Bizim bir akraba anneme devamlı krem getirirdi. Canım annem de bunları eline yüzüne sürerdi. Bir keresinde annemin yüzüne sürdüğü bir kremin ne kremi olduğunu merak ettiğim için üzerini okudum. Ablamın Almanca sözlüğünden çeviri yaptığımda öğrendim ki pişik kremiymiş.
artik getirmiyoruz. ne begenen (zorunda degilsiniz), ne de tesekkur eden var (dunyalari getirmiyoruz belki, ama cam sakizi coban armagani elimiz bos gelmeyelim diyoruz, bir tesekkur edilebilir). cikolata, kahve gibi seyler de degil getirdiklerimiz. markali degil belki ama magaza magaza gezip özenle giysi, oyuncak vs. secip getiriyoruz akrabalara, cocuklara vs.
not: akp'li degilim. turkiye'de oy kullanma taraftari da degilim. turkiye guzellemesi yapan, memleket hasretiyle yanip tutusan biri de degilim. türkiye 1-2 senede bir, bir kac haftaligina gezmek icin guzel, yoksa ben yerimden memnunum.
Çok değil, 20-25 sene önce açlıktan nefesleri kokan tipler,
“Almancıların” geldiği vakit
valizlerin etrafında oturup,
içlerinden Çıkacak don, atlet, çikolatalar için sevinçten gülüşürlerdi. Zamanın şartları. Perişan bir Türkiye.
Peki bunu niye aşağılayıcı şekilde anlatıyorum? Çünkü ülkemizi asırlar boyunca fakir, yoksul, garip bırakmış zihniyet,
bugün valizlerden çıkacak don, atlet, çikolatalara muhtaç olmamalarına rağmen,
geri kalmışlıklığın nedenini kendilerinde değil,
adeti yerine getiren gurbetçilerde aradıkları için.
işte bu zihniyet bugün parmaklarını kendisi hariç herkese doğrultup, hakaretler savuruyor. Türkiye, en yoksul en fakir dönemini bu zihniyet altında geçirdi. Çok şükür o kara günler geride kaldı.