bugün

hitchcock:

“ailem tiyatroyu pek severdi. son derece farklı bir aile olduğumuzu düşünüyorum. ‘uslu’ çocuklar vardır ya, işte ben onlardan biriydim. aile toplantılarında bir köşeye çekilir, saatlerce uslu uslu otururdum. olup bitenleri izlerdim. bu sayede iyi bir gözlemci oldum. hayâl gücü geniş ama yalnız bir çocuktum. oyun oynamak için tek bir arkadaş bile bulamadığımı hatırlıyorum. ben de kendi oyunlarımı keşfederek tek başıma oynardım.”
bir manavın 3.çocuğu olarak dünyaya geldi. ailesi katolik olduğundan cizvit okuluna gönderdi ama o, bir reklamcılık şirketinde çizer olmak için okulunu 14 yaşında bıraktı.
kariyerinden ilginç bir not;
42 saniyelik duş sahnesini(sapık filmindeki ünlü sahne), 1 haftada çekmiş.
nottan anlaşılacağı gibi sihirli formülün iyi bir örneğidir hitchcock;
yetenek + sıkı çalışma.
yine kariyerinden ilginç bir not; kendi yönetmiş olduğu siyah-beyaz çekilmiş bir filmi,
10 küsür yıl sonra renkli olarak daha iyi bir bütçeyle tekrar çekmiştir.
hatta bu filmler ne şanstır ki farklı tv kanallarında aynı gece gösterilmişti
geçen sene. hitchcock filmleriyle ilgili bilgilerini derinleştirmek isteyenler için
ideal bir kitap önerisi; yamuk bakmak - slavoj zizek
Filmlerinde seyirciyi oyalamayı, sürüklemeyi amaç edinen, ama bunun için tümüyle sinemasal bir anlatım tekniği geliştiren Hitchcock gerilim sinemasının en önemli yönetmeni olarak kabul edilir.

Yaratıcı kişi toplumdan farklı bir yerde olan kişidir. Başarılı olabilmek için kendini toplumdan soyutlaması gerekmez. Ama bu durumda özgünlüğünü zorlaması gerekir. başka bir deyişle yaratıcı kişi kendini toplumdan soyutlamadan artistik düşlerini gerçekleştiren kişidir. Hitchcock, yaratıcı kişinin toplumla olan iletişim sorununu en iyi biçimde çözebilen sinema ustalarından biridir.

Bazı filmleri;

Rear Window / Arka Pencere(1954);

Film tek bir mekanda geçmesine rağmen seyirciyi kavrayıp götüren, sıra dışı bir gerilim filmi. izleyenler, klostrofobi duygusuna kapılmıyor, ama filme iyiden iyiye kapılıyor. Ve Hicthcock un en iftihar ettiği filmi.

The Man Who Knew Too Much / Çok Şey Bilen Adam(1934);

Hitchcock aynı adlı iki filminden ilki, yani daha iyi olan orijinal versiyon(bana göre). Hitchcock bu filmden sonraki birçok filminde karşımıza çıkacak bir temayı ilk kez bu filmde geliştirdi; Birden, görünürde hiçbir çıkış yolu olmayan korkutucu bir durumda kalmış bir masum. Ayrıca soluk kesici kovalamacalar.

The Thirty-Nine Steps / 39 Basamak(1935);

Muhteşem bir gerilim komedisi. Mizah dolu, heyecan verici, dramatik, eğlendirici, görsel yanı güçlü, canlı ve yenilikçi bir film. Beklenmedik olanın hikayesi. Bir hız ve ışık mucizesi .Öylesine hayat dolu, sürükleyici bir olay örgüsü ki, filmin adının anlamının bile kaçmasına ramak kalmış. Sanırım bu kadar övgü yeterli bu film için.
sadece korku gerilim filmleri denince akla ilk gelen usta değil, filmleri kare kare dondurulduğunda tablo güzelliğinde sahneler oluşturan bir sinema dehasıdır.

ne zamandır izlemedim. özledim. bir saboteur patlatasım var.
Gerilim ve korku sinemasının ünlü ingiliz yönetmeni
The Pleasure Gardon" (1925- ilk), "The Lodger" (26), "The Ring" (27), "Blackmail- Şantaj" (29), "Murder- Cinayet" (30), "Number Seventeen- 17 Numara" (32), "The Man who Knew Too Much- Çok Bilen Adam" (34), "The Thirty-Nine Steps- Otuzdokuz Basamak" (35), "The Lady Vanishes- Bir Kadın Kayboldu" (38), "Rebecca" (40), "Suspicion- Şüphe" (41), "Saboteur- Sabatör" (42), "Shadow of A Doubt- Şüphenin Gölgesinde" (34), "Spellbound- Öldüren Hatıralar"- (45), "Notorious- Aşktan da Üstün" (46), "Rope- Ölüm Kararı" (48), "Stage Fright- Sahne Korkusu" (50), "Strangers on A Train- Trendeki Yabancılar" (51), "Dial M for Murder- Cinayet Var" (54), "Rear Window- Arka Pencere" (54), "The Man who Knew Too Much" (56), "Vertigo- Ölüm Korkusu" (58), "North by Northwest- Gizli Teşkilat" (59), "Psycho- Sapık" (60), "The Birds- Kuşlar" (63), "Topaz" (69), "Frenzy- Cinnet" (72).
Tüm filmlerinde tek sahne bile olsa rol alan yönetmen
'sinema, sıkıcı yerleri makaslanmış hayattır' diyerek, bir kitap dolusu bilgiyi tek bir cümleye sığdırmıştır.
söylediği pek çok söz 'sinema nedir?' Sorusunun cevabı olacak niteliktedir.

'Sinema, sıkıcı yerleri makaslanmış hayattır.' demiş mesela.
Hitchcock:

“Kiracı ilk gerçek Hitchcock filmiydi. Teknik bilgimin kökü, ‘Kiracı’daki çalışmama kadar uzanır. işin doğrusu, o zamanlarda ögrendiğim teknikler ve kamera kuralları, daha sonra da bana hizmet etmeye devam ettiler.”
torunları ile karın tadını çıkarırken:

görsel
1899-1980 yılları arasında yaşamıştır. trt nin tek kanal olduğu dönemlerde birçok filmi televizyonda gösterilmiştir. bunlardan bazıları:

Şantaj
39 Basamak
Bir Kadın Kayboldu
Rebecca
ip
Trendeki Yabancı
Arka Pencere
Sapık
Kuşlar
Topaz
Kravat

ölümünden çok sonra çekilen filmlerde bile, hitchcock un filmlerindeki kimi sahnelere gönderme yapıldığını görebiliyoruz.
sinemanın dâhilerindendir. bütün filmlerini seyretmiş ve çoğunun üzerinden bir kaç defa geçmiş birisi olarak şöyle bir şerh düşeyim:
picasso’yu taklit edenler o kadar çoktur ki onlar için söylenen “dünya her gün yeni picasso tablolarıyla doluyor” sözünü sinemaya uyarlarsak, hiçkok hakkında, büsbütün denilemezse de kısmen geçerli bir husustur, gerilim dalında ise bu söz rahatlıkla söylenebilir...

devam edeceğim...
--spoiler--
"Kötü adam ne kadar başarılıysa film de o kadar başarılıdır. Bu en önemli kuraldır."
--spoiler--

görsel
lakabı "sir" dir.*