Aşk...geceleri kaçan uykusudur insanın...yerli yersiz ağlamaktır çaresizce,şarkılara sığınmaktır
kendince ... Sevgilinin isminin baş harfini her gördügün yerde kalp içine almaktır ,özlemektir ansızın
kahrolmaktr çaresizlik içinde kıvranmaktır !bir zaman sonra acıdan zevk almaktır .. sevdiğini
içinde bulmaktır! Silemezsin çıksın gitsin dersin bazen ama artık sen olmuştur benliğinde ...
ağlarsın sızlarsın geceleri yine yalvarışın olur tanrıya ama unutamazsın...her yerde hatırlarsın
özlersin belki umrundasındır belki düşünmez bile seni ..Ama yinede hayatının masum rolüdür hep
bir gece yine yatarsın yatağına sakladığın yerden çıkarır tekrar tekrar öpersin resimleri ..
Gözlerini gözlerinde bulup dalarsın uykuya ..
pişman olunmayandı. ağlatandı sabahlara kadar. hıçkıra hıçkıra. üstelik elinden şekeri alınan bir çocuk kadar da masumdum. utanılmayandı ama. uyku desen, o geldiği zaman gitmişti. zaten sevmezdim ya iyiden iyiye düşman olduk. aldatılandı. her gece yeni bir paket sigarayla aldatmıştım onu. yalan olmasın bazen de yeni rakı girmişti günahıma. tek suçum da buydu ona karşı. bir de geceler vardı. tek şahidim allahtan başka. onu ne kadar sevdiğimi bilen, derdimi dinleyen. sigaramın dumanını ve gözyaşlarımı gizleyen...
ama güzeldi aşk... onca çektiğim acıya rağmen, saniyelik gülüşü için güzeldi, bir tek canım kelimesi için güzeldi. verdiğim çiçeğe değer verip koklaması güzeldi. aşkına içtiğim rakı güzeldi. senin için seni aldattığım sigara güzeldi. sana asılanı dövmek, dayak yemek de güzeldi. senin yaptığın, rakıdan daha acı kahve, elinle yaptığın menemen güzeldi. biri seni sorunca, bizim çocukların ''yengemiz'' demeleri güzeldi.
kapkara kocaman gözlerin güzeldi be ruhum. sen güzeldin...
aslen şehvet dürtüsünün "legalleşmiş" halidir. karşındakini sevmek, sadece ve sadece kendin içindir(kendi yararına olacağına inanmasan sevmezsin). aşk da bu sevginin "kendi soyunu devam ettirme gerekliliği" güdüsüyle oluşmasıdır.
realist antikahraman soul forged sin'den bir acımasız gerçek daha...**
özlemi kamçılayan yegane duygudur. alışkanlık değildir henüz yeşermiş aşkı büyüten. hoşa gitmesidir aşık olunanın bir göz kırpışının, bir kelimesinin, nefes alırken göğsündeki ufak bir sarsıntının... omzuna yaslanmayı istemektir, doyamamaktır... her şeye rağmen beyninin en büyük hissedarıdır, inkar edilemeyen, vazgeçilemeyendir...
gerçekten insansa dünyaya gelen şahsiyet hissetmelidir derinden, acımalıdır gerekirse tüm hücreleri ağlamalıdır uğruna... ve coşmalı her bakışında sevgilinin, kaktüse dönmelidir vücudunu kaplayan her zerre... kavuşamamalıdır belki de ya da sonsuzluğun başlangıcı olmalıdır...
Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
Sevgideydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
Yoktu dünlerde evelsi günlerdeki yoksulluğumuz
Sanki hiç olmamıştı
Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı
istanbullar
Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların
dünyaların
Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
Ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken
Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü iki kişiydik
Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
iki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
Sonrası iyilik güzellik...
Aşk
Bağlanmış kökler gibi
Hayat veren toprak gibi
Tüm anneler gibi güçlü olsun
Camdan sızan güneş gibi
Gökte yıldızlar gibi
Dolu hayatlar gibi sonsuz olsun
Sonsuz olsun
(bkz: şebnem ferah)