bu şahsın değil idarenin sorunudur. 60 gün içinde işlem yapılmadıysa geriye dönük işlem yapılamaz. idarenin hatasından dolayı vatandaşın hakkı geri alınamaz.
buna idari istikrar ilkesi denir. Olayı şudur; bir başvuru, ihale vs gibi durumlarda bunun asgari şartlarında eksiklik var ise ve bu durum idarenin gözünden kaçmış ise, bu idarenin sorumluluğudur, lehine hak sağlayan kişi bundan sorumlu tutulup kazanımları geri alınamaz. Danıştay'ın yerleşik görüşüdür. ne kadar mantıklı değil mi?
ama sanki bir olay vardı üzerinden neredeyse yarı ömür kadar zaman geçen orada bu ilkenin esamesi okunmamıştı, sahi neydi o olay ya?
Hulusi Akar, 1952 doğumlu Türk bir asker olup eski savunma bakanıdır ve 29. genelkurmay başkanıdır. Hulusi Akar, 2003'te Irak'ta Türk askerinin kafasına çuval geçiren Raymond Thomas Odierno adlı Amerikalı yavşak bir orgeneralin elinden ödül alan ve aynı zamanda ekibi Fetocu çıkan hainin tekidir. Seri paşaymış, Zort. Bu sahtekarın gerçek yüzünü, emekli albay Orkun Özeller ifşa etti.
Hulusi Akar değil miydi, Irak'ta terör örgütü PKK'yi sanki bir devletmiş olarak tanıyan ve o sıkandal görüşmede hewallerin sözde Kürdistan paçavrasına karşılık Türk bayrağını getirmeyen? https://galeri.uludagsozluk.com/r/2438501/+ https://galeri.uludagsozluk.com/r/2438502/+ https://galeri.uludagsozluk.com/r/2438503/+ https://galeri.uludagsozluk.com/r/2438504/+
Türk askerlik dili neredeyse tamamen Arapça üzerine kuruludur. Taarruz, hudut, nizamiyye,, içtima falan. Türk askerlik dilindeki tek türkce Sözcük yemek duasındaki tanrıydı. Onu da kaldırıp allah yapmıştır. Türk Dili ve kimligi ile sıkıntısı olan biridir.
devletin şahsına vermiş olduğu beylik silahının-tabancasının ne anlama geldiğini, ne zaman ve nasıl ve de nerede, en son kime karşı kullanılacağını bilmeyen türk silahlı kuvvetleri komutanı olan general.
şu an bir hukuk devletinde tüm rütbeleri sökülmüş ve ordudan atılmış olması gerekirdi ya da genelkurmay başkanlığı binasının avlusunda bir anma büstü olup bir yola veya köprüye ya da bir stadyuma adı verilmiş olması lazımdı.
bırakın devlet, istihbaratlar, raporlarlar, silahlı kuvvetler komutanı, emir komutada en üstte olması, yetki ve salahiyet tartışmaları konularını...
sıradan bir holding-şirket yönetiminin başında yönetici olsa ve şirketin bu kadar maddi manevi zarara uğraması, borsada hisse kaybına, üretim, pazarlama, satış, finansman açısından telafisi zor bir duruma şirketin gelmesinde "bilmiyordum" gerekçesini sunsa tazminatsız olarak iş akdinin sonlanması yanında bankacılık, sermaye piyasası vb kurullara mahkemelere hesap verir olurdu.