akp hükümeti iktidara ilk geldiği yıllarda, doğan medya grubunun da fatih altaylı'nın da nasıl muhalif bir duruş sergilediğini; zaman içinde satılık medyanın, gazetecilerin, köşe yazarlarının iktidara nasıl yakınlaştığını, yaladığını hepimiz izledik ve okuduk.
hani bilirsiniz para söz konusu oldumu herkesin dini aynıdır. bu yüzden fatih altaylı'nın inanmadığı bi şeyi savunamamasını anlıyorum. sinirden saniyede 5 cümle kurmasını, dilinin dolanmasını, bağırmasını da.. padişahının gözüne girdiği için, rezil olmuş olmasını umursamamasını da..
rte'nin iktidar olmadan önceki dönemlerde bir yazısında şunları yazmıştır:
"Tayyip Erdoğan Türk siyasetine uymuyor. Yakışmıyor. Sadece KiRLi GEÇMiŞiYLE değil, YETERSiZLiKLERiYLE de yakışmıyor. Görülüyor ki yeni dönemde artık Tayyip'lere yer yok...
Ben AKP'nin Tayyip ısrarını anlamıyorum. Bilgisi zayıf, deneyimi eksik, eğitimi yetersiz, yabancı dil bilmez bir adam. Demagogluk (laf cambazlığı) lider olmaya yetiyorsa amenna. Türkiye'nin önderi olacak adam değil. Bırakın onu, Türkiye'yi yönetecek çapta dahi değil... AKP, Türk siyasetinde yer almak istiyorsa alabilir. Ama başında Tayyip Erdoğan'la değil. Bu çok net."
imralılıdaki şerefsiz ile aynı masaya oturacak kadar haysiyetsiz olan gazetecidir.
sırf akp yandaşlığı olsun diye bir adamı savunma arkadaşım,o at gözlüğünü arada masana koy ve araştır. fatih altaylı öyle bir dansöz adamdır ki, bugün bdp iktidarda olsa o partiyi bile gözü kapalı destekler. nerede güç ve para varsa oradadır.
işte bu da o desteklediğiniz haysiyetsiz gazetecinin şerefsiz olduğunun bir kanıtı.
levent kırca ile sidik yarışına giren gazeteci.
akpli olduğu aleni ortadayken, öbür yandan atatürkçü olduğunu söylüyor. bu ne yaman çelişkidir anlayamadım.
tutuklu gazeteciler için "tanımıyorum" diyen, ziyaretlerine "neden gidecekmişim?" diyen kontrol sorunu yaşayan(biraz da, elinde ki ev ödevini yazan abilerinin kontrolünden bunalmış öğrenci gibi) biri olması hiç şık olmadı.
tabi ki levent kırca gibi bir kaşarın katkısı da unutulamaz.
sene 2013, aylardan ocak gün ise an itibariyle 17.. bir grup salak bir yanda bir diğer grup salak öbür yanda ve binbir türlü salak sosyal ortamlarda, "yok efendim, fatih levent'e çaktı!" bir diğeri "yok olur mu! levent fatih'in ağzına sıçtı" bla da bla gevezelik ediyor.. böyle bir programda(özellikle söylüyorum televizyon topluğulu ve ya gösteri topluluğunda) insanların hangi nedenlerle bu tarz bir yükümlülüğün altına girdiğini hala çözemediniz*..
biri birini dövmeye çağırıyor diğeri onu alaşağı ediyor ve ya edemiyor, adamlar biliyorki taraflardan biri diğerine giydirecek ve yankısı, giydirenin lehine, diğerine üstünlük sağlayacak... birileri prim elde edecek bir diğerinin prestiji düşecek....
bu ülkede televizyon önünde, sırf albümünü satmak için dayak yiyen insanlar var, kendilerinin aşağılanmasını kabul eden ve ya bir dünya gevezelik edip şamata çıkaran da... oturduğunuz yerden size e verilen görevi layıkıyla yerine getirip şak şak yapın, diğerlerini düşünmeyin..
tanım gerekliliğine istinaden.. fatih altaylı bir insandır..
apo ile ayni masaya oturan, isinden, gücünden, parasindan birşey kaybetmesin diye şereften yoksun ve levent abimizin karsisinda / gerçeklerin karsisinda ezilen bir iktidar yalakasidir.
