evliliği devlet izni gibi görenlerin asla yapmamaları gereken şey. ya bu mu evlenmek ? rahat rahat sevişmek , aynı evde yaşamak olabilir mi sadece? hiç mi kafanız çalışmıyor? yok türkiye de kızla erkek aynı evde yaşayamazmış. nereden çıkıyor bunlar? hani istediniz mi burada anlatıyorsunuz kıza şöyle yaptım böyle ettim. kız arkadaşım hamile bilmemne. demek ki neymiş evlenmeden de oluyormuş birşeyler. evlilik hayatı düzene sokmaktır. kanundur. seni hayvandan ayırandır diyim tam anla . rahat rahat sevişmek gözüyle bakacaksan gerçekten gerek varmı evliliğe sence. hayvanlar karanlık çökünce bulur bi köşe çiftleşir. evli hayvan varmıdır? dünyaya aynı gözden bakabilmeyi becerebilen insanların harcıdır evlenmek. onlar sevişeceğiz yaşasın diye evlenmezler zaten. insanlar yukarıda yazmış akşam aynı eve dönmek , hayatı paylaşmak , sevdicekle uyumak ... bu dur işte evlilik. cahil gibi konuşmayın evliliğin alt metni üst metni kılı tüyü boku püsürü salla bunları geç. tapulu mal falan. yaşınız mı küçük anlayamadım.
bi kızla bi erkek neden evlenir? çünkü başka türlü aynı evde yaşayamazlar. türkiye'de bu böyle. ha birde birbirlerinin tapulu malı olurlar ''bu kadın/adam başkasıyla olamaz'' vardır evliliğin alt metninde. ayrıca sıkıcı bir hayat başlangıcıdır genç yaşta evlenen kısa zamanda dışarda arkadaşlarıyla vakit geçirmeyi falan özler. zira biz türk milleti olarak evliliği fani dünyadan eli eteği çekme olarak algılamışızdır hep...
Eskiden demiş, kız tarafının ve oğlan tarafının ailesi biraraya gelir, yeni çiftin kuracağı yuva için beraber hazırlık yapılır,
beraberce yeni ev düzülürdü. Tabi o zamanlar evler genelde bahçe içinde müstakil evlerdi.
O yüzden buna "evlenmek" denirdi.
Şimdi ise yeni evliler apartman dairelerinde yani katlarda oturuyorlar,
bu yüzden artık evlilik "katlanmaktır" demiş." *
yaş geçtikce daha da zorlaşan durumdur.
yaş küçükken bir kaşa bir göze tav olup evlenebilir insan.
büyüdükçe aklı başına gelir daha zor beğenir.
daha zor karar verir.
kişi her ne kadar evlenmeyi düşünmüyorum dese de, arkadaşı evlendiğinde anne/baba olduğunda için cız eder. çok mu geç kaldım diye.
"yaşım geldi,
annem dedi,
onun gibi;
evlenmek gerek,
aman gün almasın otuzundan,
bir tane bulunsun aynı babasından
anne benim koşmam gerek,
istemiyorum pilav yapmak,
sana birde torun gerek,
istemiyorum çocuk bakmak,
anne ben aşka inanmam,
önce aşık olmam gerek,
gözyaşlarıyla sulanmam, evlilik benim solmam demek",
şeklindeki, nil karaibrahimgil'in o acıklı şarkısına konu olan durumdur.
07/07/2007 tarihinde evlendiyseniz , ki bu tarih Bülent Ersoy'un düğün tarihiyle aynıdır , arkadaşlarınızın sürekli hatırlatarak sizi ağlatmasına sebep olur. Ne bileyim ben o da aynı tarihe denk getirmiş.
bilerek, isteyerek girdiğiniz yolun sonuna bir hafta kala, insanı "acaba" lar arasında bocalatandır. bazen "negzel şey lan" diye düşündüren, bazen de "akıllı adam işi değil" dedirtendir.
sıçtığımızın resmidir.
kadın icin ilk günlerde saltanat gibi görülse de zaman gectikce kölelik döneminin hüküm sürdügü bir tür hükümdarlıgın parcası olmaktır evlenmek. askı da, sevgiyi de, saygıyı da öldürür.
başkaları evlenirken imrenerek filan bakılır, ancak aileden biri yada çok yakın bir arkadaş evlenirken hiç de öyle pembe bulutlu hayallerdeki gibi değil.
evinizin panjurları pembe de olsa zor.
başlangıç garip...
kız-erkek tanıştı, sevdi, sevişti, kaynaştı,
sonra aileler; sevişmek dışında her birşeyi bunlar da yaptı.
isteme, verme, sonra cümle aleme haber salma...
söz, nişan, çeyiz, nikah, kına, düğün, gerdek, ertesi sabah, hamilelik, çocuk, evlat... gider böyle.
bir de somut detaylar var. ev hazırlanırken, kürdana kadar düşünülüyor, adam evleniyor, gül gibi bi hatun kapmış,
-nişanlım, kürdan da aldık mı eve?
-kürdan aldık aşkım tek eksiğimiz, yanmaz ütü masası örtüsü...
doyumsuz insanlar için kötü. olmuş insanlar için iyi eylem.
bir arkadaşımın ünlü biriyle yattıktan sonra: "ben şu saatten sonra sittin sene evleneceğim kişiyi seçemem, artık hep daha fazlasını ister oldum, anneme söyleyeceğim bir kız bulsun, görücü usulüyle evlenecem" demiştir.
bu örnekte görülmektedir ki insan ne kadar "tek insanla birlikte olmak diğerlerine ihanettir" gibi düşünse de özünde "doğru kişi" arayışları sürecektir.
anne kokusu nasıl mistikse sevgili (-ki doğru kişi) kokusu da bir o kadar farklıdır. insan o kokuya özlemi, yiyecek yemeği yokken yanında "yemek yok" diyecek birini arar.
düşünün ki evlendikten sonra iki kişinin minyatürü bir insan* oluyor. söyleyince basit düşününce inanılmaz bir olgu.
o saaten sonra da artık kendi hayatınızı bir kenara koyup onunla tekrar sıfırdan yürümeye başlarsınız, konuşursunuz, ödev yaparsınız, kız arkadaş tavlarsınız.
5-6 sene önce bana da "game over" gibi gelen bu eylem doğanın düzeni gereği "gerekli" gelmeye başlıyor, iyi ki başlıyor.
siz hala "evlenmek mi! ahaha saçmalık" gibi düşünüyorsanız, biraz zamana ihtiyacınız var. bu zamanda da canınızın istediğini bağımlı olmadan yapın.
edit: evet evlendim ve fikirlerimi şuanki hayatım tastik ediyor.