bugün

bugünkü yazısında "avrupa yakası" denen lümpen diziyi seyrettiğini itiraf ederek bizi hayal kırıklığına uğratmış yazar.

"Ben bizim gibi ülkelerin "az gelişmiş faşistlerinden" sözediyorum. "Avrupa Yakası" dizisinde Volkan'ın Aslı'ya dediği gibi, vitaminsiz beyinlerden..."
arkadaş aynı zamanda cem yılmaz ı da takip ediyormuş. ıyy! fena halde lümpen! beni de hayal kırıklığına uğrattı valla kardeş.

http://www.sabah.com.tr/2008/06/30/ardic.html
köle isaura dizisi 70'li yıllarda çekilmiştir, türkiye'ye 80'lerde gelmişse bu bilgi eksikliği engin ardıç'ın değil türk insanınındır.
ergenekon ile zihninin aydınlıgının bir kat daha arttıgı izlenimi edindigim agzı bozuk ama, hakedenlere karşı bir yazar.

herşeyin sorumlusu olarak gördügü sosyal demokratların solcuların ve komünistlerin aslında ergenekon örgütü ile alakalı, gizli abd işbirlikçileri oldugu şimdi ortaya çıktı, pkk ile ergenekon ilişkili oldugu meydanda, deniz baykal ergenekon un avukatı, peki baykal ın dün ki konusmalarını neresine sokacagız, bu ne biçim tiyatro demek, agzını bozmadan konusmak mümkün mü?

akp ye şahin, google dan iddianame hazırlayan bas savcı, üstelik iddianamesi 1 ay önce ergenkon terör örgütü yöneticisi perinçegin bilgisarından çıkmış bu savcı elbette perinçegin teröre buaştıgı aşikar hale gelen partisini ve alman vakfından para yardımı aldıgı dava gerek olamayacak şekilde aşikar ödenti makbuzu ile tespitli chp ye kapatma davası açmayacak, hukuk kişisel görüşmlere kalmış bu 3. dünya ülkesinde aydın gecinenlerin terör örgütü ergenkon davasında baykal dan yana tavır aldıgı bir ülkede bu aydınlık kişiler tarafından gerişci gösterilmek ve agzı bozuk olmak onur sanırım.

engin ardıc bu onuru doya doya yasıyor, eyyam yapmıyor haysiyetlide yıllardır hakeden hakettigi sözleri söyleyerek yer buluyor ve buldugu yerdende saydırıyor, helal olsun.
barış uygur'un bir yazısında "enginar diye bir sebze varken ve soyadımda ardıç iken çocuğumun ismini asla engin koymazdım" diyerek isminin yaptığı çağrışımlara dikkat çektiği yazar.
söylemeye bile gerek olmayan; vakti zamanında bu adamın uzan gurubu adına yaptığı silahşorluktur. söylemeye bile gerek yok biliyorum ama, bu gün bir tarafa hoş gelen yarın öteki tarafa hoş geliyor ve buna "cinsiyet değiştirme" yaftası basılıyor ya; işte bu yaftayı basanlara bastıkları yerleri hatırlatayım diyorum sadece. allahın işine akıl sır ermiyor, dedim ya söylemeye bile gerek yok...
daha önce barack obama başkan seçilirse taksim meydanı'nda anırırım diyen, ancak obama'nın başkan seçilmesinin ardından yazdığı yazıda bu konuyu unutmuş görünen kişi. bir de yazısında hayrünnisa gül'ün türban taktığı için üniversiteye giremediğini söylemiş. haklıdır. ancak hayrünnisa hanım'ın genç yaşta evlendirildiği için lisede öğrenimine ara verdiği konusunu atlamış. işine geldiği yeri görüp, gelmeyen yeri atlayan bir yazar oldu iyice. hükümet hakkındaki yazılarında, özgürlükleri savunur görünüp, taşralılığı atlayan, eleştiremeyen bir yazar oldu.

