allah

entry3578 galeri388
    600.
  1. allah öyle bir varlıktır ki göremezsin yahut duyamazsın ancak var olduğunu bilirsin. işte bu kadar büyüktür ki görmeden ve duymadan kalpler ve diller onu aralıksız zikrederler. hatta öyle bir varlıktır ki bu kainatı ve nimetleri sunduğu insanlardan nice nankörleri çıkmış olsa da onları affetmeye hazır bir şekilde beklemektedir. kimileri çıkıp elinde hesap makinasıyla veya sözlükle bakın bakın burada saçmalık var diye anlayamadığı yahut kavrayamadığı konuları kendince yorumlamaktadır. ya bir aç oku anlayamadıysan sor.

    --spoiler--
    ceninin sadece ve sadece ultrasonla görülebileceğini iddia etmek ise en kibar ifade ile gülünç. bazı ipuçları sizin için:

    (bkz: eski mısır)
    (bkz: mumyalama)
    (bkz: kadavra)
    (bkz: düşük)

    kurandaki embriyonun gelişimi ile ilgili anlatılanlardaki hatalara değinmiyorum bile.
    --spoiler--

    ya bu nasıl bir mantıktır? arkadaşlar elmayla armudu karıştırmamak lazım. mukaddes kitabımızda bahsedilen embriyonun gelişimini tıp alemi hayretle izlerken, ki burada bahsettiğim nasıl anne karnında 3 evreden geçişini anlatıyor, siz halen daha gelmiş eski mısırlar, mumyalama, kadavra diyorsunuz. dostum anlamadın galiba ya da okumadın direkt saldırıyorsun. kur'an direkt ama direkt nasıl oluştuğundan, rahme nasıl düştüğünden, ne zaman et giydirildiğine kadar anlatır. hadi ondan geçtim ankebut suresindeki örümceğin eviyle ilgili anlatılan. hadi onu geçtim arılarla ilgili bahsedilen onlara çizilen rotalar. hadi ondan geçtim yasin suresindeki ayın durumu, güneşin akıp gittiği gerçeği ki bilim insanları daha kaç yüz yıl önce keşfetti dünyanın etrafında güneşin değil de dünyanın güneşin etrafında döndüğünü. hadi onu da bırakalım, rum suresinin daha ilk ayetlerindeki gerçekler ve ileride olacaklarla ilgili bildirdiği bizanslıların iranı yere en yakın yerde yenecekleri hadise. aynen bizanslılar iranlıları yenmiştir hem de yere en yakın denilen dünyanın deniz seviyesine göre en alçak yerinde.

    --spoiler--
    iddia edildiği gibi atmosferin 7 kattan oluştuğunu bildirmiş ise yanılmış olan bir tanrı modelidir, tıpkı 7 gök mitini defaten tekrarlamış islamdan çok daha eski eski putperest inançlar gibi, zira 5 ana katmandan oluşmaktadır atmosfer: troposfer, stratosfer, mezosfer, termosfer, ekzosfer. sınır katmanları da dahil ettiğinizde ise sayı yedinin çok üzerine çıkar. ozon tabakası ayrı bir katman değildir, stratosferin içindedir, iyonosfer ise ekzosfer ve termosfer arasına yayılmıştır ve ayrı bir katman olarak kabul edilmez.
    --spoiler--

    atmosferle ilgili 5 katman olduğuna dair argümanlarına karşılık ben de böyle bir sunum yapmayı uygun buluyorum. ha bu böyle olsa da inanmaz onlar orası ayrı.

    --spoiler--
    Bilimsel bir kaynakta bu konu şöyle açıklanır:

    Bilim adamları atmosferin birçok katmandan oluştuğunu keşfettiler. Katmanlar, basınçları ve bunları oluşturan gazların bileşimi gibi belirgin fiziksel özelliklerle birbirlerinden farklılaşırlar... Atmosferin Dünya'ya en yakın katmanı "TROPOSFER"dir. Atmosferin toplam kütlesinin %90'ını oluşturur... Troposfer'in üzerindeki katman "STRATOSFER" dir... Stratosfer'de ultraviyole ışınlarının emildiği katmana "OZONOSFER" adı verilir... Stratosfer'in üzerindeki tabakaya ise "MEZOSFER" adı verilir... Mezosfer'in üzerinde "TERMOSFER" yer alır... iyonize olmuş gazlar Termosfer'in içinde "iYONOSFER" adı verilen başka bir katman oluştururlar... Dünya atmosferinin en dış tabakası ise 450 km. den 960 km. ye kadar uzanır. Bu katmana "EKZOSFER" adı verilir.
    --spoiler--
    1 ...
  2. 601.
  3. demiş ki allah'ın bir kulu, "en sevilmeyen tanrıdır. putlara bile o kadar kızılmıyor"

    o putların hiçbiri beni cehennemle yakmakla tehdit etmiyor, hayatıma müdahale etmiyor, insanları savaşa sürmüyor. allah-yehova-deus üçlüsü, başka hiçbir tanrının, putun sebep olmadığı kadar çok savaşa ve katliama öyle ya da böyle sebep oldu.

