bugün

dışı seni yakar içi beni hadisesidir... aşk acı çekmektir... platon'a göre < aşk, acı veren psikolojik bir hastalıktır. >
"kum saati gibidir. kalp dolarken, beyin boşalır.."

(bkz: jules renard)
hiçbir zaman başıma gelmeyecegini bildigim kaza.*
bir artı bir eşittir iki değil, bir olmak.
birbirinizin laflarını etmek.
bildiğin delilik.
terazi burcu kadını için sadece bir oyun.
elbet bir gün yalan olacak olan duygu selidir.

edit: bu yüzden kendini üzmenin manasızlığını insan oğluna hatırlatmak için oradadır.
tuzlu kirikkrak gibidir susatir.
günümüzde yalan olmuş olgu. artık çıkar,menfaat,yalan hepsi aşk adı altında ilişkilerin temelini oluşturur oldu. "aşkım" kelimesi hiçbir zaman bu kadar anlamsız olmamıştır eminim. her hafta farklı birine "aşkım" diyen insanlar, hepinize teşekkür ediyorum...
(bkz: hınzır sey)
(bkz: el amor)
hiç beklenmeyen bir anda, hiç beklenmeyen kişiye karşı hissedilenler bütünü.. hayatta bir kez yaşanmalı, yaşanınca da bir ömür sürmeli. ancak böyle anlamlı..
her şeye rağmen vazgeçmemek ve hep beklemektir,bir gün herkesin içinde diğerlerinden hep farklı gelen birinin hiç yoktan düşündüğün birinin sana aşık olduğunu öğrenince ondan hiç kopamamaktır.umutlu bir bekleyiş ve güzel bir sonuçtur.Bazen de aşık olduğu zannedilen kişinin aslında aşıkmış numarası yaptığını öğrenip, başkasıyla görüp yıkılmaktır.*
yakıcı.
yabancı topraklara girip de eldeki gülün solmasına izin vermemektir.
kendi kendimizi kandırdığımız bir yalan...
koray candemir şarkısı

Ah o duruşun var ya
Ah o bakışan beni deler geçer...
Ah o yatışın var ya
Ah o sevişin beni alır gider...

Elimde resimlerin, odamda sensizliğin
Acısı çıkarken , geç olsa da
Pişmanım bebeğim.

Ah o gülüşün var ya
Ah o bakışın beni deler geçer.

Bu seni üzdü mü, ayrılık seni aldı mı?
Severim der misin, ben olunca yanında,
Sen olunca yanımda, biz olunca yan yana...

Elimde resimlerin, odamda sensizliğin
Acısı çıkarken, geç olsa da pişmanım bebeğim.
Sana ey kanımda eriyen kadın
Can nasıl dayansın, nasıl dayansın?
Mezara çekmekse beni maksadın
Önümde o siyah gözlerin yansın.
Bir sütun alevsin, bir sütun duman,
Yalnız seni görür gözünü yuman.
Senden ateşine bir deva uman
Bari gitsin kara toprağa kansın.
Bir çukur solumda, bir taş sağımda
Kabre girdiğim gün bu genç çağımda
Öyle bir yüksel ki sen toprağımda
Görenler ruhumu tütüyor sansın...

dedirtecek kadar kendinden geçirendir, aşk...
Aşk; gecenin bir vaktinde sen uyu, benim gitmem gerek dediginizde,uyanik kalip seni biraz daha görmeyi tercih ederim cevabini almaktir.
güzeldir bir den çarpmaması için yavaş yavaş çıkılmalıdır merdivenler sevgiye karşı sevgi gösterilmelidr.

dozu fazla kaçırıldığında etkileri;
uykusuzluk, iştahtan kesilme, agrasifleşme veya sakinleşme ikisinden biri hayvaları bile güzel çiçek görme bu gibi durumlarda dozu biraz azaltmak gerekir. herşeyi akışına bırakmak gerekir.

dikkat! kahve ve sigarayla alındığında aşırı derecede mutluluk hormonu salgılar korkulmamalıdır.

sabah, öğle, akşam tok karnına alınmalı.

geçmiş olsun.
güzel değildir... birden çarpar insanı, yavaş yavaş çıkmak istersiniz merdivenleri, sevginize karşı sevgi gösterilmese de...

dozunu ayarlayamaz insan, ne yapacağınızı da şaşırırsınız...

akışına bırakmak isteseniz de, o sizi bırakmaz saatlerinizi ve sizi aptallaştırır...

sabah, öğle, akşam aç karnına kusturur insanı...

geçmez, geçirmez hiçbir ilaç hissedileni...
Aşk bir yumak haline gelip boğazına sarılıverir insanın bazen. işler çözülmez haldedir ve bu kördüğüm insanı istemediği şeyler yapmaya zorlar çaresiz. Birbiri ardına yapılan yanlışların en büyük nedeni ise kaybetme korkusudur. Bu korku bir kez girdi mi insanın yüreğine o andan sonra akıl ve mantık sürgüne gönderilmiş iki mahkuma dönüşüverir birden.

