33 yıllık hayatımın maddi manevi en zorlu iki yılını yıkılmadan ardımda bırakabildiğim bir zaman diliminde, sürece baştan sona şahit olan babam bana "Volvo" demişti.
Amerikan dublaj soslu birkaç cümle daha şık olabilirmiş.
benim annemle babam her gun kavga ederdi. her gun. ben de odama kapanir, muzigi acar, ders calisirdim. annemle babamin kavgalarindan ilkokulda sinif birincisi oldum olm ben. ıhih.
bi gun 3 gunlugune dayim bize geldi.
annemle babam gene kavga halinde.
dayim ikinci gun dayanamayip evine kacti.
gitmeden bana dedi ki:
-cok ozel bir kizsin. ve cok sabirli ve sogukkanlisun. su ortamda boyle harika kalmayi basariyorsun. ben yapamazdim.
günlerden bir gün, akşam vakti eve doğru yürüdüğüm esnada ecnebi olduğunu tahmin ettiğim bir hanımefendi ile omuzlarını kıstırmış, alnı şakaklarından açılmış bir beyefendi ile karşılaşıyorum. kadının etrafa attığı bakışlardan bir mana çıkartamamakla beraber, adamın etrafa attığı bakışlardan oldukça telaşlı olduğunu gözlemleyebiliyorum. "neyse..." diyorum ve yürümeye devam ediyorum.
derken, adam hızlıca yanıma seğirtip, aracını döndüremediğini ve geri geri sokaktan çıkamadığını söyleyip, ne yapması gerektiğini bana soruyor ve telaşlı bakışlarını üstümden eksik etmiyor. sokağın sonundaki geniş alana bakıp hayretler içinde kalan ben, bu telaş karşısında şaşkınlıkla adama bakıyorum fakat "acemidir herhalde" deyip, yardım talebinde bulunuyorum.
bu talep karşısında yüzü gülen adam anahtarı bana doğru uzatıp, aracı benim çevirmemi istiyor fakat ısrarla reddediyorum. ne de olsa tanımadığım bir adamın arabasını kullanmaktan çekiniyorum. siz geçin direksiyona, camı da ardına kadar açın ve benim talimatlarıma uyun diyorum. netice olarak 5-6 hamle sonra aracın kafası sokağın çıkışına bakar hale geliyor ve problem de çözüme kavuşmuş oluyor.
elimle malum kişiyi selamladıktan sonra iyi akşamlar dileyip, olay yerinden uzaklaşmak için hareketlenmek üzereyken adam arabadan ivedilikle inip bana şunu söylüyor:
- inanılmaz yeteneklisiniz. siz olmasanız arabayı çeviremezdim. tekrar teşekkür ederim. size de iyi akşamlar.
neden ve nasıl yetenekli olduğumu anlayamadığım için adamın suratına 1-2 saniye boş boş baktıktan sonra tekrar iyi akşamlar dileyip, sırıta sırıta evime doğru yürüyorum. bu esnada da farkında olmadığım bir yeteneğimi güler yüzüyle bana aksettiren kişiye minnet duyguları beslemeyi ihmal etmiyorum. akabinde içten içe şu kararı alıyorum:
- aracını döndüremeyenlerin imdadına yetişip, üstün yönlendirme kabiliyetimle onların superman'i artık ben olacağım!
lise zamanları bizim gibi hormonları tavan yapmış kız grubunun önünden geçerken "off buna ne tırmanırım be" demişti. Ben de elimi göğsüme götürüp "eyvallah" dedim yoluma devam ettim. sanırım bana yontulmamış ağaç demek istedi.