    beni sevmeyeni ben de sevmem. kalbimi mühürlü yaratmış hem kendi öyle diyor.
    2 ...
  4. 602.
  5. yine varlığına ve kitabında belirtilenlere ilişkin şüpheler belirtildiğinde inananları tarafından "yoldan geçen her hangi birisine sorsak eminim yüzünüze gülmekle sonuçlanan hadise meydana gelecektir" gibi destek arayışından başka bir şey ifade etmeyen cümlelerle savunulmaktadır. "isteseydi 100 kadınla evlenebilrsiniz de diyebilirdi, bu bir test değil mi" sözlerine ise gerçekten cevap veremeyeceğim. bunları sarfeden arkadaş tartıştığı kişinin "bunun bir test olmadığını düşündüğünü" anlayamamış sanırım.

    zaten bu söylenenlere cevap vermenin de fayda etmediğini görüyoruz. ilk entry'me cevap olarak "sosyal düzenle ilgili günümüz anlayışına uymayan ne vardır" sorusunu alıp ayetlerle cevapladım, evrenin mükemmel olduğu sanrısına ters düşen olgulardan bahsettim, cenindeki gelişimin islam dininden önce keşfedildiğini söyledim. buna karşılık verilen cevaplar "ultrason" gibi şeyler olunca ciddi tartışmanın ciddi ve bilgili kişilerle yapılabileceğini unuttuğumu farkettim. halen bu saçma argümana cevap bekleniyorsa kamasutra denedim begenmedim gerekli anahtar kelimeleri vermiş, oraya "otopsi" de eklenebilir belki. hamileliğinin çeşitli aşamalarında ölen kadınlar doğal olarak her dönemde tıpla ilgilenenlerin ilgisini sıradan ölülerden daha çok çekmiştir. ceninin gelişim aşamalarını incelemek için de iyi birer denektirler.

    ancak sözlük yazarlara sorular sorarak cevaplar bulacağınız bir yer, sözlük yazarları da bilmeyenleri eğitmekle yükümlü kişiler değil. burada anlatılanlar kafanızda bir ışık yaktıysa ve araştırmaya, öğrenmeye başlamak için size bir çıkış noktası sunduysa, internetin sözlükten ibaret olmadığını hatırlayıp bahsedilen olguların kökenini güvenilir kaynaklardan arayabilirsiniz. yok o ışık yanmadıysa, karanlıkta yaşamak da bir seçim meselesidir. çoğu zaman aydınlıktan daha mutlu edebilir oradakileri.

    üniversite felsefe dersleri a gelen arkadaşları bu akıl almaz başarıları sebebiyle kutluyorum. karne hediyesi olarak nacizane bir artı oyum var, kabul ederlerse sevinirim. felsefe derslerinden a ile geçen diğer arkadaşlar yine bu başlık altında sanki sadece bu büyük başarılarını yüce yaratıcı ile paylaşmak istermişcesine entry girerlerse ben takipte olucam, allah onlara da karne hediyesi babında birer artı oy bahşedecektir, söz.

    edit: kamasutra denedim begenmedim kadavra kelimesiyle benden daha iyi bir kelime vermiş, otopsinin ölüm sebebini anlamayla ilgili anlamını düşünürsek kadavra zaten daha uygun bir kelime. yeni anahtar kelime yok. ordan devam edebilirsiniz.
    1 ...
  6. 603.
  7. aslında genel itibarıyla ben kendimle çeliştim. Allah kendisi diyor benim hidayet etmediğime sen hidayet edemezsin diye. işte ben de bir insanın kafasında ampul yakabilirsem ne mutlu stratejisiyle yaklaştım. ha ampul demişken birileri gider de şimdi malum hükümetle bağlantı kurmaya kalkar ona da şaşırmam. yani bir insana insan cenini nasıl gelişiyor onu anlatıyorsun 1400 yıl önce. sonra birileri çıkıyor diyor ki mısırlar da yapmıştı. ya güzel kardeşim gözle görülemeyen bir şeyi ancak ultrason ve benzeri cihazlarla izlenebilen bir hadiseyi, hangi evrelerden hangi evrelere geçtiğini bilmek için bilim adamlarının çeşit çeşit alet edevatla ancak gözlemleyebildiği bir şeyi sen gidip mısırlar da yapmıştı dersen ben sana güldüğüm gibi evet yoldan geçen insanlar da güler. yok sana gökten melekler de indirsek sen gene inanmazsın o ayrı. bu kadar mükemmel bir düzen ister inan ister inanma ama tek başına var olamayacak kadar mükemmel. dostlarım bu bir sınavdır. ha sen bunu kabul edip etmeme hakkına sahip değilsin. 3. gözüm neden yok diyemediğin gibi, vergi vermeyeceğim diyemediğin gibi, neden babamdan değil de annemden doğdum diyemediğin gibi sınava da girmiyorum diyemezsin. zaten gözlerini açtığın an olay başlıyor. ha sen inanırsın inanmazsın bu allah'ın kusura bakma ama pek de umrunda olmaz çünkü ona fayda sağlamadığın gibi zarar da getiremezsin. ne yaparsan kendine yaparsın. bir de bana ciddiyetsiz ve bilgisiz yakıştırması yapılmış ancak sana sorarım arkadaş sende de o zaman akıl fikir yok. mantıklı ve akıllı bir insan sormalı kendisine yahu ben inanırsam ne olur inanmazsam ne olur diye. inanmak sana hiç bir zarar, yük, dert, tasa ya da borç bindirmez. hani peygamber diyor ya ben sizden bir ücret istemiyorum diye hah işte Allah da zaten borç istemiyor. ha bir de işin sonunda cennet denen ebedi mutluluk mekanı var. yok inanmam dersen direkt sana tek yön cehenneme ışınlanma sunuyor. allah varsa ki var, inananlar kazanacak, inanmayanlar kaybedecek. ama tam tersi durum varsa, hiç kimseye bir şey olmayacak. eğer ki bu konuları tartışanlar akıllı ve mantıklı kişiler olsalardı, zaten inanmamak gibi bir seçeneği seçmezlerdi. anlamayanlar için örnekleyecek olursak. bir bardak var ortada. ve senin susama ihtimalin var. ben suyu doldurmak iyidir diyorum. sen doldurmam bence mantıksız diyorsun. yahu sen suyu doldur da susarsan içersin susamazsan içmezsin.
    3 ...
  8. 604.
  9. arap'ların tanrı'ya verdiği isimlerden biri.
    0 ...
  10. 605.
  11. 606.
  12. kendisine inanmanın felsefe dersi "a" olan arkadaşlar tarafından kumarbaz argümanı (ya da pascal kumarı) ile rasyonalize edilmeye çalışılması, arkadaşların aldığı a ların felsefeye giriş dersinden olduğu izlenimini doğuruyor. pascal'ın şekillendirdiği söz konusu argümanda:

    - tanrıya inanmak ve tanrının gerçekten var olması: "sınırlı" dünya zevklerinden (buna n deniyor) mahrum kalma sonucunda "sonsuz" ahiret zevklerinin kazanılması, dolayısıyla -n + sonsuz = sonsuz bir kar elde ediliyor.

    - tanrıya inanmak ve tanrının var olmaması durumunda: sınırlı dünya zevklerinden bir hiç uğruna mahrum kalınıyor. dolayısıyla sonuçta -n zararda olunuyor.

    - tanrıya inanmamak ve tanrının gerçekten var olmaması durumunda: dünya zevkleri yanınıza kar kalıyor. oyunu +n ile kapatıyorsunuz.

    - tanrıya inanmamak ve tanrının var olması durumunda: +n - sonsuz, dolayısıyla sonsuz zararda oluyorsunuz.

    pascal buradan yola çıkarak tanrının varlığı ve yokluğu durumunda hep yanlış tercihi yapmış olan kişinin, eğer tanrıya inanıp da bu yanlışı yaptıysa -n zararı; tanrıya inanmayarak bu yanlışı yaptıysa -sonsuz zararı olacağı sonucuna varıp, en mantıklı olanın tanrıya inanmak olduğu sonucuna varıyor.

    şimdi aynı zamanda bir din adamı olan pascal'ın bu klasik felsefe argümanının sağlam gibi duran yapısını daha ayrıntılı incelediğinizde,

    birincisi:

    tanrıya inanmamak ve tanrının var olmaması durumunda, kişinin dünyevi zevklerden edindiği zevkin -n olarak belirtilmesi mantığa aykırıdır. çünkü bu durumda kişinin içinde bulunduğu gerçeklik, yani sahip olduğu tek gerçeklik olan "bu dünya", kişinin ve kişilerin bütün evrenini oluşturmaktadır. dolayısıyla burada kazanılacak olan "kar", sıfırla (yani kendini tanrı var yanılgısıyla dünya zevklerinden çeken kişinin elindekiyle) karşılaştırıldığında "sonsuzdur", 1/0 işleminin sonsuz bölünmeler gerektirmesi ve tanımlanamaz bir sonsuza sürüklenmesi durumunda olduğu gibi. bu durumda yukarıdaki dörtlüdeki bütün işlemlerin sonucu "sonsuz" çıkacaktır. tanrıya inanmak ya da inanmamak size herhengi bir kar-zarar getirmeyecektir.

    ikinci itiraz;

    kişilerin elde edecekleri getirilerin niteliksel olarak karşılaştırılamayacak olmasıdır. "zevk" veren bir şeyin matematiksel hesaplarla karşılaştırmaya sokulması zevkin göreli doğasına aykırıdır. kısaca sürekli elmalarala armutları toplayarak sonuca varmak zorunda kalırsınız.

