buradan pkk'ya küfredip bizlere hain damgası yapıştıran ülkücü ve şoven bebelerin gittiklerinde vatana millete ve bayrağa sövdüklerini görmeme vesile olmuş mecburi kapatma.
hem kutsal olarak değerlendirilip, hem de ertelemek ya da mümkün olduğunca kaçmak için her türlü fırıldağın çevrildiği kaçınılmaz vatandaşlık görevidir.
kendi evinin balkonunda bile icra edilmeyecek vatani görev. söylediklerim yanlış addedilmesin. askerliği kötülemiyorum elbette. her erkeğin mutlaka yaşaması gereken bir görev, türk olmanın esaslar dahilinde. fakat sivil hayatta rahat takılan kimse orada kafayı yiyecek dereceye gelir. acemi birliğine teslim olduğunuz an düşer içinize kurt. hiç de tasarladığınız gibi bir şey çıkmayacak çünkü. herkesin saç tıraşı aynı, üç numara. * dikerler sizi içtimaya. binlerce asker vardır sayılmayı bekleyen. birkaç piç kaçarsa sıçtınız oğlum. yatma saatiniz uzadıkça uzar. mal gibi beklersiniz saatlerce. firar eden askeri anarsınız. bir küfür ritüeli döner. kafanız allak bullak olur beklemekten. ama sigara içemezsiniz. izin vermezler çünkü. düşünsene oğlum karbonmonoksit salınımını? tümen yanıyor diye oraya skorsky indirirler lan. şaka tabi. maksat nedir bilmiyorum ama içirmiyorlar anasını satiiim. sigara içme isyanı çıkar. herkes koyun gibi. nereye sürerlerse oraya. girişken bir tipseniz hemen arkadaş edinirsiniz. gerçi girişken olmaya gerek yok lan. mutlaka "nerelisin gardaş?" diye soran olur. maksat zaman geçsin, tanışılsın, kaynaşılsın. kimileri hemşehrilerini bulur, onlarla memleket özlemi giderir... daha yeni ayrıldın yarraaam dur hele amınom! cıks cıks cıks... neyse efendim, o birliğin usta askerleri taşak geçer sizinle bol bol. "toruuuuuuun, geler uzun ötmez boruuun!" nidaları yankılanır bölükte. "şafak 25 başka yooook"lar gelir ardından. usta askerler size şafak sorduğunda söylerseniz çok pis taşak malzemesi olursunuz oğlum. demedi demeyin. "o ne lan adam mı öldürdün? hahahohoahaha" "komutanın kızını mı siktin oğlum hahauheahah" "hehihekahaha o ne lan silah numaran mı? öeahahahhoho" gibi zincilerme taşak sorularına maruz kalırsınız. iyi yönleri de yok değil şimdi. hemşehricilik yapılır usta askerler tarafından. oradan üst tertip memleketlini buldun mu yaşadın şef. yemek sırasına girmezsin, yemeği bol yersin, tuvalet temizlemezsin, mıntıka yapmazsın, eğitim görmezsin, botluk ve koğuş nöbeti tutmazsın. tabi diğer askerler anana bir güzel giydirirler orası ayrı. adamlar bekliyor orada dakikalarca. koşa koşa en ön sıraya gelmiş. ama beyimiz öyle mi? taşak var adamda. annenin kulakları çınlıyor oğlum. bil yani. neyse... botluk nöbetine değinmek istiyorum sözlük. çok elzem, ciddi manada düşman bekler gibi beklenmeli. kaç numara giyiyorsun mesela kuzen? 42. botluk numaran da atıyorum 69. sabah 4 de sesini siktiğiminin ustası "kalkın la kalkın" diye o bet sesiyle hayatınızı siker. ilk işiniz botluğa koşmak olur. gider bi bakarsınız 69 numaralı botluğa, bir gariplik vardır. bot biraz eski gibidir sanki. canınız sıkılır, beyninizden vurulmuşa dönersiniz. içinizden çalanın bütün yakın akrabalarının kulaklarını çınlatırsınız. canınız sıkkın bir şekilde elinize botu alırsınız ve bum! hay ananı sikiiim ya! bot 45 numara oğlum. canınız daha çok sıkılır. bu sefer bağırarak ortama "botumu çalanın anasını, kız bacısını sikeyim. hangi orospu çocuğuysa anasına