bugün

bülent ersoy ile aynı odada yalnız kalmak

her şey sade bir iş gününde başladı. ben daha yeni yeni bellboy olarak staj yaptığım yere * alışmaya başlarken, şefim yanıma gelip bana bülent ersoyun gelceğini ve dikkatli olmam gerektiğini söyledi. bi an düşündüm 'nasılsa bizim şef çok bahşiş verir diye, bülent'le kendisi ilgilenir, bense en fazla bi saniyeline yüzünü görürüm'. ama olaylar hiçde beklediğim gibi gelişmedi...
otele giriş yaptıktan hemen sonra resepsiyondan zile bastılar ve bana 'şu valizleri al bülent hanımın odasına götür, kendisi odada değil.' dediler. işte ben küçük stajer odaya girdikten yaklaşık 3 dakika sonra birden kapı açıldığını duydum ilk önce aklıma camdan kaçmak geldi ama odadaki camların hiç biri acılmamaktaydı ayrıca 16cı kattaydım, tualete saklanıyım dedim ya orda görse daha sakat. tüm bunlar aklımdan geçerken yavaşca ayak seslerini duyuyordum. bir yandan korku bir yandanda telaş içindeydim. hemen yaklaşık 30 kilo ağırlığında olan valizleri (evet 30 kilo ve valizler) yere bıraktım ve arkamı döndüğümde göz göze geldik. not: bazı kişiler düşünür 'onu görsem yüzüne tükürüm' asla öle bişey yapmazsınız cılız biri olmadığım halde benim en olarak 3 katımdı. korku içinde valizleri gösterek 'buraya bırakmam uygunmudur' diye sordum (korkum hayır şuaraya bırak diye yatağa doğru bir yeri göstermesiydi) neyse ki sadece 'tamam tamam oraya bırak' şeklinde bir cevap aldım. bana bahşiş bile vermesini beklemeden kendimi odadan dışarı atıp odadan uzaklaştım.