Fil hafızalı biri olarak geçmişi hatırlamamayı istemek , üzerine sünger çekebilmek, öyle mi olmuştu ya diyerek seni hafızamdan silmek isterdim . Ama bilinç ve insan var, konuşmak gerekiyor demiş A. Camus . Cehenneme döndüm .
Ben bu yazıyı içinde olduğum durumsal farkındalıktan değil, öylesine yazdım.
Bir kaç metre ötemizdekileri tanımıyoruz. Yâd edip durduğumuz o mahallemiz artık yok. Apartmanların çok ince düşünülmüş havalandırma boşlukları var. Duvarlarımızıda ince düşünmüşler. Kirişler, kolonlar ince. Sahi bizim için ne çok ince düşünenler var, sağolsunlar.
O eski geniş aileler çekirdeklere indirgendi. Herkese yaşamında bireyselliği ön planda tutması öğretildi. Özgür olmamız için çaba sarf edildi. Her alanda dile getirildi. Evet, özgürleştik. Neyi nerede yanlış yaptıkta bu özgürleşme sürecinde bu kadar yalnız kaldık? Nasıl bu kadar yalnızlaştık?
Toprağa bağımlı canlılarız. Tüketen ve tüketilen formlarımızda kim toprağı ne zaman ekeceğimizi, hasat edeceğimizi, tohumlarımızı nasıl saklayacağımızı kim biliyor? Bunu bilip bilmemeyi bize kim tercih ettiriyor? Kim bu yerleşik hayatın topraktan bağımsız olduğunu güzellemeyle anlatmaya çalışıyor? Kim bunlar?
Muhatabımız yok. Sinyal sesinden sonra mesaj bırakmamızı istiyorlar. Samimiyetimizi en samimi sözler ile söküp almaya çalışıyorlar. Acımızı bile paylaşamıyoruz. Dokunsalar ağlayacağız. Dokunsalar belki de konuşacağız. Hayat hep başkaları için. Hüzünlü bireyler işverenler için işgücünde kaliteyi düşürüyor. Acısını realist ya da ironik anlatsın hiç fark etmez. Biz “o bu şu” diyerek bişeyleri bile anlatmaya çekiniyoruz.
Hür irademizi en hür şekilde kullanabildiğimiz anlarda öyle hüzünlü müzikler dinliyoruz ki acımız en acı hayat hikayelerinden bile daha acı. Sonra bir kaç kişi çıkıyor. Sanki aynaya bakıyormuş gibi hissediyorsunuz. Nefesiniz yettikçe anlatıyorsunuz. Anlayanlarda oluyor, anlarmış gibi yapanlarda. Sonra saat gece yarısını geçiyor. Tavan, avize ve belki şanslıysanız sokak lambasının pencerenizden içeri vuran ışığı. Size bu ortamda düşünmek kalıyor. Bir şeyleri değiştirmek sokak lambalarını aydınlatanların elinde.
çok yalnız olduğumu hissediyorum. sevdiğimi güldürmek, o gün ne yaptığımı anlatmak, onun gün içinde ne yaptığını öğrenmek, koluna girip sahilde yürümek istiyorum. 30+ olunca bunu daha çok hissediyormuşsun. ne kadar daha bekleyeceğiz?
cansız bir bedene sarılmak istiyorum
solgun, soğuk
canın olduğu her beden çürümüş, bozuk.
diktim duvarlarımı.
körler dünyasındaki aydınlık
ne kör razı görmediğine
ne gören razı karanlığa.
diktim duvarlarımı.
Boşuna direniyorsun. Hiçbir şeyi engelleyemeyeceksin.
Engel dediğin her şeyi kendi ellerinle yok edeceksin.
Gelme diyecek, vade dolduğunda kendin geleceksin.
ikimiz de biliyoruz,
Yazı gelirse ben kazanacağım, tura gelirse sen kaybedeceksin.
128 gün kaldım içerde. aklımda en çok sev vardın annem. nasıl söylerdim sana 36 yıl cezamı. düşünürken bir telefon görüşmesinde ne kaldı şurda anne 75 yaşında inşallah ellerinden öpeceğim dedim. birden sustu dondu sanki. zaman durdu. telefon kulağıma yapıştı ama ses yoktu. o an anladım... ağladım. bağırdım. duvara bir yumruk attım. bilmiyordu annem. ağzımdan kaçmıştı kelimeler. ambulans gelmiş eve annemi alıp götürmüşler, bana bildirmediler bir müddet. çıkınca öğrendim tansiyonu yğkselmiş hastanede kalmış annem. canım benim. 128. gün sarıldığımda kuş kadar kalmıştı çok zayıflamıştı. elleri titriyor nefesi titriyordu. gözlerine katarak inmişti ağlamaktan....ve bize bu acıyı yaşatan i.bekrek reisdi. beni suçsuz yere hapse atmıştı. ve gün geldi çattı. i.bekrek bana beraatimi verdi. işte o an susmadım kimse de susturamadı beni. "beratimi talep ETMiYORUM" dedim. biliyordum beraat alacağımı. ve aldım. bir kez daha anladım hak verilmezdi. hak alınırdı.
Hırs yaptığım şeyler ters köşe ediyor.
Huzursuz oluyorum hergün bacina yapsam hosuna gider mi o süveterini koklamak isterdim.
2022 yi arada özlüyorum gibi,bazen bize ait olduğunu düşündüğüm şeyler beni etkiliyor.
Her zaman elimde o aletin en iyisini veya orta düzeyini isterim bir aksaklık lag bug error çıkarsa basarım çöpe.
Ön yargılarım beni ters köşe eder veya hayal ettiğim şeyler öyle asla olmaz.
Gece uyuyamadığım zamanda müstehcen şeyler düşünüp veya en son kafamda çalan müziği düşünüp yatarım.
Üstüme başıma dikkat ederim ufak bişey varsa üzerinde giymem bile.
Çok yemeyi sevmem mecburiyeti olduğunu düşündüğüm için öyle yaparım.
Oyunda önceliğin bana verilmesini isterim diğer artistler pek umrumda değildir ve onlara güvenirim çoğunlukla ama o teçhizatı getirme diklerini görünce küfür ederim afedersin.
Kaybettiğimiz de onları suçlarım çünkü zaten tam yaptığımı Düşünürüm sorun onlarda dır.
Yüzüne bakmadan birine aşık olabilirim.
Her filmi izlemem bir öznelliği olmalıdır gözümde.