giydirsin" diye küfür edilir. sizi destekleyen de olur. "ayıptır yahu"lar bir kaç ağızda tekrarlanır. kimisi o sikişte botu çalınan arkadaşla orgy muhabbetlerine girer. burada bitmiyor ki oğlum. daha soğuk suyla tıraş olunacak amına koyim. köpüğünüzü, tıraş bıçağınızı ve havlunuzu alıp tuvalete inersiniz. bekle ki sıra gelsin arkadaş! ulan sıra gelene kadar tuvalete gireyim bari dersiniz. ulan orada da sıra var. hay amına koyim! buna da alışırız diye geçirirsiniz içinden ve bir paradoksun girdabına doğru sürüklenirsiniz. eğitim alanına gidilir marş söyleye söyleye. başınızda duran komutan her kimse ki muhtemelen uzman çavuştur, gırtlak patlatmanıza rağmen çıkan sesten tatmin olmaz, gırtlağınıza anal oral dalacak emri verir: "bağırın lan! bağırsana oğlum." yiyorsa bağırma. kim bilir nasıl bir fantazi uygulayacak üzerinizde. istikamet yiyip sürünmek var. emir dahilinde götünden kan alıyorlar. ama emir işte. demiri kemirir. bunlar falan standart şeyler aslında. adam bize ceza olarak planking yaptırıp sikimizden üstünde yükselmemizi emretti. hey yavrum hey. tabi siz komutları algılayıp ne anlama geldiğini kestirebildiğiniz için bir yerlerinizi yırtarsınız. ama kestiremeyen moronlar da var. adam sağını solunu bilmiyor lan. adamın sağ eline sarımsak, sol eline soğan bağlandığına şahit oldum. vay arkadaş ya... yürüyüşlerde solla başlanması gerekirken sağ ayakla başlar, hizaya gelmeyi bilmez, saymayı bilmez, yat dersin kalkar, kalk dersin yatar, çök dersin domalır. ilginç tipler var hacım. tabi askerde bireysellik söz konusu değil. ödülü bir kişi alır cezayı herkes. biriniz hata yaparsanız sıçtınız oğlum. o eğitimi verecek dereceye de gelseniz hata yapıldıkça bölükçe aynı şeyleri yapar durursunuz. selam eğitiminde ağaca selam verirsiniz. hayat çok garip vapurlar falan. istirahat beklersiniz. 50 dakika eğitim 10 dakika istirahat vardır. kafanızda istirahat kelimesi yankılanmaya başlar. hadi ver artık amına koyim diye isyan edersiniz. veee o düdük sesi uzaktan da yakından da hoş gelir. sevinirsiniz, hemen kendinizi gölge bir ağaç altına atarsınız. bok atarsınız. daha şınav çekilecek oğlum. hay ananas avradas. cephe vaziyeti alırsınız. her düdük bir şınav anlamına gelir. başlarsınız inip kalkmaya. sonra "istirahat et" emri gelir. soluk borunuz kalın ve ince bağırsağa bağlanır. ama salaksınız işte. sigara yakarsınız. ciğerler vietnam'a döner. hasılı sözlük, artık her gün böyledir bilirsiniz ve askerliği yavaş yavaş kabullenirsiniz.
dün teyzeoğlumu görmeye gittim. adam bildiğiniz kararmıştı içtimalarda beklerlerken gölge varken illaki güneşte bekletiliyorlarmış, banyo yapmak için pek fırsatları olmadığı gibi neredeyse boş zamanımız da olmuyor dedi, ayrıca sabahın 4.30'unda kaldırılıp akşam 11 de yatabiliyorlarmış( şu anda acemi birliğinde olduğunu da belirteyim), ettiği en önemli laf ise keşke açıköğretimi bitirseydimdi, çünkü kısa dönemler çok daha rahatmış hatta canlı örneği vardı karşımda onlar normal kıyafet bot içinde iken kısa dönemlerin biri eşorfman spor ayakkabı ileydi valla beni daha gitmeden sıktı ortam, anlatılan tek artısı nizam kazandırması ve zamanın ve sivil olmanın değerinin anlaşılması.
not: askeri kantinde kar amacı güdülmediğini de gördüm, daha hiçbir marketin 1 liradan aşağı kolay kolay satmadığı( en iyi 95 kuruş) benimo yu 75 kuruşa aldım.
