bugün

canlandırma, benzetme, tasvir etme, ince detayları anlatma.
sözcüklerle resim çizme işi..
doğada bulunan veya sanatçının imgeleminde yaşayan her türlü gerçekliklerin sanatsal dizgiye aktarılması eylemidir. betimleme kavramı hemen hemen sadece resim sanatı için geçerlidir. betimleme işlemi dış dünyadaki bir varlığın sanat yapımında yeniden üretilmesi anlamına gelir. bu varlık canlı, cansız veya düşsel olabilir ve betimleme işlemi sonucunda iki boyutta yani, resim düzlemi üzerinde resmedilerek yeni bir gerçekçilik kazanır.
ayrıntılarıyla gösterme işi.
kitap okumayı çok seven insanları bile* zaman zaman boğan edebiyat sıkıntısı. sıkıntı dedim, çünkü okumak, okunanları kafanda canlandırıp adeta bi film izlemek olsa bile vadideki zambak kitabında olduğu gibi bi kadın omzunu üç sayfa boyunca betimlersen, o film için artık 10 dakika mola zamanı gelmiş demektir.
bir şeyi, bir kimseyi göz önünde canlanacak şekilde 'kendine özgü yönlerini' belirterek açıklama. tasvirden farklıdır ayrıca.
Betimleme eylemi üç kiplik içerisinde gerçekleşir;bu kiplikler metin düzeyinde gerçekleşebilir de görünmeyebilir de.

1)Görebilmek
Kahraman çevresine yüksek , kapalı bir yerden, bir açıklıktan bakabilir.

2)Görmeyi bilmek
Algılamayı yapan özne, bilgisine bağlı olarak gözlemleme yapma konusunda uzmandır; diğer kahramanların göremediği, kestiremediği ayrıntıları , nesneleri görür.

3)Görmeyi istemek
Bunu daha çok kalıplaşmış rolleri olan kahramanlar yapar:yeni gelen , turist, başıboş dolaşanlar,yolcu, röntgenci gibi.
Betimlemede başlıca iki eğilim görülür:

1)Yatay Betimleme: Betimlemesi yapılacak nesne, eklemli,kesintili,bölümlerine ayrılmış bir yüzey, bir uzam olarak kabul edilir. Her bölüme ilişkin sözcük alanı yaratılır.

<<Köşeli dört kulenin kurşun levhalarla kaplı sivri çatıları vardı. Duvarların temeli, dipteki hendeklere kadar diklemesine inen kayalara dayanıyordu. Avlunun kaldırımları bir kilisenin taş döşemeleri gibi tertemizdi.>>

2)Düşey Betimleme: Bu tür bir anlatım betimlemeden çok şifreleme gibidir.Okurun yapması gereken metin katmanlarını basamaklandırmak, en açık görünenden başlayarak en az görünene doğru gitmek, metnin içinde geçitler bulmaktır; burada nicel değil niteliksel bir okuma söz konusudur.Amaç bir kahramanın kişiliğini ; örtülü bir bilgiyi bulmaktır.
iki öbekte incelenir
1)izlenimsel betimleme: izlenimsel betimlemede, betimlenen varlıkların duyularımız üzerindeki etkilerini canlandırma, gö rünür kılma amacı vardır. daha çok, sanatsal kaygının öne çıktığı öykü, roman gibi türlerde başvurulur ve bu türlere uygun düşen sanatsal öykülemeyle birlikte kullanılır:

güz yaprakları sararmıştı, uçsuz bucaksız ormanın üstünden turuncu, sarı, altın ışıltısında ışıklar geçiyor, ormana ılık güz güneşi düşüyordu. pembe, mor orman laleleri, otları kurumuş, çatlamış top rağı yarmışlar, bir kayayı çatlatırcasına dışarıya çıkmışlardı...

2)açıklayıcı betimleme: varlıkları tanıtmaya yönelik betimlemedir. bilgilendirme amacı güttüğü için nesnelliği gerektirir.
Yazının yada bir kitabın betimleme yapılmış bir bölümünü okurken kendini bir tabloya bakıyormuş gibi hissetmek.
gösterip de vermeme işidir.
sözcüklerle resim çizmektir. örnek verecek olursak.

