hakkında "öylesine bir yazar ki" diye başlayan uzun bir entry yazmayacağım "öylesine" bir yazar.
edit: burada yazdıklarının ahlaki yönden sorgulamasını yapmıyorum sadece "boş" konular hakkında yazıyor kendisi.
kensini zerre kadar hazetmezdim ama son haber dizisiyle oldukça gözüme girdi. hazırladığı saçma sapan ve sığ haber dizisi bile tüm yobazları ve kendine demokratları gün yüzüne çıkarmaya yetti . zaman da , taraf ta, yeni şafak ta kadına hakaret eden edene. ee yobazın demokrasi anlayışı da bu kadar işte.
son yazdığı yazılarla nazarımda 3-4 sayfalık çöp gibi şeylere imza atmış plaza kadını. okuyorum da, hakkayen hiçbir şey anlattığı yok. yok haşema tenime yapıştı, yok saçlarımı ordan topladım da bilmemne. kadın kendi hissettiklerini yazmış. allah aşkına, yeni bir satır bilgi kırıntısı var mıydı son yazısında? ne öğrendik tesettürlülerin yaşam şartları ve zorlukları hakkında? onların kendilerine ayrılmış özel plajlarda son derece rahatsız şekilde denize girdiklerini hepimiz biliyoruz ayşe. sen belki yeni öğrendin, çok şaşırdın ama bu yıllardır öyle. acayip vakit kaybı. münevver karabulut olayıyla yükselen kariyerini devam ettirmek istiyorsun da olmuyor sevgili ayşe hnm. gazeteci değilsin, magazin 'gazetecisi' gayet güzel olabilirsin ama...
saçma işler peşinde koşan gazetecidir. kendisi türbana bürünüp karşı mahalle diye tabir ettiği yerlerde rahatça gezebildiğini, kimsenin onlara kötü bakışlardan fazlasını yapmadığını söylüyor. iyi hoş diyorsun da o bakışlar bile fazladır bir başörtülü için, çünkü onu başörtüsüzden ayıran tek şey başındaki örtüdür. bir de yazının arasında geçen bazı cümlelerinden başörtülü kesime bakış açısını da gözler önüne seriyor.
' Daha zengin bir görüntümüz var, zavallı gibi durmuyoruz. ' zavallı ..
bakış tarzı bu, bu kadından bir de başörtülüleri anlamasını bekliyorsun.
ayrıca yazı dizisinde anlattığı gibi kendisi gerçek anlamda başörtüsü takmamıştır, modern tesettür diye tabir edilen başörtü düşüncesinden apayrı bir yerde olan bir giyim tarzıyla istanbul caddelerinde arz-ı endam ediyor. sözün kısası yapmasın böyle gereksiz işler, komik oluyor...
son derece çirkin ellere sahiptir -çoğu erkekte dahi öyle kaba el yoktur- bence yazılarının ilk döneminde kadınların 'sex' demesi bile çok ayıp sayılırken yazdığı cesur ve şuursuz yazıları gazetecilik tarihi açısından önemliydi zira türkiye'de kadın yazarlar için acımasızca diretilen adını duyurmak okunmak için çirkin ya da kadınlığını, güzelliğini saklayan ve pek ciddi olabildiğince cinsel kimliksiz kadın yazar diretmesine bir karşı duruştu ancak maalesef bu misyonunu tamamlayalı çok oldu, öteyandan röportajlarının başarılı olduğunu düşünmekteyim. iran'da pembe çarşafla gezdiğinde sempatik gelmiş gülümsetmişti fakat haşemayla ilgili yaptığı haberin densizlik olduğunu düşünmekteyim.
çıplak bedenini teşhir ederek yeterince şöhret yakaladığına emin olamayan yatak odası sırlarını deşifre ederek 2. bir atağa geçen ama bunun da yeterince prim yapmadığını farkedince bu sefer tesettüre girerek farklı bir şeytanlık tasarlayan mütedeyyin insanlara her fırsatta bok atmaya çalışan yazarlık sıfatıyla köşe işgal eden kadın.