    üçüncü itiraz ise bu argümanın, dinlerin çoğunun ve özellikle de tek kitaplı dinlerin samimiyet talebine aykırı olmasından ileri gelmektedir. ilahi dinlerin temel şartı "koşulsuz" teslimiyettir, bu durumda böyle bir hesapla inanmış kişi zaten baştan kaybedecektir. bu da en bilinen itiraz noktasını oluşturur.

    diğer yandan pascal bu argümanıyla herhangi bir dini işaret etmemiştir, dolayısıyla kişiler tanrıya inanıp inanmamak konusunda karar verirlerken inanma yolunu seçtilerse, bu sefer de doğru tanrıyı seçme problemiyle karşılaşacaklardır. dolayısıyla inanma yolunu seçen kişinin kazanma şansı, "insanlığın bu güne kadar tanımış olduğu bütün tanrılar"a bölünecektir. şu anda yeryüzünde inanılan ve bizler tarafından bilinen 100 den fazla tanrı/din vardır. bunlara mitolojik tanrılar dahil değildir. dolayısıyla güvenli bir seçim yaptığını zanneden bu çakal inananlar, çarpık matematik hesapları doğru kabul edilse bile bekledikleri mükafata ulaşmak için tombala çekmek zorundadırlar.

    felsefe karne hediyesi olarak verdiğim artı oyunu geri alıyorum.

    hakkari olur, yüksekova olur, istanbul olur, new york olur, ilk metallica konserinde bu felsefeci arkadaşlarla the god that failed eşliğinde kafa sallamak farz oldu artık. o kadar hukukumuz oldu.
    6 ...
  13. 607.
  14. olmayan bir şey hakkında laf edilmesinin garip olduğu durumlar, olmayan şeyin yokluğunun herkesçe kabul gördüğü zamanlar için geçerlidir. gerçekten p serisi bir mercedes'ten bahsetmiyoruz çünkü kimse bize p serisi mercedes'in varlığını ispat etmeye kalkışmıyor. aslında çok güzel bir benzetme olmuş bu p serisi mercedes benzetmesi. evet tanımımı yapayım formata uygun olsun:

    p serisi mercedes'tir.
    2 ...
  15. 608.
  16. Allaha inanmak ile inanmamak arasındaki farkı anlamak için pascaldan, ''n'' teoremlerinden girip insanların kafasını bulandırmak suretiyle bir sonuca varacağını zanneden kişiler, izmir'den istanbul'a mezapotamya üzerinden gitmekle aynı mantalite içerisindedirler. zeki insanlar basit cümleler ile büyük düşünceler ortaya koyarlar. uzatmadan girecek olursak zaten bir dine inanmak demek semavi bir dine inanmak demektir çünkü din denince akla gelen tanım bir peygamberi ve kitabı olan demektir yani ilahi simgeleri olmalıdır. bu da zaten 3 dine işaret eder heralde bunu tek tek açıklamaya gerek yok hangi dinler olduğunu. mukaddes kitabımızda diğer 2 din mensuplarının da müslümanlar gibi ya cennete ya da cehenneme gidecekleri belirtilmiştir. yani 3 dini de ortak bir havuza koyabiliriz. bu noktadan yaklaşalım olaya. ben ya inanırım ya inanmam. bunları da 1 ve 2 olarak adlandıralım. 1 olursa mensup olduğum dine göre yasakları neyse ona uyar, ibadet şekli neyse ona uyar kurtulurum. 2 olursa direkt kafama göre takılır cehennemde doğal gaz faturası ödemeden 4 mevsim yazı yaşarım. asla olmadığına inanmamakla beraber eğer bir yaratıcı yoksa da zaten ha 1 olmuşsun ha 2 olmuşsun her hangi bir şey farketmez. müslümanlar açısından bakacak olursak eğer sadece içki, domuz, leş ve kan dışında her şeyi yiyip içebilirim. eşim dışında kimseyle ilişkiye girmem ki hiç kimse de heralde annesini, kız kardeşini veya teyzesini önüne gelen biriyle yatan birisi olarak istemez yani karşılıklı olarak toplumsal faydası olan bir durum. günün belirli vakitlerinde yaradanımı anar ve ona şükrederek kendi hal, hareket ve düşüncelerimi de kontrol altında tutarım ki bu da sosyal toplum açısından gayet faydalı. böylece sapıkça düşüncelerde olanlar, katiller ve benzeri sosyal yapıyı bozan tipler ortadan kalkar. yılda 1 ay oruç tutarım ki bu hem bedenim için hem de nefsimin kontrolü için bana fayda sağlar. ha ömrüm ve gücüm yeterse bir kere de kabe'yi ziyaret ederim. bunların dışında bana hiç bir yükü yok diyeceğim ama diyemiyorum çünkü bunlar yükten ziyade tamamen benim manevi açıdan ve toplumun huzuru açısından zaten gerekli mevzular. bir kaç tane yasaktan uzak durmanın mükafatı olan cennet ise bunlardan feragat etmeye yeter de artar bile. dünya zevkleri dediğimiz mevzu nedir? hani öyle bir söylüyor ki bazıları sanki biz müslümanlar evde kös kös oturup sabah akşam secdede başka bir halt yapmayan tipleriz. normal standartlarda olması gereken bir müslüman olarak dostlarım her yere gidiyoruz, geziyoruz, eğleniyoruz ve bunları yaparken de içki içip maymun olmuyoruz, kimsenin karısına kızına sarkmıyoruz, eşimizi hatta kız arkadaşlarımız aldatmıyoruz, millete kazık atmıyoruz, kavgadan, husumetten ve kin'den uzak duruyoruz, dünya malı dünyada kalır diyerek para, mal, mülk hırsıyla kendimizi ve çevremizi sıkmıyoruz. biz de sizin gittiğiniz her yere gidiyoruz, herkesle oturup kalkıyoruz, her meyvanın tadına bakıyoruz. domuzdan, içkiden, zinadan uzak durmak bizi ''dünya zevkleri'' denen mevzudan çekmiyor aksine bunu ahiret için, bizi yaradana bir şükür için olduğunu farzedip ''manevi zevkleri'' yaşıyoruz çünkü önüne geleni yemek, içmek, önüne gelenle yatıp kalkmak, umarsız ve hesapsızca yaşamak hayvanlara mahsustur ve biz insanız, yaradılanların en şereflisiyiz. buna yakışır yaşamak için de tek bir ''hayat kullanma kılavuzu''muz var o da kur'an-ı kerim'dir. ''dünya zevkleri'' denen klasik hikaye kitabını zaten hayvanlar dahil herkes okuyor, siz dostlar bir de ''manevi zevkler'' denen hayat kitabını okuyun iyi gelir. ha bu arada metallica'ya bayılırım, kafa sallamışlığım da vardır. hatta üniversite'de profesyonel olmayan minik grubumla çalmışlığım da vardır. benim tavsiyem fazla uzağa gitmeden, yunus'tan, mevlana'dan, ve bir düzine daha benzerinden ufak kasideler dinlemektir. o da iyi gelir. isyan, öfke, nefret size, affetmek, tevazu ve sabır bize. bu bahsettiklerim normalde olması gerekenler. bunu sömüren anası babası belli olmayan din istismarcıları da var onları uzak tutuyorum. nasıl atatürk sömürücüleri varsa ne yazıkki mukaddes kitabımızdan, peygamberimize kadar bunları sömürenler de ne yazıkki var.
    3 ...
  17. 609.
  18. varlığı veya yokluğu tam olarak kanıtlanmamış üstün ruh.
    1 ...
  19. 610.
  20. felsefenin en basit argümanlarının en sade anlatımlarından "kafası bulanan" insanlar, tam da "anası babası belli olmayan din istismarcıları"nın hedef kitlesidir. ve bilgiye karşı bu mesafeli duruş, verilen bilgiyi anlamanın getirdiği zorluğu göğüslemek yerine olguların özünü kaçırmak pahasına örnekleri basitleştirenler, bu milletin bu "anası babası belli olmayan din istismarcıları"nın retoriklerindeki çıkmazları farketmesini ve dolayısıyla onların basitliğini görmesini engelleyen bir tutum içinde olduklarını fark etmelidirler. 0 ve 1 yerine 1 ve 2'lerle verilen şey subjektif bir seçimin uzun uzadıya anlatılmasından başka bir şey değildir, felsefi argümanlar konuların kişilerden bağımsız olarak derli toplu anlatılmasına ve böylece inanan-inanmayan bireylere değil inanılan-inanılmayan kavramlara odaklanılmasını sağlar, bu sayede insanlar düşünme pratiklerini geliştirirler ve olguları kişilerden bağımsız değerlendirme şansı yakalarlar. bir dine inanmayı "semavi bir dine inanmak" olarak basitleştirmek de aynı hastalığın ürünüdür, bu anlayışa göre "semavi", "kitabi" kelimeleri tamamen gereksiz kelimelerdir. "din" demek zaten bu demektir. din benim yaşadığım dindir ve bunun dışındakiler din değil başka bir şeydir. çünkü tanrılarını böyle fanatikçe savunanlar her zaman "din denince akla geleni" anlatırlar, halbuki din denilen şeyin objektif bir tanımı vardır ve objektifliğin her türlüsünden kaçıldığı gibi bundan da kaçılmaktadır. dinin tanımı tdk'ya göre: "Tanrı'ya, doğaüstü güçlere, çeşitli kutsal varlıklara inanmayı ve tapınmayı sistemleştiren toplumsal bir kurum, diyanet" tir. ikinci tanımı "Bu nitelikteki inançları kurallar, kurumlar, töreler ve semboller biçiminde toplayan, sağlayan düzen" dir. görüldüğü gibi ilahi bir kitaptan hiç bir yerde bahsedilmemektedir.

    tabii ki dinlerin inananlarına faydaları olmuştur, bunu saldırı amaçlı söylemiyorum gerçekten de toplumların bazı kesimleri, bizzat kendileri işin kolayına kaçmak için, ya da "kafanız bulanmasın" diyerek onları sömürüye hazır hale getiren zümreler tarafından "düşünmemeye" teşvik edilmiş kitleler, dünyada insanlığın ve diğer canlı türlerinin zararına olacak davranışlardan ancak dinlerin saldığı ahiret inancı ve korkusuyla uzak tutulabilmiştir. ancak bu dinlere inanan insanlarla bunları konuştuğunuzda, siz bu faydalardan açıkça söz edebilirken, karşınızdaki inancının doğası gereği aynı dinlerin insanlığa zararlarından bahsedememektedir. dinler tarihi boyunca din adına ortaya konmuş vahşet bu kitle tarafından ya görmezden gelinmekte ya da "ama bunda tanrının suçu yok bu insanın suçu" noktasına sabitlenmiş bir argümanla konuşmaktadırlar. tanrının bu insanların yanlışlarından sorumlu olmadığı ama yaptıkları tüm iyiliklerin özü olduğu gibi bir iddiayla mantık sınırlarını zorlamakta, mantık sınırlarını zorladıklarını söylediğinizde de "bunun mantık değil inanç meselesi" olduğunu söyleyip işin içinden sıyrılmaya kalkmaktadırlar. dinlerin insanlığa zararlarla beraber faydalar da getirmiş olması,* bu faydaların dinin yokluğunda mümkünatsız olacağı, dinsizliğin "ahlaksızlık" demek olduğu noktasına vardırılmaktadır. halbuki bu bilinçli olarak yaratılan bir ilüzyondur ve dinler üzerinden gerçekleştirilen sömürünün sürdürülmesi amacına hizmet etmesi için yaratılmaktadır. bu ilüzyonun mantıksızlığına dair kısa bir açıklama için (bkz: ahlakın olmadığı bir toplum/#6102689).

