bugün

genelde nezle olunan zamanlarda görülen en büyük hastalıktır. hapşıracak gibi olursun, 3 saniye boyunca nefes almazsın, ağzını açarsın, kendini hayattan soyutlar ve beklersin. tek amacın hapşırmaktır. tüm varlığınla asılırsın kulak-burun-boğaz yollarına, ama nafile. hapşıramazsın.
kendi evinizde bu durum yadırganmaz yalnız nezle iken arkadaşlarla takılıyorsanız ve ortamda yeni tanıştığınız mallar varsa berbat anlar yaşayabilirsiniz. şöyleki;

*ağız açılmış şekilde hapşırmayı bekleyip hapşıramadıktan sonra;
-geçmiş olsun, hasta mısın?
+eywallah sağol, üşüttüm yaw, nezleyim.
-hmm, ne nezlesi?
+(iç ses: ebenin nikahı nezlesi) valla ne nezlesi bilmiyorum, mevsime bakarsak bahar nezlesi heralde.
-haklısın, gitmedin mi hastaneye?
+yok.

işte bu dialogdan anlaşıldığı gibi kötü bi durumdur. hele bi de dışarıdaysanız berbattır. ama en kötüsü ne biliyor musunuz? hiç bir şeyi düşünemiyormuşuz. ben demiyorum, alın bu da kanıtı;
(bkz: http://arsiv.sabah.com.tr...47C9882A4DF874CC6904.html)
tutulmaya çalışıldığında çok tehlikelidir. bayanlarda hamile bayanın çocuğunun düşme riski yüksektir.
berbat bir arafta kalma durumudur. gün boyu kendinizi gazlamanıza rağmen sevgiliye açılmak isteyip de açılamamaktan bile berbattır. göt olur kalırsınız eliniz burnunuzda. artık burundan kıl mı çekersiniz, güneşe, lambaya bakarak tekrar hapşırmanın o leziz vadisine mi inmek, size bağlıdır!
başıma sıkça gelen durumdu. evet durumdu diyorum . çünkü şükürler olsun ki başıma artık çok sık gelmiyor.

bahar şenliği zamanı. gelmiş nisan mayıs ayları gevşemiş gönül yayları. herkes ortalarda aşık olmak istercesine dolanıyor. halihazırda aşık olanlar ve aşık olmak umurlarında bile olmayanlar önceden şenlik alanını doldurmuş durumda.

üç saattir hapşıramamışım. lan hasta olsam daha iyiydi diye kendimce çeşitli küfürler ederek sağda solda dolaşıyorum. dolaştığım yerler de genelde ücra kıytı köşe yerler. tabi oralarda dolaşırım. tipe baksan; üç beş saniyede yamulan bir surat, gözler iki gözüm iki çeşme. ulan karabiber kokladım daha beter etti meret diye düşünüyordum ki arkadaşın birine yakalandım. beni zorla kendi arkadaşlarının yanına götürdü. yalnız bırakmamak amacı adamın ama ben yalnız kalmak istiyorum. tipime baksana ulan.

gel gelelim gittik ortama. kızlar tipimi görünce grip olduğumu sandılar. ay canım geçmiş olsun diye ilgi üstümde toplanınca hasta değilim diyemedim. bi de kızın biri akşam mutlaka sana çorba içirecem demez mi eridim bittim.

bi yandan canım sıkılıyor tabi ama hapşırsam hasta olmadığım anlaşılacak. bir anda çelişkiye düştüm hapşırmak isteyip istemedğim konusunda.

sonra omzundan biri dürtükledi *. "noluyo lan!" diye sıçradım. arkamı döndüm bulanık bişeyler gördüm. gözyaşımı sildim bir daha baktım ki taş mı taş, hatta taştan daha taş bir hatun. beni takip ediyormuş güzelim. ben tabi gaza geldim lan şu tiple bile kızı kendine aşık ettin hınzır seni diye şizofreni bir şekide içimden geçiriyordum ki kız sebebi ziyaretini açıklayınca tüm moralim alt üst oldu.

-ya gözüm size takıldı hapşıramıyorsunuz galiba

şaşkın bi tavırla
+ee eevet

-güneşe bakın hapşırırsınız

kaldırdım kafamı güneş parıl parıl parlıyo mübarek. aniden hapşırdım ama nasıl bi hapşırma. sanki yağdı yağmur çaktı şimşek. etraftan korkudan bemele çekenlerin, allah ım sana geliyorum diyenlerin, ödüm patladı ayol diyenlerin bir anlık göz hapislerine mağruz kaldım. ve tekrar gözlerim o taş hatunu aradı. çekip gitmişti.
psikolojik olarak mı hapşırdım bilemem ama melaike gibi kızmış gerçekten. hapşıramadığım zaman güneşe bakıp hapşırırım. hapşıramadığım zamanlar ise doğal olarak güneş battıktan sonraki zaman dilimi oluyor.

nevi şahsıma münhasır bir durum mu bilemeyeceğim. bi de siz deneyin derim yine de.
Boş kaleye gol atamamak hissi uyandırıyor.Geceyse ampul,florasan gündüzse güneşe bakarak zorlayabilirsiniz.
birtek benmiyim anormal? diye düşündüğüm durum hala içimde tutuyorum hapşırığımı ne nalet bişeydir yahu. burnum tatlı tatlı kaşınıyor zorluyorum kendimi olmuyor güneşe bakıyorum olmuyor karabiber bile kokladım of be !

edit : hapşırdım.
eylemin sonunda da hay amına koyayım be diyenlerin sayısı bir hayli fazladır.
daha önceden, iş toplantısında hapşırayım derken osturan insanlarda oluşan ileri ket vurma.
kavga ederken söyleyecek çok şey olmasına rağmen, aklınıza söyleyeceklerinizden hiçbiri gelmez de, öyle saf gibi kalakalırsınız ya... işte öyle birşey.
-haa haa haa haa haaaa haaııııa....
insan resmen kendini jiletlemek ister çünkü tam burnunuz karıncalanır gibi olur yatarsınız rahatca tam hapşıracakken o da ne! hapşırık gider içinizde bir ukte kalır.
bir an zaman durur beyin fonksiyonlari yavaşlar, diğer uzuvlar pür dikkat o müthiş hapşu sesini bekler, haaa haa haaaa haaaaaaassktirr le kapanir mevzu diğer yandan da beyine zeval gelecek diye inceden bir tırsmada hasıl olur.
hapşırığın içinde patlaması olayıdır. *
-ha haaa haaaaa haaaaaaaa hay amına koyayım güldürme.
Tam osurduğunu zannedersinki meğersem altına sıçmışsındır bu olaya zıt bir olaydır.
işte tam o anda hayattan tiksinir insan.
işte tam o anda güneşe bakmak sorunları çözecektir.
belki de kulak burun boğaz rahatsızlıklarından en mala dönme durumudur. Ağız açık, gözler kısılmış, tip kaymış, yani hapşırmak için her şey hazır. Ama nafile. güneşe bakarsın olmaz, burnunu gıdıklarsın olmaz. içine kaçar. sen de o tiple millete rezil olduğuna yanarsın.
An itibariyle yaşadığım durumdur. Şuan içimde inanılmaz bir şekilde burnumu ekmek bıçağı ile kesme isteği var.
(bkz: zor)
Güneşe bakın.
hapşırık geleceği anlaşıldığı anda hapşırığa dikkat kesilip " e hadi , güçlü bir şey bekliyorum " bilinciyle oluşan durum.
lanet olası vize haftasında yakalandığım durum. bu sebepten ağzım açık dolaşır oldum.
'hahaha hap lanet olası'