(bkz: ayşe sen abazanların herşeyisin)
Ne olduğu tam olarak anlaşılamamış yazar. Eminim kendisi de kendinin nerede olduğunu bilmiyordur. Kah dubai'de tatil yapar kah pahalı lokantalarda yemek yer. Bu ülkede yaşamıyor gibidir. Yazarı olduğu gazetenin gücüne rağmen bunu kullanmamayı ilke edinmiştir. Suya sabuna dokunmadan ve sadece magazine kaçan sorularla geçiştirir röportajlarını. Zaman zaman sansasyonel haberleri çıkar, tıpkı son yaptığı gibi. Avrupa Yakası'ndaki Aslı'nın vücut bulmuş hali gibidir biraz. Bu yüzden yazılarına sadece göz atmakla yetinirim bir çokları gibi. Tamamını okumaya gerek görmem.
bacağını açma sebebin zaten erkeklerin bakması. biri beni sexi bulunca oh ne güzel oluyor diyorsun, sonra da bakınca mahalle baskısı mı oluyor?
sen mini etek giyince erkekler bacaklarına bakıyor diye mahalle baskısı var diyorsun ya, o başörtüyü takan kızlara mahalle baskısı, en çok sizin mahallenin kadınlarından geliyor biliyor musun?
gazetecilik okuyanların hevesini kırma malzemesi.soyunarak dinci mahalleye dalmak, ya da sosyetik semtte kapanıp gezmeyi zeka ürünü sanabilecek kadar ne yaptığını bilmekten uzaktır.açıkçası yaptığı provakasyondur.orda dayak yese bunu yazı dizisi yapardı, millet ciddiye almadı ama bu yine de yazı dizisi olarak döndü gazete okuyucusuna.ona yeni yazı dizisi için bir kaç öneri vermek istiyorum:galatasaray forması giyerek şükrü saraçoğlu stadına dalsın, haham kıyafeti giyerek sultanahmet camiine girsin.çok ekmek yer buralardan iki sene daha yazar.
Köşesinde kızını, kocasını, kaynanasını, çocuğun dadısını(en son bi Almanla evlenecekti), evini... anlatır sık sık.O kadar ki yarın kalkıp Dubai'ye yanına gitsem hiç yabancılık çekmem
bir yerlerden sırtını sağlam dayadığından, aklına esen herşeyi yapma durumunu sıradışılık, çılgınlık olarak nitelendirtebilen bu kadının misillme olarak emine şenlikoğlu'nun bikini giyip * cannes'da plaja girip izlenimlerini yazması konusunda gaza getireceğinden korkuyorum.
bu kadın nedir de bu kadar gündemi işgal edebilmektedir? zaman zaman doğru cümleler ediyor ya da kalbimize hitap eden bir iki lakırdı yazıyor diye kahraman ilan edecek değiliz de, bu kadar ilgi ve tepki çekmesi de saçma. eni konu bi gazeteci işte. bu ülkede neler var, neler yazan ve yapan, bir bu mu...
(bkz: asıl medya maymunları)
(bkz: sözde yazarlar)
sözde kapalı insanların da yaşadıklarını anlatmaya çalışacak yazardır. mahalle baskısına bir de onların tarafından bakacaktı ama daha sözlerinin başında karşı mahalle diyerek kendisi ilk ayrımcılığı, ilk baskıyı yapmış olan yazardır. yazı genelinde sanki insan dışında bir ırktan bahsedermiş havaları, sanki kapalı insanlar kadın değil onların herhangi bir zevki olamaz düşüncesi hakim. yahu birilerini anlamaya çalışıyosan al yanına öle birini, bir iki gün onunla onun gibi yaşa,onun düşüncelerini öğren, biraz da ondan dinle...öle tiksinerek dolaşıp insanları da aşağılama. sen o kıyafetleri eğlenmek için giydin ona bile dayanamadın o zaman rahat bırakın inançları için giyenleri.
yahu niye türbanlı insanlar hakkında hep başkaları konuşuyo; onları anlamaya çalışmalar, sanki uzayın sırrını keşfedecek, sözde onların hakkını savunmalar... geçiniz bunları hiç sahici değilsiniz.