gökyüzünün açık güneşli olduğu bir ilkbahar günüydü. öğleden sonra saat tam beşe çeyrek kala arabamla guercina’nın pazar yerine geldim. alan insan kaynıyordu. birden çanlar çalmaya sirenler ötmeye başladı. ilk kez gökten düşen bir bombayı sonra bunun ardından on sekiz tane kadar olduğunu sayabildiğim savaş uçaklarını gördüm. bombaların patlaması anlatılamaz bir panik yarattı. ben beş milis askeriyle birlikte küçük bir tahta köprünün altına saklandım. oldukça iyi gizlendiğimiz yerden meydanda olup bitenleri kadınların erkeklerin çocukların ve hatta hayvanların nasıl bir şaşkınlık ve korku içinde kaçıştıklarını dehşetle görebiliyorduk… bu parçada yazar birdenbire karşısına çıkan savaş ortamını; bu ortamda insanların nasıl davrandıklarını betimliyor
bir nesneyi, bir olayı, bir mekânı kendine özgü, nitelikleriyle anlatmaya verilen isimdir.
Sözcüklerle resim yapma.
edebiyatta bir nesneyi ya da olayı tasvir etme sanatıdır. nitelikler biraz abartarakta olsa tasvir edilir.
aslında saman sarısı kumtaşından yapılmış şato, şu anda yavaş yavaş yükselmekte olan kış güneşinin soluk kızıl ışıkları altında turuncu bir renge bürünmüş olarak, arduvaz grisi bir gök altında gerçek değilmiş de bir yağlıboya tabloymuş gibi bütün ufku kaplıyordu. kurşuni granit taşlardan örülmüş yüksek bir duvarla çevrelenen çok katlı şatonun hemen yanındaki yüksek bina ise şatodan daha çok dikkat çekiyordu.
(bkz: honore de balzac)
Öykülemeden ayıran özelliği, durağanlığıdır. Öykülemelerde olay varken betimlemelerde, mekan gibi unsurlar değerlendirilir.
Gözüme giren herkes, yağmurdan kaçarken perva olarak kullanmış kirpiklerimi.
t : yağmur yağarken apartmanın altına girmeyi betimlemektir.
kolay iş değildir. zaman zaman denerim betimleme yapmayı. en son ağacın altına oturup kuşları, böcekleri, yaprakları ve çevreyi gözlemleyip gördüklerimi ifade edebilecek kelimeleri düşünmüştüm. tabii ki başarısız olmuştum.

öncelikle kelime dağarcığınızın çok geniş olması lazım. yaşam tecrübenizin, bilgi birikiminizin de olması gerekiyor. hangi ağacın ne ağacı olduğunu bilmek lazım, uçan kuşun tamam tüyleri gri de bu kuş ne kuşu, adı ne? toprağın türünü bilmek lazım. bitkileri tanımak lazım. atıyorum kayın ağacı hangisiymiş öğrenmek lazım.

kitaplarda sürekli görüyoruz ama ne olduğuna dair hiçbir fikrimiz bile olmuyor. yanlış aslında, ben not etsem de okuduğum anda anlayamadığım için aynı tadı alamıyorum. mesela köyde yaşamış birisi doğa ile iç içe olduğu için bu kavramlara daha hakimdir, tecrübesi de bilgisi de fazladır; ama bu sefer de başka şeylerden bihaberdir. betimleme yapabilmek için bunların isimlerini bilmek de elbette yetmez. yetenek ve zeka gerektirir.

tüm unsurları bir araya getirip sunabilmek zordur. aslında tabiat birbirinden bağımsız değildir, bir bütündür; fakat yine de tepedeki güneşle yerdeki toprağın aynı an içerisindeki halini anlatabilmek büyük marifettir.

meraklı bir insan değilimdir, hani gezerken şu ne bu ne diye sorular sormam fazla ama bu konu üzerine çalışmayı kafama koydum, en azından kelimeler üzerinde uzmanlaşmak için uğraşacağım. öteki de zamanla olur herhalde, deneyim dediğin durmadan artar.
Benim için bir kitap okurken en önemlisi...

Bir kişiyi, bir durumu ne kadar iyi betimliyorsa yazar daha severek, daha yaşayarak okuyorum.
tasvir etmektir.
kelimelerle yumuşakımsı fırça darbeleri atmak suretiyle, varlıkları; en belirgin özelliklerini anımsatan metaforlarla resimleştirme ve en izlenimselinden açık ve seçik tanıtarak göz önünde canlandırma sanatıdır.
"koyu renkli binanın içine panjurları eskimiş 80den beri kırılmamış camların arasından sızan yağmur, sanki hayatıma da sızmıştı. allak bullak olmuşken cama çarpan suların aks-ı sedası eşliğinde dans etmek istemekteyken gönlüm, cebimdeki usturanın varlığından habersizdim.
habersizdim, haberim olsaydı, benden kimsenin haberi olmazdı. yitip gitmek geldi yine içimden, yine bir cinnet sunuldu soframa. hayatımı alın benden, ya da ya da her ne hal isee."

belki de böyle bir şey hiç yaşanmadı.
Bir nesne veya kişinin özellikleri hakkında tasvir yapma.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar