ben bu yazıyı öylesine yazdım

entry2646 galeri30
    2473.
  1. Çok yalnızım bu artık bitmeyecek.
    0 ...
  2. 2472.
  3. Her şeyin değişmesini beklerken uzun zaman sonra aynı noktada hicbiseyin değişmediğini farketmemle bir çok şeyi değiştirme kararı aldım. Sabit kalmaktan beklentilerimin hep aynı sonucu vermesinden yoruldum. Değişebilecek ne varsa buna ben de dahil bir seyler yapmaya artık kendimi de işin içine katmaya belki risk almaya karar verdim. Hiç bir şey değişmeyecek olsa bile bir şeyler denemiş olmak en azından ben denedim diyebilmek belki yerimde saymaktan daha az rahatsız edecektir.
    2 ...
  4. 2471.
  5. kendi ölümü sürüklemekten öyle yorgunum ki...
    aklımın içinde çalan şarkılar da yok artık. ne taze bir acım var ne sevincim. her şey bayat, hak edilmiş ama eskimiş bir hüzne dönüştü bütün yaşamım. şiirler de aklıma gelmese durmadan, bu şehir beni kazıyıp atmış üstünden zannedeceğim;

    "anladım bu şehir başkadır
    herkes beni aldattı gitti
    yine kamyonlar kavun taşır
    fakat içimde şarkı bitti." *
    2 ...
  6. 2470.
  7. insan sanat üretiminde doğanın taklidinden vazgeçip, kendi benliğini ve soyut varlığını irdelmeye başladığında aslında tüm tanrıları öldürdü. fakat tanrısızlığın sancısına dayanamayan insan, anında yeni tanrıların icadına girişti. yeni irdelemeye başladığı bütün anlamsızlığı bir komployla maskara edip bunu yeni tanrı kapitalizme adak olarak sundu. kendi benliğinin ve soyut varlığının anlamını arama girişimi olarak bu başlayan bu hareket, kendi benliğini ve varlığını pazarlama yarışına döndü.

    ve bu süreç şimdi öldürülmesi gereken tanrıyı ve onun sadık takipçilerini doğurdu.

    yeni avangard hareket şüphesiz bunu hedef alacak bir noktadan doğacaktır.
    1 ...
  8. 2469.
  9. Renkleri duyuyorum... Sarının acılar içinde kıvranıp, kırmızının kanamasını, mavinin çocuksu neşesini, yeşilin hayat dolu cıvıltılarını duyuyorum.

    Sesleri görüyorum... korkunç bir çığlık geçiyor gözümün önünden hızla. Arkasından hıçkırıklar gidiyor yavaş yavaş. Bir gülümseme geçecekti bu sokaktan. hüzünle karşılaştı sanırım.

    Kokulara dokunuyorum. Yağmur sonrası toprak kokusunun yumuşaklığına, denizin tuzlu kokusunun yoğunluğuna, yanık bir yüreğin kesif dokusuna dokunuyorum.

    Aşkı tadıyorum sonra. Kalbim kurumuş, bir yudumuna muhtaçken, cehennem zakkumları damlıyor onun yerine. Susadıkça kandığım, kandıkça yandığım.
    3 ...
  10. 2468.
  11. Yeni doğan tatlı bir bebeğin yanağı kadar yumuşak ve hassas olan hislerimin, ekmeğini demir döverek çıkaran yaşlı nalbant eli gibi nasırlı ve sert olmaya evrilmesini kabullenemiyorum.

    Bir mollanın zikrine gece gündüz şahit olan tesbihin taneleri gibi kelimeleri yan yana dizerken, aşığını görmüş maşuk gibi lâl olmaya alışamıyorum.

    Ben ki, gönül lügatımdan gün görmemiş kelamla seslenirken sevgiyi bulduğum bedene, şimdi laf-ı güzafla hemhal olmaya dayanamıyorum.

    hislerimin hiçbiri benim irademle olan şeyler değilmiş meğer.

    Meğer beni benden başka biri eden, sevdiğim kişiymiş.

    Meğer söylediklerim, benim sana söylediklerim  değil, senin bana söylettiklerinmiş.

    Hissettirdiklerin, söylettiklerin ve söyletemediklerine, eyvallah...
    0 ...
  12. 2465.
  13. 2464.
  14. eğer çocuk sahibi olmayı gerçekten istiyorsanız, evlat edinin yada koruyucu aile olun. sevginizi, emeğinizi verebileceğiniz şey bir sperm ve yumurtanın size ait olmasından ibaret olmasın.
    2 ...
  15. 2463.
  16. Her şeyi olduğu gibi olduğu yerde bıraktım. Sanki hafifledim biraz ama aynı zamanda çok daha yüküm arttı. Tutkulu ilişkilerin insanları çok fazla yıprattığını düşünüyorum şu an. Paylaşacak bir şey kalmıyor. Zamanla tanımak daha güzel. Ama en güzeli tanımak istemek. Hevesinin olması.
    13 ...
  17. 2462.
  18. 2461.
  19. "hatta bazen başına herhangi bir şey gelse hiç haberim olmayacak diye içten içe korkuyorum bile, bunun güzelliği de burada midir ki (: "

    Çoook uzun zaman önce şöyle bir mesaj almışım.

    Şimdilerde cidden ölsem fark eden olmaz. (:
    0 ...
  20. 2460.
  21. O kadar gerginim ki sözlüğe geldim, derse de odaklamıyorum yazarsam bir şeyler rahatlarım diye bu harika sözlüğe geldim, iyi ki varsın Uludağ sözlük evet. Neyse mutlu olalım biz de hakkımız değilse de olalım.
    2 ...
  22. 2459.
  23. Her şey çok boktan farkındayım ama güçlü kalıp direnmeye çalışıyorum umudumu kesmemeye çalışıyorum.Kendime düşüncek zaman bırakmamaya çalışıyorum belki de, sırf delirmemek için. Bir iki saate sığdırılabilecek şeyleri yirmidört saate yayıyorum mesela.Sürekli yenilemeye çalışıyorum kendimi hayata yenilmemek için umarım çırpınışlarım bir anlam kazanır.
    3 ...
  24. 2458.
  25. Niye bu kadar önemsiyorsun ki olanları, insanları? Ne katıyor sana seni üzmekten başka? Niye kendini üzmeyi bu kadar seviyorsun? Dön bak seni üzen kim senden daha fazla üzüldü? Sen gereksiz olayları gereksiz insanları önemseyip üzülürken dönüp anneni babanı neden kırıyorsun? Değer mi ya onca gereksiz insan için anneni babanı üzmeye? 26 yaşına geldin ne zaman akıllanacaksın be kızım? Kendine gel artık, kendine gel artık, kendine gel!!!
    1 ...
  26. 2457.
  27. Neden kaçmaya çalıştıkça dibimizde bitiyor bazı şeyler? Neden başkalarına evet derken, kendimize hayır dememek için sürdürdüğümüz çabaya kimse saygı duymuyor? Neden ne kadar iyi olursak olalım hep birilerinin hikayesinde kötü oluyoruz?
    8 ...
  28. 2456.
  29. Hava tam kimseyle paylaşmak istemediğin şarkıları dinleme havası...
    2 ...
  30. 2455.
  31. Aslında içimizi yakan içki değildi gerçekti..
    1 ...
  32. 2454.
  33. 2453.
  34. düşündüm de... aşkın yıllardır çaresi bulunamamış... niye çözülemesin ki aşk? metafiziğe mi girer ki? niye çözümsüz? insan oğlunun yaptığı bir şeyi çözememesi ne kadar komik yahu...*

    bazen baş ağrılarım çok artar. fark ettim ki sebebi beynimin doğum sancısı geçirmesi... birkaç vakit yanımda not defteri olmadan gezdiğim için kendime çok kızmıştım...

    beni mide ağrılarıyla uykusuz bırakan, soğuk soğuk terleten bu acıyı, en çabuk atlatabilenlerdenim şükür ki... gözlerimdeki parlaklık içimdeki itikat sayesinde parıldıyor... sen bir şey olmadığını sanarken bende mevsimler değişiyor yüzlerce kez... o sıkılmış hissi veren can sigara diye bağırıyor. o an ağlayamıyorum. bir kızılderili atasözü der ki: ağlamaktan korkma! zihindeki ıstırap veren düşünceler gözyaşı ile temizlenir. buna inanırım gerçekten de... lakin o an ağlayamam. bir süre sonra beni anlatan ezgi ve güfte ile ağlarım... nadiren ağlarım. ama tam ağlarım... dökülen her yaş, duygularımın yansıması olan düşüncelerimle seni çıkaramadığım, beynime yapışıp kalmış duygularımdır.
    1 ...
  35. 2452.
  36. Şimdi aklına onlarca, belki yüzlerce söylenecek, söylenememiş ve söylenmesi gereken söz gelecek,

    Söyleme...

