bugün

1799-1850 yıllarında yaşamış olup fransa'da doğdu. mantık ilişkisi içinde birbirine bağlanan olaylar, tutarlı kahramanlar ve güçlü diyaloglarla klasik roman türünün yerleşmesinde önemli bir rol üstlendi

vadideki zambakkitabını yazarı
(bkz: la comedie humaine)
goriot baba adlı şaheserinden çok etkilendiğim büyük üstat. aklıma geldikçe o uyuz kızlarını boğma, Rastignac'a sarılma isteğiyle dolar taşarım. okunası, hüzünle harmanlanmış bir ders çıkarılası kitaptır.
tuğba özerk'in lololo şarkısında "onör dö balzak" şeklinde telaffuz ettiği,büyük fransız yazar...
Honoré de Balzac 20 Mayıs 1799'da Tours'da doğdu. Babası bir köylü ailesindendi; adını sonradan Balzac olarak değiştirmiş ve buna soyluluk ifade eden 'de' öntakısını eklemişti. Balzac hukuk öğrenimi yaptı, ama küçük yaşlardan beri edebiyata gösterdiği eğilim, sonunda ağır bastı. ilk edebi yapıtlarının başarısızlığa uğraması nedeniyle basımcılık, yayıncılık, hatta dökümcülük yaptı. Ancak sonunda kesin olarak edebiyata yöneldi. Yaşamı boyunca, bir salon adamı olarak göze çarptı. Hükümdarların hükümdar soyundan gelmesi gerektiğini savunanlara katıldı, görüşlerini kimi yapıtlarına da yansıttı. 1830'lardan sonra bir toplum tarihi yazmak amacıyla, eski ve yeni romanlarını üç bölüm altında topladı: Örf ve Adet incelemeleri; Felsefi incelemeler ve Çözümleyici incelemeler.

1840'dan sonra, insanlık Güldürüsü'nün ciltleri yayınlanmaya başlandı; insanlık Güldürüsü, Balzac'ın daha önce yazdığı romanların toplandığı ciltlerin genel başlığıydı. Ne var ki hastaydı, gitgide artan ağrıları da edebiyat çalışmalarının yavaşlamasına neden oluyordu. 1848 devrimi gibi önemli tarihsel olayları yaşadıktan sonra, 18 Ağustos 1850'de öldü. Arkasında 85 tamamlanmış, 50'si taslak halinde kalmış romanlar bıraktı. Balzac, insanlık Güldürüsü'nün, sayısı 2000'i aşan kahramanları ile önümüze Fransız toplumunu ve kimi evrensel değerleri sermiştir. Başlıca yapıtları arasında Goriot Baba, Vadideki Zambak, Eugenie Grandet, Köy Hekimi, Köylüler, iki Yeni Gelinin Anıları sayılabilir. Aşağıda, iki Yeni Gelinin Anıları adlı kitaptan bir bölüm bulacaksınız. Balzac'ın 1840-1841 yılları arasında yazdığı, iki arkadaşın birbirlerine gönderdiği- mektuplardan oluşan iki Yeni Gelin, önce La Presse gazetesinde 1 Kasım 1841-15 Ocak 1842 arasında tefrika edildi, daha sonra Souverain yayınları arasında 1842 yılında kitap olarak yayınladı.

Honoré de Balzac ölçüsüz hırsı, devasa yapıtının evrenselliğiyle, Moliere ve victor Hugo'yla birlikte kuşkusuz Fransız edebiyatının en önemli adlarındandır. italya'da Dante'nin, ispanya'da Cervantes'in, ingiltere'de Shakespeare'in, Almanya'da Goethe'nin, Rusya'da Tolstoy'un yaptığı gibi, o da Fransa'da gerçekliğe damgasını vurmuş, dilin bütün olanaklarını kullanarak çağının toplumunu anlatmış, kendi kişiliğini yapıtına yansıtarak, yaşamla edebiyat arasında şaşırtıcı ilişkiler kurabilmiştir. Yaşamla romanı kaynaştırarak, 'yaşamdaki zaferlerle' 'edebiyattaki zaferleri' aynı potada eritmiş, yaşamını ve romanlarını 'kesinlikle aynı biçimde kurmuştur' .

