klipleri hep kötü biten grup.
işin ilginci klipteki kadın karakter hep erhan güleryüzün sevgilisi/karısı.Kadına ne olsa erhan cemil özerenle birlikte adamların elinden onu kurtarır,kadın ölür ardından ağlarlar falan.Bi klipte bile "yok arkadaş, cemil sen de karizmatik adamsın, bu klipte senin karın ölsün/tecavüze uğrasın" dememişler.
uyumadan uyandım
yine aynı dünyaya
karar verdim
kalmaya
baktım dedim ki aynaya
"acelen ne?"
olacaklar olacak
bir gun nasılsa
yaşa
sevdiklerin var burada
hala
yaşa
seni sevenler var burada
hala
(bkz: teoman)
teoman'ın en güzel hikayem isimli albümünde yer alan ve aynı zamanda 2006 yılında yine teoman'ın yazdığı, yönettiği ve oynadığı balans ve manevra isimli filmin soundtrackleri arasında olan, kısacık sözlere sahip olmasına rağmen sayfa sayfa anlam çıkaran, müthiş özeleştiri içeren ve intihara meyilli duygular betimleyen* esrarlı şarkı.
"uyumadan uyandım
yine aynı dünyaya
karar verdim
kalmaya
baktım dedim ki aynaya
"acelen ne?"
olacaklar olacak
bir gun nasılsa
yaşa
sevdiklerin var burada
hala
yaşa
seni sevenler var burada
hala"
size aynanın askeri tanımını yazmaktansa ayna dediğinde aklıma gelen tanımı yazmak istiyorum.
ayna;kişiye kendini tanıtan en güzelşeydir.arkadaşlarımız vs bunların hepsi birer aynadır bize kendimizi tanıtan..tabikiii bu ayna sizin yarinizse o ayna tadından yenmez hale gelir...insan kendini en güzel bir başkasında tanır.Bu başkasıda ayna pozisyonu üstlenmektedir.
aynaya baktığımızda gözlerimizi göremeyiz; ağzımızı, burnumuzu, saçlarımızı... görürüz de, sadece gözlerimizi göremeyiz çünkü göz (kendi gözümüz) görülen değil gören'dir. herkesin gözü kendi gözü olduğuna göre, herkesin gördüğü dışarısıdır demektir. aynaya gözlerimizi görmek için baktığımızda ise, ben yiter gider, gözlerimiz başkasının gözleridir sanki, artık bize dışarıdan bakıyordur. dışarıdan bakan bu gözün, aynada yakalanmış kendi gözümle karşılaşması korkunç bir şeydir, çünkü ben'i yok etmiştir bu karşılaşma ya da ben'in bundan başka bir şey olmadığını göstermiştir. başka bir deyişle, onca saydığım, tek sandığım ben, bir başkası, bir nesne olup çıkmıştır.
aynadan gözlerimize bakmamız, göz'ün kendimize yabancı bir organ olduğunu tanıtlar gibidir. ben'in, başkası'ndan ayrımını en iyi belirten bir olaydır bu. çünkü bir an için de olsa, başkası'na bakar gibi bakmışızdır kendimize ve elbet başkası gibi yabancı görmüşüzdür kendimizi. tuhaf bir durum. ben ve başkası bir arada. bundan yola çıkarak, aynaya dirençle baka baka, yok olduğumuz sanısına varabiliriz. varlığımızı tanıtlamak için kullandığımız şu aynanın yaptığı işe bakın! bizi yok ediyor, evet yok ediyor; bizi bir görüntü durumuna sokuveriyor, bizim iç inancımızı sarsıyor. neden derseniz, ben var olduğuma inanmak için, yansımamı, görüntümü arama gereksemesini duymamalıyım, iç inancım yetmeli bana; bir kerecik de olsa, kendimi dışımda görmeye kalktım mı, sarsılır bu inancım.
buna karşın ayna, insanoğlunun en eski buluşlarından biridir. demek kendisini görmekten, kendisine bakmaktan korkmamış insanoğlu; tam tersine, bunu istemiş, aramış.
