"Beni tanıyan herkesin size söyleyeceği gibi, makbul biri değilim. Kötü adamı sevdim hep. Kanunsuz, hergeleyi. iyi iyi işleri olan sinek kaydı trasli, kravatlı tiplerden hoşlanmam. Ümitsiz adamları severim, dişleri kırık, usları kırık, yolları kırık adamlar ilgimi çekerler. Küçük sürpriz ve patlamalarla doludurlar. Adi kadınlardan da hoşlanırım çorapları sarkmış, makyajları akmış. Sarhoş ve küfürbaz kadınlardan. Azizlerden çok sapkınlar ilgilendiriyor beni. Serserilerin yanında rahatımdır, çünkü ben de serseriyim. Kanun sevmem, ahlak sevmem, din sevmem, Kural sevmem. Toplumun beni şekillendirmesinden hoşlanmam.
sade anlatım, karmaşık olayı ya da konuyu anlatınca güzeldir. basit olaylar sadece sade anlatılır ki bu adam ne yazsa basittir.
hayata dairdir orası ayrı, sıradan insanların yaşadığıdır orası da ayrı ama sefil ve rezalet hayatları konu eder.
ne bir edebi yanı vardır ne de hayal kurdurur. basit ve sıradan yaşanmışlıkları anlatır.
tamamen subjektif yazıyorum da; şu adamın yazdıkları size aykırı ya da ilham verecek şekilde ise, kendinizi sorgulayın.
rezil bir hayat yaşıyorsunuz ve beş para etmezsiniz.
Şeytan kim mi?
insan tarafından tecavüze uğrayan melek.
Edibüdü: arsız ihtiyar bukowski'nin sözü değil, kendi sözüm.
Bukowski'nin "bugün kendimi ibne gibi hissediyorum...
Bu, hiç birşey hissetmemek den daha iyidir." sözünü anlamanız için onun eserlerine değil hayatına bakın.
Bu söz geyik muhabbetine değil, insanın titremesine neden olan yaşanmış şahit olunmuş trajedilerin dışa vurulmuş feryadı olur.
" Biliyor musun Meg, kötü olanla, bize kötü olduğu öğretilenler farklı şeyler olabilir? Toplum bize bazı şeylerin kötü olduğunu öğretip bizi köleleştirmeye çalışır. "
demişti usta bir kitabında....
Beyhude yaşamı, beyhude yaşayan adam. Dediğini de yaptı. "Don't try" yazar mezar taşında. Meçhul olan bana kalırsa; olmak istediği adam olamamanın üzerine isyanı mıydı bu felsefesi, yoksa gerçek benliği miydi? Bir seçim yaptı, kendi hazları peşinde koştu, isyanı kurtuluş/kaçış değildi, beslendiği argümanıydı. Dünya çıldırmıştı ve becerilmişti, o da bunun üzerine eklemeler yaptı sadece. Üstad. Okuması lezzet verir. imgelemini hayal ederken sayfalardan viski tadı, ayyaş kokusu dolar duyularınıza. Şarap içmekten diliniz kırmızıya bulanır ya, öyle işte. Üstad.
‘’yalnız kalmaktan hoşnut biriydim eskiden. şimdi yıkıldı duvarlarım, her şeyin kenarları var. ellerine geçirdiler beni -aklını kaçırmış, kapana kısılmış. kendi içimden çıkardılar beni. çalışıyorlar üzerimde. saldırı hiddetli, kesintisiz ve sessiz."
“Yan yana yürümeyelim diye dar yapılmıştı kaldırımlar. Ve yine yan yana yürümeyelim diye dar kafalıydı insanlar. Ve sırf dardı diye kafalar, düşünmeyi bırakıp sevmeyi denedik, sarılmak yakar bizi" deyip aşkı hep, uzaktan sevdik.“