aslında insanlar onu kendileri var etmişlerdir. şimdi burda iki kelam etmek isterim tabii dinlerseniz.
yolda giderken birine sorun "bana allah'ın varlığını kanıtlayabilir misin ?" diye muhtemelen. "siktirgit ateist misin nesin" diyecektir. hiçbir şekilde varlığı ispatlanamayan mucizeleri sadece safsatalardan ibaret olan bir varlığa inanıyorsunuz.
biraz örneklerle açıklayalım çoğu fizikçi allah'a inanmaz ne için ? çünkü yoktan hiçbir şey var edilemez. cern diye bir deney yapıyorlar yoktan var edebilmek için eğer başarılı olursa. allah'ın varlığına inanacaklar gayet mantıklı gerçekten bilim sonucunda ortaya somut bir kanıt çıkıyor; ama şu an hiçbir kanıtın gerçekliği kesin değil.
"biz allah'ı anlayacak kadar zeki değiliz" evet çoğu dindar insanlardan bu lafı duyuyorum. adamların dogmatik inancı yetmezmiş gibi. kafasına bir şey takıldığında veya çelişkiye düştüğünde. "biz onu anlayamayız" deyip geçiyor. geçen gün biriyle konuşuyordum. aramızda şu diyalog geçti;
adam: hava koşulları gayet musait yağmur neden yağmıyor ?
whipper: ne bileyim meteoroloji uzmanımıyım ben ?
adam: çünkü allah istemiyor
whipper: ne alakası var ?
adam: ateist misin lan sen ateist misin ? (gayet sinirli bakışlarla)
nasıl olsa kendi içinde onu düşünsede anlayamaz. tüm sebepleri allah'a havale ediyor. körü körüne inanıyor. hiçbir şeyi yargılamadığı ve düşünmediği için de kafasında soru işareti kalmıyor. bir şeyi anlayamadan nasıl onun varlığından emin olabilirsin ki.bu resmen beyin yıkama başka hiçbir şey değil.
bazı insanların düşünceside şu yönde oluyor. "allah'a inanırsam hiçbir şey kaybetmem; ama inanmazsam çok şey kaybederim" bu nasıl bir düşünce tarzıdır. hani içimde ufak bir göt korkusu var ama inandığımda söylenemez. bu aynı şeye benziyor. hani insanlar 50'sine kadar hiçbir şeyi sikine takmadan yaşarda. ölüm korkusu bastırınca saç sakal bırakıp hacca, cuma ve bayram namazlarına gider. bu zamana kadar hiçbir şeyi umursamadım. bundan sonra hani varsa belki bir umut cennet denilen yere giderim. sen gençliğinden beri o kadar boku ye bir kere bile namaz kılma, ölüm korkusu etrafı sardım mı dincinin kralıyım triplerine gir. aferin. neyse, fazla takılmayacağım bu hususta.
insanlar allah'ı yarattılar. çünkü çoğu insanı kötülüklerden uzak tutacak bir sebep gerekliydi. her insan dindar olursa ahirete inanmak zorunda kalacaktı ve herkes yaptığının bu dünyada olmasada diğer tarafta cezası olduğunu bilecekti. insanların ahiret inancı onları hırsızlıktan, cinayetten, tecavüzden ve aklıma gelmeyen daha nice kötü davranışlardan koruyacaktı. evet, gayet mantıklı neden ihtiyaç duyulduğu.
ülkeler bir ara din ile yönetiliyordu şimdi o çağlara karanlık çağ diyorlar. neden ? dindar insanlar hiçbir şeyi yargılamayıp, düşünmeyip dogmatik şekilde allah'a inandıkları için. aklını zerre kullanmadığı ve tabii ki daha zeki insanların himayesi altında kaldıkları için. böyle yaşamaya devam edin. dindar olmaya devam edin sizi temin ederim ki hep ezileceksiniz.
vay babam vay. madem insan aklıyla kusursuz bir nizam yaratabilmiş allah'ı yaratabiliyor, bir tane göz yapın bütün akıl sahipleri. toplanın hepiniz ve sadece tek bir tane göz yapın.
ben işte o zaman vareden yüzünden ezilmelerimden vazgeçeceğim.
Göz müthiş bir organdır.
Allah gözü yaratacak kudrete ancak sahip olandır inanışlarda..
Eeee o zaman bende allah gibi gözü yaratabilen bir varlığın yaratıcısı olduğunu düşünürüm..Bu böyle uzar gider.
Boku bokuna inanmayın.
Adam gibi sebeplerden inanın bari Allah a.
varlığını bilim ispatlayamıyormuş.
bilim yokluğu ispatlasın o zaman.
madem inananlar 'sus öyle soru mu olur, ateist misin' savunmasını yapıyor, inanmayanlar da 'olsa bu kadar karmaşa olur muydu' ezberinden başka bir şey söylesinler.
Bize göre, yani beş duyulu birimlere göre, içinde
yaşadığımız bir evren; ve gene bize göre makro-mikro sayısız
alemler mevcuttur. Ancak dikkat edelim, bütün bunlar, hep,
gözle algıladığımız verilere göre, böyledir!
Oysa şu içinde bulunduğunuz mekanı alsalar, tavanını açarak,
altmış milyar defa büyütme kapasitesi olan elektron
mikroskobunun lamına oturtsalar.
Ve sonra da siz geçip o mikroskobun üzerinden, az önce
içinde bulunduğunuz mekana baksanız.
Acaba ne görüyor olacaksınız?
Bir milyar defa büyütme ile biz bir cismi değil, o cismin
atom bileşenlerini görürüz! Hele, bu sayı 60 milyara
ulaştığında gözümüzde bütün insanlar, eşyalar, koltuklar
veya odadaki diğer cisimler tamamiyle kaybolacak,
beynimizin vereceği hüküm tümüyle değişecektir!
Gayrı ihtiyarî ağzımızdan şu sözler dökülecektir; Aaa,
burada hiçbir şey yokmuş. şuraya bak, sadece atomlardan,
onların çevresinde dönen elektronlardan başka bir şey
göremiyoruz. Peki nereye gitti bunca insan ve eşya!?
Bu konuşmayı yapan beyin, az önce, mikroskoba bakmadan
evvel, burada insanlar ve eşyalar var diyen beynin ta kendisidir!
Beyin aynı beyindir de, değişen sadece algılama boyutu ve
algılama aracına getirilen ek kapasitedir!
Demek ki beyin önce, mevcut algılama aracına göre çeşitli
şekillerde ve insanların varlığına dair hükümler verirken;
algılama aracının kapasitesi genişletildiği anda, bu hükmünü
değiştirerek, burada atomlardan, çekirdek etrafında dönen
sayısız elektronlardan başka birşey yok şeklinde yargıya varmaktadır.
Acaba, biz, bu güçlendirilmiş mercekler dizini ile yani elektron
mikroskobu ile yaşamak, böyle doğup böyle ölmek zorunda
olsaydık. şimdi hala, bugün varlığını iddia ettiğimiz
şeylerin mevcudiyetini iddia edebilecek miydik? Yoksa,
üzerinde yaşadığımız dünyanın, uzayın ve algıladığımız her
şeyin, atomların birleşmesinden meydana gelmiş tek bir yapı
olduğunu mu savunacaktık?
şayet beynimiz; altmış milyar büyütme kapasitesine sahip
bir elektron mikroskobu yerine, on trilyon defa büyütme kapasitesine
sahip bir elektron mikroskobu ile evrene bakmak durumunda
olsaydı; biz, gene ayrı ayrı cisimlerin, insanların
varlığından sözedebilecek miydik?
Yoksa, algılayacağımız, mevcut, bölünmez, parçalanmaz,
süregiden sonsuz, sınırsız tek mi olacaktı?
Gerçekte, mevcut olan tek, bölünmez, parçalanmaz,
sınırsız - sonsuz olan tek tir! Ahad dır. eşi, misli, benzeri,
mikro ya da makro planda kendisinin dışında hiçbir şey
olmayan Allah' dır.
--spoiler--
alemlerin rabbi
--spoiler--
varlığına iman etmek için onca delil varken, asi olmak için bu kadar direnilmesini anlamak güç. adaletine güvenmek bu kadar mı zor? merak etmeyin alemleri yaratan adil yargılamak konusunda aciz değil.
Allah : O'nun zat ve özel ismidir. Diğer isimler fiilleri, sıfatları ve tecellileri ile ilgilidir.
Allah : The one Almighty who alone is worthy of worship.
Cenab-ı Hak buyuruyor:
"En güzel isimler Allah'ındır. O halde O'na o güzel isimlerle dua edin. Onun isimleri hakkında eğri yola gidenleri bırakın. Onlar yapmakta olduklarının cezasına çarptırılacaklardır." (3)
Kur'an'daki Esma'ül Hüsna'dan ilk inen isimdir. Çünkü ilk inen ayet besmeledir. Allah'ın doksan dokuz isminin en büyüğüdür.