    Aklına kafanın içini kemiren değil, kalbini diş ağrısı gibi ağrıtan, boğazında bir düğüm gibi değil, kalbin gibi taş ağırlığıyla nefes aldırmayan, ölüm kadar ağır, hayat kadar gerçek, söylenmesi tüm büyüyü çözecek sihirli cümleler gelecek,

    Söyleme...

    Kalbim volkan misali, alev alev, kor kor akıtırken kan yerine sevdanı damarlarıma, hasretin cehennem olup yatak sıfatıyla sararken her gece ruhumu, içtiğim su bile yokluğunda ağu gibi yakarken içimi, bir sözünle dinebilecekken bu azab-ı cehennem, şimdi küllerime bakarken, vicdanını rahatlatacak sözler aklına gelecek,

    Söyleme...

    Biz, başaramadık.

    Hep hayal kurduğumuz gibi, koyun koyunayken, üzerimize en aydınlık gecemizin sonunda, güneşi doğuramadık.

    Şimdi aklına masum ihtimaller gelecek,
    Değil bana, kendine dahi söyleme...
    4 ...
  37. 2451.
  38. Terkedilmiş bir tren istasyonu hüznünde hissediyorum yalnızlığımı.

    Yıllarca gelip geçen trenlerinden, kimi zaman yolcularının izlediği, kimi zaman uyuyanların görmediği, bazen vuslat bazen vedalara eşlik ettiği, yıllar sonra kavuşanlara neşeli bir çocuk edasıyla çaldığı sirenleri hala duvarlarında yankılanan, sevdiğini bilmeden son kez görenlerin habersizliğindeki "elveda" hallerine peronlarının yataklık ettiği, terkedilmiş bir istasyon...

    Dışı beton, tuğla, demirden tellerle kaplı, içinde sayılamayacak onca acı ve tatlı anılar yaşatmış, terkedilmiş bir istasyon.

    Son kondüktörü toprağa karışalı , son sireni duyalı, son treni geçeli, son yolcusu ineli yıllar olmuş, harap, yıkık, terkedilmiş bir istasyon.

    Terkedilmiş bir tren istasyonu hüznünde hissediyorum yalnızlığımı.

    Geleni olmayacağını bile bile, ayakta durmak zorunda olan bir istasyon...
    2 ...
  39. 2450.
  40. Bir anlık öfkeyle yerinden kalkan tilkinin bile dönüp dolaşıp sonunda "gelmeyeceği" kürkçü dükkanının sahibiyim.

    ışığına uçan, uçtukça yorulan, ama ışığının dahi çareyi sönmekte bulduğu, bahtsız ama umutlu pervaneyim.

    Çeşitli zorluklar ve sınamalar sonucu hak edilip erişilen; ama değil kalanın, kaçanın zor kurtulduğu bir cennetim.

    Dışı da içi de kendini yakan, yandıkça kendini bulan, zümrüd-ü anka, mecnun-u divaneyim.
    4 ...
  41. 2449.
  42. Beklentiler yoruyor işte küçüğü büyüğü fark etmiyor olmayınca hepsi üzüyor, neden insan olmak bu kadar zor bir ot olsam da hiç üzülmesem diyorum bazen. Mutlu olmak güzel mutlu zamanlarım var ama üzüntümü o kadar uçlarda yaşıyorum ki tüm mutluluğum yok oluyor. Anne ben nasıl umursamaz olucam?
    2 ...
  43. 2448.
  44. Kalemim köreliyor.

    Kendi kendime konuşurken dahi takılmadan adam boyu cümleler kurabilen zihnim, şimdi saatlerce düşünsem dahi en basit iki kelimeye vuslatı çok görüyor.

    Bu güne değin bir "yazdıranın" olması mıydı kelimeleri yedi iklim gezdirip bir kağıda hapseden, yoksa menbaı aktıkça tükenen bir nehir miydi boşa akıp giden?

    Sanırım, ruhum köreliyor.

    Sebebi ne çekip, ne akıp giden...
    3 ...
  45. 2447.
  46. Romantik ve duygusal anlamda tuzu kuru ruhların üzerini ipek yorgan misali örten gece, manevi ölüleri kürek kürek karanlığa gömüyor cenaze levazımatçısı acelesiyle.

    Karanlığını delecek, gözünü kamaştıracak kadar parlak ışığını bulabilene ne mutlu. Artık gece, ona da ipek yorgan oluverir.

    Ama aynı gece, küreğini de asla elden bırakmaz.
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük