--spoiler--
o sıra karın uyanır, kahvaltısını hazırladıgın ve güzel bir sakal traşı olduğun için seni bolca öper ve servise yetişmek için 6:20'de evden çıkar. ne harika bir gün başlangıcı.
--spoiler--
alkolizmi güzel özetlemişsiniz. tam isabet hatta.
ama siz eşinizle rolleri değiştirdiğiniz için o bataktan kurtulmanız çok zor!
o saatten işe giden eşiniz değil, siz olmalısınız öncelikle!
39 yaşıma geldim. fena olmayan bir mesleğim, buna bağlı bir gelirim, çok sevdiğim, beni de çok seven bir eşim, küçük ama ferah ve sıcak bir evim, lüks olmasa da ayagımı yerden kesen ford -ford önemli- marka bir aracım var, borcum harcım yok. annem babam hayatta ve sağlıklılar, erkek kardeşim de sağlıklı, kariyerinde, işinde gücünde başarılı bir çocuk. senede iki kez bir hafta on günlük tatiller yapabiliyor, haftasonları dışarı çıkıp vakit geçirebiliyoruz, arkadaşlarımız var toplaşıp bir şeyler yiyip içiyor, piknikler yapıyor vakit geçirebiliyoruz. daha da güzeli karım hamile, bir erkek çocuğumuz olacak.
insan daha ne ister?
bu hikayede tek eksik ayvalık altınoluk tarafında 2+1 bir yazlık olmalı, akşamları domatesli makarna ve cacık yiyip, gelene gidene oraların domatesini ve havada nem olmamasını öveceğin yazları 1-2 ayını geçirebileceğin bir ev. olamaz mı, çok uzak bir ihtimal değil. peki şart mı? bence değil.
peki insan gerçekten ne ister?
bir sürü bitmesi gereken işin, katılınması gereken toplantının olduğu bir ilk yaz sabah 5:45'de uyanıp eşine kahvaltı hazırlarsın. kahvaltıdan kasıt bir haşlanmış yumurta, kızarmış iki dilim ekmek, bir parça peynir, bir kaç zeytin, iki salatalık ve çeri domates. mesaiye başlamadan önce ofisin kantininde çayını alıp doysun diye sevdiceğin, bak bu da güzel hareket. sonra su kaynatır eski usül bir sakal traşı olursun. berber sabunu köpürtmeli, jileti takıp çevirmeli eski bir makina, 2 tur geçersin. o sıra karın uyanır, kahvaltısını hazırladıgın ve güzel bir sakal traşı olduğun için seni bolca öper ve servise yetişmek için 6:20'de evden çıkar. ne harika bir gün başlangıcı. sonra bir kahve demlersin, kahvaltı sevmediği için bahçeye bakan balkona çıkar bir sigara yakarsın. artık yaz gelmek üzeredir, sessiz yeşillik içinde bir bahçeye bakan tertemiz bir balkon, taze demlenmiş bir kahve ve günün ilk sigarası. o sıra bahçedeki ağaçların arasından bir kuş bir name tutarak ötmeye başlar; baştankara mıdır, saka mıdır. galiba saka. ama ne ötmek; kuş merağı olanlar anlayacaktır bir tane bozuk ses yok; bu bir kuşsever için eski plaktan zeki müren dinlemek gibi bir şeydir. o sırada yukarda saydığın, sahip olduğun her şey, o gün yapman gereken tüm işler birden anlamını yitirir. tek arzulanan buz gibi bir viski; ya da yaz günü dolapta sogumaktan terlemiş bir şişe bira. dolapta geçen hafta tatilden dönerken aldıgın bergama tulumu da vardır. kahve de bitmek üzeredir, toplantılar zaten onlinedır, saat 7'ye gelmektedir köprü trafiği kızarmaya başlamıştır bile, hem karın akşam eve 6'dan önce gelemez, o vakte kadar elli kere duş alır kahve içer sakız çiğnersin koku moku kalmaz.
bir bira açarsın ve neler olacağını görürsün, asla tasarladıgın kadar içemez, durmayı planladığın yerde duramaz, sabah seni ne kadar sevdiğini söyleyerek çıkan kadını akşam ağzını bıçak açmayacak hale getirir, bir sonraki sabaha baş ağrısıyla, mutsuz, isteksiz bok gibi uyanırsın. bu kez o kadar teferruatlı traş olmaya ya da karına kahvaltı hazırlamaya da takatin yoktur, ayrıca karının ağzını hala bıçak açmamaktadır.
bu da güzel bir içki içme sebebi değil mi?
sabah 6:30'da bir kuşun ötüşünden, iş nasıl buralara gelebilir? alkolizm bence tam da budur.
2010 yılında kendi paramı kazanmaya başladığımdan beri başladıgım bu serüven zaman geçtikçe kontrol edilemez bir hal aldı. içimdeki sıkıntıyı bastırsın diye sorunu çözsün diye kullandığım bu arkadaş zamanla sorunun ta kendisi oldu. çok şükür yukarda bahsettiğim şeyleri kaybetmiş değilim, pek çok konuda bir kaç direkten döndüm ama destek almadan olamazdı. bir seviyeyi geçtiğinizde sosyal içici olmak, aman canım tatildeyiz ne olacak gibi bahaneler de anlamını yitiriyor.
denizden çıktığınızda soda limonla da ferahlayabiliyor, saka dinlerken kahve de çok iyi gidiyor.
Kuşkusuz ailemde hemen hemen herkes öyleydi. ilk alkolü belki 5 yaşında içmişimdir. Yıllardır tonla içerim. Son zamanlarda miktar çok artmıştı. Bağımlılığı reddetsem de öyleydim. Bir kız vardı o sıralar, gavur bir kız. O da içerdi ama benim tüketim miktarım yüzünden sorun çıkardı. Bir sabah bıraktım. Şimdi haftalardır çok nadir alkol alıyorum. Fakat kızın kendi yok. Evet.
Babam alkolikti. insanın hayatını mahvediyor alkol. Sağlık açısından bir şey diyemem babam şu an turp gibi maşallah. Hiç alkol,sigara kullanmayıp siroz olan akrabam var.
Arada bir keyif için içip dur diyebiliyorsanız olur ama haftada bir kaç kez bunu yapıyorsanız geçmiş olsun. Yol yakınken dönün.
tehlikeli bir şeydir.
bir dönem ben de kapıldım.
şapkamı önüme koyup bir seçim yapmak zorunda olduğumu düşündüm.
21 gün kuralı uygulamaya karar verdim.
105 gün boyunca sadece 21 42 63 84 ve 105. günlerde alkol alacağım dedim ve bunu başardım.
şimdi sadece haftasonları alkol alıyorum.
irade sen istersen demir gibidir.
sadece karar ver ve gücünü göster.
her akşam 3-4 bira veya bir 35lik devirmek değildir kesinlikle. akşamdan akşama veya haftada 2-3 gün içmek alkol bağımlılığı değildir, olamaz.
siz hiç uyanır uyanmaz başucunda duran alkolden bir yudum alıp öyle güne başlayan ve günün her saatin alkolün her türlüsünü fark gözetmeksizin vücuda alan insanlar gördünüz mü?
hiç ayık gezmezler. ki zaten ölümüne de sarhoş olmazlar, bu bir yaşam biçimi olmuştur adeta. 2 saat bile içmeden duramazlar. su içmez, fazla uyumaz. bitik bir hayattır. ve kurtulmak için kesinlikle tedaviye ihtiyaç duyar kişi. öyle "bırakıyorum ulan" demekle bırakılmaz.
yani 2-3 saat de olsa içmeden duruyorsanız, siz alkol bağımlısı değilsiniz. sadece çok seviyorsunuz alkolü.
alkolün sarhoş yapmak dışında tek bir iyi yanı da bağımlı olunmasının çok zor olmasıdır. binlerce kişi içer ama birkaç kişiye denk gelirsiniz bağımlı olan. her içen bağımlı değildir. olsaydı, hayatı kayardı.