hazret ya da hazreti dediginiz kisinin o an orada hazır olması gerekir. ayrıca bu kelimenin yaygın anlamı sayın demektir. yani biri bana hazreti abaninaltindakisopa dese ben kutsal bir varlık olmam bana sayın abaninaltindakisopa demis olur.
bir insana ismiyle hitap etmenin neresi kötü. örneğin; ben muhammed peygamber diyorum. başına neden ''hazreti'' ifadesi koyayım? ''hazreti'' ne demek?..
neden peygambere hitap ederken ''muhammed mustafa (sav) (ra)'' diyerek bir de elinizi kalbinize götürüyorsunuz da ''Allah'' derken başına ve sonuna hiçbir takı eklemiyor ve ellerinizi kalbinize götürmüyorsunuz?..
inanmayan birinin muhammed'e muhammed demesinden daha doğal ne olabilir. diğer türlüsü saçmalıktır. inanan biri için, inanmayan birinin muhammed'e muhammed demesi neden rahatsız edicidir!
hazret kelimesinin eklenmesi lüzmu olmadığındandır. saygı göstermek veya göstermemek kişinin kendine kalmış bir hadisedir. "senin dinin sana, benim dinim bana" diyen(kafirun 6) bir dine mensup isen bu tür durumlarda insan veya topluluğu 'şerefsiz'lik ile itham edemezsin. saygı göstermek ile saygı duymak arasında ki farkı dikkatinize ve algınıza sunarım. kitapta hacc 37'de dolaylı olarak niyetin amele göre daha hayırlı olduğundan bahsedilmiştir.
bazı din kardeşlerimizin kafası çok güzel, aşırı imandan galiba...
veri 1: hz. muhammed bir insandır ve allah katında insanın insana üstünlüğü yoktur. çünkü allah katında insan yaratılmış bir varlıktır. allah için alt seviyededir. kul kuldur...
ama birisinin yanında "allah muhammed'e vahi..." derken daha cümleniz bitmeden hz. ve sav sıfatlarını eklemeniz istenir.
işte allah derken sorun yok "celü celalühü" sıfatı istenmez.
yani muhammed demek bir hakaret değildir. zira ismidir. ve büyük tarihi kişilikler hep isimleri ile anılır ve çoğu zaman sıfatsız. evet peygamberdir ama insandır aynı zamanda hz. muhammed...
bazı müslümanlar var ki allah'tan, imandan çok peygamberi seviyor.
tabi biz alemleri senin hürmetine yarattık saçmalığına inanıyorsanız o başka...
1. isim Yüce kabul edilen kimselerin adlarının başına saygı, övme, yüceltme amacıyla getirilen unvan
"Hazreti Ali. Hazreti Fatma."
inançsız bir adam için, bahsi geçen Müslümanların peygamberi Muhammed, kutsal ya da yüce değildir. Dolayısıyla hazreti sıfatının kullanılması da ironik olur.
Ek olarak, insanların sizin peygamberlerinizi kutsal görmemeleri size faşizan ve yobaz aksiyonlar alma hakkı vermez. Sizin yaşam tarzınıza, inancınıza ses etmiyorlarsa siz de çenenizi kapatıp adam gibi oturacaksınız.
Mesela bu orospu cocuklarina neden peygamberime saygi duymuyorsun dersen ozgurlugum, hakkim derler ama ayni seyi ben onlarin degerli kildigi birine yaparsam fasist, saldirgan ve saygisiz biri olurum.
George Washington'a kimse halasının oğlu gibi George demez. Mahatma gandhi'den de insanlar gandhi diye veya tam ismiyle bahseder. Isaac newton konusu geçerse soyadıyla, newton diye söylenir. Her yerde bir lisan adabı hakimdir. iz bırakmış kişiliklerin isimleri böyle kullanılır. Hz. Muhammed'in de, onun peygamber olduğunu kabul edin veya etmeyin, ismi Hz. Muhammed'dir. Müslüman da olsan hz. Muhammed'dir, 21. Yüzyılda Hristiyan (ve türkçe konuşan) da olsan onun ismi: Hz. Muhammed'dir.
bu sözlük cidden içinde durulmaz hale geldi. kasten dini bozmaya gayret eden ve zırcahil dolu. azgınlık ve küfür sel gibi.
HAZRET: Zat manasına hürmet ve saygı ifâdesi anlamlarına gelir.
yani peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) saygı, sevgi ve hürmete layık değil midir? sadece peygamberimiz ( sallallahu aleyhi ve sellem) için değil; geçmiş peygamberler, sahabe ve alimler için de söylenmelidir.
sonraki mesele iftiralar. haşa bunlara hiç gerek yokmuş, haşa peygamber efendimiz ( sallallahu aleyhi ve sellem) bunlardan rahatsız oluyormuş. haşa ve kella sahabe de dümdüz konuşurmuş efendimize karşı.
biri de sahabe ve arkadaşları diye ayırmış... sahabe peygamberimizin ( sallallahu aleyhi ve sellem) ashabıdır lakin bir peygamberin sahabesi ve ümmetiyle ilişkisini kendinin bugünkü çarpık ilişkileriyle kıyas etmek en hafif tabirle büyük edepsizliktir.
