"...insanların her zaman annelerinin onları dünyaya getirdiği zaman doğmadıkları, yaşamın onları bir kez daha, hem de sık sık kendi kendilerinden doğmaya zorladığı düşüncesine kaptırdı kendini..."
Bugün bana "sen neden büyüdün ki? Benim küçük kızımdın. Biraz küçülsene." Dedi. ikimizinde gözü doldu. Sahi anne ben neden büyüdüm ki keşke hep senin küçük masum kızın olarak kalsaydım...
Önce taşır,
sonra yetiştirir.
Doğmadan bedenini heba eder,
Büyürken ruhundan üfler.
Anne her şeydir ;
Anne ruh ve bedendir,
Anne hayattır,
Anne üretendir.
Anne,
Tanrı'ya kadını yarattığı için şükretme sebebidir.
Çökmüş otururken öylece,
Annenin sesini duyacaksın,
Ona bakacaksın, onu dinleyeceksin.
Lakin
Onlar sadece senin hatıraların artık genç adam
Annen çoktan gitti…
en yakın arkadaşım, en sevdiğim insan. şükür sebebim. sevgi kelimesinin somutlaşmış hâlidir benim için.
attığım her adımı onu düşünerek, hatırlayarak atıyorum. onsuz yaşamak istemiyorum, beraber ölelim istiyorum birimiz diğerimizin arkasından acı çekmesin diye. seni çok seviyorum annem.
Dünyaya getirdiği canlıyı kendinden çok seven, önemseyen, evladına obsesif boyutta bağlı olan kişidir.
Evlat için de dünyanın en değerli insanıdır.
Benzeri olmayan sevgiyi tanımlamak için anne kelimesini kullanmak kafidir.
dünyanın en güzel kokusu..
saçımı sevdiğinde hiçbir şey imkansız değil, şuan olsan da sevsen beni her şey geçicek desen.
Çok özledim seni dünyanın en güzel annesi.
herkese, her şeye sevdiğimi söyleyebiliyorum da.
seninle babama bir türlü dilim dönmüyor. biliyorum, aslında siz de seviyorsunuz tabi ki beni.
ama hafızam kuvvetlidir. keşke bir gün olsun söyleseydiniz beni sevdiğinizi.
ben sizi seviyorum, ancak yüzünüze çözülmüyor kelimeler.
bak anne, onca şiir yazdım, makaleler onlar bunlar.
elin kızına, sokaktaki kediye,köpeğe, saksıdaki çiçeğe bile seviyorum diyorum.
dilimi döndüremiyorum sana, size olan sevgime.
galiba küçüklükten kalan bir kırıklık var içimde.
öğretmemişsiniz seviyorum demeyi.
ama yine de sizi seviyorum.
bir gün bu dünyadan göçüp gittiğinde çok büyük bir pişmanlık duyacağımı biliyorum.
aslında kötü adam değilim.
kırgınım sadece.
anonim olmanın verdiği rahatlıkla bunları yazıyorum işte.
canım annem.. benim ben olduğumu bilip diğer başlıklarda yazdıklarımı okusa utanırdı ama bunu okusa kesin duygulanırdı. herkes kendi derdinde annem ben de öyle ama en çok seni özlüyorum. öyle bi an geliyor ki saçlarımla oynamadan uyuduğumda kendimi eksik hissediyorum. bazen öyle şeyler oluyor ki dizinde uyuyakalmak istiyorum çünkü biliyorum ki dizinde uyuduğumda her şey geçecek ama sen yokken geçmiyor her şey olduğu gibi kalıyor. biliyorum ben ağladığımda benimle birlikte ağlıyorsun. ama ağlama hep gül. kimseye gülmek sana yakıştığı gibi yakışmıyor.
anne, masalların vardı senin
sevda ve aşk anlatırdı hep
ama hayat bir masal değil ki annem
o sevdalar nerede şimdi, o sevgiler şimdi nerede
aç kolarını ben geldim annem
çok uzaklarda yorgunum annem
yerdiler beni, kırdılar annem
uyut dizlerinde beni, uyut yine annem
daha güzel günler için hep
ama hayat bir hayal değil ki annem
o güzel günler nerede, o hayaller şimdi nerede?
'' anneleri hep kadınlardan seçiyorlar, ne ilginç? size annemi hiç anlatmadım mesela. pek konuşmazdı ama saçları ıhlamur kokardı. pek kitap okumazdı ama harika çamaşır asar. annem gidince, kalbime iyi bakamadım. erken kurudu. kalbimde bir sızı, bilincimde bir çatlak, zihnimde bir uyuşma. aşık olduğum ilk kadın, coğrafya öğretmenim. karadenizde dağlar denize paralel uzanıyor ama biz onunla yan yana uzanamııyoruz. tv hala tek kanal, varşova paktı, soğuk savaş, nükleer tehditler.. insanlar ölüyor, ben büyüyorum. büyüdükçe kafamda, ellerimde büyüyor. büyüdükçe, hayallerim küçülüyor. görüyorum. insanlık kan kaybediyor. ben insanlığa kan vermek istiyorum, kan gruplarımız uyumsuz çıkıyor. yıkılıyorum.
her şey siliniyor, her şey. tam bitti diyorum, ufuktan ayşegül doğuyor.
ayşegül...
dünyanın en güzel şiiri.
saçları, burnu, gözleri hepsi tam kafiye!
off, keşke az sonra ölmeyecek olsaydım ya!
yalan yok, içten içe hayatım boyunca ben hep ölmeyi istedim. bazen durur, düşünür: yaşıyor olmanın ne kadar saçma olduğunu fark ederdim. size olmuyor mu ya? yaşamal ağır gelmiyor mu? hayat böyle sırtınıza bir kambur gibi binmiyor mu? bana oluyor. düşün ki, 6 milyar insan var dünyada. peki, bana ne gerek var? gerek yok.. bana gerek yok..
tamam o zaman, tamam. bırakın beni öleyim. nasılsa unutuluruz. ne mühendisler, ne doktorlar unutulmuş.
bir ayşegül üzülür, bir de s.. ama o da ertesi gün unutur. çocuk ne de olsa.
ayşegül ağlar, çok ağlar. sonra, daha çok ağlar ama sonra unutur.
hepimiz unutulmak için yaratılmadık mı?
siz, yine de beni hemen unutmayın be. arada bir resmime falan bakın. söylediğim havalı sözleri bir kenara not edin.
ben unutulacak adam mıyım be?
son sözü ne oldu diye sorarlarsa şu şiiri okuyun.
ölüyorum tanrım,
bu da oldu işte.
her ölüm erken ölümdür,
biliyorum tanrım.
ama ayrıca aldığın şu hayat
fena değildir.
üstü kalsın. ''
değeri anne olunca(veya eş sahibi olunca) anlaşılan über üstün vasıf.
her zaman anlatılır. daha yeni yeni akıl bali olmaya başladığımız o çağlarda bile annenin önemi vurgulanır. bu bizim hem geleneklerimizde hemde eğitimimizde olan bir şeydir. çokta güzeldir. ama anne olunca(anne olma sürecine şahit olunca) aslında ne kadarda zor olduğunu anlıyorsunuz.
bir anne için;
gece uykusu yoktur,
kontrolü dışındaki tüm sesler onun(bebeği) için ızdıraptır,
dışarı çıkıp gezmek vakit geçirmek (eskisi gibi)mümkün değildir,
bebekle dışarı çıkmak zulümdür. insanlar-araçlar size kolaylık göstermezler,
ev işleri sekteye uğrar.
bunun gibi birçok sıkıntı. çocuk her döneminde, her yaşında anneyi bi ayrı zorlar. o sebepten annenin kıymetini henüz yanımızdayken bilmek gerek.