dinciliğin, batının çıkarları doğrultusunda küreselcilikle ve emperyalizmle ne kadar bağlantılı olduğunu gösteren açıklamalar olmuştur aslında.
görüldüğü gibi bu hanım kızımız* saptırılmış bir inanç özgürlüğü için ülkemizde bir manda yönetimini kabul edebilmektedir. milli çıkarlardan hatta onurdan, haysiyetten, insan olmanın gereklerinden çok uzaktır bu yaklaşım. çünkü emperyalizm özgürlük getirmez. onun olduğu yerde sadece onun çıkarları önemlidir. dinle uyutulmuş kitleler emperyalizmin işine geliyorsa hemen işbaşına batı yanlısı ''neo islamcı'' ulusal çıkarları korumaktan uzak yönetimler iş başına getirilir. toplumun büyük bir kısmı tıpkı bu kızcağız gibi devşirilir. ulusal, laik, anti-emperyalist rejimin içerisinde ona düşman olan bir kesim oluşturulur. batının devlet adamları, aydınları bu oluşuma destek verir. öyle ki kendi ülkemizde bile, dinci olmayan, işbirlikçi olmayan insanlar emperyalizmin yeni stratejisi olan zihin kontrol yönteminden etkilenip ''ne var canım onlarda üniversiteye girsin veyahut istedikleri yerlerde istedikleri gibi davransınlar'' diye düşünmeye başlarlar. kadının özgürlüğü karşısındaki en büyük tehdit olan türbanı savunmak için yapılan mitinglerde başı açık kadınlar görülür. onlar güya özgürlükten yanadır.
ama dinci bu ülkeye düşman, dinci bu devlete düşman. depremden sonra ''7.4 yetmedi mi'' diye pankart açanda bir türbanlıydı, türkiye'yi aihm'ye şikayet edende ve bugün atatürk'e nefret kusanda... bunlar istisna değildir, durumun geneli böyledir. çünkü bu insanlar kandırılmış insanlardır, sorunlu insanlardır. şimdi sorarım size; normal bir insan kendi çıkarlarının bu denli aleyhine, onu insanlıktan alıp köleliğe indirgeyen bir sisteme böyle yürekten bağlanır mı? bu hal normal bir hal midir? bu insanların bu işten çıkarları nerelerdir? türkiye cumhuriyeti'ne nefret kusmanın karşılığında kimler tarafından ödüllendirilmektedirler? dincilik-emperyalizm bağlantısını kurduğumuzda bu soruların yanıtını buluyoruz aslında. bugün devlet en tepesindekiler kimlerdir? nerelerden gelmişlerdir? kimler tarafından yetiştirilmiş, kimlerle bağlantılar kurmuşlardır? işte geleceğin yöneticileri ve first lady'leride böyle yetiştiriliyor. dinci faşizm sığınmış avrupa'nın ve abd'nin kanatlarına. emperyalizm 21. yy'da türkiye cumhuriyeti'nin bir yurttaşına mandacılığın mevcut düzenden daha iyi olabileceğini düşündürebiliyor. şimdi bu zihniyette bir insanın yarın öbür gün devletin bekaası için stratejik bir konuma yükseldiğini düşünün. bu fikir size dehşet vermiyor mu? kıblenin washington, secdenin brüksel olduğu bir ''inanç özgürlüğü'' fikri tüylerinizi ürpertip bu zihniyetin sahiplerine galiz bir küfür atma isteği uyandırmıyor mu? cevabınız hayırsa tebrik ederim, sizde okkalı bir işbirlikçisiniz...
"sevmediğin atatürk olmasaydı, bir iş gelecek, kendine ait bir başın bile olmazdı" denmesi lazım gelen laf-u güzaf. hadi onu geçelim de, sevmeyebilir, zorla sevilmez tabii.
bir de neden "başıma bir iş gelmeyecekse..."? hadi "atatürk'ü sevmiyorum" kısmını anladım da, neden böyle bir lafa gerek duymuş ki bu kişi? diyelim başına bir iş gelecek, o zaman "seviyorum atatürk'ü" mü diyecek çıkarı için? aman allah'ım! ne korkunç, ne korkunç.
sen o, arkasında dimdik durduğunu iddia ettiğin davanı böyle mi savunuyorsun? böyle mi "dimdik" duruyorsun arkasında "düşüncenin"? başına bir iş gelecekse, davadan falan vazgeçecebilirsin de yani? böyle duruyorsan davanın arkasında, iyi ki de sevmiyorsun atatürk'ü.
senin başına gelenler gelmiş zaten be ablam.
edit: senin gibilerden sözlükte de çok fazla var, biliyorduk zaten.