http://www.biyografi.net/kisiayrinti.asp?kisiid=790
victor hugo en büyük destekçilerinden ve dostlarından biridir. dehadır, ancak çağının mimli delisidir. her daim aşıktır, aşktan yanadır. oldukça çirkin görünümlü, fakat ağzı fazlasıyla laf yapan bir adamdır. döneminin en güzel ve tapılası kadınlarıyla birlikte olmuştur.
acaip uyuz bir şarkıda talihsiz bir şekilde adı geçen yazar.
tiki gençliğimizin malesef lo lo lo gibi müthiş manaları barındıran şarkıdan kitabını öğrendiği kemiklerinin sızladığına inandığım müthiş tasvirler yapan yazar.
butun kitaplari aranip bulunasi okunasi yazar. severiz. vadideki zambak dunya edebiyatinin mihenk taslarindan biridir.
balzac romanlarını okumadan önce hazırlanmakta,altyapıyı sağlamlaştırmakta
sonsuz faydalar vardır.bunun en iyi yöntemi ikincil kaynakları okumaktır.
örneğin mehmet rifat'ın hazırladığı 'romancının evreninden sahneler' kitabı
iyi bir seçim olabilir.başlatma altyapıdan diyenlere kurmaca alemlerde
yollarını kaybetmemelerini dilemekten başka söyleyecek söz yoktur.
yazılarında tasvire çok önem verir hatta hayal gücünün sınırlarını zorlar diyebiliriz ve aralarda yakalanması üstünde düşünülmesi gereken çok güzel özdeyişleri vardır.toplum ve onu oluşturan bireyler hakkında yerinde eleştirileri vardır.bazen kahramanları o kadar güzel ve farklı konuşturur ki gerçekten bütün bu cümleleri aynı yazar mı yazdı diye düşünür insan.
"Hayranlik duymaktan yoksun olmak, basit zekaya en buyuk isarettir" sozu de kendisine aittir.
Sevdigin kadinla dolasiyorsun, ona kolunu veriyorsun, onun gidecegi yolu sen seciyorsun!... Balzac
çak fazla çalışan bir insanmış. o kadar ki çalışmaktan kendi bulduğu kahramanların gerçekten varolduğuna inanırmış bazen.
birgün bir arkadası yanına gelir ve kendisini ağlarken görür sebebini sorduğunda da balzac "zavallıcık intihar etti" der. intihar ettiğini düşündüğü kişinin kendi kahramanlarından biri olduğu daha sonradan anlaşılır.
çoğu meşhur sözleri kadın ve aşkla ilgilidir.
neslin tuğba özerk'in testesteron kaynağı klibinden ya da hababam sınıfından tanıdığı fransız romancısı. aynı zamanda realizmin kurucularından birisi olarak da kabul edilir. La Comédie humaine isimli eserler serisi balzac'ın en önemli eseridir ve Monarchie de Juillet ve restauration dönemlerini yansıtması açısından da bir tarihi belge niteliği taşımaktadırlar. la comedie humaine serisini kolay kolay-roman kalıpları içersinde- kategorize etmek mümkün değildir. bu romanlar serisi; tarihi roman niteliği taşıdığı gibi [Les Chouans bunun en bilindik örneklerinden birisidir], gotik roman tarzını da yansıtır.
--spoiler--

zamanla zenginleşmiş bir köylünün oğlu olduğu için hep utanmış, bu utancı neredeyse ruhsal bir sorun hastalığa dönüşmüş, kendine yalan bir geçmiş yaratmış, adına soyluların kullandığı 'de' ekini eklemiş, köylülüğünü saklayabilmek için dünyanın en pahalı ve rüküş elbiselerini giyip altın düğmeler taktırmış, en büyük arabaları ısmarlamıştı.

yazarlık dünyasının en ulaşılmaz zirvelerinden biri olan bu adam, ne gariptir ki, bütün gençliği boyunca yazarlığı küçümsemişti.

