yapıp geldikten sonra uzun bir sürede üstünden psikolojisini atamadığın birşeydir, hele birde doğuda yapmışsanız ve çarşı iznine hiç çıkmamış bir askerseniz, sanki terhis olup gelmiş gibi değilde mapustan çıkmış gibi hissedebilirsiniz kendinizi. aklımda hâlâ askerlik tanımları silah kullanma yetkileri g3 tanımı falan var. bütün okul hayatım boşuna gitmiş gibi hissediyorum kendimi.
saçmalığın daniskası. eğer ben komutan karısının saçlarını onun engin triplerine rağmen kesip boyayacaksam eğer bu vatan görevi değildir arkadaşlar.
önce bunu anlamak, çözmek gerek.
eğer ben nobel ödülü alırsam, eğer sen nobel ödülü alırsan bu vatana millete hayırlı bi iş yapmış olursun.
kıçı kırık bi komutan yat ulan deyince ben vatan borcumu ödemiş olmuyorum kimse kusura bakmasın.
insanlığın en kara lekesidir askerlik. özgürlüğü kısıtlayan en sikko eylem. vatan borcuymuş, siktir yarram.
bizim bir arkadaş vardı. 'vatan görevidir, kutsaldır, bayrak neredeyse gider orada seve seve yaparım' diyordu. adama şırnak çıktı, ilk tepkisi; 'o bayrağı oraya dikenin ....''
bu vatani görevi icra eden kişi kim olursa olsun.
ister 6 aylık kısa dönem, ister 15 aylık uzun dönem.
herkes askerlik şubesinden sevk kağıdını alırken bile bir vatan sevgisi ile birlikte duygulanarak tüyleri diken diken olarak haklı onurlu ve gururlu bir şekilde gögsünü gere gere bu "vatana hizmet etme vaktim geldi." "sıra bende." diyerek görevi yapmaya hazır olduklarını gösterirler.
askerlik süresi boyunca yemin töreninde yine duygulanır ve onurlanır.
onun haricindeki her gün rütbelilerin egolarını tatmin etmek için yaptırdıkları gereksiz işlerden, karaktersiz görevlerden dolayı.
"bu vatan korumaksa böyle vatan korumanın taaa amına koyim."
der.
"böyle vatanın milletin anasını sikeyim."
der.
bunu ana kuzularına söyleten askerlikten nefret ettiren rütbeli astsubay/subay/...../'lar..
validelerizi hürmetle öpüyorum.
"ellerinden."
vatan borcudur vs. diyeni filan anlarım da -anlamam da en azından saygı duyarım- ama üniversiteyi bitirmiş adamların ''sana hayatı öğretiyorlar oğlum'' diyerek savunmasını bir türlü anlayamıyorum, bu salak mantığa saygı filan da duymuyorum.
23-24 yaşında adam olmuşsun, üniversite okumuşsun hala sana hayatı öğretecek bir yere ihtiyaç mı duyuyorsun lan mal?
tezkere almadan önce yol parası verilir. Askerlik biteli 15 gün oldu hala verilmedi. Benden 23 gün önce çıkan arkadaşımda da durumlar aynı. Şimdi onlar düşünsün.
ne kadar genç yaşta yapılırsa, o kadar kolay şekilde yerine getirilecek olan vatani görevdir..
yaş ilerledikçe gözde büyür..göze zor gelir..
askerliği genç yaşlarda yapmak hem eğitim, hem evlilik hemde kariyer hedefleri açısından çok yerinde bir davranıştır..
askerliğinizi yapmadığınız zaman yada bir şekilde muaf olduğunuz zaman, insanların birçoğu yüzünüze birşey söylemese de arkanızdan laf edecektir..herzaman için ''eksik insan'' muamalesi görürsünüz..yüzünüze söylemeseler bile arkanızdan sizi eleştirirler..ve ''kimse anlayamaz'' falan sanmayın..bugün bir polis dahi t.c kimlik numaranızdan sizin ''askerlik görevinizi yapıp yapmadığınızı'' görebilmektedir..
bugün tanıdığım bir ağabey, bu durumdan dert yandı da ondan konuya değindim..
bahsettiğim kişi diyabet hastası..günde 4 defa insülin kullandığı için askerlikten muaf tutulmuş..ona rağmen bir dünya sorunla karşılaşmış..hem iş hayatında hemde evlenirken..kendisini hep eksik insan olarak görmüş falan..''keşke sağlığım yerinde olsaydı da, 5 sene askerlik yapsaydım'' falan diye dert yandı hatta..
insan üzülüyor böyle durumlara..
ama şunu biliyorum..sağlığınız bugün iyi diye yarın da iyi olacak değil..zamanınız bugün var diye yarın da olacak değil..
daha dün gibi hatırlıyorum tam 4 koca yıl geçti üstünden. ve hala o güzel anılarım canlanır gözümde ara sıra farkında olmadan. en güzeli de arkadaş ortamının vazgeçilmez kurtarıcısı olmuştur o anılarım daha ne kadar anlatırım bilemem ama unutamayacağım kesin.
şubede başlayıp, şubede biter.
