Sevgili ko yetkilileri şu üyelik oluştururken çıkan undefined hatasını düzeltin lütfen de yeni server'da char açayım. Bu ne amk 9 itemler pazarda eskilerinde.
seni çok eskiden tanımayı isterdim. her şeyi daha saf daha da yürekten heyecanla yaşadığımız zamanlarda. belki mutsuz olurduk ama bence o anları senle birlikte hayal etmek bu kadar güzelse gerçekten yaşamak da aynı olurdu... Belki bu kadar hayaller gibi toz pembe olmasa da tutkuyla ve çılgınca ama bir o kadar da sessiz ve sakin olacağı kesinmiş. Bir söz okumuştum biriyle karşılaşmak kader ama onun yanında olmak sizin elinizde gibi bir şeydi. Doğru... Çünkü iyi ya da kötü ayırt edemeden kişi veya olayı farketmeden hayatımızda olmasına biz müsade ediyoruz. insan aşık da olur bir kişiye , insan nefret de eder o kişiden. Bunu yaşayacağımı hiç düşünmezdim. Ama ben izin verdiğim için o yanımda ve ben o yüzden de mutsuzum şimdi işte. Mutsuzluluğum senden önce de vardı. Belki senden önce de birçok kendimce hata saydığım şeyleri hayatıma sokabilirdim. Ama ne direndim ne de ilgilendim. Akışına bıraktım diyorsun ya sen de, sanırım ben de öyle yaptım artık. Bu akışta çok komik bir tesadüfle seni tanıdım. Tanıyıp da böyle özleyeceğim ve aylar sonra seni tekrar gördüğümde kokunu da nasıl özlediğimi yanımdayken hissedeceğimi hiç düşünmemiştim. Yanında olmak belki de konuştuğumuz onca çılgınca arzularımıza eş değerdi. Heyecanımı bastırmak çok da kolay olmadı. O yüzden sonrasında ısrarla heyecanlı değildin dedin belki de. Artık seni neden tanıdım nasıl bir anda her şey bu noktaya geldi, ben neden böyle bir hata yaptım diye sorgulamıyorum. Neden sen ,ben ve kırmızı koltuk demiyorum. Uykusuz kaldığım o gece seni de uykusuz bırakıp, mesaj yazarken parmaklarını yorduğum için de mutsuz değilim artık. Tıpkı o gençlik anlarına dönüvermiştik aslında.
illa ki doğru zaman ,doğru insan diyip de ne sonuca vardık ki! O yüzden seninle doğru olmak istemiyorum. Peşimde koş, hep sen güzel sözler söyle ve beni kandır da istemiyorum. içimden geldiği gibi söylemek istiyorum her şeyi. Belki de ölmeden sana aşık olmak istiyorum. Son ve tehlikeli bir aşk. Rengi kırmızı, ruhu çılgın ama bir o kadar da sakin. Ben aşkı, hüznü hep yoğun yaşarım yaşadım da. Hissettiremesem de...insan değerlidir. Sevdiğin daha da başka. Ben o değeri farklı şekilde belki de istemediğim biçimde yaşadım. Ama en saf anlarımda isterdim ki ben gibi yalansız ve yürekten olsun her şey. Olmadı... Kusur; fazla ilgi , merhamet ve sabırdı bence. Tesadüfler hep başkalarını çıkardı karşıma. Ama büyüdü sandığımız ne ruhumuz ne de bedenimiz doğru karar vermemiş. Şimdi anlıyorum. Ve şimdi beni böyle beklemediğim bir şekilde heyecanlandıran o eski halime döndüren sakin adamı tanımak istiyorum... Hiçbir amacım yok. Hatta üstüne hata yapmayı göze alacak tüm deli cesaretimle. Seksi fotoğraflarım, sözlerim yok belki, belki de sırf ben sana böyle ilgi duyduğum için benimlesin, bilmiyorum. Umrumda da değil aslında. Bana çok iyi geliyorsun sadece onu biliyorum. Mutsuz olmaya da razıyım.tüm hatalarımla...