bazılarınca, sunduğu teke tek programında levent kırca'nın saygısızlık ettiği düşünülen gazeteci kişilik. gazeteci diyorum ama bunu kastederek söylemiyorum. ne niyetle levent kırca'yı davet etmiş olduğu daha ilk dakikalarda anlaşılan programına araştırma yapmadan, kulaktan dolma bilgilerle çıkmasıyla daha baştan kaybettiğini bilmeliydi.
dikkatli izlenirse anlaşılacaktır ki levent kırca oraya goygoy yapma niyetiyle gelmemişti. düzgünce ve art niyetsiz şekilde sorulsaydı sorular ciddi ciddi cevap vereceğini düşünüyorum ben. ama altaylı daha ilk dakikalarda ''insan hayatının son perdesinde işlerin içine de edebilir'' minvalinde bir laf etti, niyetini de belli etti. karşısındaki ne kadar düzgün oynarsa oynasın alttan vurmaya çalışacak, belli. yetmedi, sorduğu sorunun cevabını beklemeden, adamın her lafında araya girdi, başka sorular yöneltti. izleyici için bile çileden çıkarıcı bir durum, bir de sorunun muhattabını düşünün ne durumda. işte bu noktada levent kırca bu programdan bir cacık olmayacağına karar verdi ve gayriciddi bir konuşmanın başlangıcını yaptı. yine de sorulan sorulara öyle veya böyle cevap verdi, hakkını yemeyelim.
fatih altaylı ise sanatçı girişimi organizasyonunun adından bile bihaber olduğunun ortaya çıkmasıyla panikledi, önündeki notları karıştırdı, bulamadıkça daha da panikledi. rezil oldum duygusu sardı tabi, söylenen her şeyi saldırı addedecek kıvama geldi. üstüne hasdal ve silivri cezaevlerinde yatan meslektaşlarını ziyaret edip etmediği sorusu gelince de hepten mars olduğunu düşündü ve saçmalamaya da tam burada başladı. haksız duruma düşen insanların yaptığı gibi ''mecbur muyum? onlar benim arkadaşım değil. gitmedim, sittin sene de gitmem'' argümanına bel bağladı. o değil de o insanların yüzüne nasıl bakacak ben onu merak ediyorum. hakikaten hiç mi arkadaşı yoktu o insanların içinde. hoş olmasa bile bir gazeteci olarak hem bu duruma karşı duruşunu göstermek hem de bir gazeteci olarak olayları takip etmek adına gitmesi gerekmez miydi?
levent kırca da bu soruları bilinçsiz şekilde sormadı tabi. yahut zaman zaman altaylı'nın kullandığı kelimelerin üzerine
zaman kazanmak veya laf değiştirmek için gitmedi. böyle yapmasaydı bunu yapacak olan karşı taraf olacaktı. bunun gözlerden kaçmaması lazım.
yahu bitiremiyorum yazıyı. bir insan nasıl bu kadar malzeme verebilir karşısındakine. bunca yıldır bu işin içindesin. baskı altında kontrolünü nasıl bu kadar kaybedebilirsin. bir de ''sen benle laf yarışına giremezsin, sen laf ebesiysen ben daha laf ebesiyim'' diyor. levent kırca'ya diyor. tey allaam...
özetle levent kırca'nın kendisini kendi silahıyla vurmasına, kendisiyle kedinin fareyle oynadığı gibi oynamasına izin vermiştir.
Levent kırca nın konuk olduğu programda kendi sahasında gol yemiş, gazateciliğin özelliklerini bünyesinde barındırmayan kişi.
Not;normalde levent kırca yı sevmem ama çok cesur geldi gözüme. Uuu beybi.
lube ayar' ın galatasaraylı versiyonu, gerçi yazarken fikrim değişti; lube ayar' ın galatasaray versiyonu gökmen özdenak da olabilir, onun kafa hep çok güzel.
şu anda teke tek programında tayyip erdoğan'ı konuk etme "şeref"ine nail olmuş bir adam.
fakat sorularında bir kere bile adamı zora sokmamasıyla, bir kere bile adama "ama" ile başlayacağı bir söz söyletmemesiyle, Bir kere bile bizi utandırmamasıyla yine nasıl biri olduğunu göstermiş bir adam.
ilk dakikalar al gülüm ver gülüm geçmekte. rte'ye pas atıp duruyor. bir tane de sivri, negatif soru sor be adam. basın özgürlüğünde 154.lüğü sor, bir diziye(muhteşem yüzyıl) tahammül edilmeyen ülke imajını sor, kadın cinayetlerini sor, yargıyı sor. ondan sonra levent kırca şöyle yaptı, böyle saygısızdı.