Hz. Ebu Hüreyre (r.a) anlatıyor:
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah'ın doksan dokuz ismi vardır. Kim ezberlerse cennete girer. Allah tektir, teki sever." (5)
Esmâ'ül Hüsna'nın bütün anlamını içinde toplar. Yüce Yaratıcı'nın diğer bütün isimlerini kapsar. Bu yüzden el-Esmau'l-hüsna olarak bilinen bütün isim ve sıfatlar bu ada yandırılır. Bu nedenle "Rahman, Rahim, Aziz, Gaffar, Kahir Allah'ın adlarındandır deriz. " Ama Allah, Rahman'ın adlarındandır" demeyiz. (1)
Allah isimi Kur'an'da 2697 yerde geçmektedir. (2)
Allah'ın güzel isimleri vardır. En güzel isimler O'nundur. Gerçi Allah zatında birdir ve zatının ismi Allah'dır. Fakat sayı olan bir gibi eşi ve benzeri bulunabilecek şekilde bir birlikle değil, eşi ve benzeri bulunmayan üstün bir birlikle birdir. Zatında yalnızca vahid değil, birdir: ilâhî hitapta yer alan "Biz, şehadet ettik, yarattık." gibi çoğul kiplerindeki azamet ve ihtişam, işte ilâhî sıfat ve isimlerin bir araya gelmesinden doğan azamet ve yüceliği dile getirir ki, Allah yüce ismi, bütün bu sıfat ve isimlerin hepsini içine alan bir yüce isimdir. Allah ismi, Allah'ın kendisi gibi, eşi ve benzeri olmayan bir isimdir. Sıfat ve isimlerin çokluğu, zatın çokluğunu gerektirmeyeceğinden o isim ve sıfatların her biri Allah'ın eşsiz özelliklerinden birine delalet eder. Âdem'e öğretilen de isimlerin en güzelleridir.En güzel isimler Allah'a mahsustur. Öyleyse ey müminler, O'na o isimlerle dua ediniz, O'nu onlarla çağırınız veya O'nu bu güzel isimlerle adlandırıp anınız. Ve O'nun isimlerinde yamukluk edenleri terk ediniz. (4)
Bu isimle çağrılan bir başka varlık olmamıştır, olmayacaktır da.
Tenbih : Kul, Allah'a bütün kalbiyle bağlanmalıdır. Gözü O'ndan başkasını görmemeli, O'ndan başkasına iltifat eylememeli, O'ndan başka hiç kimseden bir dilekte bulunmamalı, O'ndan başkasından korkmamalıdır. (6)
ihlasla "Yâ Allah" diye bir müslüman bu isme devam etse, duası kabul olunur. Şeytanın şerrinden emin olur. Mutluluğa erişir. Duası kabul olur. Rızkı genişler ve Allah'ın izniyle şifa bulur.
"Kuşların kaderle uçtuğu
Her yağmur tanesini bir meleğin indirdiği
Yeni doğmuş bebeğe yutkunmayı öğreten
Çimene yeşili
Buluta maviyi
Toprağa doğurganlığı veren
Ey karıncanın kalbine bile merhameti indiren
Görünmezi gören
Bilinmezi bilen
Göğe, çarkı feleğe süreyya'ya yıldızlara kainata sığmayıp
Bir garibin kalbine giren"
--spoiler--
insnanı yaratan,onun fıtratını ve gücünü en iyi bilen,görevlerini tanzim eden,varlığının gayesini ve huzur yollarını gösteren, onun bireysel ve toplumsal hayatını en güzel şekilde düzenleyen...
seyyid kutub--çağdas uygarlıgın sorunları ve islam
--spoiler--
varlığından ve birliğinden şüphe edilmeyen, kainatın yaratıcısı ve hakimi.
ona inanmayan, ona secde etmeyenin sadece dünya hayatında bir ehemniyeti olduğu, ahir hayatında ise dünyadaki o ehemniyetin zerresi kadar bir değeri olmadığı bir gerçektir.
insan hiç bir şeye değil sadece ve sadece aynaya baktığı zaman göreceği o muhteşem yaratılış gerçeğinin bir tesadüf olduğunu düşünmeye hakkı yoktur.
o yumurtaya can verendir, o kanın pıhtılaşmasını sağlayandır, o karıncanın kendi ağırlığından 70 kat fazla taşımasını sağlayandır...
Camiye gittim kimbilir niye
Ne namaz kılmaya , ne dua etmeye
Eskiden bir kilim yurutmustum
O eskidi, gittim yenisini yurutmeye.
2
Irmaklarından şaraplar akacak diyorsun
Cenneti ala meyhane midir?
Her kuluna iki huri vereceğim diyorsun
Cenneti ala kerhane midir?
3
Cennette huriler varmış, kara gözlü
içkinin de ordaymış en güzeli
Desene biz çoktan cennetlik olmuşuz
Bak bir yanda şarap, bir yanda sevgili..
4
Sarhoş ve sevenler yanacakmış, hadi boşver;
Sanmam ki bu söz doğru,bırak söylesin eller
Sarhoşları, aşıkları Tanrım yakacaksa,
Cennet için avcum kadar ayrılmalı bir yer
5
Dünyada akla değer veren yok madem,
Aklı az olanın parası çok madem,
Getir şu şarabı, alın aklımızı:
Belki böyle beğenir bizi el alem!
6
Kim senin yasalarını çiğnemedi ki söyle
Günahsız bir ömrün tadı ne ki söyle
Yaptığım kötülüğü, kötülükle ödersen sen
Sen ile ben aramda ne fark kalır ki söyle
Kim görmüş o cenneti, cehennemi?
Kim gitmiş de getirmiş haberini?
Kimselerin bilmediği bir dünya
Özlenmeye, korkulmaya değer mi?
Dert içinde sevinci bul da yaşa;
Haksız düzende haklı ol da yaşa;
Sonu nasıl olsa yokluk dünyanın,
Varından, yoğundan kurtul da yaşa.
Bulut geldi; lalede bir renk bir renk
Şimdi kızıl şarap içmemiz gerek.
Şu seyrettiğin serin yeşillikler
Yarın senin toprağında bitecek.
7
Bu dünyadan başka bir dünya yok, arama;
Senden benden başka düşünen yok, arama!
Vaz geç ötelerden, yorma kendini:
O var sandığın şey yok mu, o yok arama!
8
Sevgiyle yoğurulmamışsa yüreğin,
Tekkede manastırda eremezsin.
Bir kez gerçekten sevdin mi bu dünyada,
Cennetin, Cehennemin üstündesin.
9
Yoğurulurken çamurum, sence de belliydi özüm,
Ne günah işleyeceksem, biliyordun onu tüm.
Yargın olmazsa eğer, işleyemez kimse suç ;
Neden öyleyse kıyamette yakarsın a gözüm?
10
Ben ne camiye yararım, ne havraya!
Bir başka hamur benimki, başka maya.
Yoksul gavur, çirkin orospu gibiyim:
Ne din umrumda, ne cennet, ne dünya!
11
Tanrı, cennette şarap içeceksin, der;
Aynı tanrı nasıl şarabı haram eder?
Hamza bir Arab'ın devesini öldürmüş:
Şarabı yalnız ona haram etmiş peygamber.
12
Ferman sende ama guzel ya$amak bizde
Senden ayigiz bu sarhoş halimizle
Sen insan kani içersin biz uzum kani
insaf be sultanim kotuluk hangimizde
13
Bu varlık denizi nerden gelmiş bilen yok;
Öyle büyük bir inci ki bu büyük sır delen yok;
Herkes aklına eseni söylemiş durmuş,
işin kaynağına giden yolu bulan yok.
herşeye gücü yeten, ezeli ve ebedi olan. herşey birşeyden geldi ve herşey yine o'na döndürülecek.
herşeyin merkezinde olan tek bir varlık var.
yaşamın merkezinde, ruhun merkezinde, olayların merkezinde o var.
hayatın her anında bulunan, tüm çıkmazlarımıza, boşluklarımıza istenildiğinde cömertçe deva olan tek varlık.
egomuzdan biraz sıyrılıp, benlikten biraz kopup, kendimize ve dünyaya bakma yeteneğine eriştiğimizde yaşananların bir ilüzyondan ibaret olduğunu, önemsediğimiz, uğrunda ölebileceğimiz şeylerinse aslında geçici fani metalar olduğunu anlarız.
burada devreye sorgulayan, neden arayan insan için onu yeryüzünde en iyi tanıyan varlık girer.
o'na inanmak hayatın özünü oluşturur. o'nun takdiriyle insan huzur bulur. yoksa neden ben daha fakirim, neden sağlıksızım, neden ben gibi sorularla hayatımız nevrotik, psikotik, paranoyak bir şekilde devam eder ve son bulur.
ona inanan, güvenen, fani dünyanın çok ciddiye alınmaması gerektiğini, aynı zamanda bu yerin bir fırsatlar diyarı olduğunu, çok şeyler kazanabileceğini de anlar.
andromeda galaksisine komşu olan samanyolu galaksisinin iki sarmal kolundan kısa olanının sonuna yakın bir yerde dönüp duran kendi halinde bir yıldızın, yörüngesine dizdiği bi kaç gezegenden biri olan aha şu dünya denilen tozda yaşayan insan ırkından, kadın olanının kafa kıllarını göstermesinden hazetmeyen yaratıcı.