engin ardıç kendisini takip ettiğimden beri böyledir. star gazetesinde yazarken cem uzan'ı memleketin en dürüst, en delikanlı adamı gibi anlatır, beraber bu yola baş koyduklarından falan bahsederdi. şimdi devir değişti, tayyip ve şurekasını sever oldu. yarın bi gün komünistler iktidara gelse heralde o zaman da elde orak çekiçli bayrakla dolaşacak.

http://www.sabah.com.tr/ardic.html (son yazısı)

http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=97294,10,2 (akşam gazetesi'ndeki yazısı)
yeniçağ'ın 20 gündür aralıksız anırmaya davet ettiği insan. şöyle sesleniyorlar * "Haydi Engin, haydi Engin haydiiii, Anırmanın tam zamanı şimdi"
külhani bi jargonla, gassaray ve boğaziçi mezunu olmaktan kaynaklı garip bir beyinle ve ukalalıkla harmanlanan, bolca yer, yemek, içki adı sayarak, betimlemelerini turizm rehberi derekesine düşüren (barcelona hakkında bir yazı yazmıştı o zaman "barcelona'nın kızlarının kalçaları şöyledir" gibisinden bi muhabbete girmemişti çok şaşırmıştım) bu arada, "ben de bi zamanlar solcuydum"u kör gözüm parmağına bi tarzda, kafamıza vura vura belleten yazılar yazan bir kişidir kendileri...bu üslubun daha başarısız örneğini hadi uluengin'de görebilirsiniz. (daha rafine şekline bazen hilmi yavuz'da ya da attila ilhan'da rastlanabilir.) solculuğuna gelince, bu bir tutunma taktiğidir; eski solcu olduğu için ya da bu etiketle medyada istihdam edilen köşe yazarları arada sırada hafif tertip "operasyon"lara girişirler. (engin ardıç bunu sık sık yapar. eski yazılarından birinde, solun cinsel muhafazakarlığını eleştirirken kollontay'dan örnek vermişti.) burada önemli olan husus, yazarı ister 68'li yapsın, ister "solcu" yazdığı şeylerin güncel politika itibariyle "kırmızı çizgiler"i ihlal etmemesi, devletin hassasiyetlerini dikkate almasıdır.

bu arada, "kepi püsküllü arkadaşlar" falanjistler mi acaba?
--spoiler--
pazar günleri muntazaman karısını ve köpeğini anlatan üçüncü sayfa güzelleri
--spoiler--