Siz aşkınıza sahip çıkmaya çalıştıkça o kördüğüm giderek büyür ve bir süre sonra yumağın ipleri boğmaya başlar. Kurtulabilmek için çırpındıkça bir başka canavarın, kıskançlığın ellerine teslim olursunuz.

Öyle bir canavardır ki kıskançlık, beraberinde tedirginliği, endişeyi ve huzursuzluğu da getirir. Beyni böcek gibi kemiren soruların başlıca kaynağı da kıskançlıktır. Terk edilme ihtimaliniz çoğaldıkça sorular artar. Kesin ve net yanıtı yoktur hiçbir sorunun. Onun bir başkasıyla olabilme ihtimalini, bir başkasıyla sevişebilme ihtimalini düşünmek, uykusuz gecelerin, verimsiz günlerin habercisidir.

Mantık ve akıl sürgündeyken sizi terk etme ihtimali olan sevgilinin her davranışı, her sözü sadece ve sadece kıskançlık süzgecinden geçirilecektir.

Bir zamanlar minik oyunların, aşka katılan tadın sebebi olan kıskançlık, sevgiliye düşmanlık duymanıza neden olacaktır artık. Ve düşmanlık insanın içindeki şiddeti körükleyecektir elbette.

Kıskançlık ateşini bastırmaya kalkmak, başka şeylerle ilgilenir gibi görünmek bataklıktan çıkmaya çalışan insanın hareket ettikçe çamura daha da gömülmesine benzer. Yanlış, yanlış üstüne eklenir.Mantık ve aklın ardından benlik ve kişilik de çıkar sürgüne. Siz sevgiliyi kaybetmeme uğruna değişmeye çalıştıkça yüreğinizdeki huzursuzluk sizi yerinizde bir dakika bile oturamaz hale getirir. Üstelik değişmek uğruna yapılan hatalar sevgiliyi kaybetme ihtimalini daha da güçlendirir.

Kıskançlığa tamamen teslim olmuşsunuzdur artık. Bu noktaya nasıl geldiğinizi hatırlamazsınız bile. Hangi olay, hangi kişi neden olmuştur bir önemi de yoktur artık. Şiddet yavaş yavaş kendini göstermeye başlar.

Kendinize ya da ona zarar verme duygusunun kıyısında dolaşıp durursunuz.

Bu duygudan kurtulmanın tek yolu, bütün bunlara konu olan sevgiliden kurtulmaktır. O sevgilinin diktiği ama üzerinize tam oturmadığını bildiğiniz halde giymekte ısrar ettiğiniz aşk giysisini çıkarmanın zamanı gelmiştir. Bu tutsaklığı yaşamaktansa kar altında çıplak kalmak çok daha iyidir. Ve elbette, üzerinize tam oturan bir giysi, bir yerlerde sizi beklemektedir...

yazar notu: alıntıdır.
"kalbinden söktüğün çadırı başkasının yüzüne kurma, aşk olur." * *
insanoğlunun çaresini bulamadığı tek hastalık..ilacıda zaten ancak ve ancak sevgi duyulan kişiyle yapılan muhabbettir,buluşmadır..
Bir kız ve bir delikanlı,bir motorsikletin üzerinde (180 km )hızla
gidiyorlar ve aralarında şöyle bir konuşma geçiyor;

Kız : Lütfen yavaşla,ben korkuyorum
Delikanlı : Hayır,bak ne kadar eğlenceli
Kız : Lütfen,lütfen,çok korkuyorum
Delikanlı : Peki,beni sevdiğini söyle
Kız : Seni çok seviyorum,lütfen yavaşla
Delikanlı : Şimdi de bana sıkıca sarıl
Kız delikanlıya sıkıca sarılır
Delikanlı : Kaskımı alıp,kendine takar mısın? Başımı çok sıktı.
Ertesi gün gazetelerde şöyle bir haber çıktı: Motorsiklet kazası;
Motorsiklet,fren arızası nedeniyle,bir binaya çarptı.Üzerindeki 2
kişiden sadece biri kurtuldu.Gerçek ise şöyleydi;Yolun
yarısında,delikanlı frenlerin bozulduğunu anlamış ama bunu kıza
belli etmek istememişti.Bunun yerine,kızdan kendisini sevdiğini
söylemesini istemiş ve kendisine son defa sarılmasını
istemişti.Sonra da kendi ölümü pahasına,kızın başlığı takmasını ve
hayatta kalmasını sağlamıştı

Böyle bi ask varmi ?

edit: kötülenmiş.
aşkı sadece erkeklerin sömürülmesinden ibaret gören,erkeklerin sadece kızları o malum işi yapmak için aşkı kullandığını düşünen zihniyete selam ederim.
yüzünüzü budamaya gelen bahçıvana hoşgeldin demektir.