incir reçeli

entry1089 galeri38
    300.
  1. --spoiler--
    -sonra sen geldin, saklandığım yatağın altına başını uzattın...
    -saklanacak yer arıyordum...
    -sana dokunmak hayatın içinde durup dinlenmek gibi
    -sana dokunmak nefes almak gibi
    -sana dokunmak hayatı temize geçmek gibi
    -sana dokunmak ölüme inat gibi
    --spoiler--
    1 ...
  2. 301.
  3. filmin sonunda derin bir nefes alıp ağızdan tek bir harf bile çıkartamayan film. helal olsundur.
    1 ...
  4. 302.
  5. güzel filmdi. "bana dünyada hiç birşeyi sevme hakkı vermediler bende incir reçelini sevdim. incir reçeli sendin sevgilim."
    0 ...
  6. 303.
  7. Anlatılmak istenen şudur ki*; önemli olan tene değil, ruha dokunabilmektir. Esas sevgi, aşk budur. Mühim olan bunu başarabilmektir.
    4 ...
  8. 304.
  9. bir çok filmden bir parça barındıran,izlerken yabancılık çektirmeyen film. kötü değil yine de. ha bir de çok fena rakı içesi geliyor rakı sevmeyenlerin bile.
    4 ...
  10. 305.
  11. aşk tesadüfleri sever ile aynı dönemde çıkmış onun kadar bokumsu olmasa da hiç de izlenelesi olmayan filmdir. her şeyin başında bunu belirtmek isterim: mükemmel falan değildir her bakımdan sıçık ötesidir.

    çirkin adamın aşkının da aslında yakışıklı adamın absürd aşklarından (aşk tesadüfleri sever, ıssız adamvs.) farklı olmadığını mı anlatmaya çalıştı anlamadım. her şeyin başında o ne biçimsiz bir herif öyle. insan o adamdan dolayı filmi izlemek istemiyor.

    sonra diceksin kardeşim duygun nerede senin? elhamdülillah yerinde duruyor bilader. ama eğri oturup doğru konuşalım klişe bombardımanı yapan, modern aşk enstantenelerini biçimsiz bir adam ve yapmacık bir kızla karşımıza çıkaran yönetmenin bu filmi izlenmeye falan değmez. ağlatmıyor da.

    filmde tek hoşuma giden sahneyi söyleyeyim mi?; kızcağız hastane bahçesinde sevgilisinin omuzlarındayken "bana hiç bir şey bırakmadılar sevmem için ben de incir reçelini sevdim incir reçeli sendin aşkım" dedi orada böyle bir yürek burkulması yaşadım. sonra geçti gitti.

    bu modern aşk kalıntısı tarzı filmler için yakında yeni bir isim falan çıkmalı. bunlar aynı akımın meyveleri zira hepsi birbirine benzemekte.

    not: salaklık bende hala anlayamadım herkesin beğendiği filmin bombok film olduğu gerçeğini.

    edit: şu savunduğunuz sevişmeden aşk yaşamak aaawwwwww olayı varya onun için; in the mood for love'ı izleyin. sonra incir reçelini düşünüp ağlayın. *
    4 ...
  12. 306.
  13. daha gözümdeki yaşlar dinmeden hemen açıp yorum yazayım dediğim filmdir. ne yazık ki önceki yorumlar bütün duygusallığımın içine etmiştir orası ayrı. ben de mi acaba gariplik ota boka ağlıyorum? ilk gözyaşım süzüldüğünde telefona sarıldım sevgilimi aramak için (bende ki etkisi o derece oldu). bir kez daha yaşamın ne kadar güzel olduğunu, sahip olduklarımızın değerini bilmemiz gerektiğini anladım.
    eğer "babam ve oğlum", "kabadayı" vb. filmlerde dayanamayıp ağladıysanız kesinlikle izleyin. yok efendim ben duygusal sevmiyorum diyorsanız hiç açmayın bile.
    3 ...
  14. 307.
  15. Çok kötü bir film. hiç bir sahnesi şaşırtıcı olmayan, sonu belli, izlenmemesini tavsiye edilmesi gereken film.
    3 ...
  16. 308.
  17. izlemeyi şimdi bitirdim. sadece müzikler için katlanabildim bu filme. bu kadar abartılacak, mutlaka izlenmeli denecek nesi vardı anlayamadım. bir kere azıcık dikkatli izleyen kişi birçok ipucunu çok rahat yakalar.

