seda sayan'a nice malzeme çıkaran hadisedir. gerçi şaşırmamak lazım ibrahim tatlıses de osman yağmurdereli'nin ardından showuna show katmıştı zamanında. al birini vur ötekine yani.
hakkında sevgi pıtırcıklarının ilginç yorumları olan hadise. ölümle boğuşan birisi olduğu için oturup ağlayacakmışım, üzülecekmişim, öyle olması lazımmış. zaten her ölene ağlıyoruz bu ülkede...
kendisi gözümde yaşadığım coğrafyanın müzik kültürünün ve eğlence anlayışının içine etmiş, yaptığı her hareketle alkış almaya çalışan, bunu yaparken kendini rezil edip diğer insanların huzurunu kaçıran, bulunduğu yerde dolaşan insanların fotoğraf makinelerini kapattıracak kadar ilkel, sevdiğini iddia ettiği insanlara kurşun sıktırmaktan kaçınmayan bir şehir magandasıdır.
bu saatten sonra ölmüş kalmış umrumda değildir. keşke yaptıklarıyla insanların gözünde çoktan ölüp bitseydi ama bu yaptıklarından keyif alan eğitimsiz apaçiler de mevcut ne yazık ki. sevmediğim bir insanın durumuna da acıyacak değilim, pıtırcıklar kusura kalmasın!
her şeyden önce hiçbir insan bu şekilde, kahpece yaralanmayı (ölmeyi) haketmiyor. her ne kadar bu yaralanan şahsiyetin kanı bozuk da olsa, geçmişinde yaptığı işler vs. ne olursa olsun bize giren çıkan nedir mnagoyayım. yolda yürürken beni de, seni de, onu da tarasalar bu insanların sikinde olur mu sanıyorsunuz ? her dakika bir kişi açlıktan, sefaletten ölüyor. asıl bunlar için çabalayalım.
Sazan Türklerin "PKK" diye atladığı olay, zaten bir insanı Türkiye'de sevdirmek istiyorsan karşısına PKK'yı koyacaksın, sövdürmek istiyorsan yanına PKK'yı koyacaksın. Kaddafi'ye sövdürmek istediler PKK paralı asker olarak KAddafiyle çalışıyormuş uydurmasını attılar ortaya, Şimdi de Ne idüğü belirsiz ibo çıktı ortaya sövdürsen olmaz sevdirecekler PKKyı attılar karşısına. Oğlum bu adamın bin türlü mafyayla işi olmadı mı? Asena muhabbetine bile Sedat şahin bir tarafına atlamayacak mıydı bi aralar? bin Türlü düşmanı olan adamın hemen vurulmasını çözdünüz aferin.
ek: Acaba merak ediyorum bu girdiyi o kadar eksileyen mallar PKKyı koruduğumu falan mı sanmış? olabilir. Ne de olsa KAddafi de PKK'yı paralı asker olarak kullanıp halkı katlediyordu, NATO müdahale edince de Halk PKK'yı paralı asker olarka kullanan kaddafi'nin elinden halkı kurtarmış oldu değil mi? hay sizin aklınızı.
Arkasında kimin olduğu açık olan suikast girişimidir. Genel seçimlere bağımsız adaylarla girecek bir partinin istanbul'daki oylarının bölünmesinin önüne geçilmek için yapılmıştır. Ben merak ediyorum. Sağduyulu seçmen hala bu partinin göstereceği bağımsız adaylara oy verecek midir?
adamın beyninin sol tarafından kurşun gelmiş geçmiş bildiğin yarmış sol lobu sikmiş atmış kurşun ya sakat kalır ya konuşamaz kalıcı bir hasar olacak kesin ama hala sapasağlam olur onun hiçbirşeyciği olmaz dokdorlara ne demeli... halktan bir insan bu şekilde hastaneye kaldırılsa şimdiye zangır zangır ruhunu yukarıya teslim etmişti... ya doktor korkudan böyle diyor yada ibo öldü saklıyorlar. yada herşey para.
urfa'lı bir şirin baba vardı vakt-i zamanında ve cemiyet içerisinde sözü geçen, güzel işler yapan bir abi olduğunu, sulukule'deki orta ölçekli ağır abilerin anlattığı kadarıyla biliriz. ve ibrahim tatlıses'i, ibrahim tatlıses yapan kişi de şirin baba'nın tâ kendisidir. biraz karanlık bir adam olmakla beraber, testosteron salgısı anlamında da çok baba bir abi olduğu rivayet olunur(taşaklı derler ya, öyle hani). ibrahim tatlıses dediğimiz ve şu an yaşam mücadelesi veren şarkıcı, türkücü, iş adamı da büyük oranda şirin baba'nın kollaması ile yükselen bir yıldızdır ve gene cemiyette fazlaca şımardığı da söylenirdi öteden beri.
bu öncül bilgiyi verme sebebimiz ibrahim tatlıses'in, "iş adamı" olması ile ilgili bilgilerin, havada kalmaması adınadır.