bekir coşkun ancak bu kadar güzel betimlenebilirdi. ellerinize, yüreğinize ve beyninize sağlık üstadım...
Eleştirilebilecek bir cok tarafı olsa da, *türk matbuatının mevcut en donanımlı ve okuması en keyifli yazarıdır.
Engin Ardıç kavramlara çatmaz. Kavramların ülkemizdeki yansımalarına ve çarpıtılmalarına çatar. Örneğin yıllar önce tempo dergisinde yazdığı ve bu yüzden dayak yediği metaaal isimli yazısında metal müzikle ilgili herhangi bir yorumu, kötülemesi, aşağılaması yoktur. O yazıda üstad metalci triplerine çatmıştır.
Ayrıca engin ardıc ın marksizm kötü bir ideolojidir,yanlış bir bir ideolojidir vb bir ifadesi yoktur. Üstad Türkiye deki marksistlerin sacmalıklarlarıyla, kendilerine marksist-solcu diyen ancak eylemlerinin bu ideolojinin benimsediği prensiplerle uzaktan yakından alakası olmayan insanlarla alay eder. Ben fakiri de oldukca güldürür. Ayrıca mizah konusunda ülkede üzerine adam tanımam.
Bu bağlamda hamasi söylemler ve kısır tartısmalar üzerine kurulmus türk basınının miadını doldurmuş, fosilleşmiş ağır toplarından cok daha değerlidir. Ayrıca müthiş bilgi birikimi ve entellektüel seviyesiyle türkiye de az bulunan insanlardan birisidir. Özenle korunup muhafaza edilmelidir.
"...namuslu gazeteciliğin temel şartını, gerçeği, yalnızca gerçeği, biz beğenmesek de, hoşumuza gitmese de,işimize gelmese de, gerçeği yazmak gerektiğini öğreniyorlar. Adam olma yolundalar! Ha gayret!"
diyen köşe yazarı. iyi ki var.
bugunku yazisinda kuzey iraktaki kurtlerin yaptigi kadin sunnetiyle ilgili "biz bu işlemi yalnızca afrikanın bazı kabilelerine özgü sanırdık. demek ki devlet kurma aşamasına bile gelen bazı insanlar bir yandan da hayvanlığı sürdürmekte berdevam..." gibi muhtesem bir laf etmis kisilik.
yazıları eğer 1946 yılında yayımlansaydı, güncel bulunabilir, hatta gündemi değiştirebilirdi, tek şanssızlığı en günceli 62 yıl öncesini anlatan yazılar yazmasıdır.
atlı karınca ve dolap beygiri misali -döndüğü sürece- beslenebilen solcu eskisi, tıraş entelektüel.
sabah gazetesinin göze batan yazarlarından. çarpıcı dobra yazılarıyla, çekinmeden yaptığı yorumlarıyla beğeni kazanmıştır. kendisini yeni okumaya başladığım için henüz yorum yapamasam da dobra olması okumaya başlamamda önemli bie etkiye sahiptir. ünlü psikiyatr freudla bir ilişkisi ya da akrabalığı olduğundan şüphelenmekteyim. çünkü bel altı esprileri ve yazıları da dikkat çeker. kendisini tanımamda katkısı bulunan sözlük yazarına da teşekkürler. bundan sonra sıkı takipçisiyim. *
engin ardıç'ın sabah gazetesindeki bugünkü "enveristler" başlıklı yazısında yaptığı ergenekon değerlendirmesi, şimdiye kadar okuduklarım içinde en özlüsüdür:

"
(...)
Ergenekon örgütü, Atatürkçü değildir. Ergenekon, faşist bir örgüttür.
"Sebeb-i hayatı" ve "velinimeti" olan Amerika'nın elini ısırmış, komünistlere karşı, esas olarak da Rusya'ya karşı gizli ve pis bir savaş sürdürmek amacıyla kurulduğu halde "kendi kontosuna iş tutmaya" kalkmış, NATO'dan çıkmayı, Rusya, Çin, Hindistan ve hatta iran'la ittifak yapmayı isteyecek kadar saçmalamıştır... Kendisine çizilen çerçevenin dışına taştığı hatta çerçeveye tükürdüğü için şimdi tasfiye edilmektedir.
Bu örgüt içindeki birtakım anlı şanlı bürokratların "Şeriatçı iran'la ittifak istemeye utanmıyor musunuz?" sorusuna verecek yanıtları yoktur. Kaç kere sorduk, ses çıkmadı, çıkamadı. Bize Atatürkçülük mavalı okumasınlar şimdi...
Örgütün bir kesimi "bal tutan parmağını yalamaya" yani mafyalaşmaya, uyuşturucu işlerine falan bulaşmaya da kalkmış, duvara değil de kamyona toslamış, bu da sonunu getiren önemli bir boyut olmuştur.
Ezcümle: Devlet, bağırsaklarını temizlemektedir!
Bu örgütün avukatlığına Atatürkçülük adına soyunmak, ister politikacı olsun ister basın mensubu, utanç verici bir gaflet olarak birilerinin alnına yapışıp kalacaktır.
(...)
"

http://www.sabah.com.tr/h...49A1A5B04C7D8940D108.html
hafızam beni yanıltmıyorsa (yanıltıyorsa da artık geri dönüş yok )parodisi yapılan ilk köşe yazarı. Memlekette baş tacı edilcekken hergün küfür mesajları alan insan ötesi uslup... (kesin eksi alcam ama öle hissediyorum napim )

