Büyük devletlü sultan abdülhamit han hazretleri Ülkeyi o kadar iyi yönetmiştir ki, ruslar istanbul kapısına dayanıp, hazine tam takır kalınca para ve ingiliz koruması için kıbrıs'ı satmak zorunda kalmıştır.
O zaman yüz bin gibi oldukça önemli bir türk nüfusa sahip, türk adası öylece verilmiş. Binlerce türk aile ingilizler'in insafına, daha doğrusu insafsızlığına bırakılmıştır.
"Padişah isterük!" diye çığıran çomarların biraz beyni olsa, halkın padişah için çöp kadar değeri olmadığını bu olaydan bile anlayıp, ders çıkarabilirler.
kıbrıs aslında ingiltere ye kiralanmıştır, yani de jure değil de facto verilmiştir. elbette ingiltere beklendiği gibi dünya harbi yle beraber kıbrıs ı ilhak etmiştir.
bu kiralama diplomatik açıdan pek lehimize gelişmemiştir, zira ermeni isyanları süresince bu defa da ingiltere osmanlı ya savaş açma tekliflerinde bulunmuş, bu kez de rusya buna yanaşmamıştır.
berlin antlaşması da osmanlı devleti nin diplomatik başarısı değildir, rusya nın balkanlarda siyasi alan kazanmasından çekinen avusturya nın endişelerini giderme çabasına bismarck dokunuşudur.
buna ek olarak tunus un fransa ya verilmesi de ayrı bir garipliktir.
aptülhamit'in elinde 100 yıllık gemiler filan değil, dönemin en güçlü üçüncü donanması vardı ki abdülaziz'in iktidarında devleti iflas ettirecek harcamalar pahasına kurulmuştu.
zaten ingilizlerin kıbrıs'ı savaşla almaya kalkması gibi bir durum yoktu. mesele 93 harbinde yeşilköy'e kadar gelen rusların ingiliz tehdidiyle geri sürülmesi meselesiydi. ingilizler, beleşe yardım etmek yerine, yardımlarına karşılık kıbrıs'ın kendilerine "kiralanmasını" istediler, aptülhamit de kabul etti.