özellikle su gunlerde çok fazla ihtiyacımız olan (!) kasıtlı ve zamanlaması düşmanlarımızca iyi ayarlanmış açıklama. bu ülke kozmopolit bir yapıya sahiptir. atatürk'e tapanların yanı sıra atatürk'ü sevmeyen insanları da barındırır. türban, ögrenci olayları derken şimdi de bu mantıktan yoksun cahil zırvaları ile birbirimize sokmaya ugrasıyorlar bizi. ben neden bu cografyada olumsuz gelişmelerin ardı ardına gelmedigi göremeyecegim? bu kadar basit mı yahu? bu kadar kör müsünüz? bir şeylerin fitili yakılmış. insanları galeyana getirmek, bizi bir iç savaşın eşigine sürüklemek için kendi televizyonlarımız bile haber yapar oldu... siz hala bir insanın bir insanı sevip sevmemesi gibi yüzeysel bir mevzuyu tartısadurun ! artık bir sokaklarımızda bile bir ülkem dindarı bir bayan ögretmene, bir aydın türk genci bir başörtülü arkadaşına kin dolu gözlerle bakar oldu. bir digeri yıllardır namaz kılarken sırtından inmedigi anneannesini unutup, namaz kılan bir insanı seriat yanlısı olarak yaftalamayı uygun gördü. öbürü kendini hiç de ilgilendirmediği halde bir anda namus bekcisi kesilip arkadaslarını dinsizlikle itham etti. bir öbürü...
bir digeri, bir öbürü... bunlar biziz. biz bu cografyada senelerce bir şekilde kardeşçe yaşadık ve yaşamaya da devam edecegiz.
iki köpek havladıgı zaman ilk dikkat cekmesi gereken neden havladıgıdır. havlamasının armonisi degil !
yazın bu sıcaklarında yünlü baş örtüsü sebebiyle çokça rahat düşünememiş olsa gerek ki,fatih altalylının programına katılan bir Türk uyruklu kızın yaptığı eşsiz cümle kurma çabasıdır...
o zaman iran'a git denilesi kızdır, hem sevdiği adamın egemenliğinde yaşar. gerçi parlak türban, pür makyaj, dar kot pantolon ve bluz ile iki gün sonra tutuklanıp taşlanmazsa.
(#3529065) melankolik nickli yazarımızın noktayı bir yerlere koyduğu tartışmadır.. siz de aklınızı başınıza, elinizi vicdanınıza koyun bırakın herkes herşeyi söylesin, en azından yüzünüze söylesin...
bir orospuya orospu demek ne kadar tuhaf olabilir ki..
solcuya solcu, ülkücüye ülkücü, türbanlıya türbanlı demek onları hedef yapmak onlara karşı toplumsal örgütlenme içine girmek onları karalamak kimsenin işine gelmez...
sonrasında ne olur biliyor musun?
2003 ve 2007 yıllarında olan seçimler gibi çok bağıran değil çok susanlar sessizce çoğalıp iyi örgütlenenler kazanır ve sende onların elinde kucağında olursun...
aklın varsa kullan be kardeşim, onu güneş altında sulansın, a.cıklasın diye yaratmadı yaratan...
asil isin ataturk'u sevenlerin basina geldiginden bihaber kizimizin sozudur. yillar once tv'de ataturk'u tartisan hasan mezarci ile ugur mumcu'yu hatirlarim. hasan mezarci ataturk'e hakaretler yagdirip "veled-i zina" oldugunu iddia ederken ugur mumcu gerekli ayari veriyordu bu akil hastasi milletvekiline. yillar sonra bakiyorum: ugur mumcu oldurulmus, katiller bulunamamis. hasan mezarci ise hala devletten emekli maasi aliyor.