    diğer yandan "yaradılanların en şereflisi" olmak gibi bir iddia, kuran'da söz sanatının incelikli kullanımına bir örnektir. "şeref" kavramı insanlar tarafından yaratılmış bir kavramdır, dolayısıyla hayvanlarda şeref, bir "olgu" olarak değil bir "kavram" olarak yoktur. yine yukarıda bkz verdiğim entry'den, akıl sahibi insanların "insanlıklarına yakışır" yaşamaları için bir "hayat kılavuzuna ihtiyaçları olmadığı" sonucu da çıkarılabilir. işin ironik ve komik yanı bu hayat kılavuzuna sarıldığını iddia edenler (umrumda değil, ancak bunu yapan da aynı kılavuzla hareket ettiğini iddia ediyor) bu şeref, ahlak meselesinden hareket ederek şöyle başlıklar bile açabilmektedirler: ateistlerin hayvanlardan da daha sapık olması. buyur burdan yak.

    "manevi zevkler" denen zevklerin yalnızca din ile mümkün olduğunu zannetmek ya da iddia etmekse farklı bir tartışma konusu. ben kendimi bu dünyayla bir hissedebiliyorum, doğayla başbaşa kaldığım zaman, bilinç denen şeyle diğer canlıları şerefli-şerefsiz diye kategorize etmeden, kendimi, şeref denen kavramı düşünmeksizin içinde bulunduğum ortamın bir parçası gibi hissedebiliyorum. ve bu benim için "mükemmel" doğayı yaratan bir varlığa hayranlık duygusuyla değil, kusurlarıyla ve kusurlarımla birlikte bu doğanın içinde "var olduğum" duygusuyla bir manevi hazza dönüşüyor ki, sürekli dışsal bir kuvvetin izini arayan kişiler için o kuvvetin doğanın ta kendisi olduğunu hissedememelerinin getirdiği eksiklik, işte o pascal'ın sonsuz kaybına eş değer oluyor benim için.

    allah'a inanmamayı "isyan, öfke ve nefret" olarak tanımlamaksa, inanılan tanrı adına pompalanan düşüncelerin yanı sıra yukarıda bahsettiğim manevi hazzın yakınından geçilmemiş olmasıyla ilişkili diye düşünüyorum. ve dinsiz halimle ve tam da dine inanmadığım için bu tepkiyi anlıyorum ve insanları eksiklikleri, yaşayamadıkları, deneyimlyemedikleri sebebiyle kınamamak gerektiğini bir mümin olarak değil bir "insan" olarak bildiğim için hoş görüyorum.

    son olarak metallica konserinde the god that failed eşliğinde kafa sallama davetimin nedeni bu #6796098 entryde

    --spoiler--
    allah tarafından gönderilmiş kitabı okuduğundan metallica'nın hakkari yüksekovada konser vereceğine duyduğum kadar şüphe duyduğum kişiler
    --spoiler--

    metallica'nın örnek verilmiş olmasıdır. yoksa "çok uzağa gitmeden" "mevlana'nın ateistlere 'sen gelme' diyeceğinden şüphe ettiğim kadar" falan denmiş olsaydı, ben de ona göre bir davette bulunurdum.

    bitti.
    2 ...
  21. 611.
  22. Kendinden bir paye vermeseydi bu kadar güzel olurmuydu insanlar , bu kadar sevebilirmiydik birbirimizi...Varlığımızın yegane nedeni,asla geri döndürülmeyceğimiz,sığınabileceğimiz tek kapının sahibi.
    4 ...
  23. 612.
  24. merak ettiğim bir konu var.

    islam'da var mıdır yok mudur bilemem... allah kelimesi metinlerde büyük yazılır inananlar ve dindar kesim tarafından. eminim sözlükteki yazarlar arasında günlük hayatta böyle kullananlar vardır. günah mıdır küçük harfle yazmak değil midir bilemem... yada peşisıra yazılan (cc) kısaltmasının eklenip eklenmemesi...

    küçük harfin mecburiyetten olduğu sözlükte onun ismini böyle kullanmak, onu anlatmaya veya savunmaya çalışmaktan daha mı az önemlidir?

    sadece merak...
    2 ...
  25. 613.
  26. yokdan var edebilen ilmi ve gücü sonsuz olan başlangıcı ve sonu olmayan yüce yaratıcı.
    1 ...
  27. 614.
  28. allah'ın varlığı kesin olmadığı gibi garantisi de kesin değildir.

