyor. Herkesin dünyada bir yedeği vardır galiba. Başarılı olamıyorum. Seneler sonra ne olur bilmem. Ancak zaman gördüğüm resimlerden ibaret. Hayatı da sevmiyorum yaşamayı da. Sürekli esniyorum. Mutlu değilim. Hep beklenti içindeyim. Şimdi ise cennetten bekliyorum. Zaten cennet de olmayacak. Ama herkes birer birer değişiyor. Oysa albenili bir insanım. Hayat beni çekmiyor. Para kazanamıyorum. Oysa kimse benden bir şey beklemiyor. Ve arkalarda kalmak ağrıma gidiyor. Siz de 18 yıl okuyun ve arkada kal'ın atamamayın ne hissedersiniz? Yaşıyorsam şu an yemek için. Biraz da frijitim. Sanki evliliği de yapamayacağım. Her gün azalan enerjimle yapacağım tek yol intihar etmek. Herkes beni unutacak bir gün. Beklenti içinde olduğum için her şeyi abartıyorum. Oysa bira kırmızı biraları içtiğim zaman daha çok mutluydum. Çünkü kafam sarhoştu. Bunca zaman ne kadar eleştirsem de aslında kısmen de olsa haklılardı. Yapılan bir iyilik beni çok mutlu eder ve unutmam. Hep sadık kalırım. Lakin bana mutluluk verecek olan şeyler bunlar değil. Mutluluk bir dost ve Allah olduğunu anladım. Zaten yapılan bütün erotik zevkler bitiyor. Geriye kalan sadece Allah ve sen. Kaldı ki yıllar sonra yaslanmak istemem. Çünkü o zaman kimse beni sevmez. Allahım yaratmış ama hiç mi hiç mutlu değilim. Şifası da yok. Senelerdir mutsuzum. Sakinligim ise bir şelale gibi. Öylesine sakin ve soğuğum ki... Çok boş hayat yaşamışım da. Çünkü kimseyi fedakarlık edecek kadar sevemedim. Arkamda hiç kimseye fedakarlık yapamamışım. Fedakarlık yapsaydım unutulmazdım. Yaşamak sıkıcı. Ama yemek güzel o da kilo yapıyor. Fedakarlık yapanlar nedense hep mutlu oluyorlar. Fedakarlık üst duygu demek ki. Bir de başarılı olanlar da hep fedakârdırlar.
David Hume'un savunduğu ve desteklediği görüştür. Yahu diyor Hume, bir insan hayattan bıktıysa ve hayatını sonlandırmak istiyorsa neden bu onun hakkı sayılmasın ki???
Not: Elbette bütün aydınlanma filozofları gibi hıristiyanlıkla mücadele etmek için bu görüşü savunmuştur. Hıristiyanlıkta intihar eden doğrudan cehenneme gider inancı vardır. (islam'da da öyle) Hume'un yaşadığı dönemde intihar edenlerin cesetlerine çok kötü davranılıyormuş. Yol kenarlarına atılıyor, kafası kesiliyor, ibretlik olsun diye kazığa oturtulup meydanlarda sergileniyormuş. Belkide bir filozof olarak cesede bile olsa insanlık dışı bu muameleye karşı çıkmak için yazdı.
Not 2: Filozoflar intiharı 'doğal hak' olarak savunup destekleyince toplumda intihar vakaları artmış.
Not 3: Ben Hume'un görüşüne itiraz eden bir yazı yazacağım, intiharın bir hak değil 'hastalık' olduğuna dair. insan yaşama içgüdüsüyle doğar, evrimsel süreçte bunun üzerine kuruludur zaten. O nedenle insanın kendisini öldürmeyi istemesi 'doğal' değil 'anormal' bir durumdur. Hume gibi bilimi savunan bir filozofun bunu hak görmesi şaşırtıcı gerçekten. Makalesinin her noktası tutarsızlıklarla dolu. hepsini ortaya çıkarıcam efem.
William james, intihar üzerinden özgürlüğü temellendirmiştir. insan özgür bir varlıktır, özgür olduğunu intihar hakkı olduğundan anlayabiliriz. Bir insan kendisini öldürme gücüne sahipse ama bunu bile isteye yapmıyorsa (özgür bir tercihte bulunuyor) o zaman özgür bir varlıktır. (doğada determinizm yoktur sonucuna ulaşır elbette bu bilimsel sonuç, (james bunu savundu mu bilmiyorum ama dini sonuç ise, Tanrı insanın hayatına müdahale etmez, onu özgür bir varlık olarak yaratmıştır)
Önceden çok acılı insanın kendi varlığına son verebilmesini çok cesaret verici ve gerekli bulurdum. insan hep acıdan kaçıp mutluluğu arzuluyorsa ve hiç olmamak en acısızlıksa bunun için mutluluk feda edilebilirdi. Hatta intihar karşıtı söylevlerde bulunanların yaşamamak, yarına uyanmak istememek, umutsuzluk ve beklentisizlik türevleri duyguları yaşamadığından bunları söylediğini düşünürdüm. Çoğunluğu da aynen böyle. Fakat bir şeyin tümüyle ve sonsuza dek kötü gitmesi imkansız. Bir şeyler iyileşebiliyor. Belki yanlış bakıyor, Olumsuza fazla odaklanıyoruzdur.
Bir şeyler iyileşebilir hem de hiç beklemediğiniz kadar kısa bir sürede. Her şeyin her zaman kötü gitme ihtimali yok, mutlaka sizi mutlu edecek motiveler var. Sırf bu küçük motiveler ve sonsuz kötü ihtimalinin imkansızlığı bile yaşama direnmeye yeter.
neden doğru ve yanlışımız doğa oluyor. Neden atalarımız mücadeleyi seçti ve üredi diye bu normal kabul ediliyor. Atalarımızda intihar edenler hiç yoktur diyebilir miyiz? Bu kesin mi? Bir şeylere mantıklı cevap vermek için doğa dayandırmasını sevmiyorum. Doğamız böyle, evrim bu süreçte ilerlediği için bu davranış, bu evrime uygun değil o zaman anormal... gen havuzumuz çok şeyi etkiliyor evet ama asla tümünü değil.
Doğa ile arana mesafe koy. Özgür olmak için bu gereklidir diyor rousseau. Bunu düşüncemize de uygulamalıyız. Asıl Bu türden bir determinist görüş insanı intihara yaklaştırır.