Fatih Altaylı: Sizin facebookta bir siteniz mi var? Kevser adlı arkadaşımızın facebook adlı paylaşım sitesinde iran devriminde Ayetullah Humeyni’nin fotoğrafları yer alıyor. Doğru mu?
Kevser Çakır: Bir tane fotoğrafı var evet. Evet, seviyorum ve saygı duyuyorum.
Fatih Altaylı : Ama o Şii . Humeyni’nin nesini seviyorsun?
Kevser Çakır: Şii olması önemli değil. Benim için Müslüman biri. Hümeyni’yi seviyorum.
Fatih Altaylı : Ama iran'da baskı rejimi var.
Kevser Çakır: Ama iran'daki rejimi ben desteklemiyorum
Fatih Altaylı: Ama kurucusu Humeyni.
Kevser Çakır: Humeyni’nin aynı görüşleri sahip olması anlamına gelmez bu. Ben Humeyni'yi seviyorum şahsen.
Fartih Altaylı: Sen seviyor musun?
Nuray Bezirgan: Evet seviyorum.
Fatih Altaylı: Atatürk’ü seviyor musun?
Nuray Bezirgan : Atatürkü sevmeme hakkı var mı? Başıma bir iş gelmeyecekse ben sevmiyorum.
Atatürk'ün yetkiyi padişahtan alırken yani saraydan alırken laik bir Cumhuriyet kurmak için aldığını düşünmüyorum. Halk o zaman islami değerler için savaştı. Nitekim Kurtuluş Savaşı’nın başlaması da Kahramanmaraş’ta Fransız askerlerinin Nene Hatun'un başörtüsüne uzanmasıyla olmuştur.
Fatih Altaylı: Maraş’la Erzurum’u birbirine karıştırdın.
Nuray Bezirgan: Her neyse. Maraş’ta Fransız askerleri bir kadının örtüsüne saldırıyor. Sütçü imam buna karşı ilk ateşi açıyor. Böylelikle Kurtuluş savaşı başlıyor. Sonuçta cepheye cephanelik taşıyan kadınlar o dönemin insanları, o dönemin sosyolojik yapısını incelerseniz hep Müslüman insanlar.
Fatih Altaylı: Peki bu ülkenin Kurtuluş Savaşı'nı örgütleyen bir adamı niye Humeyni kadar sevmiyorsun. Bunu merak ettim. Eğer Atatürk olmasaydı burada belki de ingilizler vardı, Fransızlar vardı.
Nuray Bezirgan: Yani ingilizler olsaydı benim haklarım daha geniş olacaktı. Zaten mesele bu yani. insanlar bana Atatürkçülük adına zulmediyorlarsa benden Atatürk'ü sevmemi bekleyemezsiniz.
Kevser Çakır: Yani bir insanın ismi üzerinden ideolojik bir kurgu oluşturulmaya çalışıldığı için bunlar oluyor. iyi Bir asker. Bunu biliyoruz.
Fatih Altaylı: Bu ülkeyi düşmanlardan arındırma sebebi. En azından bir minnet duygun yok mu?
Kevser Çakır: iyi bir asker biliyoruz.
Fatih Altaylı: Bugün sizin savunduğunuz özgürlükçü, cumhuriyeti kuran sizin temsil ettiğiniz iradenin, bugün iktidar olmasına olanak veren de rejimi kuran da yine Atatürk değil mi? Camileri de kapatmamış.
Nuray Bezirgan: Benim fikirlerimi savunucak parti kurulamaz Türkiye’de. Zaten bu yasak. Benim fikirlerimi herhangi bir parti savunmaya kalktığı zaman parti kapatılır.
Müslümanlar haklarını elde etmek için gece gündüz çabalarlar. Birileri gelir parlementonun azıcık bir özgürlük tanımlamasına bile Atatürk adına, Cumhuriyetcilik adına, demokrasi adına ne adına olursa olsun özgürlüklerimizi elimizden alır.
Ben tamamiyle özgür olduğum hak ve özgürlüklerimin kısıtlanmadığı bir sistem istiyorum.Mesela siz nasıl ki başörtülü hakim bir hanımdan rahatsız olacağınızı söylüyorsanız ben sizin, mesela bu fikrinizin temelde Atatürk tarafından kurulan Cumhuriyet'te bizlerin hep tehdit olarak sizlere sunulmasından kaynaklandığını düşünüyorum.