reddiye kısmına geçelim, önce ayetler:
--spoiler--
'' Resûlün çağırmasını, aranızda, birbirinizi çağırmanızla eşit tutmayın! Sizden, (birbirini) siper ederek gizlice çıkanları Allah biliyordu. Bundan sonra O’nun emrine karşı gelenler, onlara bir fitne veya elîm azap isabet etmesinden hazer etsinler (sakınsınlar). ''
nur suresi: 63. ayet
--spoiler--
--spoiler--
'' Ey iman edenler, Allah'ın ve peygamberinin önüne geçmeyin (saygısızlık etmeyin) ve Allah'tan korkun, çünkü Allah işitir, bilir. ''
hucurat suresi: 1. ayet
--spoiler--
--spoiler--
'' Ey o bütün iman edenler! Seslerinizi Peygamberin sesinden üstün kaldırmayın ve ona birbirinize bağırır gibi iri söylemeyin! Haberiniz olmadan amelleriniz hiçe iniverir. ''
hucurat suresi: 2. ayet
--spoiler--
--spoiler--
'' Her halde Resulüllahın yanında seslerini kısanlar, onlar, o kimselerdir ki Allah kalblerini takvâ için imtihan etmiştir, onlara hem bir mağfiret hem de büyük bir ecir vardır. ''
hucurat suresi: 4. ayet
--spoiler--
--spoiler--
'' Ey iman edenler, Peygamberin evlerine, vaktine dikkat etmeksizin ve yemek için izin verilmedikçe girmeyin; ancak çağrıldığınızda girin, yemeği yediğinizde de hemen dağılın; sohbet etmek için de izinsiz girmeyin! Çünkü o, peygambere eziyet veriyor, üstelik sizden utanıyor; ama Allah, gerçeği söylemekten sıkılmaz. Bir de hanımlarına, gerekli birşey soracağınızda bir perde arkasından sorun! Öyle yapmanız, hem sizin kalpleriniz hem de onların kalpleri için daha çok temizdir. Sizin, Allah'ın peygamberini incitmeye hakkınız yoktur; arkasından hanımlarını nikahlayamazsınız da. Çünkü, bunlar, Allah katında çok büyük bir günahtır. ''
ahzab suresi: 53. ayet
--spoiler--
--spoiler--
'' De ki: “Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz bir ticâret ve beğendiğiniz meskenler size Allah’tan, peygamberinden ve onun yolunda cihattan daha sevgili ise, artık Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin! Allah fasık topluluğu doğru yola erdirmez. ''
Tevbe suresi: 24. ayet
--spoiler--
--spoiler--
Muhakkak ki, Allah ve melekleri, peygambere hep salat ile ikramda bulunurlar. Ey iman edenler, haydi ona teslimiyetle salat ve selam getirin!
efendimize (sallallahu aleyhi ve sellem) nasıl davranmamız gerektiği, nasıl hürmet etmemiz gerektiği yeterince açık.
hadislerden gidelim birazda:
--spoiler--
'' Sizden biriniz beni annesinden-babasından, çoluk-çocuğunuzdan ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe iman etmiş olamaz. '' [Buhari, Sahih, iman, 2/8 (I;9)
--spoiler--
--spoiler--
'' Hz. Ömer: " Ey Allah'ın Rasûlü! Ben sizi canımdan başka her şeyden daha çok severim. " dedi.
Peygamberimiz: " Ey Ömer, canımı kudret elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, beni canından daha çok sevmedikçe olgun mü'min olamazsın. " buyurdu.
Peygamberimizi dikkatle dinleyen Hz. Ömer: " Ey Allah'ın Resûlü, vallahi ben şimdi sizi canımdan da daha çok seviyorum. " deyince
Peygamberimiz: " işte Ya Ömer, şimdi olgun mü'min oldun. " buyurdular. '' (Aynî, Umdetü'l-Kârî,1/144)
--spoiler--
--spoiler--
" Cimri, yanında adım anıldığı halde bana salâtü selâm getirmeyen kimsedir. ” (Ahmed b. Hambel, Müsned, I, 201)
--spoiler--
--spoiler--
“ Herhangi bir topluluk bir mecliste oturur, orada uzun süre bekler; sonra da Allah'ı anmadan veya peygamberine salavat getirmeden dağılırlarsa Allah'a karşı bir kusur işlemiş olurlar. Allah (celle celalühu) dilerse onlara azap eder, dilerse bağışlar. ” (Hakim)
--spoiler--
--spoiler--
“ Bir yerde toplanıp Peygamber’e (sallallahu aleyhi ve sellem) salat getirmeksizin dağılanlar, ancak leş kokusundan daha çirkin bir koku ile dağılırlar. ” (imam Beyhaki)
--spoiler--
--spoiler--
“ Kim bana salat ü selam getirmeyi unutursa, cennetin yolunu da unutmuş olur. ” (imam Beyhaki)
--spoiler--
--spoiler--
“ Kim ki, yanında anılırım da bana salat ü selam getirmezse o kimse cennetin yolunu bulamaz. ” (Taberani)
--spoiler--
--spoiler--
“ Peygamber Efendimiz bir keresinde minbere çıkıyordu. Merdivenden yukarı çıkarken birinci basamakta "amin!" dedi. ikinci basamakta yine "amin!" dedi. Üçüncü basamakta bir kere daha "amin!" dedi.
