aşk bizzat ruhta oluşan bir şeydir. kimi zaman olur ki aşkın nedeni dışarıdan bir neden olur. ama o zaman nedeni yitince aşk ta yiter ve biter. öyleyse birisi herhangi bir nedenden dolayı seviyor olsa, o neden ortadan kalkarsa senden kolaylıkla yüz çeviririr ve sevgide bitmiş olur. bütün sevgi türleri nedenleri yok olunca kendileri de yok olur, nedenleri artınca sevgileri de artar, nedenleri küçülünce sevgileri de küçülür ve biter. fakat ruhi olan sevgi ebedidir ve bitmez bir sevgidir.öyleyse hiçbir nedeni olmayan şeye aşk denir.
arkadaşlarla buluştuk. o da geldi (#941444). birden kanım çekildi. geleceğini biliyordum ama yine de bi tuhaf oldum.
tam dört saat, ikiyüzkırk dakika gözlerine baktım. doyamadım.
içim yanıp kavrulurken, dışım buz kesti. sanki kanım akmıyordu, put gibi kaldım...
dört saat onbeş tane sigarayı aldı götürdü...
yanımda oturuyordu. aramızda on santim vardı. ama o allahın cezası on santim bana evrenin diğer ucu gibi geldi. anlayamadım bi insana bu kadar yakınken nasıl onu kendini ona bu kadar uzak hissedersin.
sözlük, o dört saat var ya, o ikiyüzkırk dakika. işte hem cenneti hem cehennemi yaşadım.
22:00
kalktık. arkadaşlar önden gitti. biz de ağır ağır arkadam yürüdük. rabbime yalvardım hiç bitmesin cadde devamlı yürüyelim. cennete yürüyelim cehenneme yürüyelim.
ama beraber yürüyelim....
cadde boyunca ağzımı açamadım.tek kelime edemedim. ben, o en derin mevzularda bile çenesi kapanmayan, her boka illa ki bi lafı olan ben, tek bir kelime bile edemedim.
ışıklara geldik. çoğunuz bilirsiniz o allahın cezası ışıklar var ya kırmızıydı. yeşil yanması için bekliyorduk. daha doğrusu insanlar bekliyordu. hani karşıya geçmek için bir dakika bile dayanamayız ya, hemen yeşil yansın isteriz. ömrümde ilk defa istemedim. yanmasın yeşil.
yine kaldırdım kafamı semaya: rabbim hep kırmızı kalsın, yanmasın yeşil diye.
ama saniyeler tükeniyordu. her saniyeyle ben de tükeniyordum. karşıda ayrılacaktık. saniyeleri saydım. 24 23 22 .. .
yeşil yandı... işte o an yok olmak istedim
havadaki sis perdesine karışmak geçti içimden.
a$k ölüm gibidir.. a$k bittikten sonra, ili$ki öldükten sonra hala a$ıksanız, psikolojide yasın 5 safhası olarak bilinen duruma girersiniz.. inkar, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenme..
önce inkar edersiniz.. "hayır, bu a$k bitemez, o beni hala seviyor, onsuz yapamam.."
sonra öfkeden kudurmaya ba$larsınız.. her $eye, herkese öfke kusmaya ba$larsınız..
daha sonra pazarlık safhasına geçilir, a$kın beyninizde yarattığı aptalla$tırma,
primitifle$tirme sizi aptal pazarlıklara götürür.. "bir daha deneyelim, söz daha iyi olacak" gibi abuk subuk, gerçekliğine aslında sizin bile inanmayacağınız $eyler söylemeye ba$larsınız..
artık her $eyin bittiğini anlarsınız ve depresyon sürecine girilir. acınızı dindirmek için çe$itli yollara ba$vurursunuz ve deği$irsiniz..
en sonunda kabullenme safhası gelir.. artık bitmi$tir ve devam etmek gerekiyordur, zor olsa da onu bir gün illa ki unutursunuz ve bittiğini kabullenirsiniz.
a$k ölüm gibidir. ölüm, ardından tutulan yas, ve onun safhaları kadar acı verici ve gerçektir.
zamanla çeşitli pazarlıklar yapmanıza sebebiyet verir. aşık olduğunuzda zaman hemen geçsin de artık başlayalım istersiniz, onunla birlikte olduğunuzda zaman hiç geçmesin hep orada kalayım diye düşünür insan, ve ayrılık olup da hele bir de ayrılırken zamana bırakalım cevabını alırsanız o zaman zaman hemen geçsin size dönsün istersiniz diğer seçeneği hiç düşünmezsiniz bile. kısaca aşk insanı bir anda dünyanın en mutlu insanı ve bir anda da dünyanın en mutsuz insanı yapabilecek yegane şeydir.
kimi geceler sabahlamamı, kimi boş zamanlarımda şiirler yazmamı, arkadaş toplantılarında uzaklara dalıp dalıp gitmemi, konuşma şeklimin hatta bakışlarımın bile değişmesini sağlayan his.
aşk insanın kimyasının deişmesidir. miden bulanır, iştahın kapanır, o aklına gelince kalbin deli gibi çarpar, yüzünde aptal bi gülümseme belirir, uykuya dalmadan önce (son kez) onu düşünür, sabah uyandığında (ilk kez) onu hayal edersin yanında... garip bir duygudur, aslında tam olarak da açıklanamaz. ne zaman kapını çalacağını bilemezsin, ama geldi mi de bırakamazsın, bağımlılık yapar. bırakmak için tedavi gerektirir. tehlikelidir *
başının üzerindeki cennete erişmek için her uzanıldığında aşkın merhametinden nefret etmektir; o cennetin ulaşılmazlığını kendine itiraf edememek,birinin size dokunmasını beklerken dokunmaktan bir felaket gibi korkmaktır
sevip de acı çekince olunan hissiyatla alakalı bir şey. tabi kimi zaman mutlu edeni de vardır. ya da acı çektirme olayı içinde arada bir mutluluk veren şey.