çeşitli sözler yazılmıştır adına
hayağğğğttt, beni neden yoruyosuuuuunnn
ben yoruldummm hayaat, gelme üstümee
bakın ne kadar da farklı türler ama ikisi de hayattan yakınıyor.
ya çok ayrıntılarıyla gözümüzde büyüttüğümüz, ya da hepten boşvererek yaşanması gerekenleri kaçırdığımız, önemsemediğimiz için elimizden giden hayat. bu hayatta olmamıza rağmen halen başka şeylerin hayallerini kurabiliyorsak, bu hayatın güzelliğini halen yaşayamıyor olduğumuzun kanıtıdır. hayat, içine hayalleri sığdıramaz değildir elbette. hep söylerim, insan hayalleri ile yaşar. ama hayatın getirisindeki şeyleri kaçırdığımız da gerçek. hayat, sözler, şiirler, şarkılar, geçen giden seneler hep masum. masum olmayan bizleriz. iyi kalabilmenin varlığı içerisinde bu hayat bizi boğuyor sanki. ama yine de insan kıyamıyor kendine bile. belki üstümüzden bir kuş geçer, her sabah doğan güneş, yüreğimizde de her gün doğar diye yaşıyoruz işte.
sanki bir simülasyondaymışım gibi gelendir, her gün aynı şeylerler geçiyor. dışarı da çıksam tv de izlesem kitap da okusam müzik de dinlesem değişmiyor, sürekli aynı şeyler hep, bir anlamda monotonluk maratonu gibi. bir de sürekli aklıma gelen bir isimden dolayı huzursuzum. sizi hiç tüketmediler mi?
alıntı bir hikaye:
Hindistan’da çok ünlü bir ressam varmış.Herkes bu ressamın yaptıklarını kusursuz kabul edecek kadar beğenirmiş. ve onu;
''Renklerin ustası''anlamına gelen “RANGA ÇELERi” olarak bilirlermiş. kısaca RANGA GURU derlermiş. Onun yetiştirdiği bir ressam olan raciçi ise artık eğitimini tamamlamış ve son resmini yaparak RANGA GURU’ya götürmüş ve ondan resmini değerlendirmesini istemiş. RANGA GURU ise “sen artık ressam sayılırsın racaçi.artık senin resmini halk değerlendirecek.” diyerek resmi şehrin en kalabalık meydanına götürmesini ve en görünen yerine koymasını istemiş. Yanına da kırmızı bir kalem koyarak halktan beğenmedikleri yerlere çarpı koymalarını rica eden bir yazı koymasını söylemiş. Raçiçi denileni yapmış ve bir kaç gün sonra resmine bakmaya gitmiş. resmi çarpılardan nerdeyse gözükmüyormuş. Çok üzülmüş tabi. emeğini ve yüreğini koyarak yaptığı tablo kırmızıdan bir duvar gibiymiş sanki.
Alıp resmi götürmüş RANGA GURUYA ve ne kadar üzgün olduğunu belirtmiş.
RANGA GURU üzülmemesini ve yeniden resme devam etmesini önermiş. raciçi yeniden yapmış resmini ve yine RANGA GURUYA götürmüş. Yine resmi şehrin en kalabalık yerine koymasını istemiş ranga guru. Ama bu defa yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde yağlı boya,bir kaç fırça ile birlikte ve yanına insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmelerini rica eden bir yazı koymasını söylemiş. Raciçi denileni yapmış .Birkaç gün sonra gittiği meydanda görmüş ki resmine hiç dokunulmamış.
Çok sevinmiş ve koşarak RANGA GURUya gitmiş ve resme dokunulmadığını söylemiş.
RANGA GURU ise; “ sevgili raciçi sen birinci konumda insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşabileceğini gördün.
Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı.
Oysa ikinci konumda onlardan hatalarını düzeltmelerini istedin ,yapıcı olmalarını istedin .Yapıcı olmak eğitim gerektirir... Hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye kalkmadı,cesaret edemedi...
sevgili raçici mesleğinde usta olman yetmez, bilge de olmalısın. emeğinin karşılığını, ne yaptığını haberi olmayan insanlardan alamazsın.Onlara göre senin emeğinin hiç bir değeri yoktur.Sakın emeğini bilmeyenlere sunma ve asla bilmeyenlerle tartışma.
neden varolduğumuzun bazen bilinmediği, bunca acının ve ızdırabın neden varolduğunun sorgulandığı bir yer. mesela şu an hava güzel ve birileri dışarı çıkamıyor.