Vatan borcudur. her türk gencinin yapması gereken vatani görevimizdir. hayatın bir parçasıdır, yaptıktan sonra anlatacağımız bir çok anımız kalır geriye.
her türk erkeğinin yapması gereken görev. zorunludur. o sebeple ağlamanın, sızlanmanın lüzumu yok.
ayrıca devlet sana şöyle bir opsiyon sunuyor; okursan 5 ay 5 gün, okumazsan 460 gün yapacaksın. aynı zamanda kısa dönem askerliğin uzun dönem askerliğe gün sayısından ziyade ekstra avantajları da mevcut. nöbet tutmak yerine devriye çavuşu olmak, mıntıka yapmamak, er yerine çavuş olmak, diğer askerlerin ve komutanların size saygı duymaları vs vs.
o sebeple okumadan sakın askere gitmeyin sevgili dostlar. aksi olursa inanın gittiğinizde okumadığınmız hergüne lanet edeceksiniz.
askerlik zor, gerçekten zor. detaylara girip yaşadığım hadiseleri anlatmak isterdim ama inanın çok uzun sürer ve çok sıkıcı. yani anlatması bile sıkıcı o derece yani. sonuç olarak en mantıklısı en az olanı.
şimdi birçoğu maddi imkansızlıktan okuyamayan insanlardan bahsedicek. evet katılıyorum. maddi imkansızlıktan dolayı okuyamayan birçok insan var. var ama bu bence mazeret değil. okumanın önünde hiçbir engel duramaz. istemekle alakalı bi durum. hem çalışıp hem de okuyan binlerce insan var, ben de bunlardan biriyim.
kısaca özetlersek sıkın dişinizi okuyun, eğitiminizi tamamlayın paşa paşa askerliğinizi yapın gelin.
burdan askerlik yapmayanlara sesleniyorum ! yemeyin, içmeyin, gezmeyin, seks yapmayın okuyun arkadaşım okuyun sonra gidin, 5 ay dişinizi sıkıp bu sorumluluktan kurtulun, eğer okumazsanız okuma yazma bilmeyen biri ile aranızda hiç bir fark olmaz, aynı muameleyi görür aynı eziyete katlanırsınız 15 ay.
20 yaşındaki gençleri alıp sınıra dikip hadi koruyun burayı demekle olmaz. dağdaki hayvanlar yıllarca orada eğitimini yapıyor yaşıyor, bizimki ne yapıyor? evde cod oynuyor bf oynuyor en fazla.
eskiden ordu büyüklüğü önemliydi belki ama artık bu önemini kaybetmeye başladı. teknoloji daha önemli. askeri teknolojilere yatırım yapılmalı. profesyonel askerlik olmalı. eğitimini aldıktan sonra görevlendirilmeli.
dün deniz otobüsünü kaçıran adam pkk'nın gençlik kollarında görev almış ve 2009'da askerden kaçmış. düşünsenize askeriye'deki durumu. pkk destekçileri de bulunuyor askerde. her türlü stratejik bilgiyi de başlarına bildiriyorlardır. sonra vay efendim bu pkk nasıl bu kadar istihbarata sahip oluyor. içinde köstebekler kaynıyor. pkk destekçisini hadi lan gel türkiye'yi koruyacaksın diye askere alıyorsun. adamın türkiye'ye sevgisi yokki vatani görevini yapma isteği olsun. her türlü köstebekliği yapıyor.
artık ince eleyip sık dokumalı. herkesi asker yapmamalı.
vatan borcu, namus borcu gibi arabesk kavramlarla, enayiliğin perdelenmeye çalıştığı 82 anayasasına göre bir vatandaşlık ödevidir.
şimdi bu ülkenin profesyonel askerleri yok mu (subay, astsubay ve uzman çavuşlar)e varsa, neden şehitlerimizin yüzde 80'i er ve erbaşlardan oluşuyor.askerlik mesleğini profesyonel olarak icra eden, maaş verdiğin elemanlarını kullanmak varken, neden benim gibi 2 ay eğitim verip, eline silah tutuşturduğun adamları, teröristin önüne atıyorsun? bu peşkeş değil mi?
sözün özü yerim öyle vatan borcunu, gelsin inzibat çeksin beni.
vatanın vatandaşına olan borcunu görmezden gelip direk vatan borcu denmesi bile sırtımızdaki kenenin kaç ton geldiği hususunda fikir sahibi yapabilir bizleri.