    --spoiler--
    beni en iyi babam anlar..
    --spoiler--

    burda kabak gibi belliydi zaten neyin ne olduğu. kasımda aşk başkadır gibi geldi biraz da bana. yine (ç)alıntı olan bir film.

    filmde tek güldüğüm, hoşuma giden sahne erolun ayakkabularının cemil tarafından alındığı sahneydi, hoştu yani. ha pardon bir de esas oğlanımızın o meşhur şarkıyı söylediği sahne. etkilenmedim diyemem.

    neyse, sözün özü olmamış. biraz daha özgün hikayelerle izleyici karşısına çıkılmalı. başından sonunun ne olacağı belli olan filmlerle değil. ha azıcık da mı güzel değildi, parça parça hoştu. bazı replikler gerçekten etkileyiciydi. ama bütüne baktığımız zaman vay beee diyebileceğim bir film değildi.
    2 ...
  18. 309.
  19. şaheser, herkesin izlemesi gereken bir film diyemesem de yine de güzeldi. en azından değişik bi konusu vardı. yalnız bir spoilerlık canı olduğunu düşünüyorum. bilince hiç zevk vermez. fragmanını dahi seyretmeden izlenilmesi tavsiye edilir. bence vakit kaybı değil.
    2 ...
  20. 310.
  21. an itibariyle izlemeyi bitirdiğim ve yine an itibariyle ağlamaktan burnumun tıkandığı filmdir.
    2 ...
  22. 311.
  23. boğazında bir yumru olur ya hani, öyle bir film.
    6 ...
  24. 312.
  25. "yalnız yürümek zor, kolayını anlat."
    3 ...
  26. 313.
  27. ilk kez Ömür Gedik'ten duyduğum ve o an itici gelen filmdi.Fakat bir anda büyük bir izleyici kitlesine ulaşan bir Aytaç Ağırlar filmi.Söz bu akşam ben de izleyeceğim.
    1 ...
  28. 314.
  29. popüler kültürün yeni fetiş filmi. sizi bağlamak bu kadar mı kolay, evet hem de çok.
    3 ...
  30. 315.
  31. reçelden çok yemeklerden sonra sunulacak bir tatlı çeşidi. incirler yeşilken toplanır ve su dolu tencereye atılır. içine sunun 3/2 si kadar şeker konulur ve gerektiğinde şeker ilave edilir. iyice marmelat kıvamına gelene kadar kaynatılır ve karıştırılır. daha sonra kaplara konularak soğutulması beklenir. işte incir reçelinin macerasıda bundan ibarettir.
    0 ...
  32. 316.
  33. , itiraf etmeliyim ki ben de sosyal medyada dönen reklamlar ve alıntılar ve filmin bir baş yapıt olduğuna kadar işi götürenlerden etkilenerek filmi anında açıp izleme gereği duydum.Türkiye'de böyle bir film yapılıyorsa izlememek hem haksızlık olurdu-herhangi bir film sitesinden izledim filmi- hem de kişisel gelişimim ve entellik eşiğim kendini bilmez birinin soracağı ''abi izledin mi filmi'' sorusuyla zarar görmemesi için incir reçeli izlenmesi zorunlu filmler arasına girmişti benim adıma.sosyal medya da ve arkadaş çevresinde muhtemelen bir ay kadar sürecek olan 'incir Reçeli' çılgınlığına dahil olcaktım ister istemez. yapılan yorumları okuyup ya da dinleyip ben de kendi kafamdan yorumun yorumunu yapabilecektim. sinemaya gidip filmee seyirci olarak bir katkı da bulunmamış olsam da film hakkın da eleştiri ve görüş bildirmeme engel olabilecek bir durum değildi bu, işte böyle bir duyarlı izleyici olarak şunu yüzüm kızarmadan söyleyebilirim ki nihayetinde nakit olmasa da vakit harcayacaktım filme.Bu sanat için birinci kural,önce vakit yaratmak gerekiyordu bir filmi izlemek için, nakit ikinci hatta onikinci plan da kalmalıydı.Zaten film çekilmişti ve hiç izlenmeme ihtimali bile göze alınarak çekilmiş olmalıydı.içten içe bunları düşünürken bir yandan da filmin nasıl bir şeye benzediğini kestirmeye çalışıyordum kafamın karanlık köşelerin de.