luzumu üzere anlamayan arkadaşlara editmidir nedir ondan. Star Ana haberde yaptığı yorumlar üzerine levent kırca olacak o kadar da uzun süre üstadın parodilerini yaptı.
--spoiler--
yine kimlere ayar verdiğini merak ettiğim yazar. hemen bakıyorum.
--spoiler--
hayatında turgut özal dönemi hariç hiç bir partiye sırtını dayamamış, köşesinde de hiç bir partiye aitlik belirtmemiş yazar. turgut özal dönemi bir istisnadır çünkü özal dönemi; prens sabahattin'den bu yana "liberal" politikaların peşinden koşturmuş liberal aydınlar için olanca yanlışlarına rağmen bu topraklarda pek çok ilke sebep olduğu için "özal" kadar "özel"dir. engin ardıç da dönemin ateşli savunucusuydu doğal olarak. lakin bugüne gelindiğinde engin ardıç'ın akp'li olduğunu iddia etmek her solcunun chp'li olduğunu iddia etmekten farksız ve tutarsız bir sav. evet, engin ardıç akp karşıtı değildir, herkesi saran kesif akp düşmanlığıyla da sürekli kendince alay eder ama kendisi defaatle alt metin olarak yazdığı gibi anadolu kaplanlarından ziyade istanbul burjuvazisine daha yakın durur. bu burjuvazinin memur zihniyetli olmasına kızıp köpürdüğü için arada anadolu değerlerini öne çıkarır.
engin ardıç'a göre akp; istanbul'un bürokrasiyle sonsuz bir uzlaşı içindeki memur zihniyetli kokuşmuş burjuvazisine anadolu'nun verdiği yanıttır. bu nedenle akp doğru yaptığında dahi çamura yatanların kendisini anlaması imkansızdır. ki zaten kendilerine göre "akp çok rerörö" demeyen herkes akp'li olduğundan engin ardıç'ın akp'li olduğunu iddia etmeleri hatalı lakin abes değildir.
ardıc kusu besler, engınar sever... hadıslere yabancıdır, catallara hasta... fasıt bır lıberal yaklasım sergıler... cınsıyet ayrımı yapar, kendını bır ot sanır..

(bkz: beybi yu ar porfekt for mi dum tek tek)
geçenlerde kendisini bağdat caddesinde salına salına yürürken gördüğüm gazeteci. o değilde ünlü olmak ne kadar güzel birşey arkadaş,herkesin ilgisi senin üzerinde, herkes bakışları senin üzerinde oluyor. tüm bunlar olurken herkesi görmemezlikte işin karizması.
yazılarını okurken "ulan bu kadar mı doğru söyler bi insan?" dediğim dobra köşe yazarı.
pis bir heriftir bu. şakağına kurşun sıkarak intihar eden birisi için mermiye kafa atan deyip dalga geçmeye yeltenecek kadar alçalabilir.
hıncal uluc un cıkar cıkmaz kendisi hakkında çemkirdiklerine bir giydirmiş ki, hıncal uluc un yerinde olmak istemezdim. seni seviyorum üstad.

"...iyi ki iyileştin, iyi ki döndün... Bu kez gerçekten "gitseydin", ikide bir giderim haa deyip de gidemeyen kimi bulacaktık da gülecektik kendi aramızda?
Kendini fikir adamı diye yutturan hangi magazinciyle eğlenecektik? Bize kim fıkra anlatacaktı?
Büyük geçmiş olsun, gerçekten. Tadı yok sensiz geçen ne baharın ne yazın...
Hoşgeldin. Avanta geziler, beleş yemekler, yeni çıkan şarkılar, piyasaya yeni düşen paçozlar, el süremediğin ama sürermiş gibi yaptığın bütün kadınlar da yolunu gözlediler... Sevinmişlerdir..."

http://www.sabah.com.tr/ardic.html