Fatih Altaylı : Hayır ondan kaynaklanmıyor. Sizin “siz, biz” demenizden kaynaklanıyor.
Siz islami inançları sizin tarafınızda yaşamayan veya sizin gibi algılamayan insanları farklı görüyorsunuz. Sen, Recep Tayyip Erdoğan ve başkaları "siz- onlar, biz-onlar" dediğiniz zaman kendimi kötü hissediyorum.
Nuray Bezirgan : Sizin inancınız ne olduğu beni ilgilendirmiyor. Benim ilgi alanım değil. Kişi istediği dine sahip olur ya da olmaz yada dinsizdir. Bu benim size ikinci sınıf vatandaş olarak göreceğim anlamına gelmez. Ama Fatih Bey siz başörtülü bir hakimden rahatsız olduğunuzu söylüyorsunuz
Fatih Altaylı: Önyargılı olur diye rahatsız olurum.
Nuray Bezirgan: Tabii ki. Önyargınızın temelinde 85 yıldır yürütülen laik sistemin dayatmalarının olduğunu düşünüyorum. Biz hiçbir zaman özgür olamadık. Hiçbir zaman kendimizi ifade edemedik. Siz hiçbir zaman başörtülü bir hakim tarafından yargılanmadınız. Dolayısıyla bu şekilde düşünüyorsunuz.
Fatih Altaylı: Senin rejimden istediğin ne? Üniversiteye gitmen, kamusal alanda görev yapman dışında ne isteğin var?
Nuray Bezirgan: Ben başörtümle birlikte sosyal hayatta da var olmak istiyorum.
Zihin açıcı bir söz oldu bizler için. Ah be kızım! Gördün mü tarih bizi nerelere getirdi? En sonunda açıkça ingiliz hakimiyeti altında daha özgür olacağını da itiraf ettin. Aynı zamanda çoğunun tercümanı oldun. Bir milletin başka bir bir milletin boyunduruğu altında yaşamayı özgürlük saydın. Sizin gibilere acımaktan başka yapacak bir şeyimiz yok kusura bakmayın. Tarih bilincinin zayıflığının yanında böylesi bir dejenerasyon görülmüş şey değildir.**
Edit: Şunu da kötü oyladınız ya! Sözler tükenmiştir.
demokrat(!) ve de özgür(!) ülkenin gençlerinin yaşadığı durumu feci yansıtan söz. eğer deniliyorsa ki konuşacağım ama korkuyorum gençliği ataturk'un hedefiydi, ben de sevmiyorum o zaman. ataturk değil dört dinin peygamberleri gelip önümde diz çöksün yine sevmem hatta dahası var ama korkuyorum.
bu iktidar döneminde bu söz yüzünden başına hiçbirşey gelmeyecek olan kişinin söylediği sözdür,umarım atatürk ü seviyorum demenin suç olduğu zamanları asla görmeyiz.
varoluş paranoyası..başına gelebilecek en kötü şey gelmiş zaten, arap emperyalizmi bayrak olmuş lanet nohut kafana...emperyalizme savaş açmış bi lideri sevmemen başına bi şey getirmez, korkuların anca cehennemini şekillendirir kumaş desenli kafa örtünün altında...
edit: küfür edicem lakin yasaksız harf bulamıyorum ...
senelerden beri yedirilmiş , çarpıtılmış , türk insanın desteklemesi gereken , onu ilerilere taşıyacak sistemin kemalizm olduğu yaftasıyla büyümüş insanımızın , laikliğin din , dinsizliğin modernizm , modernizmin ülkenin tek kurtarıcısı olarak görüldüğü ülkemizde putlaştırılmış , kemikleri sızım sızım sızlamakta olan insana yönelttiği hakaretvari (hakaretvari diyorum çünkü sevmemek hakaret etmek değildir.) cümledir.