bizim bildiğimiz, sırlı cam olarak ayna xv. yüzyılda ortaya çıkmıştır. buradaki sır sözü, bende hep giz anlamını uyandırmıştır. ne garip bir rastlantı! sır ve giz! sırlı aynada görüyoruz kendimizi, ama gerçekte yokuz ki orada! kediler, aynada gördükleri kediyi, başka bir kedi sanırlar, böyle sandıkları için de elleriyle aynanın arkasını araştırırlar. kolay değildir aynaya bakmak. en akıllı sandıklarımız bile aynada kendileriyle konuşmuşlar, beğendirici pozlar takınmışlardır, ama bunu kimseye açıklamazlar. bu konuda tam yürekli olanlar delilerdir. deliler aynaya uzun uzun bakarlar ve kendilerini tanımaya, belki de bulmaya çalışırlar. bunların içinde, aynaya tersinden yazı yazanlar da vardır.
türkiye'nin en sağlam pop gruplarından birisi. yaptıkları işe saygıları var bu çok belli... günümüzde 20-30 yaşları arasındaki hemen herkesin hayatında bir yerleri var, bir anlam ifade ediyorlar...
mükemmel ötesi bir teoman şarkısı.. çok kısa fakat içinde barındırdığı anlamlar açısından dağ gibidir.. keşke hiç bitmese diyebileceğiniz şarkılardan birisi..
aynadan uzak durduğun zamanlarda, mesafeyi aynı sansan da, aksini daha yakın görürsün aslında kendine. ne kadar yakından bakarsan kendinden o kadar uzaklaşırsın. çünkü ancak uzaktan bakmadığın zaman yakınlaşacak bir yanın olmadığını görürsün.
yakından bakmadığın zaman daha net görürsün renkleri. olduğunla, göründüğün farklıdır. bu, çoğunlukla daha çok acı verir, ama o acıyı alıp almamak senin elindedir; aynaya bakıp bakmamak.
ölmek isteyip de cesaret edemediğin anlar varsa, bu, geride bırakacaklarından değil korkaklığındandır. ölmeyi düşünmüşsen, zaten geride bırakacaklarını, geride bırakmışsındır. yapmayacaksan, düşünme.
aynaya bakma. düşünmemene yardımcı olur. uzaksan baksan sonuç aynı, kendinle yüzyüzesin. bunu düşünmemen çok zor, en çok kendinle savaşırken yorulursun. güçler eşit: kazanan sen, kaybeden yine sen.
aynada gözlerinin içine bakma. gözlerini değil, bakışlarını görürsün. bu yüzden ki gözlerinin rengini bile unutursun. solduğunu görmek istemezsin o an. daha da zor. bakma aynaya.
aynanın önü boş, aynanın arkası boş, o boşluğu gösterme kendine. bir tek içi dolu o boşluğun. çünkü boşluğun içini dolduran tek şey derinliğinin karanlığı. aşağı doğru indikçe, çemberin içi kararır.
ölemiyorsan, bakma aynaya.
ben bakma desem de, çemberin içi karardıkça daha da bakarsın sen o aynaya.
cinsine göre karakter belirlemekte kullanılır. boy aynası mesela insanın kendisine dönüş yapmasını simgelerken dev aynası kibirli insan tarifinde kullanılır.
her şey o gün başlamıştı, hani o dünyaya atıldımız gün. her şey ardı ardına geldi yaşarken, her geleni kabullendik üstelik, yaşadık düşünmeden. sonra birisi karşımıza bir şey getirdi bir gün, tüm bu birler -şeyler- günler bağladı yolları birbirine. kaderin tali yollarından birinde denk geldik kaybettiklerimize, almadık. baktık ona, biz olduğumuzu bilerek baktık üstelik. en önemli antigonistimiz sandığımızın aslında bize benzediğini gördük onda, alıştık da. iç çatışmalarımızı boca ettik zamana, bakmaya devam ettik ona. bir şehrin gecesinde hayat kadınını gördük içinde, bir şehrin ayazında yalnız bir kızı, her baktığımızda başka şeyler gördük üstelik. sevdik, suçladık kimi kez. oysa aynalar olandan başkasına benzemiyordu karşımızda...
benzemiyordu kendimize ayndan yansıyan bize.