o; zengin olmak, soylu olmak, itibarlı olmak istiyordu.
hayatı boyunca üçünü de elde edemedi.

gençliğinde, içinden taşan yaratma gücünü, bugün bile kimsenin izini süremediği ucuz romanları takma isimlerle yazarak savurdu.

ticaretle uğraşmak istiyordu. para kazanmak için seçtiği alanlar her vakit doğruydu ama onun para kazanma yeteneği yoktu.

bir matbaa kurdu. epeyce bir borçla battı.
bir dergi çıkardı. elbette dergi de battı.

otuzlu yaşlarına doğru artık ciddi bir yazar olmaya karar veren bu adam, napolyona hayrandı. "napolyon'un kılıcı ile başlattığını ben kalemimle tamamlayacağım" derdi.

kısa hayatında 74 roman yazdı.

diğer yazarlara göre daha fazla ve vahşice çalışıyordu ve bunun yanında gösteriş için tüm yaşamını harcamıştı.

51 yaşında öldü.

hayatı boyunca zengin, soylu, itibarlı olmak istedi.
hiçbirini olamadı. büyük bir yazar oldu.

--spoiler--
Bencillik dostluğun zehiridir diyen yazardır.
geçinebilmek için sürekli yazmak zorunda kalmıştır, ancak bu durum onun niteliksiz eserler vermesine yol açmamıştır. aksine yazdıkça daha iyi eserler ortaya koymuştur.
gerçekçilik akımının öncüsü modern romanın da babası sayılır romanlarında kendi zamanının dünyasını romantizmden büsbütün soyutlanamasa bile büyük bir gerçekçilikle yansıttı. fransa'nın çeşitli bölgelerinden her toplumsal tabakadan kişilere yer verdiği eserlerinde tarihsel ve toplumsal koşulların damgasını taşıyan sayısız tipler aracılığıyla insanın yükselme tutkusu ve para kazanma hırsı gibi insani eğilimlerini işledi.öldüğünde seksenbeşi tamamlanmış ellisi taslak halinde yüzotuzbeş adet eser bıraktı.
Yazdığı kitapların sayısı rus edebiyatının büyüklerinin(dostoyevski.cehov,tolstoy)vücuda getirdiği kitaplardan fazla olan ve kahveden mefta olan Fransız romancı.
"iyi bir koca geceleyin ilk uyuyan, sabahleyin de son kalkan kişi olmamalıdır" SÖZÜNÜN SAHiBi
klasikler genelde sevilir fakat bu adam genelde sıkar.
GORiOT BABA
Altmış dokuz yaşında bir ihtiyar olan Goriot Baba iş hayatını bıraktıktan sonra Madam Vauçuerin pansiyonunda yaşamaya başlar. Şimdi Madam Couture tarafından işgal edilen bu pansiyonu tutar ve beş frankın eksikliği veya fazlalığı kendisi için hiçbir önem arz etmeyen bir adam sıfatıyla bin iki yüz frank pansiyon parası vermeye başlar. Madam Vaupuer bu apartmanın üç odasına peşin alman bir para karşılığında çekidüzen verir. &j para san bez perdelere, Utrecht kadifesiyle örtülü cilâlı tahta koltuklara, çirişle yapıştırılmış birkaç resimle şe­hir civarındaki meyhanelerin beğenmeyip kabul etmedikleri duvar kâğıtlarına mürekkepli kötü bir takıma güya ancak yetmişti. O zamanlar hürmetle Mösyö Goriot diye anılan Goriot Baba, kötüye kullanılmaya müsait cömertliği yüzünden zamanla sıfırı tüketmiş,bir işten anlamaz bir sersem olarak görülmeye başlanmıştır..
Yalnızlık iyidir fakat yalnızlığın iyi olduğunu söyleyecek bir kişiye ihtiyacımız vardır.
Tüm insanlık tutkudan ibarettir.Tutku olmadan din, tarih, aşk ve sanat anlamsızdır.