2001.
Şiir yazıcam diye
Şaklaban oldum size
Ne yazacam kazım
Mamını mamını maykrıfon.
2000.
Anne
Girdin düşüne
Yorganın olsun duam
Mezarında üşüme.
(bkz: nfk )
Boka benzemenin kötü olduğunu düşünerek yazdım.
1999.
alakaya maydanoz.
bu ne biçim lacivert,
ben annemi çok özledim.
yaşasın cumhuriyet !
1998.
Sevmek sevmekse eğer
Sevmek sevmemektir
Var mısın iddiaya
iddiaya...
1997.
Tuvalette sıçarken,
Hamamböceğiyle göz göze geldik.
Altıma sıçtım.
Böcekle bir ilgisi yok bu durumun.
1996.
saat çok geç oldu
yatmam lazım ama yatmıyorum
daha duş da almam lazım
bi de imsak girmek üzere.
edit: adam eksi vermiş ya la.
la adı üstünde bi boka benzemiyo işte.
1995.
armut dalda asılsın
zall bey nasılsın?
daha daha nasılsın?
Sen insan mısın?
sen gelsin paralar derken
sözlük dolmuş ergen
hiç beklemezdik bunu senden
neden yaptın? neden neden ...
1994.
bir grup vardı. neydi o. -haçççu , çeyroo, guerrra- neyse konumuza dönelim.
son feci bisiklet.
''Aniden doğan güneş
Nasıl da ruha eş
Yolculuk nereyeydi uzaylı kardeş?''
alın size bir boka benzemeyen minimal şiirimsi bir şey.
1993.
kara baktım seni gördüm
sana baktım karı gördüm...
1992.
aşk kalbimi yakan bir volkan gibidir
en sevdiğim tatlı kazandibidir.
leyla sev beni sokma müşküle
gel kaşık atalım iki tabak keşküle
1991.
aya baktım seni gördüm
sana baktım ayı gördüm...
1989.
tavuklar çiçek açmış *
ellerinde poğaça *
madem yüzme bilmiyon *
niye çıktın ağaca.
1988.
zincirlerin vardı senin
ve benim de vardı
fakir, ağır, soğuk zincirler
kırmaya çalıştıkça zihninden yakalarlardı adamı
ve sahip olamayacağın her şey
sahip olamayacağın her kadın
huzur
mavi gökyüzü
ve zaten hangi kadınla hangi huzur
hangi fabrikanın bacasında mavi gökyüzü?
zaruretlerimiz vardı kanser olmak gibi
ölüme zaten mecburduk, mecburdunuz
sadece nerde nasıl öleceğinizi seçerdiniz
bir bankta
kamuya açık herhangi tuvalette
yatağınızda
veya seçmediğiniz bir kuytuda
orda, burda
o da eğer isterseniz...
aslında sadece üstünüzdeki toprağı atmak kadar kolaydı
zincirlerinizi sevmeseydiniz
aramızda vicdansızlıktan kanlı bir duvar
insanın insana lanet borcu var.
1987.
gümüş eğer parladı
beyaz şahin yanladı
Gönlümü verdiğim yar
Beni bakkalla boynuzladı.
1986.
Müzem yaralandı
Kızılım ötelendi
Gömlekler ütülendi
Sen nerdesin zalım yar.
Bi boka benzemediği su götürmez.minimalliği tartışılır.
1985.
seviyorum ama kimi?
en tatlı birisini.
nasıl anlatsam sana?
ilk harflerine baksana.
1984.
dün bir bugün iki,
hoşgeldin eşeğin siki.
1983.
Başkan
Benimle evlenir misin
Başkan
Kanki
içindeyim sanki
Tatava yapma Beğen geç.
1982.
Altta kalmamak için yalanlar uydurdun
Gerçeği gözden gelince kıvanç mı duydun
Dilerim aldığın nefes boğazına dursun
Keşke yalnız bunun için dövseydim seni..
1981.
Bişey bilmeden konuştun durdun
için boştu mizahtan dem vurdun
Umarım başına yıkılır yerin yurdun
Keşke yalnız bunun için dövseydim seni..
1980.
Menşının sondadır çükü açık velet gibi
Dans edersin çıkarın için adeta balet gibi
Dün yoktun bugün varsın yarının rezalet gibi
Söyle aktroll gençler ölünce mutlu mu oldun?
1979.
sevemedim bavulları.
ne zaman ki gördüğüm bir bavuldu,
istisnasız hep yüreğim kavruldu.
ben mi tanık olamadım bavulun güzel ânına,
ayrılıktı işte, tek isim yaraşan şanına...
birkaç tanesiydi canımı en çok yakan bavullar diyarında,
mavi miydi, pembe mi? mor mu? çiçek desenli mi?
beyhude, acı veren rengi değil sahibiydi bavulların şiarında,
ve hatta sahibi de değil, ayrılıktı yazan acının miyarında.
ve sevemedim bavulları,
ayrılıkları, ağırlıkları...
sevemedim işte.
sabit fikirlidir bavullar.
git dersin giderler, dur dersin dururlar.
ama diğerleri savrulurlar. yorulurlar.
bavulları kıskanıyor değilim.
onlar da yıpranır elbet.
yollarda, yırtılır, sızlarlar elbet.
bavulları kıskanıyor değilim.
zira her ayrılık hikayesinde en önce bavullar unutulur.
1978.
ah tanrım,
neydi bizi yaratmaktaki gayen?
çok mu sıkılmıştın?
çok mu yalnızdın?
çok mu sessizdi yolun?
peki, hiç mi düşünmedin?
oyuncak mıyız biz ulan?
oyun mu bu lan?
ah, christopher nolan...
1977.
Duydum ki beni unutmussun.
Uzme beni arkadasimsin.
Langur lungur tarhana bulgur.
Bana gonul koyma cay koy.