güç, bu saçmalığı ne ölçüde değiştirebildiğimize göre şekillenir. "aslında hepimiz hayatta kalmayı değil; yaşamayı hak ediyoruz" derdi bir film.
şu sahte evrende bir robot gibi eğlenebilmek kolay olanıdır. daima farklı olanı sevmek, insanı münferit yaşamına enjekte eder. onun dışında bir kural bilmiyorum, başka bir olayım da yok.
bugün uykularımızı kaçıran ve başımızı ağrıtan şey her neyse, bir önemi kalmayacak. çünkü öleceğiz. ve iz bırakmak istiyoruz ya hani, o izler de silinecek muhakkak. çünkü bir yerden sonra hatırlayan da kalmayacak. başkaları tarafından hatırlanmak için yaşadığımız hayat ne kadar kendimize ait olabilir ki? varsın sıradan birisi olarak hatırlanalım yahut da hiç hatırlanmayalım. ne çıkar? asıl soru şu ki, kendimiz biliyor muyuz düzgün bir hayat yaşadığımızı? şayet, düzgün bir hayat yaşamak için çaba gösteriyorsak; varsın değeri bilinmesin biz yaşarken yahut öldükten sonra. ama şayet düzgün bir hayat yaşayamadıysak; hatırlansak neye yarar ki?
hiçbir şeyin anlamı yok. yıllarca bir teneke için kutu kadar ev için çalışmak da saçma. araba ev lazım tabii ama imkan varsa alırsın evlilik falan zaten hiç girmiyorum.