bugün

pencerelerin açılabilir olması, odanın alt katlarda bir yerde olması ve en azından * duvarların ince olması için dua edilmesi gereken andır. önemli bir travma, sağlam bir ruhsal kırılmadır, allah yardım etsindir.
düsmaninizin bile basina gelmemesini isteye biliceginiz bir olaydir.
askerde aynı koğuşta kalmaktan iyidir.
(bkz: ironi)
(bkz: ölüm)
darth vaderın "i'm your father" demesi gibi birşey...
(bkz: fantazi dünyası)
(bkz: bülent ersoy dan tırsanlar)
allahın bir armağan vermesini beklemektir.*
iki seçeneğin vardır o anda, ya korkar kaçarsın veya korkunun üzerine gider ve kazanırsın. hem öyle böyle kazanmak değil, gözlerini de kapatırsan eşşek yükü ile kazanırsın.
* eski bir (bkz: işkence)yöntemi geldi aklıma.* bir adet insan ayakları çıplak olmak üzere, hıyar gibi yatırılıp bağlanır,sonra bu vatandaşın ayakları bir adet keçiye yalatılmak suretiyle adamcağız konuşturulmaya çalışılırmış.*adam ya gülmekten ölür,ya da bildiklerini ötermiş.*
işbu işkence tercih sebebidir.*
odada klima yoksa ve hava sıcaksa bülent ersoy dan; "aç çocuğum şu pencereyi, beni mi öldüreceksin" tepkisi ile karşı karşıya kalabilirsiniz. ancak kısa bir süre sonra da; "a sen beni cereyandan tahtalıköy e göndereceksin ayol" der bülent hanım. bu dialog her 15 dk. da bir tekrarlanır.

not: bu entry bülent hanım ın mizah duygusuna güvenilerek yazılmıştır. *
(bkz: kafaya kese kağıdı)
her şey sade bir iş gününde başladı. ben daha yeni yeni bellboy olarak staj yaptığım yere * alışmaya başlarken, şefim yanıma gelip bana bülent ersoyun gelceğini ve dikkatli olmam gerektiğini söyledi. bi an düşündüm 'nasılsa bizim şef çok bahşiş verir diye, bülent'le kendisi ilgilenir, bense en fazla bi saniyeline yüzünü görürüm'. ama olaylar hiçde beklediğim gibi gelişmedi...
otele giriş yaptıktan hemen sonra resepsiyondan zile bastılar ve bana 'şu valizleri al bülent hanımın odasına götür, kendisi odada değil.' dediler. işte ben küçük stajer odaya girdikten yaklaşık 3 dakika sonra birden kapı açıldığını duydum ilk önce aklıma camdan kaçmak geldi ama odadaki camların hiç biri acılmamaktaydı ayrıca 16cı kattaydım, tualete saklanıyım dedim ya orda görse daha sakat. tüm bunlar aklımdan geçerken yavaşca ayak seslerini duyuyordum. bir yandan korku bir yandanda telaş içindeydim. hemen yaklaşık 30 kilo ağırlığında olan valizleri (evet 30 kilo ve valizler) yere bıraktım ve arkamı döndüğümde göz göze geldik. not: bazı kişiler düşünür 'onu görsem yüzüne tükürüm' asla öle bişey yapmazsınız cılız biri olmadığım halde benim en olarak 3 katımdı. korku içinde valizleri gösterek 'buraya bırakmam uygunmudur' diye sordum (korkum hayır şuaraya bırak diye yatağa doğru bir yeri göstermesiydi) neyse ki sadece 'tamam tamam oraya bırak' şeklinde bir cevap aldım. bana bahşiş bile vermesini beklemeden kendimi odadan dışarı atıp odadan uzaklaştım.
göz göre göre ölüme terkedilmektir.
(bkz: erkekliğinden bezmek).
henüz çok gencim.
(bkz: uyku terörü)
(bkz: bir erkeğin başına gelebilecek en kötü şey)
fevkaladenin fevkinde bir olaydır.
(bkz: açmayın beyler korkunçlu karı)
alın amk kanda sizin damarda sizin.
'unutamazsın' adlı şarkısını söylemesini isterdim yüzüne bakmadan sanırım.
ısıkları sondururum rakımı alırım söyle bakalım bülentcim derim. Yeteri kadar alkol aldıktan sonra neden olmasın.*
ölü taklidi yapın en iyisi.