iki çeşit enflasyon vardır; maliyet enflasyonu, talep enflasyonu. bizim gibi üretmeyen ülkelerde fiyatları aşağı çekersen yani maliyet enflasyonunu düşürürsen talep enflasyonu yükselir. talep enflasyonu düşünce de üreticilerin ürün başına kÂrı düşer yani gizli maliyet enflasyonu çıkar.
iki yolla mücadele edilir; eğitim ve üretim. sen ne kadar üretken ülke olursan ol, 1600 alan adamın 10.000'lik telefonla gezmesine gerek olmadığını, 2000 liralık olanının da iş gördüğünü öğretmediğin sürece istediğin kadar üret.
1 yıllık en az %100 kazanç sağlamak gerekiyor, yoksa nanay.
aslında galatasaray'ın şampiyonluğuna basılabilir 2025-2026 sezonu için.
tr de sezon bahisleri falan kalktı da b ets10'da var.
insanı oturma organıyla güldürmeyin. enflasyonla mücadele mi?
ne dediniz, ekonomik sorunlar mı?
ülkenin ekonomik bir sorunu yok ki siz sorunu ekonomik tedbir, politika, programlarla çözmeye çalışıyorsunuz.
ne demek istediğimi açıklayalım.
yeni evli çalışan çift, ev kirası dertleri, borçları yok. evlerine giren para - aldıkları maaş 100 bin lira.
her gün dışarıdan yemek yemeler bulaşık derdi maliyeti harcaması yok (ithalat polikası) evde çamaşır yıkanması yerine deterjan elektrik tasarrufu yapıyoruz masraf olmuyor diye kuru temizlemeye elbise vermeler (yerli üretimi terk) bu evli çift birikimlerini kazançlarını ona buna vermeleri (plansız, programsız çoğu gereksiz ve hesap hatası olan yatırımlar projeler) evliliğin sorumluluğunu idrak edememe (liyakatsizlik) vb durumlar sonunda...
bu çiftin ayda 2 bin liralık su, doğalgaz, elektrik, internet faturasını ödeyememesi ve anne babalarından maddi destek talep etmeleri.
şimdi çıkıp bu çiftin aldığı maaş az, maaşlarının artırılması gerek diye konuyu ekonomi-para düzleminde mi tartışalım.
siz zekamıza hakaret mi ediyorsunuz?
yanlış teşhis ile yanlış tedavi sonunda hastayı iyileşecek sanan, aynı şeyi yapıp farklı sonuç bekleyen birileri gibi mi görülüyoruz?