türkiye'de, doksanlı yılların ortalarına geldiğimizde mevcut terör sorunu iyiden iyiye ayyukta ve güneydoğu bölgesine sefer yapan yolcu otobüsleri "teröristlerce yağmalanma" tehlikesi ile karşı karşıyadır. ve gene yanılmıyorsam aynı dönemde "tatlıses turizm" adı altında bir seyahat acentesi, ticari faaliyetlerine başlar ve o dönemde güneydoğu bölgesine sefer yapan firmalar arasında yağma tehlikesi geçirmeyen yegâne otobüs firması da tatlıses turizm olarak dikkatleri çeker falan.
yani diyeceğim o ki, çocukluk yıllarımda(ben 7-8 yaşlarındayken) fatih camii'ndeki yılmaz zafer cenazesine, camları filmli bir cip ve yanlış hatırlamıyorsam toplamda altı koruma ile katılan bir adamdan bahsediyoruz.
kendisini, yaptığı işleri ve bilhassa kameralar karşısındaki şovenist tavırlarını zerre kadar sevmesem de Allah'tan şifa diliyorum. özetle durum budur...
türkiye´nin mafia benzeri bir sürü oluşumlarla son derece içli dışlı bir ülke olduğunu iyice gözler önüne seren bir haber. sonuçta beğenirsin, beğenmezsin ama bir adam tutup da öyle durup dururken sokak ortasında vurulabiliyorsa bu durum, benzeri diğer herşey gibi "hukuk devletine" sıkılmış bir kurşundur. haaa doğrudur, o da "birilerini" vurdurtmuştur. ama o öyle yaptı diye herkes öyle yapmaya başladı mı, o iş çığrından çıkacaktır, ve çevre devletler bu tür olaylara bakıp bu durumlara ağızlarını bırakıp, popolarıyla güleceklerdir.
hep derler ya, insanlar konuşa konuşa anlaşırlar. insanlar kommunikasyon metodu olarak "uzun namlulu silahları" seçmeye başladıkları anda, devletlerin halkının can güvenliğini koruma taahhüdü biraz "yamuk" bir duruş almış olur. birisiyle bi problemin varsa, mahkemeye gidersin, derdini orada anlatırsın. ama herkes "adaleti kendi elleriyle dağıtmaya başladığı zaman" ona adalet değil anarşi denir. ben ibrahim tatlıses i sevmem, ama bu benim onun vurulmasına sevinmemi gerektirmez. ben ibrahim tatlıses i sevmiyorsam, onu dinlemem, kasetlerini para verip almam, şarkılarını internetten indirmem, sonuçta onu dinlemem. benim onun yaptığı müziği sevmiyor olmam, onun vurulmasına sevinmemi gerektirmez. birisinin müziğini sevmemekle, onun vurulmasına sevinmek arasında oldukça büyük bir fark vardır. çünkü benim birisini sevmediğim için vurulmasına sevinmem, birilerinin de beni sevmedikleri için vurulmama sevinmeleri hakkını onlara verecektir ki, işte o noktada hukuk...olmaz.
bu başlığın altına yazılmış diğer entrylerden görüldüğü kadarıyla birçok sözlük yazarı "hukuk" kelimesini pek anlamamışa benziyor. bir de bu sözlüklerin "genç" yazarları bizim "geleceğimizmiş"...bunlar mıymış, türkiye´nin geleceği?..hukuğun en temel konusu olan "can güvenliği" konusunu "duygusal yaklaşımlara" feda edenler adamlar mıymış bizim geleceğimiz?...o zaman battık desene...
"su testisi..."
"karakteri kişiliği bıdıbıdı"
"ölse üzülmem..."
"kendisini pek sevmem ama..."
öncelikle bi sktirin gidin lütfen; ölümle boğuşan herşeyden önce bir insan. insaniyetinizi skiyim...
sonralıkla bi daha sktirin gidin, hanginiz yalnızım dostlarım dinlerken gözleriniz dolmadı, hanginiz bir kere olsun çile rüzgarlarında savrulmadı... a götlekler sevmezmişsiniz de bilmemneymiş. adamdaki ses, adamdaki duygu kimde var allasen? karakterini bir kenara koysak bile bu adam ölürse müzikal olarak çok eksik kalırız...
bugüne kadar olmadığına şaşırılması gereken durum.
bu bir üzülme ya da sevinme belirteci değildir. yalnızca şahsın kişiliği bilindiğinden* beklenen bir olaydı.
bazı insanların ne kadar şerefsizleşbildiğini bize gösteren olay.
arkadaş tamam, bu adamı sevmiyor olabilirsiniz, umrunuzda olmayabilir.
ama uzun namlulu silahla kafasından vurulmuş ve şu an tam anlamıyla can çekişen bir adam hakkında ayıp boyutuna varan espriler yapmak hangi insanlığın ürünüdür?
o adamın sonuçta çocukları var, ve babaları can çekişiyor.
siz ise bunu espri malzemesi yapıyorsunuz.
insanlığınızı kaybediyorsunuz.