    filmi sayıca azımsanamayacak kadar çok kişinin sahiplenmiş olması belirli bir azınlığın ağzını sulandırıyor.şöyle ki; hasbel kader ses getirebilen her türk filminde olduğu gibi yine olay politik bir davaya dönüşecek, filmi seven ve destekleyenler ''size bir şey lazım değil,gidin amerikalıların çektikleri filmleri izleyin'' derken taraf olan kesime göre film,kitap,müzik gibi sanatsal olan her şeyi takip eden ulu kişilikli aydın ve azınlık güruhsa ''hep aynı klişe,hala yutuyor bizim halkımız bu numarayı ''diyerek işin içine bolca ukalalık katıp meseleyi içinden çıkılmaz bir hale sokmaktan kendilerini alamayacaklardı.Zaten bizim halkımız demekle kendileri, kendilerini ,kendilerinin bile anlamadığı bir şekil de halktan uzaklaştıran hatta halkın üstün de bir merci gibi olduklarını düşünen ve düşündürten adamların samimiyetleri kurdukları usturuplu cümle ve seçtikleri şık kelimelerden daha önemli olduğu için ben her zaman ki gibi o güruhun izlediği gözlüklerle izlemeyecektim filmi.Filmlerin, kitapların, şarkıların, şiirlerin, resimlerin ve sanatsal özellik taşıyan diğer tüm ürünlerin ideolojilerden çok insanın öz benliği üstünde ki etkisine bakılarak yorumlandırıldığın da doğru anlaşılabileceğini söyler bir çin atasözü, çokta doğru der.Bu yüzden tüm sanatsal olan ürünleri çinli bir bilgeymişcesine izler, okur, ya da dinlerim.
    Filmden önce yazmış olduğum girişi uzun tutmamda ki sebep filmle alakalı olacak eleştirilerimin 'bok atmak', 'emeğe saygısızlık yapmak', gibi deyişlere uzak olmamasına özen göstermeye çalıştığım içündür.Çünkü ben bir filmi ve ya başka bir sanatsal ürünü eleştirirken birazcık çekingen davranırım, bu olması gereken bir özelliktir bizler-halk- için.Sanatsal ürünlerin çoğu insanların rahatını, keyfini ve ya lüksünü düşünmeksizin ortaya çıkartılan bir nevi gönüllü yapılan işlerdir.Fabrikanın ürettiği bir arabadan,mağazalarda satılan bir çift ayakkabıdan ya da uyuduğunuz bazadan nitelik ve amaç olarak çok daha farklı bir sebepten ötürü üretilmişlerdir.
    Film sona erdiğinde her türk genci gibi içimde ki arabesk gamın telleri haddinden fazla titreşti ve duygu olarak salt acı ve hüzün hissinden başka bir şey hissetmedim.Hatta bir ara gözyaşı bile dökmeye niyetlendiysem de yine bir çoğunuz gibi boğaza kadar gelen bir kusmuğu zorla geri yutar gibi güçlükler içinde engelleyebildim kendimi. adamı gitarı çaldığı sahne bence filmin en iyi sahnesiydi, şarkıyı bırakıp tekrar rakıdan yudumlaması ve devam etmesi çok iyi düşünülmüş ve yapaylıktan uzak bir hüzüne salık vermiştir beni.Çok estetik ayrıntılar barındıran, sahne geçişleri inanılmaz bir tutarlılıkla ilerleyen bir filmdi. ancak şunu da söylemeden geçemeyeceğim yönetmen 'requiem for a dream' filminden çok etkilenmiş.En az beş sahnede aynı çekim yöntemlerini kullanmış.Özellikle adamın kızın babası olduğunu öğrendiğinde merdivenlerde başlayan sahne ve arkada ki müzik tamamen o filmden bir alıntı gibiydi.Bu iyi bir şey mi kötü bir şey mi buna karar vermiş değilim.Ancak o sahneler bile sırıtmamış filmin içinde.
    ıssız adamdan çok daha yukarıda bir film, senarist zor bir kumar oynamış konu olarak.Issız adamda işlenen konu çok daha alışılmış bir konuydu, tutulacağı bir şekilde ses getireceği çok daha öngörülebilir bir senaryoyla çekilmiştir mutlaka film. ancak incir reçeli senaryo olarak çok daha tehlikeli bir yol seçmiş tam da bu nokta da senaristi kutlamamak elde değil. Filmi sıkıcılıktan çıkaran en önemli faktörse film de üç tane kırılma sahnesi vardı.Kızın aids çıkması,adamın kızın babasını kocası sanması ve babası olduğu ortaya çıkması.Üç sahne de alttan alta çok iyi hazırlanmış.Replikler tanıdık şair ve yazarların sözleriyle süslenmesi de güzel bir jest olmuş ve filmi daha edebi bir alana çekmiş.Senarist olan bir karakterin başrolde olduğu bir filmde bu durum beni hiç rahatsız etmedi açıkcası.

