siktir et kanka. açık söyleyeyim. hayat kısa. takılı kalma. önündeki maçlara bak. aşk maşk kalmadı bu devirde. aşk 19. yüzyılda kaldı. gustavo flauberg, tolstoyun orhan pamukun romanlarında kaldı.
Seni bırakmayacağını düşündüğün insan tarafından beklenmeyeni gerçekleştirdiğinde duyulan sızı. Nitekim ben giderim ama o gidemez diye düşünürdüm fakat o gidiyor ben duramıyorum. Düşünmemeye çalışmak ise sadece 1 saat falan sürüyor sonra bir şarkı, bir anı , bir fotoğraf, bir şekilde bir bokla yeniden hatırlarsın ve o mücadelen sil baştan döner. Kimseye bahsetmediysen eğer bahsetme boşver kimse bilmesin yaranı.
Eğer bir kez çektirmişse o kişi sakın ola ona dönmeyin.Aynı haltı bir daha yiyecektir. Bu sefer kurtulamazsınız da. Siz gerçekten aşık olabilirsiniz ama o size hiçbir zaman aşık olmayacaktır. Doğanın kanunu bu.
Ne acıymış be. acı filan değildir dostum çektiğin şey. olsa olsa geçici bir sıkıntı olur.
Acı mı ? acı neymiş söyleyeyim sana.
babasız büyüyen bir şehit çocuğunun çektiği şeydir.
Evladını bir trafik kazasında kaybetmiş bir anne ve babanın yaşadığı şeydir.
Ailesini geçindiremeyen veya evladına bakamayan anne ve babanın yutkunamadığı lokmadır.
Elden ayaktan düşüp de evladına muhtaç olan adamın yaşadığı şeydir.
Hayat aşk acısı çekmek için kısa. Belki ilk üç gün ben de sizi desteklerim. Ama dördüncü günün şafağında ayağa kalkıp günü selamlamalısınız. Yoksa siz durduğunuz yerde dururken hayat yanıbaşınızdan akıp gider, tutamazsınız, sonradan peşinden koşmaya çalışsanız yetişemezsiniz.
Aşk özünde güzel bir kimyasal tepkime, muhtemelen en güzeli ama hayattan, yaşananın kendisinden daha güzel değil.