içinde bulunduğumuz sistem vermesi gereken bütün batış sinyallerini vermiştir . bu şekilde olmayacağı açıkça ortadadır . zayıf halka bi türlü bulunamadağı için de suç hep birilerine atılmıştır . laiklik kavramını ateizme dönüştürmeyi başaran başka bir millet daha var mıdır bu dünya üzerinde acaba . ülkemizin sol kesimi senelerden beridir ülkemizde bulunan dini işleri düzenleyen diyanet işleri başkanlığını hedef almıştır . ''laik bir ülkede dini kurum ne arıyor.'' sistemin hata verdiği noktalardan birisi budur işte . laikliği tamamen dini dışlayan sistem olarak görmek . katoliklerin papası , ortodoksların başpiskoposu onların laikliğini bozmaz . hristiyan ülkelerde papanın ne kadar etki edebilirliği olduğunu hepimiz deneyimlemekteyiz . fakat ülkemizde kurulmuş bu temsili kurum bazı şeylere ters düşmektedir . anlaşılamaz işler yumağının ilk halkalarından biridir bu . ne kadar bağnazca davrandıkların farkına varamayan laik kesim dini vecibelerini yerine getirmek isteyen insanları bağnazlıkla suçlamaktadır . insanlar bağnazlıklarını başkasını bunla suçlayarak mı örtebilir ? ben de şu anda bunu mu yapıyorum . o zaman bu kör dövüşü ne zaman bitecek ? bu sorular ne zaman yanıt bulacak ? meselem atatürk'ü sevip sevmeme değil . atatürk'ün fikirlerinin bugün ne kadar yaşadığı . ve bu fikirlerle daha ne kadar direnebileceğimiz . bir anca atatürk'ü gönderdiğimiz ulaşılamaz noktadan hakettiği yerlere getirmeli , beyninin içindekileri anlamalı ve birbirimizi yemeyi bırakıp hedeflediğimiz yerlere gelmek için çalışmalıyız .
önemli noktadalardan birisi de sosyal demokrat , kemalist , laik kesimin dilinden düşürmediği din yüzünden bu ülkeye matbaa 300 yıl geç geldi gibilerinden örneklerle pekiştirdiği din gelişmeyi engeller yaftası. islam dini biraz mantıklı düşünen insanın kavrayabileceği gibi geride kalmayı , cehaleti değil öğrenmeyi , gelişmeyi emretmiştir . çalışmayı bir ibadet olarak gören dinin böyle ağır bir yafta altında ezilmesi gerçekten çok acı vericidir . bazı gelişmelerden mahrum kalmamız beynini örümcek bağlamış birkaç gerzek , bu ülkenin gelişmesini istemeyen birkaç hain ya da düşünme yetisine sahip olmayan birkaç yaratık sayesindedir . bunu koskoca bir dine yüklemek büyük talihsizliktir . fakat dikkatleri çekiceğim nokta o zamanlarda bu saydığım yaratıklar sayesinde gelişemeyen ülkemiz bugünde aynı şahsiyeler tarafından laiklik kullanılarak durdurulmaya çalışılmaktadır . hükümete geçirdikleri partilerini bu ülkeyi gelişme dışında her işle uğraştırabilecek kesimden seçen ve karşıdaki laik , kemalist kısımı fitilleyen , dinsizliğin adını laiklik , gelişmişliğin adını kemalizm koyan yine aynı güçlerdir . ve biz yine her defasında onların bunu başarmalarına müsade ettiğimiz gibi bu sefer de ekmeklerine yağ sürmekteyiz .
ayetullah humeyni'yi seven bir insandan ne bekliyorsunuz ?
bir taraftan özgürlükleri savunup bir tarafta aynı cümleyi iran'da humeyni için söylemiş olsaydı ne olurdu ?
(bkz: bu ne perhiz bu ne lahana turşusu!)
ayrıca, kimse atatürk'ü sevmek zorunda değildir. hatta atatürk'ün yerine humeyni'yi de sevebilir. bu kişini kendi tercihidir. saygı duymak zorunda da değildir ve "vay sen atatürk'ü nasıl sevmezsin ulan" şeklindeki çıkışmalar da anlamsız bir sinir şovudur.
yazının ana konusunda gelecek olursak;
benim gibi faşist, laikçi, atatürk'e saygı duyan birinin takdirini almışlardır bu beyanatları veren kızlar. takdirmi almış derken elbette fikirlerini takdir etmiyorum, sadece düşüncelerini açıkça, evirip çevirmeden cesaretle söyledikleri için takdir ediyorum. yoksa bu kızlarla belki de tek ortak noktamız aynı ülkede oksijen yakıyor oluşumuzudur.
