bu konuylq bir iki gundur kafayi yedigim, biri beni durdursun.
ben hic ah aldim mi diye dusunup duruyorum.
1-ilk sevgilimi ikinci icin terk ettim. bu yanlisti.
2-eski esimle sevgililigimiz sirasinda bir iki ay gonul kaymasi yasadim. ama eski esime ara verelim dedim. cocukla kahve ictim. sonra olmayacagina inaninca eski esimle baristim. en dogru sekilde yapmaya calistim. burda ah aldigimi dusunmuyorum.
3-bir eski sevgilim beni iki gunlugune terk etmisti. o buhranda bi cocugun dudagimdan opmesine izin verdim. ama bunda da pek suclu oldugumu dusunmuyorum. zaten eski sevgilim kac defa daha buyuk boynuzlar takti bana
4-bir keresinde samimi bi kiz arkadasimin hoslandigi bi cocuk bikac ay bana yurudu. en sonunda iki haf5alik kisa bir iliskimiz oldu. ama bunun da ahlik bi durum olduguna inanmiyorum.
baska hayatim boyunca en ufak yanlisim valla yok:(
Attila ilhan'ın yazdığı ve ahmet kaya'nın bestelediği efsane şiir.
--spoiler--
ellerinde ruh gibi ah portakal kokusu
kırkmaları morsalkım göz kapakları saydam
çok vapurun battığı bir liman orospusu
bir hırsla öptüm ki ah ölürüm unutamam
ay ışığında deniz akordeon solosu
pırıl pırıl yaşadım üç dakika tastamam
--spoiler--
Rakım ve ben yine selam ederiz sizlere büyük insanlar. Bana bıraktığınız bu muhteşem eserlerden ötürü sonsuz teşekkürler...
Ah ulan var ya şimdi çıkıp bağırmak istiyorum sokaklara,tüm caddelere
hepiniz orospu çoçuğusunuz lan diye,ulan yavşaklar neyi kabul edemiyorsunuz ?
Seve seve saygı duymayı öğreneceksiniz,öğrenmiyorsanız siktirin gidin ya!
konuşmadı, hiç duymadı, açık seçik sizle takılmadı, daralmadı. ah eğleniyor kendi başına ah neşesi yeter. ah umurunda mı sandın bu dünya ah neşesi yeter.
Bir Attila ilhan şiiri. Ahmet kaya tarafından da seslendirilmiştir.
yüzünün yarısı göz kadife yansımalı
bulutlu siyah ah bulutları eflatun
o boy aynasından çıktı fransızın malı
vişne asidi vardı tadında rujunun
ah sinema yıldızı filan olmalı
ağızlığı kristal son derece uzun
bir kibrit çakıldı mı ah yağmurluklu kız
alevinden anlamlı dumanlar üfürüyor
ah çocuk yüzünde gül goncası ağız
saçlarından incecik su tozu dökülüyor
sığınak gibi derin ağaçlar gibi yalnız
karartma başlamış ışıklar örtülüyor
ellerinde ruh gibi ah portakal kokusu
kırkmaları morsalkım göz kapakları saydam
çok vapurun battığı bir liman orospusu
bir hırsla öptüm ki ah ölürüm unutamam
ay ışığında deniz akordeon solosu
pırıl pırıl yaşadım üç dakika tastamam
görkemli çadırında italyan lunaparkın
sanki zeytin düşürür yerlere gözlerini
ah tahtına kurulmuş bol sakallı bir kadın
sutyenler tutmuyor çılgın göğüslerini
kaşları ip incesi kumral kirpikleri kalın
kim görse şaşırır sakalının süslerini
tavana asılmış sosyalist saçlarından
ah sabah sabah omuzları kan içinde
işkence sonrası genç bir kadın militan
yığınlar uğulduyor hummalı gençliğinde
adı bile çıkmamış dudaklarından
doğru yaşadığının sımsıkı bilincinde ...