15 yaşında tattım bu duyguyu, sesim kısılana kadar bağırdım gözyaşım kuruyana kadar ağladım dövündüm
En son bunları hatırlıyorum, kendime geldiğimde iki gün geçmiş ne hastaneden çıkışını ne cenazesini hiçbirşeyi hatırlamıyorum
Sesini çoktan unuttum, yüzünü de unuturum diye çok korkuyorum
Sol yanımı babamla toprağa gömdüm ben, kalanlarla yaşamaya calışıyorum şimdi
11 yașında kaybettim, ayni sene darüșșafakaya basladim. nisanlandigimda kayinvalideme Anne rahatlikla diyordum ama kayinpedere baba demek kolay degildi.
Düşüncesi bile ağır olan kayıp.
Henüz sağ ama öksürüğünü duydukça şu boktan sigarayı inatla içmeye devam ettiği için her seferinde kızıyorum kendisine.
pastahanenin önünden geçerken gözüm küçük pastalara takıldı.
4 tane alıp çıktıktan sonra pederde bayılacak pastaya deyip ıslık çala çala köşeyi döndükten sonra kafama dank etti. onu kaybedeli 5 gün olmuştu ve ben unutup evde beni bekliyor sanmıştım.
Şairin demesine göre "kör" eden kayıp. Geçinden ve sıralısı olsun, daha kör olmadım, olacak mıyım o da belirsiz. Umarım gözlerim daha da büyür, göz ferim çoğalır.
Uzaktan gözlemlediğim kadarıyla: baba öldüğü zaman evin duvarları boyanır, anne öldüğü zaman sofra dağılır.
Genç bir anne öldü benim dünyamda, sofra dağıldı, çocukları öksüz kaldı. Kız kardeşim öldü, babam iki kat yaşlandı, annem perşembelere yasinlere boyandı. Ben uzun bir şiir oldum, düzyazıya boyun eğen uzun bir şiir.
Kim olsa çok üzülür. En baba olamayan baba için bile üzülür bir evlat. Gölgesi yeter diyorlar ya o misal.
Uzakta da olsa yaşadığını bilmek , iyi olduğunu bilmek istersiniz. Kaç yaşınıza gelirseniz gelin babasız kalmak koyar.
Allah sabır versin babasını kaybeden her bir insana.
13 senedir tütünle karışık mis kokusuna hasret yaşamama sebep olan acı bir durum. evet sigaradan nefret eden ben için bile mistir o koku. ilköğretim diplomanızı alırsınız göremez, liseden mezun olursunuz göremez, üniversiteyi çok iyi bir dereceyle kazanırsınız bilemez, okur öğretmen olursunuz gururlanamaz. belki görür, bilir, gururlanır lakin siz bilemezsiniz. belkisiyle avutursunuz kendinizi. kendi başarısını yaşayamaz güzel yürekli güzel adam. hele onu ölüme götüren başka insanlar da varsa, hayatınızın en büyük travması olur, yüreğinizin orta yerine oturur. ölene dek taşırsınız o kayayı içinizde.
farkında olun ya da olmayın, sevin ya da sevmeyein fiziksel olarak sizin de vücudunuzun bir kısmının ölmesidir.
artık asla eski gücünüzde olamazsınız. ne ruhen ne fiziken.
yarım kalmak. tutup da serçe parmağımdan öpecek kimsenin kalmaması. kimsenin penceremin kenarına elleriyle civciv getirip sevdirmemesi. artık kimsenin ceviz ayıklayıp paketleyip çantama tıkıştırmaması. her akşam saat beşte çalmayan telefonum. eve dönüşüme kimsenin geri sayım yapmaması. sıkı sıkı sarılamamak tekrar tekrar. ömrümün bir devrinin kapanması. bir daha böyle koşulsuzca böyle yoğun sevilmeyeceğimi bilmenin verdiği ağırlık.
Başlığı okumak bile bir an hüzünlendirdi boğazım düğümlendi.. rabbim kimseye yaşatmasın babalarımıza sağlık versin inşaAllah. Babası ölenlere sabır diliyorum..
Göğsün üstüne gelip oturan ve gitmek bilmeyen bir daralmadır babanın ölmesi. En neşeli anda, kalbe aniden saplanıveren bir sızıdır. "Baba" artık bir kokudur zihne yerleşen; odasının, eşyalarının kokusudur. Eşek kadar bir adamın, oyuncaklarına sarılır gibi babanın eşyalarına sarılıp ağlamasıdır. "Ateş düştüğü yeri yakar"ın hayattaki doğrulamasıdır.
Yaklaşık 15 sene önce ellerimin arasında cereyan etmiş olaydır. O zamanlar üniversite bitmiş çalışma hayatına başlamış birisi olarak dünyada var olma çabası göstermeye çalışan bir bireydim. Baba figürü her ailede mutlaka ki değişiktir. Kimine göre zalim kimine göre babadan öte bir arkadaş, dosttur. Benimki de babadan öte arkadaşım, dostumdu. Fakat ben inanıyorum ki “zalim” diye nitelendirilen babaların ölümünde bile evlatlar yine de üzülüyorlar.
Her ne şekilde olursa olsun, babanız öldüğünde o acı sizinle ömür boyu beraber yol alacak. Ama zamanla “eski güzel günler” edasıyla hatırlanacak güzel anılar olarak yerini alacak hayatınızda.