    Filmde kızla adamın sevişememesi beni kondom kullanımından bir haber insanları hatırlattı.Halbuki kondom takılarak sevişebilirlerdi ve bu da bir çözüm olabilirdi alkolü bol azgın gecelerinin. diğer yandan adam kızın aids olduğunu bile bile kızla kondom takmadan sevişip, gönüllü bir şekilde aids olma gafletin de bulunsaydı filmi o an da kapatırdım. senaristin kendini bu tuzağa düşürmemesi de taktire şayan gerçekten. ne de olsa aids hakkında ki çoğu yurdum insanının yargısı 'atın ölümü arpadan olsun' ya da 'bize bir şey olmaz' sloganıyla hareket ettiği için film boyu böyle bir şeyin olacağından epey bir korktum.

    yazar olan bir adamın özel hayatına çok güzel bir kapı açmış 'incir reçeli', genelde kapalı kutu olan bu tarz adamların merak uyandıran hayatı tatmin edici ve hayranlık verici bir üslupla anlatılmış.filmin en enteresan yanıysa film kendi doğuşunu anlatıyor,filmin kahramanları filmin yazarı,arkadaşları,sevgilisi film kendi yaratıcısını anlatıyor ve film kendi içinde ki sancıyı ,sevinci en başından alıp sonuna kadar anlatıyor.film başladığın da hikaye yaşanmış ve bitmiş oluyor.
    Sonuç olarak şunu söyleyebilirim film genel olarak ortalamanın çok üstündeydi.Türk filmleri arasında çok özel bir yerde duracağı kesin. çok abartılı bir dram hissi uyandırsa da bence genel tablo olarak baktığımızda asla abartı olmayan bir filmdir.izleyin ve izlettirin.
    3 ...
  34. 317.
  35. aşk tesadüfleri sever, ıssız adam karışımı tadında izlenilesi hoş bi film. Bazen ah bide voohooooy voohooyyy diye müzik çalmasa detirtebiliyor.Ama bir erkeğin gözlerini dolduurmayıda başarmıştır.
    (bkz: dolduuu dolduuuuuuuuuuu)
    3 ...
  36. 318.
  37. izlemeye tenezzül bile etmediğim film.
    0 ...
  38. 319.
  39. çok beğenenlerin yanında hiç beğenmeyen izleyicilere de sahip film.
    bence güzeldi ama.
    1 ...
  40. 320.
  41. Annanem harika yapar, elleride şişer incir sütünden gerçi ama.
    1 ...
  42. 321.
  43. arkadaşımın tavsiyesiyle izlediğim eh işte film. konusu güzeldi ama film basitleştirilmişti. sonu çok beklendikti, basitti yani film. beğendiğim tek şey müzikler. bir de adamın yazdığı notları tek tek birleştirip bir senaryo yazması. sezai paracıkoğlu'nun oyunculuğu çok iyi, ama melike güner o role çok gitmemişti bence.
    2 ...
  44. 322.
  45. aids'in zararlarının anlatıldığı belgesel tadında bir film.
    0 ...
  46. 323.
  47. bu film sanırsam ilk olarak 2010da vizyona girmiş ama değeri pek bilinemediğinden dolayı çok seyirci toplayamamış ama son birkaç ayda çoğu insan tarafından izlenilmesi ve beğeni toplaması nedeniyle tekrar vizyona giriyor. bi 'aşk tesadüfleri sever' olamaz ama güzel mi güzel bir film. (bkz: yiğidi öldür hakkını yeme)
    2 ...
  48. 324.
  49. Bana nefes alan bir seyi sevme hakki vermediler, ben de Incir Recelini sevdim. Incir Receli sendin aşkım.
    Ağlatan,düşündüren bir film. izlemeyenlere şiddetle öneriyorum*
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük