bugün

bir diğer adıyla derebeylik ya da feodalite..Özellikle Avrupa'da yüzyıllar boyu hüküm sürmüş sosyal sistem..Senyor ya da lord ünvanlarına sahip toprak sahibi asillerin kendi topraklarında sürdürdükleri yönetim sistemi..Bu sistemde sosyal ve ekonomik eşitsizlik ön plandadır..Topraklarda yetişen tüm mahsül toprak sahibine aittir..Toprak sahipleri mahsülden istediği miktarını topraklarında yaşayan halka* dağıtırdı..Adalet sistemi tamamen toprak sahibinin himayesinde olup her türlü değerlendirme ve cezalandırma toprak sahipleri tarafından yapılırdı..Bu sistem nedeniyle yüzyıllar boyunca avrupa topraklarında tam bir merkezi yönetim kurulamamıştır..Halen Avrupa'nın bazı yerlerinde karşılaşılabildiği gibi ülkemizde de toprak ağası şeklinde tanımlanan toprak sahipleri ile ağalık sisteminin olduğu mecralarda bir beden küçük feodalite görülmektedir..
(bkz: derebeylik)
sürekli bir ezilen kesimin bulunduğu ve bu ezilen kesimin çoğunluğu oluşturduğu, günümüzde de devam eden fakat buna yeni adlar verilen bir yönetim tarzı.
bildiğin; parçala, böl, yönet.
ülkemizin güney doğusunda daha da yagın görülen bir sistem: ağa ve tebası ya da ağa ve kulları.
Fatih'in son verdiği derebeylik sistemi
etrafı surlarla çevrili, soyluların egemen olduğu toprak mülkiyetine dayalı bölgesel yönetimdir.
derebeylik üzerine kurulmuş köleliğe dayalı hiyerarşik bir ortaçağ sistemidir.
üretim araçları ve üretimi toprağa dayalı olan ekonomik, kültürel, siyasal bir sistem. özellikle batı avrupa tarihinin bir kısmına damgayı vurmuş, etkileri uzunca sürmüştür.

öncelikle feodalizmin ekonomik ilişkileri günümüze göre çok daha basittir, toprağa bağlı olduğu için oldukça durağandır. üretim araçlarının sahibi feodal beydir, toplum merkezi olarak örgütlenmemiştir. üretenler ise köylü olarak adlandırılan paralı köle ile normal köle arasında bulunan birey olamamış, eski bir toplumdan kalma bir sınıf artığıdır. sınıf artığı kelimesi onların içinde yaşadığı zor koşulları meşru olarak göstermek yerine neden bu dönemin durağan geçtiğine dair küçük bir artı bilgidir.

merkezileşmenin olmadığı bu dönemde feodal beyler bir kral adına toprağını yönetebileceği gibi tek başında yönetebilirdi. köylü onun malıdır ve istediği gibi alıp satabilir, öldürebilirdi. köylüye verdiği karşılık ise yalnızca hayatını devam ettirebileceği kadar, bu dönemin köleci toplum düzeninden en büyük farkı ise toprağı işleyenlerin köleler gibi insan dışı sayılmamasıdır, bir nevi manevi bir ihtiyaç giderme.

üstyapı olarak dinin yüceltildiği feodalizm, skolastik düşünce biçimi ile tarihin akış hızını yavaşlatmış, korkunç bir durağanlığa itmiştir. bu altyapı-üstyapı ilişkisi ekonominin neredeyse hiç büyümemesi üstüne yoğunlaşır. işte bundan yola çıkarak köylülerin neden bu dönem gelişemediğini neden köylülük yerine asıl gelişenin para akışı ile beraber burjuvazi olduğunu bize gösteriri.

marksist yazarların çoğu türkiye, çin gibi ülkeleri bu durumun dışında tutmaya çalışsa bile bu 20.yy'ın bize öğrettikleri ile ters düşmüştür. özellikle ülkemizde feodal ağa onun şıracısı şeyhler, şıhlar diğer bir yandan çarpık kapitalistleşme sonucu oluşan tefeci- sanayici kentli sınıfları ülkeyi çıkmaza sokmuş ve kapitalizmi bile ilginç, çirkin ve bir o kadar kişiliksiz geliştirmiştir. sonuç açık. fazla söze gerek yok...

feodalizm haçlı seferleri, coğrafi keşifler ile yerini yavaş yavaş kapitalizme bırakmaya başlamış ve bu eski köhnemiş düzen yavaşla merkezi ulus devletlerini yaratmaya başlamıştır. feodalizm içine düştüğü açmazdan kurtulmak için sanayi devrimine göreceli olarak izin vermiş fakat bu sistemi yıkmıştır. 1789 fransız devrimi ile kesin bir yıkım sağlanmıştır batı dünyasında. bir sonraki düşünce biçimi için;

(bkz: kapitalizm)
köleci toplumun çöküşüyle toprak kral ve eşrafının, kilise ve manastırın hakimiyetine geçmiştir. feod yani menkul mal şeklinde olan bu toprak bölüşümü sistemine feodalizm denir.

köleleğin yaygınlaşması değersizleşmesine neden olmuştur. daha sonra kolonlar halinde serf köylülerin aidiyet iktisadı ile ürettiklerinden feodal beye haraç verdikleri düzen köleliğin tıkadığı yolu açmıştır. yani ürününden yaralanacağı toprağı eken köylüde nihayetinde bir hırs oluşmuştur. emeğin değeri artmıştır. köylü emeğinin üstüne konan feodal beyler de değeri artan emekten paylarını bu yeni düzen içinde almışlardır.

feodalizmde toprak üç rant üzerinden işlenmiştir: emek-rant, ürün-rant, para-rant. emek-rant feodalizmin ilk gelişme aşamalarında görülür. angarya biçiminde kendini gösteren bu rantta köylü kendi üretim araçlarıyla haftanın belli bir zamanını feodal beyin toprağını işlemek için ayırıyordu. yani köylünün kendi için harcaması gereken emekle feodal bey için ürettiği artı-değer birbirinden ayrılıyordu. ürün-rantta köylü kendi emeğini ve artı-değeri kendi takdirine göre kullanıyordu. artı-değer ile gerekli emek biribirinden ayrılmıyordu. bu köylüye emek üretiminde daha rahat ve teşvik edici bir ortam oluşturmuştur. parasal-rantta feodal bey köylüden vergi almaya başladı. zaten bu noktadan sonra(bkz.kapitalizm)

(bkz: feodalizmin temel ekonomik yasası)
toprak sahiplerinin kölelerden ziyade serf dedikleri ve sınıf ayrımı başlattıkları insanları toprağında çalıştırarak kullanması ve elde edilen gelirin kendisine, çalıştırılan serfe ve kiliseye pay edilmesi halinde, yapılan bir işletme sistemidir.
emperyalizmin bekçi köpeklerinden biri. ibrahim kaypakkaya'nın birilerinin büyük savaşın sonucundan ürettikleri düzene yakıştırdığı sıfat. buradan çelişkisiz marksistlerin de hakkını vermiş olalım, şahitlik etsin satırlar. dilemma kasabının önünde bekleşen kedilerin açlığı had safhaya ulaştığında burayı ziyaret ettirir, zalim kasaba miyavlatır da karınlarını doyururuz belki.
doğu'da dur durak bilmeden, gücüne güç katarak ilerleyen sistem.

uzun dönemde yıkılacağa benzemiyor bu sistem.

adam aşiret reisine allah'a, peygamber'e tapmadığı gibi tapıyor.

nasıl yıkılsın ki bu düzen ?

uzun vadede önüe geçmenin tek yolu,

(bkz: eğitim şart)
marx'a göre kapitalizm sürecini başlatan sistem.
(bkz: güneydoğu sorunu)
feodal toplum yapısı ile ilgili en temel kaynaklardan birisi marc bloch'a aittir.
(bkz: feodal toplum)
Ortaçağ avrupasının ekonomik yapısını belirleyen unsurların başında gelir. Sırtını skolastik düşünceyle kiliseye dayadığı için feodaliteden kurtulmak avrupanın yüzyıllarını almıştır.
ortaçağ avrupasının hiyerarşik (piramidal) devlet ve ekonomi anlayışını temsil eden sistem. sistem ortaçağ ülkesini 3'e ayırır. bu sisteme göre ülkenin en tepesinde kral vardır. ancak kral toprak işleriyle ilgilenmez ve toprakları soylulara yani hiyerarşik üçgenin ortasında yer alan sınıfa verir. soylular ise, toprağın kullanım hakkını, küçük bir maaş karşılığında piramidin en altında yer alan köle sınıfına verir. köleler, maaş karşılığında, soyluların topraklarını işlerler.
osmanlı devleti'nde olup olmadığı hep tartışılmış sistem. zamanın konjonktürüne göre olması doğaldır, rusya gibi mesela. sanayi alanında tökezleyen, büyük toprakları olduğundan çiftçiliğe ve tarlalara abanıyordu. yani olsa ne olur olmasa ne olur, dağılın hadi.
orta çağ feodalizminde 3 ana unsur bulunmaktadır: 1)lordlar :bölgelerindeki tek ve mutlak güçtür. toprağın yada herhangi bir malın sahibidir. güçlü bir otoriteye sahiptir ve görkemli, genellikle şehirlerden yüksek yerlerde bulunan kalelerde yaşarlar. birtakım görevleri de vardır lordların. mesela vassallarine vermiş olduğu topraklar saldırıya uğrarsa, o bölgeye yardım göndermekle yükümlüdürler. bir lordun bir çok vassali bulunur ve bu vassalller arasında ayrım yapmamalıdır, adil olmalıdır. lordların bir başka görevi de bölgesinin güvenliğini ve asayişini sağlamaktır. 2)vassaller: vassaller bağımsız toprak sahipleridir. topraklar, lordları tarafından kendilerine verilir. bu yüzden lordları ne zaman savaşmaya çağırırsa koşa koşa gitmelidir vassaller. ayrıca da lordların oğulları kızları evlenecekleri, çoluk çocuğa karışacakları zaman topraklardan aldıkları gelirin bir kısmını lordun oğluna yada kızına verirler. 3)fief: osmanlıdaki tımar diyebilirz aslında fiefler için. bildiğiniz ''topraktır.'' lord tarafından vassallere bakılması için verilir. vassal bu toprağı işler ve belli oranlarda lorda verir; tabi kendisi de bu topraktan geçimini sağlar.
Kapitalizmden önceki uygulanan ekonomik modeldir.
bugün derebeylerinin yerini büyük sermaye şirketlerinin aldığı ilkel kapitalist sistem.
avrupa'daki gibi osmanlı'da olmadığı söylense de aslında bugün bile varlığını kısmen sürdürür özellikle ülkemizin doğusunda.
topraksız köylülerin (serf) toprak ağaları altında boğaz tokluğuna çalışması da bir tür feodalizmdir.
kürt halkının aşması gereken ilk sorun. feodal kafayla devrim yapılmaz. kendinizi orda burda devrimci, sosyalist, özgürlükçü diye tanıtıyorsunuz ama bu işler öyle değil canlarım.
Modern kapitalizm. Geleceğin ekonomik ve sosyal sınıf modeli. Tez zamanda gelir insallah.