Hutbeden sonra, sahabe efendilerimiz :
" Bu sefer senden daha önce duymadığımız bir şeyi duyduk yâ Rasûlallah! Eskiden böyle yapmıyordunuz, şimdi minbere çıkarken üç defa "amin" dediniz. Bunun hikmeti nedir? " diye sordular.
Peygamber efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular: :
" Cebrâil aleyhisselam geldi ve ‘ Anne-babasının ihtiyarlığında onların yanında olmuş ama anne-baba hakkını gözetmemiş, onlara iyi bakarak mağfireti yakalama gibi bir fırsatı değerlendirememiş kimseye yazıklar olsun, burnu yere sürtülsün onun! ' dedi, ben de 'amin!' dedim.
Ve son basamakta Cebrâil, ‘ Ramazana yetişmiş, Ramazanı idrak etmiş olduğu halde Allah'ın mağfiretini kazanamamış, afv ü mağfiret bulamamış kimseye de yazıklar olsun, rahmetten uzak olsun o!' dedi, ben de ‘amin' dedim. "
Buharî, el-edebu’l-müfred- 1419/1998, Riyad- 1/338; Taberanî-evsat- h. no: 8994; Bezzar, h. no: 1405; Mecmau’z-zevaid, 10/164)
--spoiler--
hani peygamberimiz ( sallallahu aleyhi ve sellem) kendisine hürmet edilmesinden rahatsızdı haşa? adının geçtiği mecliste salavat getirmeyene edilen bedduaya amin dedi, duayı eden de hazreti cibril aleyhisselam. bir peygamber dua ediyor, öteki amin diyor; bunun reddolma ihtimali var mıdır!
bu peygamberimizin ( sallallahu aleyhi ve sellem) faziletini inkar eden/ reddeden mustafa islamoğlu kafasıdır. bu sahabeye haşa '' cahil adamlardı, peygamber onlardan razı değildi. '' diyen o mel-un un zehirli/ hastalıklı fikirleridir.
kendisi haşa peygamberimiz ( sallallahu aleyhi ve sellem) için '' biz de onun gibiyiz. '' diyebilecek kadar ileri gitmiş ve haddi aşmış; adı batasıca anılması hiç lazım olmayan lanetlerin yağdığı kitabında peygamberimizin ( sallallahu aleyhi ve sellem) cinsel gücüne kadar saldırarak rezil durumlara düşmüştür.
vaziyet bu ey müslüman. annene, kızına, karına veya kız kardeşine laf edilirse boş durmazsın; ama peygamberinin ( sallallahu aleyhi ve sellem) izzeti/ şerefi tartışmaya açılmış susar haldesin. evine/ arabana, özetle cebine elini uzatan oldu mu pek canlısın; lakin senin dünyanı/ ahiretini kurtarmak için secdeden başını kaldırmamış, sabahlara kadar ağlamış peygamberinin ( sallallahu aleyhi ve sellem) mahremine kadar dil uzatılır olmuş kılın kıpırdamıyor.
hadisler inkar ediliyorken, sünnetler öldürülüyorken... elin dinsizi donsuzu dinini yağmalarken seni iki satır yazmaktan/ konuşmaktan aciz bırakan nedir? cihad sadece top - tüfekle midir, zamanımızın cihadı iyiliği emretmek kötülükten nehyetmek değil midir? Allah'ın ( celle celalühu) ve Rasulü'nün ( sallallahu aleyhi ve sellem) üzerinde ne kadar hakkı var, hiç mi mahcup hissetmiyorsun kendini? vah sana, yazık bize.
peygamberimize ( sallallahu aleyhi ve sellem) bu kadar saldırı varken, göğüslemek ve çarpışmak için ilim/ muhabbet gerekli. ikisi de tanımakla olur. dersi takip edin, ikisi de nasip olur inşaAllah.
ha unutmadan. bir de bu iş sadece türkiye'de, başka hiçbir yerde görmedim diyen bir şaşırmış vardı. bana bir tek aktarılan hadis göstersin saygı/ hürmet ifadesi veya salavat olmayan, ben bu sözlüğü bırakırım. diyalog içeren hadislerde gördünüz zaten efendimize ( sallallahu aleyhi ve sellem) karşı hitap şekillerini.
düşündükçe geliyor Elhamdülillah, peygamberimiz ( sallallahu aleyhi ve sellem) övgüyü/ hürmeti sevmez ve rahatsız olurmuş ya haşa; kendisi şiir dinler miymiş, hangi şiirleri dinlermiş, hangilerinden memnun olurmuş? bir araştırın bakalım. o da size kalsın, bu kadar lapacı olunmaz.