kabus gördüğüm gecelerde horultusundan dolayı sadece beş dakika yanında kaldığım ama kokusuyla korkularımı geçiren varlık,çalar saatim,espri makinem,hayattaki tek varlığım,
tek dayanagım,dünyam,herşeyim,üzülmesine üzüldüğüm sevindiğine sevindiğim,ağladığına ağladığım,onu nasıl mutlu edecegimi düşündüğüm,içimde ona karşı keşkelerim olmasın dediğim,özgüvenine ve neşesine hayran kaldığım,herşeyi bilen dev kadın,dunyada beni herkesden daha çok seven ve karşılıksız seven insan,en iyi arkadasım,başıma gelen hertürlü talihsizliği sigara içmeme bağlayan varlık,varoluş nedenim, herşeyim.
Topuksuz ayakkabılarla da şık olunabileceğini bilmey...ecektim.
Hamileliğim esnasında 80'li kilolara kadar çıkıp kendi çapımda ilk defa bir alanda rekorumu kıramayacaktım.
O küçücük ellerle renkli kartonlardan yapılmış bir kâğıt parçasının bu kadar değerli olabileceğini öğrenemeyecektim.
Kan yapsın diye danadili haşlayıp üzerine yumurta kırıp ağzının tadına da uysun diye çikolatalı pudingle karıştırmak gibi yaratıcılığın sınırlarını zorlayan tarifler keşfedemeyecektim hiç.
Su almak için elimde kumanda ile buzdolabını açtığımda kumandayı buzdolabına koyacak kadar ya da evden çıkarken telsiz telefonu çantama atacak kadar kendimden geçmeyecektim.
Birinin canı yandığında ötekinin bu acıyı hissedebilmesinin sadece ikiz kardeşlerde olduğunu sanacaktım.
Sabahın köründe gözü kapalı mutfağa kadar gidip, süt ısıtıp yine gözü kapalı dönme yeteneğini kazanamayacaktım.
Üzümün çekirdeklerini tek tek çıkarmak için insanüstü bir uğraşa asla girmeyecektim.
Bir insanın gaz çıkarması beni bu kadar mutlu edemeyecekti.
Büyüdüğünde arkadaşlarınla birlikte partilerde Süper Anne olarak eğlenmeyi hayal edemeyecektim.
Babanla belki daha az kavga edecek ama sevginin evlat denilen başka bir boyutuna giremeyecektik.
Sevginin böylesine karşılıksız olanını hiç tadamayacaktım.
Telaşsız sevişmenin hayalini kuramayacaktım.
Annemi bu kadar çok sevdiğimi anlamayacaktım.
Annesinden zorla ayırdılar diye "Uçan Fil Dumbo!" çizgi filminde böğürerek ağlamayacaktım.
Geceleri kesintisiz uyuyacak, hafta sonunda sabahları istediğim saatte kalkacaktım ama uyandığımda yanağıma konmuş minik ellerin sıcaklığı ısıtmayacaktı yüreğimi.
Çantamda sürekli bisküvi, ıslak mendil, bir adet oyuncak, düşer bir yerin kanar diye ayıcıklı yara bandı taşımayacaktım.
Acıyı geçiren öpücüğün gücüne inanmayacaktım.
38,5 derece ateş beni de yakıp kavurmayacaktı.
Yağmur sonrası çamurlu sularda zıplamanın keyfine varamayacak, sen bir lokma daha fazla yiyesin diye kalabalığın ortasında kafamda peçete dansı yapmayacaktım.
Sen olmasaydın eğer yaşamın karmaşıklığını unutup tekrar basit yaşamayı öğrenemeyecektim.
Sen olmasaydın eğer ben asla "anne" olmayacaktım.
Bir çocuk doğduğu anda, bir anne doğarmış... Bu lafın doğruluğuna inanmayacaktım!*
ömrü hayatım boyunca görebileceğim en görkemli insandır. minik olsun olmasın o görkemi değildir ki görünüşünde. sana sinirlense de kızamadığı anları unutmak ne mümkün?! her dediği çıkar da her öğrettiği işe yarar mı, öyle kesin!
yok mu o kokusu, o her şey oluveren koku..
en çok özlenen her zaman.
''hep nemli miydi gözlerin, saçların kırlı?''
değildi elbet!
pamuğum, yumuşağım. aslolan ne az şey kaldı...
iyidir, sevilesidir ama bazen insanı delirtir. olsun o yeterki hep yanımda olsun.
--
sabahın köründe hazırlanıp evden çıkmam gerektiği anda yapıcağını yapar.
saat: 05:45
son hazırlıkları yapmaktayımdır. çıkıcam artık evden. anne: -rahat yatağının içinde- malefizz.
evin bi ucundan diğer ucuna gidip anneme ulaşırım. malefiz: efendim??? -ne var!!- anne: daha gitmedin mi? geç kalıcaksın... ahhh ahh biz sizin gibimiydik!...
--
ayakkabımı giymişimdir ve yine anda yapıcağını yapar.
saat: 07:00 anne: -rahat yatağının içinde- malefizz.
iki saat giydiğim ayakkabıyı çıkartır, evin bi ucundan diğer ucuna gidip anneme ulaşırım. malefiz: evet??? -ne var!!- anne: dikkat et kendine.
artık duymuyomuş gibi yapıyorum. daha çok bağırırsa da seni duymuyorum diyip çekip gidiyorum. yoruldum artık napim?*