Son gelişmeler doğrultusunda: 15 ay askerlik yapan mehmetçik, 6 ay askerlik yapan mehmet
21 gün bedelli askerlik yapan mehmet bey ve son dönemin favorisi vicdani redciler memoş olarak şekillenmiştir.
bu görevi ifa etmenin zata kazandırdığı tek şey sabır olgusudur. ülkemizin mozaiği falan da değildir. ilkokul mezunları üniversite mezunlarından daha değerlidir. sivil hayatınızda kendinize ördüğünüz sosyal kabuktan sıyrılıp türkiyede yaşayan insanların çoğunluğunun halinin içler acısı olduğunu görüyorsunuz. hele ki manisa doğu kışla da askerlik yapıyorsanız yemekhaneden çıkan adına yemek demenin mümkün olmadığı şeyleri yiyemiyor, temiz bir yatakta uyku uyuyamıyorsunuz. hasta olduğunuzda revire gitmek için saatlerce sıra bekleyip ardından size verilecek toplamda bir adet ilacın tükendiğini öğreniyorsunuz.
zaman algısı öyle garip ki şafak bazen geriye gidiyor gibi hissediyorsunuz, biat kültürü dışında hiçbirşey vuku bulmuyor, yaşanan gariplikler birer sinir testi gibi iradenizi zorlarken. yersiz gülümsemeye başlıyorsunuz zaman zaman. en mazbut insan yalnızca 20 günün sonunda asabi bir dengesize dönüşebiliyor. erlerin ucuz işgücü olarak kullanılmanın dışında bir fonksiyonları yok. çavuş olarak usta birliğine katılacağım ve malesef bu ucuz iş gücünden bende yararlanacağım. tanımadığın insanlara emirler yağdırıp gülümsemek, bana göre değil!
askercilik oyunu oynuyor, gece eğitiminde -hadi siz şu ağaçların arkasına saklanın bizde sizi bulamayalım gibi garip emirler alıyor, özsaygınızı yitiriyorsunuz. sağa sola dön dirsek temas aralığı hizaya gel dışında hiçbirşey öğrenmiyorsunuz. birde g3 ile 3 fişek atıyorsunuz tabii. gelişmeye açık beyinleri, köreltmek veya aynı hizaya sokmak dışında nedir askerlik? bu insanların eline yalnızca 3 kez atış yaptığı silah yerine kitap defter verilsin, köylerde okuma yazma bilmeyenlere okuma yazma öğretilsin çok mu zor? zor zira rütbelilere göre askerlik teorik olarak her an birini öldürmeye hazır olmak anlamını taşıyor.
gece sabaha kadar başında beklediğim arkadaşım artık öksürmekten uyuyamaz hale gelmiş, geceyi sabah etmiş ve komutan diye nitelendirilen bütün duygularından soyutlanmış lümpenin karşısına çıkıp - komutanım izniniz olursa içtimaya katılmak istemiyorum vesair. gibi bir cümle kuruyor. gelen yanıt
- ben doktor muyum a... k...
sen doktor değil başka birşeysin fakat ifade özgürlüğümü kısıtlayan, askerlikten soğutmak gibi bir suç varya hani o açıdan susmalıyım. aşağılık herifler! sizin sisteminizi korumanızın yolu bu mu ? kötü insanlar yaratmak mı? neyse askerlik vatan borcu ve inanın askerde çok zevkli anlar geçiriyorsunuz beyler, çok güzel yahu. bak ciddiyim. nitekim, vatan sana canım feda!
velhasıl istediğiniz bilim dalı üzerine doktora yapmış olun, kışla kapısından içeri girdiğinizde beyin ve mantığı dışarıda bırakın.
vatani görev diye adlandırırlır ülkemizde askerlik hizmeti. belli bir süre onurunu hiçe saymak kölelik gibi bisey yapmaktır aslında. kendini ıssız bir adada bir grup yeşil giyinimli adamlarla terkedilmiş hissedersin. sabır sabır sabır öğrendiğin tek şey sabır. her türk gencinin yapması gerekn görev.
istediğin saatte yemek yemenin, yatmanın, kalkmanın, canının istediği zaman traş olmanın, kısacası istediğin saattte istediğin şeyleri yapabilmenin ne kadar lüks olduğunu farkına vardıran vatani görev.