"aşk hayırlı bir anormalliktir."
ve onun "reddedilmek" adında bir sevgilisi vardır. aşkın sevgilisiyle karşılaşırsanız kendinizi "mal gibi ortada" kalmış hisseder; öküzün trene baktığı gibi dünyaya, varlıklara bakarsınız.
aşk sahip olamamaktır, günler geceler boyu hayalini kurmak ve o hayalle yaşamaktır, aşık olduğun kişinin başkasıyla olduğu düşüncesinin beynini kemirmesi, kontrolünü kaybettirmesidir. aşk bir ilişkiyi tek başına yaşamaktır. ona ne pahasına olursa olsun ulaşmak istemektir. aşk her sarfettiğin çabanın boşa gitmesi sonucunda kalbinin ağlamasıdır. uğruna sahip olduğun en değerli şeyden vazgeçmeyi göze alabilmektir. aşk mantığın ve duyguların savaşıdır. her savaşın sonunda hem yenilgi hem zafer vardır. zaferinin sevincini yaşarken yenilginin canını acıtmasıdır. aşk her zaman mutsuz olmak ancak bu mutsuzluktan garip bir mutluluk duymaktır. aşk mantığın intiharıdır.
bazılarının yaşayamayacağı şey. yaşamalarının imkanı yok. o kızda ya da erkekte bir şey eksik. kendine karşı tutumunda, ya da hayata karşı tutumunda bir yanlışlık var. kadınına ya da erkeğine karşı bir kaygısı var, ya da genel olarak hayata karşı. birşeyleri bilmiyor. o şey, onun aşık olmasını imkansızlaştırıyor.
yapabileceğim bütün tanımların yapılmış olduğu hissiyat-ı zat zat. (bu cümlenin sonunu ben attım, kayda alınmasın.)
demek benim aşkım da herkes gibiymiş. (way bee demek geldi birden)
farkımız yokmuş bütün sözlükçülerden, herkes ama herkesten.
ne kadar farklı sanıyordum içimdekileri halbuki, eşiti olamazdı. aşktı ya hani?
çok acıtandır.. ne kadar sürdüğü önemli olmadan, sadece ilk başlarda mutlu etse de sonrasında üzüntüleri de beraber getirir aşk.
aşk kıskanmaktır çünkü. belli etsen de, etmesen de kıskançlık paramparça eder kalbini en güvenli aşklarda bile.
aşk önemsemektir. telefonu kapalı olsa, şarjı bitmiş gelmez akla ilk. kesin kötü bi olay olmuştur, bunun üzerine kafa yorulur saatlerce, kendini yer bitirir insan.
aşk özlemektir. hem de öyle bir özlemek ki, yanındayken bile az gelir onunla geçirdiğin zaman. sonra bi saat/hafta/ay sonra uzaklaşmak zorunda olduğunu hatırlarsın, düşünmesi bile sıkar içini.
aşk dünyadan kopmaktır. tüm hayatını onun üzerine öyle bir kurarsın ki, olurda bi gün giderse ya da yüzleşmen gereken gerçek hayat sorunları karşına çıktığında her şey bi anda yıkılır.
hele aşkın bitmesi, onun gitmesi durumu var ki ona hiç girmiyorum bile.
geliyorum demeden gelen, sonra bir anda başını alıp gidendir.
tüm gerçekleri yalan, tüm yalanları doğru yapabilendir.
başlangıcıyla yepyeni boyutlar keşfettiren, bitişiyle dünyayı boş kümeye çevirendir.
aşk, sevdiğinizle beraberken sizi bulutların üstüne çıkaran; yollarınız ayrıldığındaysa anlatılamayacak bir acıyı yaşamanıza sebep olan bir efsanedir. acısını yaşayanlar bilir ya, eliniz ayağınız uyuşur birden, boşluğa düşersiniz. aslında anlatmak yetersiz kalır, her ne kadar haykırsanız, bağırsanız dahi sesinizi duyuramazsınız, kafi gelmez içinizdeki acının biraz da olsa dinmesine. güneş doğarken uyanıksınızdır, gözleriniz ağlamakten kıpkırmızı olmuştur, uykusuzluktan kıvranmaktasınızdır. buna rağmen uyuyamazsınız.hatıralarınız size kendinizi unutturur. durmadan sevgilinizin gözleri gözünüzün önündedir, sesi hala çınlamaktadır kulaklarınızda... anlatamazsınız derdinizi, anlayamazsınız da. sonra güneş iyice gösterir yüzünü ama siz göremezsiniz, karanlık çökmüştür yüreğinize, bu karanlıkta tek görebildiğinizse sevdiğinizdir.
çok üzse bile, çok kırsa bile, ağlamaktan ölsen bile onu gördüğünde kocaman bi gülümseme ve sarılmayla karşılık vermektir. kafan güzelken sadece onu yanında istemektir. böyle de bi şeydir işte..
(bkz: tekila)
belirsizlik belirtisi.* öldürüldüğünüz halde ben intihar ettim demek...kovulduğunuz halde intihar edememek...her gün meydan muharebesinde kişiye özel (bkz: biber gazı) teneffüs etmek..