şubede çok değişik sorular çıkabilir ama her sorunun mantıklı bir sebebi vardır. mesela sol gözünü kapatabiliyor musun, ikizin var mı, askerde olan kardeşin var mı şeklinde sorular yöneltildi. ve hepsinin mantıklı bir açıklaması var. kim demiş lan askerde mantık aranmaz diye?
profesyonel olmadıktan sonra istenilen işlevi yerine getirmeyendir. 15 ayda kimse asker olamıyor malesef. 12 ay da öyle. hele hele 5 ay kısa dönem askerlik yapanları saymıyorum bile. bunun daha kötüsü ise askerliğinin 3. ayında operasyona giden kısa dönem askerdir sanırım.
kazan-kazan mantığı ile hareket edilse, yapılacak en güzel şey profesyonel bir ordu yetiştirmek ve riskleri minimuma indirerek tam anlamıyla bir asker olamayacak meslek sahiplerine boşyere para ve zaman harcamamaktır. profesyonel ordu olmadıkça meslek gruplarına verilen 5 aylık askerlik eğitimi etrafımdan gördüğüm ve anlatılanlar dahilinde ölü yatırımdan öteye geçememektedir. bedelli asklerlikte kışlaya hiç gitmeden askerlik yapılmasını akıl eden düşünce büyük ihtimalle bu istem dışı zararı da birgün sübvanse edecektir.
istediğin saatte yemek yemenin, yatmanın, kalkmanın, canının istediği zaman traş olmanın, kısacası istediğin saattte istediğin şeyleri yapabilmenin ne kadar lüks olduğunu farkına vardıran vatani görev.
vatani görev diye adlandırırlır ülkemizde askerlik hizmeti. belli bir süre onurunu hiçe saymak kölelik gibi bisey yapmaktır aslında. kendini ıssız bir adada bir grup yeşil giyinimli adamlarla terkedilmiş hissedersin. sabır sabır sabır öğrendiğin tek şey sabır. her türk gencinin yapması gerekn görev.
bu görevi ifa etmenin zata kazandırdığı tek şey sabır olgusudur. ülkemizin mozaiği falan da değildir. ilkokul mezunları üniversite mezunlarından daha değerlidir. sivil hayatınızda kendinize ördüğünüz sosyal kabuktan sıyrılıp türkiyede yaşayan insanların çoğunluğunun halinin içler acısı olduğunu görüyorsunuz. hele ki manisa doğu kışla da askerlik yapıyorsanız yemekhaneden çıkan adına yemek demenin mümkün olmadığı şeyleri yiyemiyor, temiz bir yatakta uyku uyuyamıyorsunuz. hasta olduğunuzda revire gitmek için saatlerce sıra bekleyip ardından size verilecek toplamda bir adet ilacın tükendiğini öğreniyorsunuz.
zaman algısı öyle garip ki şafak bazen geriye gidiyor gibi hissediyorsunuz, biat kültürü dışında hiçbirşey vuku bulmuyor, yaşanan gariplikler birer sinir testi gibi iradenizi zorlarken. yersiz gülümsemeye başlıyorsunuz zaman zaman. en mazbut insan yalnızca 20 günün sonunda asabi bir dengesize dönüşebiliyor. erlerin ucuz işgücü olarak kullanılmanın dışında bir fonksiyonları yok. çavuş olarak usta birliğine katılacağım ve malesef bu ucuz iş gücünden bende yararlanacağım. tanımadığın insanlara emirler yağdırıp gülümsemek, bana göre değil!
askercilik oyunu oynuyor, gece eğitiminde -hadi siz şu ağaçların arkasına saklanın bizde sizi bulamayalım gibi garip emirler alıyor, özsaygınızı yitiriyorsunuz. sağa sola dön dirsek temas aralığı hizaya gel dışında hiçbirşey öğrenmiyorsunuz. birde g3 ile 3 fişek atıyorsunuz tabii. gelişmeye açık beyinleri, köreltmek veya aynı hizaya sokmak dışında nedir askerlik? bu insanların eline yalnızca 3 kez atış yaptığı silah yerine kitap defter verilsin, köylerde okuma yazma bilmeyenlere okuma yazma öğretilsin çok mu zor? zor zira rütbelilere göre askerlik teorik olarak her an birini öldürmeye hazır olmak anlamını taşıyor.
gece sabaha kadar başında beklediğim arkadaşım artık öksürmekten uyuyamaz hale gelmiş, geceyi sabah etmiş ve komutan diye nitelendirilen bütün duygularından soyutlanmış lümpenin karşısına çıkıp - komutanım izniniz olursa içtimaya katılmak istemiyorum vesair. gibi bir cümle kuruyor. gelen yanıt
- ben doktor muyum a... k...
sen doktor değil başka birşeysin fakat ifade özgürlüğümü kısıtlayan, askerlikten soğutmak gibi bir suç varya hani o açıdan susmalıyım. aşağılık herifler! sizin sisteminizi korumanızın yolu bu mu ? kötü insanlar yaratmak mı? neyse askerlik vatan borcu ve inanın askerde çok zevkli anlar geçiriyorsunuz beyler, çok güzel yahu. bak ciddiyim. nitekim, vatan sana canım feda!
velhasıl istediğiniz bilim dalı üzerine doktora yapmış olun, kışla kapısından içeri girdiğinizde beyin ve mantığı dışarıda bırakın.