cevahir'in almanya'da yılın gurbetçisi seçildiğini söyleyerek bütün ailemizi gülmekten yere yıktığı, televizyonların kesinlikle en komik dizisi.en çok güldüğüm 3 karakter: 1-Ulvi, 2-Bilal, 3-Mürsel (Zekai başlıbaşına bi komedi zaten)
yaz dizisi olarak kalmamali, kisin da devam etmeli kanaatimce. o diyaloglar nasil zekice kullanilmis, olaylar nasil gercekci masallah masallah. tore dizilerinden, birbirlerinin suratina yarim saat bakip oyle konusan ciftlerin dizilerinden bikmis olanlar genis aile'yi muhtemelen sevecekler.
(bkz: tek yumurta öküzü)
5.bölümüyle komikliğinin her bölümde artacağını gösteren dizi.şimdi tekrarına bakıyorum.şunu anladım ki bu dizide senaryo şovu var.bu oyuncuları ben son bir senede başka dizilerde de izledim, yan rolde veya başrolde ama şu tadın çeyreğini bile almamıştım aynı oyunculardan.kesinlikle senaryo çok ön planda.çünkü daha önce çok sevmediğim bazı oyuncuların şimdi resmen fanatiğiyim.
ben bu kadar samimi ve sıcak bir dizi izlemedim yıllardır.belki yetiştiğim mahallemdeki çok özlediğim eski komşularımı gördüğüm içindir bu dizide ama asıl önemli olan ağlak dizilerden başka bir dizi izlemeyen teyzemleri alışkanlıklarından vazgeçirmiştir.onları bir komedi dizisini gözlerini kırpmadan izlerken gördüm ya yazanları öpüyorum ellerinden, gözlerinden.
zekai yine döktürmüş ama ulviye dikkat.adam her bölümde daha bir dikkatimi çekiyor.bence ilerleyen bölümlerde asıl ortalığı kırıp dökecek tip o.söylemedi demeyin.
artık anneden yeni çay isteme cümlesi-çay kodlarmısın annecim? (bkz: çay kodlamak)
yarınımdan 6 saat* çalacağı için kızgın olduğum dizi.
şu saatlerde arkadaşın atmış olduğu linkle ve izlemiş olduğum 1 bölümüyle, şimdiye kadar bu dizi hakkında düzülen methiyelerin çok yerinde olduğunu anlamış bulunmaktayım.
türk dizisi sevmeyen bana tokat gibi cevap olan dizi. ama bu tokat bana değil (tüm insanlığa) türk dizi sektörüne de bir tokat. demek ki böylesi de yapılabiliyormuş. neymiş hoop.
her sahnesi karikatürü çağırıştıran çok eğlenceli dizi.
--spoiler--
Kahveye sevgilisi ulvi yi görmeye gelen ağır abladan gayette cilveli bir şekilde geliyor.
zekai gibi klasik liseli triplerini çok iyi anlatan dizi. gerçekten lise çağında bir çoğumuz o şekildeydik. herkes inkar edip eksileyecek fakat öyle o kadar olmasa bile ona yakın derecede saçma asilikler yapıyorduk.
öncelikle ilk 5 bölüm(bugün kü bölümle) ile ne kadar kaliteli dizi olduğu belli olmuştur. kaliteli oluşu, reytinglerinin fazla olmasından değil tabi, dizi bittikten sonra bir gülümseme bırakabilmesinbden kaynaklanıyor. adanalı da iyi reyting alıyor ama dünyanın gelmiş geçmiş en kötü 10 dizisinden biri olduğu gerçek.
her neyse, geniş aile iyi, güzel ama birşeyler gerçekten eksik. dizi, kısa zaman sonra konu sıkıntısına gircekmiş gibi duruyor. zekai ve cevahir karakterleri diziyi götürenler şu an için ama bu hep böyle gitmez. rasim öztekin ve ilker ayrıkın karakterlerine daha da ağırlık verilmeli.
senaristlerin bunlar üzerinden de yeni konular üretmesi gerekir. canım ailemde ki konu sınıtısı buraya da sıçrayabilir.
yine de şu an için dizi güzel gidiyor. zaten birkaç tane adam igib dizi var. geniş aile de onlardan biri, inşallah böyle devam eder. konu sıkıntısı çekmeden!
şimdiiii, bundan önce girdiğim entryler de çoğunlukla güzel şeyler söyledim fakat 4. bölümü de izledikten sonra, yayında ve yapımda emeği geçenlerin ve bu diziyi sevenlerin affına sığınarak, nacizane bir iki kelam etmek isterim.
4. bölüme kadar, çoğunlukla eğlendik, iyi dedik, güzel dedik, zaten bir dizinin akıbeti genelde 3. bölümden sonra belli olur, 4. bölüm çekildiğine göre dizi tutmuş demektir fakat bu dizide bir şeyler eksik ama ne olduğu belli değil demiştim, bu düşüncemi yeniden dillendirmek istiyorum, bazı espriler aşırı zorlama gibi geliyor bana, sonracıma, senaristlerin hayal gücüne göre, çok rahat bir şekilde ilerliyor, yani senarist ne yazdıysa o oluyor, böyle bir şey olamaz, olmamalı, her şeyin bir sebebi olmalı, bir ölçüsü, kabul edilir, anlaşılır bir yanı olmalı kardeşim, dizide çoğu mesele pek inandırıcı bir halde ilerlemiyor, mış gibi, muş gibi yapılıyor...
bu dizide samimiyet eksikliği var, ne olduğu belli değil, sırf anlık esprilerle insanları öyle ya da böyle güldürmek istiyorlar.
tipler çok güzel, eğlenceli... ama bu yetmiyor işte, genel akışta bariz sıkıntılar var.
bir dizi, ya gerçekçi olur, ya absürd olur, bu dizinin, absürd mü, gerçekçi mi, epik mi, lirik mi, didaktik mi, ironik mi, yarak mı, kürek mi olduğu pek belli değil.
misal: cevahir ve bilal arasındaki çatışma * hiç samimi değil, sırf laf olsun diye, rasim öztekin'in canlandır(ıyormuş gibi yaptığı)dığı karakter, hiç mi hiç inandırıcı bir baba değil.
bir sıdıka tadı yakalanmaya çalışılmış, aynı zamanda da bir canım ailem gerçekliğine heves edilmiş fakat bu ikisi aynı anda olamaz, bu dizi buna karar vermeli bence, henüz vakit varken, bu durum düzeltilmeli, aklımdakileri tam olarak anlatamadım ama yine de nacizane bir iki şey söylemeye çalıştım, son zamanlardaki en güzel dizilerden biri ( bu birkaç eksiği halledebilirse ) ve şu an diziyi sürükleyen karakter bence cevahir değil *, mürsel karakterini canlandıran ilker ayrık abimizdir.
her şeyi iyi güzel de, sanki ne bileyim, bir şeyi eksik gibi, bazı esprileri zorlama gibi geliyor bana ama yine de, son zamanların en iyi dizilerinden biri diyebiliriz.
canım ailem'den sonra, takip ettiğim ikinci dizidir kendisi, ulan ben iyice aile insanı oluyorum ya, hayırlısı...