gezi'nin koç ile tek alakası, gezi parkı'nın arkasında divan oteli'nin bulunması ve kalabalığın bir bölümünün biber gazı yüzünden oraya sığınmak zorunda kalmasıydı. bunu "koç gezi'yi finanse etti" diye anlamak için ya anlayışının kıt olması lazım, ya da sağlam manipülatör olmak lazım.
ha, koçlara bu kadar zıtsanız işe tüpraş'ı kamulaştırmakla başlayabilirsiniz. ama "muhalefete destek veren din düşmanı, batıcı koç" hikayesi sizin için daha kullanışlı. böylece beşli çeteleri, cübbeli gibi dinsel istismarcıları falan da aklayabiliyorsunuz. size danışıklı dövüşünüzde başarısızlıklar ama biz yemiyoruz bunları.
koçların "akp'yi devirme eylemlerine sponsor olduğu" iddiası, tamamen akp'lilerin kendi sanrısı. zaten bu yüzdendir ki akp, yargı kararlarını hiçe sayıp kamu kurumu tüpraş'ı koçlara peşkeş çekiyor, ali koç'a akp'li mustafa varank kendi elleriyle baklava yediriyor, erdoğan'ın hısmı ahmet ketenci ile ali koç yıllardır yan yana aynı yönetimdeler.
velhasıl, akp döneminde kamu kaynaklarıyla daha da büyüyen koç'u öne sürerek cübbeli gibi din istismarcılarını aklamaya çalışmayın, komik oluyorsunuz.
sorgulayalım elbette. mesela tüpraş'ın danıştay kararlarına rağmen koç holding'e, yani bir bakkaldan en zengin holdinge nasıl dönüştüğüne akıl sır erdiremediğiniz koç'a nasıl peşkeş çekildiğini, erdoğan'ın hısmı ahmet ketenci ile ali koç'un ilişkilerini de sorgulayalım. tabi işinize gelirse.
bayılıyorum bu akp'lilerin bir bok bilmeyip ezberden konuşmalarına. attıkları hep karavana, vurunca da hep kendilerini vuruyor.
fatih altaylı'nın anlatımına göre, kızına lüks bir isviçre saati almak için fatih altaylı'dan aracılık etmesini istemiş. istediği saat de sıradan bir saat değil, pırlanta kaplı. millete "bir lokma, bir hırka" deyip, fakirlik güzelleyip lüks içinde yaşayan birisi işte.
Tarikat, Şeriat’ın hizmetçisidir; hizmetkâr asla efendiye hükmedemez! Ancak günümüzde, hak yolundan sapanların, tarikatları kendi nefsani çıkarlarına alet edenlerin, hakikati çarpıtanların sayısı artmıştır. Bunların en çarpıcı örneklerinden biri, ismailağa gibi tarikatların içindeki yozlaşma ve Cübbeli Ahmet Hoca gibi şahısların, islam’ı pazarlama hevesleridir.
Cübbeli Ahmet, islam’ı şov malzemesine çeviren, ilmi bir süs gibi kullanan, hakikati nefsine perde yapan bir figürdür. Onun derdi, islam’a hizmet değil, şöhret ve çıkar çatısı altında kurulan bir düzenin devamıdır. Televizyon ekranlarından, konferans kürsülerine kadar her yerde; nefsin gösterişini, sahte bir ilim cakasını ve cemaatlerin yozlaşmış halini sergilemektedir.
Hakikat, alay konusu edilemez! ilmi derinlik, kahkahalarla, dedikodularla ve basit mizahlarla anlatılamaz. Ancak Cübbeli gibiler, bu kutsal emaneti oyun ve gösterişe dönüştürerek, insanların gözünde islam’ı değersizleştirmektedir. “Alim geçinen cahiller,” diye tarif edilenlerin en bariz misali bunlardır.
ismailağa ise, asıl tarikat özünden kopmuş, bir nevi dünyevileşmenin başka bir yüzüdür. Halkı Allah’a davet edeceği yerde, şekilcilikle, bid’atle ve “kendi doğrularını dinin esasından üstün tutma” gafletiyle hareket etmektedir. Cübbeli’nin bu çarpık düzenin sesi olması, onun nefsani gayretinin apaçık bir ispatıdır.
Hak tarikatın hedefi, nefsin ölümüdür; bunlarınki ise nefsin putunu dikmek! insanları Allah’a yönelteceğine, kendi kişiliklerini ve cemaatlerini kutsayan bu sapkınlık, islam’ın ruhuna aykırıdır. Cübbeli’nin sözleri, ismailağa’nın hali, islam adına bir utanç vesikasıdır.
Gerçek mürşitler, insanları kendi nefsine çağırmaz; onları Allah’ın huzurunda yok olmaya davet eder. Cübbeli ve onun gibiler ise, kendi varlıklarını merkeze koyarak, islam’ı bir nevi şahsi menfaat kaynağına dönüştürmüştür. ilim, bu tür ellerde oyuncak olmuş, tarikat ise bir şekil ve şöhret mücadelesine indirgenmiştir.
Hak olan nettir: Kur’an ve Sünnet’e uygun hareket etmeyen, bid’atle islam’ı bozan herkes, en büyük tehlikedir. ismailağa gibi cemaatler ve Cübbeli gibi figürler, bu tehlikenin sembolleridir. Bunlarla mücadele etmek, islam’ı korumak ve hakikat yolunda sebat etmek, her müminin asli görevidir!
Allah’ın nizamına perdeler çekenlere karşı, hakikat ışığını savunanlar kazanacaktır. Cübbeli’nin mizahıyla, ismailağa’nın şekilciliğiyle bulanan islam’ı, hakikate döndürmek için; nefsin hevasına değil, Allah’ın davasına hizmet edenler ayağa kalkmalıdır! Hak yolda sebat edenler, batılın maskesini düşürmeye devam edecektir.