Sonu olmayan çıkılan yolda hep bir mutsuzluk vardır aslında ama ben anlık mutluluklarıma bakıp geçiyorum. Ve insan mutlu olunca yazıyor, okuyor ve mutlu kılıyor. En sevdiğim, en huzur bulduğum ne varsa tekrar onlara kavuştum. Hepsi senle oldu güzel adam. O yüzden sana olan sevgim çok başka. Ben seni bana sakin sakin konuşmanla, sakin ama o yaramaz bakışlarınla sevdim. Seni iyi ki tanıdım. Sonsuza kadar çılgınca kal hep. Ve sakin, anlayışlı. Adın gibi...
on beş sene... bir insan ömrünün dörtte biri. ne zormuş sizi ömrünün dörtte biri boyunca dokunmadan, kokunuzu almadan, elinizi tutmadan sevebilen birini reddetmek zorunda olmak. biz olamayız, bizden olmaz. sen belki farkında değilsin ama o çok sandığın ortak noktalarımızdan daha fazlasında uçurumlar gizli. uçurumlar var aramızda. hayat tarzlarımız, vizyonlarımız, gittiğimiz yol öyle farklı ki. küçücük bir mahallede, üç dört kapı ötemde, beni birkaç ayda bir görebilmene rağmen nasıl bu kadar büyüttün içinde? bu devirde? nasıl bu kadar yürekli olabildin? keşke senin düşündüğün kadar benzeyebilseydik birbirimize. keşke iki insandan bir hayat çıkartmak birkaç ortak noktayla mümkün olsaydı. ben seni senin istediğin gibi sevemem, ama arkadaşın olurum, sırdaşın olurum, dostun olurum, canın ciğerin olurum. senin kadar temiz yürekli bir insanı en son ilkokul birinci sınıfta görmüşümdür muhtemelen. sen çok mutlu ol, benimle olmayı hayal ettiğinden de daha çok ol.
Yok oyle biri hiç olmadı. Ben çok uzun zaman önce boş kağıdı verip cıktım bu sınavdan. coktan benimki de boyle bir hayat işte. Nitekim gönül işleri bana göre değil.
Senden sadece dik durmanı istedim. Yanımda ol istedim. Sadece sev istedim. Birlikte her güçlüğe göğüs gererdik seninle. Birlikte çok mutlu olabilirdik. Her şeye vardım seninle.
o sürekli çok mutlu gibi görünen yüzünün altındaki iğrenç ruhunla bu hayatta kolaylıklar dilerim. işin çok zor. yazıp yazıp sildim, sana sadece üç satır layık zira.
Herkesi unuttum, unutabilirim de ama seni unutamam. Anne olacaktım ben, istemesem de. Karar benimdi, sana sormam nezaketimdendi. Olsun o benim ilk belki son bebeğimdi. Onunla vedalaştıktan sonra arkasından arabada beraber sigara yaktık seninle. O kadar istemiyordum ki iyiyim ya geçti gitti işteyle kapattım ben mevzuyu. 2,5 ay geçti üstünden ama sızlıyor içim. ilkti ya. Unutmam mümkün değil seni. Umarım bir gün telafi ederiz bunu.
Seni sevip sevmediğime emin olmama rağmen kaç yıldır seni düşünüyorum ya yalnızlığımdan geliyor bu duygu ya sana gerçekten aşığım ya sana karşı vicdan azabı duyuyorum ama tek emin olduğum seni düşündüğüm.
Napolyon sürgünde öldüğünde doktorlar penisini kesip bir kavanoza koydular ve rahibe verdiler. Yıllar boyunca o kavanoz defalarca el değiştirdi. Günümüzde en az 3 kişi Napolyon’un penisine sahip olduğunu iddia ediyor. Ama mesele gerçek penisin kimde olduğu değil; esas soru, öteki 2 penis kimlere ait?