    meleklerden sıkılıp cinleri, cinlerden sıkılıp insanları yaratan allah'ın tüm dünya hayatı bittiğinde başka canlı yaratmayacağının garantisi nasıl olur? sonsuza kadar insan, allah ve varlığıyla mı yaşayacağız?

    bildiğim kadarıyla allah tevbeyi sevendir. ''günahsız bir toplum olsaydı onları helak eder ve günah işleyen ama tevbe eden toplum yaratırdım'' sözünün sahibidir. e pekala o zaman allah tevbesiz ne yapacak? cevabı belli cennette günahsızca yaşayan insanı helak edip yeni günah işleyen ama tevbe eden toplum yaratacak.

    acılar gerçektir.
    1 ...
  29. 615.
  30. Eger yeryuzundeki agaclar kalem olsa, denizler murekkep olsa ve yedi misli deniz de yedekte bulunup yazilsa yine de Allah'in sozleri bitmezdi. Dogrusu Allah gucludur, hakim'dir.LOKMÂN - 27 .
    2 ...
  31. 616.
  32. tanrı,rab,hüda,ilah diye sıfatlandırılan birşeyler istenen ve beklenen sonsuz güç herşey yok olacak bir o kalacak...
    0 ...
  33. 617.
  34. 618.
  35. eski Mısırlıların "sin" adını verdiği(bkz. Kur'an'daki YA SiN suresi) ve eski putperest Arapların ise "AL-ILAH" adını verdikleri ay tanrısı AL-ILAH ve onun 3 kızı Al-LAt,Al-Uzza,Manat
    (bkz Kuran 53:19-20)

    Bir de genelde bazı islami parti sembollerinde Al-lah ın kızlarının adı Al-lat Al-uzat ve Al-manat..3 yıldız olarak sembolize edilmiştir(islam and Arabs, Rom Landau, 1958 p 11-21). Kuran da bu konuya gönderme yapılmıştır..(53:19-20) bulunan kalıntılarda islamiyet öncesi döneme ait Al-ilah ı simgeleyen yaşlı sakallı bir adam üzerinde büyük bir ay sembolü ve önünde 3 kızı Al-lat,Al-uzat,Al-Manat bulunmuştur.(archeology of world religions Jack finegan)

    Putperest Araplar islamiyet önce Kabe de 360 tane puta tapıyordu bunlardan birisinin ismi Al-ilah idi(bugünkü şekliyle Allah)(Who Is This Allah?, G. J. O. Moshay, 1994, p 138, A Restatement of The History of Islam & Muslims, Sayed A. A. Razwy, Muslim, The State of Religion in Pre-Islamic Arabia, p19-20 1997,First encyclopedia of islam, 1987, Islam, p. 587-591)

    Hatta Muhammed in babasının ismi Abdullah yani Abd-Allah(Al-ilah) idi.Bu Al-ilah a Kabe de kara taşın yanında ibadet ediliyordu(The Archeology of World religions, Jack Finegan, 1952, p482-485, 492)

    Arapça da Tanrı kelimesinin anlamı tam olarak "ilah" tır...(The Encyclopedia of islam, New Edition, Edited By B. Lewis, V. L. Menage, Ch. Pellat And J. Schacht, 1971, ALLAH, page 406)

    Araplar islamiyet öncesi dönemde Kabe deki 360 tane put arasından en yükseği,en güçlüsü olarak ay tanrısını görüyor ve buna Al-ilah (En güçlü ilah) şeklinde ellerini iki yana açarak dua ediyorlardı...yani Arapça da "ilah" olan Tanrı kelimesi islamiyetle beraber "Allah" a dönüştürüldü.(southern Arabia, Carleton S. Coon, Washington, D.C. Smithsonian, 1944, p.399) (Çeşitli Arap kabileleri aslında bu ay Tanrısına değişik adlar veriyordu bunlardan bazıları "Sin","Hubal",ve Kureyş te Al-ilah. Dilbilimciler "Allah" kelimesinin "Al-ilah" tan türediğini söylerler.(.islam Muhammed and his religion, Arthur Jeffery, 1958, p 85,Muhammad at Mecca, W. Montgomery Watt, 1953, p 23-29)

    "Allah" kelimesi islamiyetten önceki Arap yazıtlarında bulunmuştur(Encyclopedia Britannica, I:643)

    Muhammed bu 360 tane puttan birisinin,ay Tanrısı olan en güçlüsünün ismini alıp tek olduğunu söylüyordu. "Al-ilah tan başka ilah yoktur"(The hajj, F. E. Peters, p 3-41, 1994) Hz. Muhammed böylece Al-ilah ı tek Tanrı olarak ilan etti ve diğer putlara tapınmayı yasakladı.

    islamiyet öncesi bazı putperestlerin ilginç gelenekleri vardı bunlar Ramazan dedikleri ayda 1 ay oruç tutarlar,Mekke ye Hacca gidip Kabe nin etrafında 7 kez dönerler,"Kara Taş" ı kutsal sayar onu öper ve günde 4 veya 5 vakit namaz(salat) kılarlar şeytan taşlarlardı.Tabi bunlar Kuran da da bulunur (Is Allah the same God as The God of Bible?, M. J. Afshari, p 6, 8-9,islam, Beliefs And Observances, Caesar E. Farah,)

    Ayrıca namazdan önce bugünkü islamiyet dünyasında olduğu gibi abdest alma gelenekleri vardı..Burunlarına su çekerlerdi,ellerini dirseklerine kadar yıkardı bunlar eski putperest Arapların abdest alma şekliydi
    Bu gelenekler yahudi ya da hristiyan kültürlerinde yoktur.oruç bilindiği gibi hristiyanlıkta da vardır fakat "belli bir ayda oruç tutma" geleneği Arap putperestlerinin eski bir geleneğiydi.