hatta kızların medeni cesaretleri beni öyle etkiledi ki hafiften saygı duyuyorum kendilerine. zira gerçek düşüncelerini açık açık söylemek yerine "demokrasi, özgürlükler, eşitlik" lafları ardına sığınan o kadar çok şerefsiz varken böyle cesaret gerektiren çıkışlara tanık olmak beni etkiledi.
ancak, aklıma takılan iki hususa değinmek farz oldu. birincisi, kızlardaki tarihi ve kronolojik bilgi eksikliği madem düşüncelerinizin bir bölümünü savunurken kurtuluş savaşı, kuva-i miilliye vs. bahsedeceksiniz en azından bir bakında gelin! ne fecaat açıklamalardı onlar!
ikinci husus -ve belki de beni en çok düşündüren- ise siyah örtülü gencin "ingiliz mandası altında daha özgür" olurduk lafları idi.
resmen facia! tamam, atatürk'ü sevmeyebilirsin böyle bir zorunluluk yok olsa da saçma zaten! hatta atatürk'e saygı duymuyor nefret ediyor olabilirsin ve humeyniyi beğeniyor olabilirsin vs. vs. hepsine eyvallah da "ingiliz mandası altında daha özgür olurduk" lafı cidden çok düşündürücü. bu lafı yani "mandaclılığı": "ben türk'üm" diyen biri sarf edemez. zaten "ne mutlu türk'üm diyene sözü" de bu bayanın tuhafına gitmekteymiş, sanırım kanada vatandaşı olmasından dolayı...
esasında çok da kızmak yersiz, halen daha ümmet yapısından kopmamış ulus yapısını benimseyememiş insanların "manda ve himayeden medet umması" doğal. zira, bu tip insanlar için "alnım nerede secdeye değiyorsa vatanım orasıdır" mantığı geçerli olduğu ortadır.
bir diğer husus ise fatih altaylı kişisinin bu tip insanları neden ve nereden bulup getirdiğidir? bir ara bunu kanal d'deki 32. gün programını sunan m.ali birand da yapıyordu. işte, bir üniveriste amfisi ayarlanır, teknik sistem kurulur, taraflar bulunur (ki her iki düşünceyi savunan kesimin en azılısı olur bu kişiler) sonra horoz dövüştürür gibi insanlar o programda kapıştırlır. sinir harbinden başka bir şey değil vesellam!
ve yine bir başka husus da bu türbanlı kızların fikirleri sadece kendilerini bağlar. yani tüm türbanlılar atatürk'ten nefret ediyor, bütün türbanlılar hümeyni hayranı anlamı çıkarmak büyük bir genelleme yanlışıdır.
ayrıca, "manda ve himaye" üzerine ata'nın mecliste söyleyip nutuk'a aktardığı lafları "mandacı" arkadaşlara hediye ederim:
"Ecnebi bir devletin himaye ve sahabetini kabul etmek insanlık evsafindan mahrumiyeti, acz-ü meskeneti itiraftan başka bir şey değildir. Filhakika bu derekeye düşmemiş olanların isteyerek başlarına bir ecnebi efendi getirmelerine asla ihtimal verilemez.
Halbuki Türkün haysiyeti ve izzet-i nefis ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa mahvolsun evladır! Binaenaleyh, ya istiklal ya ölüm!"
atatürkü sevmesi ya da sevmemesi hiç bişey değiştirmeyecek kişinin saçmalamasıdır.
atatürkün yaptıklarını ve yapmadıklarını anlayamayacak kadar örümcek beyinli, basit bir zihniyete sahipse, sahip olacağı duygununda dikkate alınacak bi yanı kalmamıştır benim gözümde.
programi yapan fatih altayli. ataturku sevmedigini soyleyen insanin peygamber efendimiz hakkinda birisi diye konusmasi. ve bu programin tam da basortusu kararindan sonra olmasi. hersey cok normal degil mi?
biz bu filmi izlemekten biktik, onlar cekmekten bikmadi...