    Ayrıca Kabe eldeki kanıtlara göre ibrahim peygamber tarafından yapılmamıştır,Yaklaşık MÖ800 lü yıllarda yapıldığı bilinmektedir.Ayrıca Kabe hiçbir zaman yahudiler ve hristiyanlar tarafından kutsal sayılmamıştır.Zaten Kabe ile ilgili Kutsal Kitap ta(Kitab-ı mukaddes) tek bir ayet bile yoktur
    Kabe MÖ800 lü yıllardan sonra putperestler tarafından "Al-ilah ın evi" olarak anılmaya başlanmıştır(A Guide to the contents of Quran Faruq Sherif, Reading, 1995, pgs. 21-22., Muslim)

    islamiyetten önce tapınılan Allah ın birçok sıfatı vardı putperestler özellikle Al-ilah için şunları söylüyordu: "Dünyanın yaratıcısı,Havadan yağmur indirici,yerden dane çıkarıcı,Kabe nin efendisi"(God and Man in the Quran, Toshihiko Izutsu, Chapter 4: Allah, p96-119, 1980)

    Hz.Muhammed zamanında ve ondan önceki 5-6 yıllık dönemde putperest Mekke liler hristiyanlardan tek tanrılı dini öğrenmeye çalışıyorlardı ve Hristiyanlarla temas halindeydiler(1. Muhammads Mecca, W. Montgomery Watt, Chapter 3: Religion In Pre-Islamic Arabia, p26-45)

    Ay tanrısını ifade eden "Al-ilah" kelimesi islamiyet öncesi dönemde Arap şiirlerinde yaygın olarak kullanılıyordu(Encyclopedia of Islam, eds. Lewis, Menage, Pellat, Schacht; Leiden: E.J.Brill, 1971, III:1093)

    Kuran da da aslında Al-ilah tan başka ilah olmadığını söyler ve Al-ilah tan başka,putlara aya güneşe tapınılmasını yasaklar.Arkeologlar ve tarihçiler Hz. Muhammed Kureyş teki bu Ay Tanrısı kültünü hristiyanlardan ve yahudilerden etkilenerek kesin bir tek Tanrılı dine çevirdiğini belirtir.Fakat Kuran da Allah bazı bölümlerde ilginç şekilde kendi kendine yemin etmektedir...Yemin bilindiği gibi eden kişinin kendisinden üzerinde ya da kendisinden güçlü bir varlığa edilir...
    3 ...
  36. 619.
  37. 99 bilinmeyenli bir ahlak denklemi.

    hoca muhammed fena bir soru sormuş.
    1 ...
  38. 620.
  39. Bazen açılan elleri boş çeviren yaratıcı varlık.
    0 ...
  40. 621.
  41. bir gün herkes yüce allahın huzuruna toplanacak, kimileri terazi'de tartılacak kimileri direk hak ettiği yere gidecektir, orası ya cennettir veya cehennem.
    1 ...
  42. 622.
  43. Yerleri gökleri yaratmış tektir.
    (bkz: Allahüekber).
    2 ...
  44. 623.
  45. eğer dediklerinde ciddiyse, sıçtık.
    2 ...
  46. 624.
  47. varliginin kanitlanmasini bekleyenleri anlamakta gucluk cektigim. fen bilimlerinden bahsetmiyoruz, hubble teleskop ile uzayin ve evrenin derinliklerine zoom edip kendisini gorebilecegimizi mi dusunuyorlar anlayamiyorum ya da ekstra boyutlari veya paralel evrenleri gormemizi saglayan bir cihaz gelistirilir belki de o zaman cennet, cehennem, cinler alemi onumuze dokulur belki. bu bir inanc meselesidir, kendi mantigin veya altinci his diyelim ya da her ne ise, kendi yargi sisteminiz ile bir sonuca varir, inanir veya inanmazsiniz, daha cok felsefik ve dini bir boyutu vardir bu yargi surecinin. ama varligi veya yoklugunun kanitlandigini dusunun bir an, e ne anlami kaldi artik herseyin, herkes musluman oldu, hristiyan oldu ya da ateist oldu. sinava girdiginde herkesin elinde cevap anahtari var bir dusunun, bulmacanin herseyi elinizin altinda. ne bu simdi? benim amacim bu entry ile yaraticinin var olup olmadigini tartismak degil, bu konuda fikrimi belli edecek bir cumle sarfettigimi de dusunmuyorum bu yazi icerisinde. benim derdim hala yaraticinin varligina inanmak veya inanmamak icin bir kanit bekleyenler ile.

    edit:typo
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük