behlül'ün "kendi imkanlarımı kendim yaratırım, amcamın imkanlarına ihtiyacım yok" sözü, istemeden de olsa televizyona bakmama hatta dumur olmama sebep oldu.
fabrikada çalışıp, sevgilisine bakmasını görmek isterdim.
evli bir kadın bihter behlülün aklını çelen, uzaklara kaçmakta onun fikridir. behlülün aklı başına gelmiştir amcasına böyle bir ihanet yapamaz daha duyarlı daha ahlaklı bir davranış sergilemiştir.
bihter ve behlül aşkına. nerede? aşk nerede? ikisi arasında tutkulu bir aşk yaaşanması gerekiyor değil mi. öyle yansıması gerekiyor yani. bunlar birbirlerinin gözünün içine birbirini alt etmeye uğraşan iki düşman gibi bakıyorlar. aşklarına kendileri bile inanmıyor.
diz boyu kepazelik dizisi. yiğenle uzaklara kaçma planı yatınca hemen o saniye aklına mektup geliyor. demek habersiz öylece toplanıp çıkmış olsa, yüzsüzüm hiçbirşey yok gibi valiziyle dönecek nasıl bir sevmekse o çok sevdiği adnan ının yanına ohhh zevk i sefa sizde yok öyle yiyorsa sözünde durup bir başına basıp gidecektin. yeni bölüme bakıyoruz. hayda karı, koca sarmaş dolaş, yanak yanağa ee insaf iğrençsiniz hele dur rtük e alo diyorum.
dizi:
behlül'le bihter'e cok kizilmasina ragmen, ya da özellikle o yüzden cok ilgi gören ve cok izlenen dizi. selcuk yöntem herzaman ve her yerde selcuk yöntem'dir, 'ayakta uyuyan adam' rolünde olmasina ragmen apayri bir karizmasi var. matmazel zerrin tekindor cok güzel olmamasina ragmen kibarligi ve tavirlari cok etkileyici ve cekici. kivanc tatlitug diger dizilerindeki kadar caylak ve komik degil, arada bir-iki mimik kaciyor saga sola ama o kadar kusur olsun hadi, biz affedici bi milletiz. beren saat iyi degil, ya da kötü de degil, ama o role hic olmamis.
kisisel entry: beren saat'i o role yakistiramiyor olmam, kendisini begenmedigim anlamina gelmiyor. hastasi da degilim gerci. fark etmez zaten, o role olmamis, iste o kadar.
roman:
genclerin okumasi, 'eski istanbul türkcesi' konusunda ilerleme kaydetmelerini saglayacaktir. anlasilmayan bazi kelimelere ragmen etkileyici ve sürükleyicidir.
genel:
evet söyle bir gercek vardir ki, dizi bu eserin 'günümüze uyarlanmis hali' oldugu icin romani okumaya üsenecektir henüz okumamis olanlar. ama korkmaya gerek yok, kitap elinizdeyken dizideki karakterleri aklinizdan gecirmemeniz, kendi hayal dünyaniza dalip karakterleri kendi yakistirdiginiz gibi düsünmeniz kitaptan keyif almaniza yeterli olacaktir.
türk sinemasında evvelcek edebi eserlerin sadece filmi çekilirdi, izlenirdi, biterdi, konudan fazla dışarı çıkılmazdı. şimdi öyle mi anacım.. bölüm bölüm çekiyorlar, esere sadakati bırak, eserin başlığı altında, bizzat ismi kullanarak uzun uzun eziyet veren diziler çekiliyor. sanat adına yapılsa başım üstüne, lakin kapitalizm ve '' uyutalım büyütelim milletimizi'' cinliğiyle yapılan bu işimsileri kendi çapımda kınamak için sadece izlemiyorum. offff, çok mutsuzum be Atam!
golfü yaşam biçimi olarak benimseyen behlül'ün acilen pozisyon alma teknikleri üzerine ders alması gerekiyor. o ne kadar amatör bir duruştur öyle. bihter'e hiç değinmiyorum bile.
yönetmeninin acil diziye atraksiyon katmasını dilediğim dizi. öyle hep kapı dinlemekle, ha seviştiler sevişecekler, ha adnan bey bastı basacak bu sevişgenleri, aman bihter yürümeyi öğrendi öğrenecek diye diye olmuyo bu işler. sıkıldım bak!
mesela ben olsam ki iddalıyım bu konuda,
adnan bey'in elif'e "gel sana golf öğreteyim" dediği ve elif'in de adnan bey'in koluna girdiği sahnede adnan'ın elif'i uzaklara getirmesini ve susuz geri götürmesi sahnelerini koyardım. kabul et süper olurdu.
sonra, behlül ve bihter adlı elemanları uçağa bindirirdim, derken hooppp lost adasına düşürürdüm ben o uçağı.
kate'i behlül'e aşık ederdim. sawyer'i de kate. jack'i de kate.. ahahaha bihter de hurley'le idare etsin artık. behlül de hindistan cevizleriyle oynasın golfünü. yaşam biçimiymiş ya haspanın!
nasıl?
yeminle olay olurdu.
tanım: matmazel'in odasında ruhani varlıkların oluğunu gördüğümüz dizi. dün, adnan bey matmazelin odasından çıkarken odanın tüm ışıklarını söndürdü. koridora çıkınca tüm kapıları camlı olan odanın ışıklarının hala yanıyor olduğunu gördük.
bihterin istanbul havalimanı kapalı otoparkında ki görüntüsü aslında istanbul havalimanı otoparkı değilde istinye parkın otoparkıydı.
Efendim dizide sürekli milleti bu tip konularda kandırmaktadırlar. Arabayla bir anda sarıyerdeyken kemarayı cevirirken bir anda maslakta oluyorlar. Maslakta sarıyer istikametine giderken birden levent istikametine gitmekteler. Hatta karaköydeyken birden nasıl oluyorsa 45 dklik masefade olan tarabyaya kameranın dönüş mesafesi kadar yol alıyorlar. Milleti kandırmayın. bu diziyi sarıyerlilerde izlediğini unutmyın.*
yeni bolum fragmaniyla behlul'un kaza gecirdigini dusundugum bagimlilik yapmis dizidir. ucak biletleri yandi ben ona takildim. behlul gitmemekle kendi kendini oldurmustur. saygilarimla.
behlül'ün tam anlamıyla adnan bey'e de, bihter'e de ayrı ayrı götlük yaptığı dizi. ulan ben heveslendim kaçıp gideceksiniz diye hasta hasta izliyorum, boşunaymş. bir de çok merak ediyorm haftaya ne olacak, o gösterdikleri kısacık reklamda adnan elinden telefonu düşürüyor, nihal bayılıyor. kesin behlül'e bir şey oldu yoksa o nihal başka şeye bayılmaz, demişti dersiniz.
ses izolasyonunun olmadığı odalara sahip, kapıların açık ya da kapalı olmasının hiç farketmediği dizi. artık kapı önünden geçerken içeride konuşulanların duyulması her bölümde sıradan hale gelmiştir. karakterler de hala bunu fark edememiş, normalde kapılarını hep kapamalarına ramen nedense en önemli şeyler konuşulurken kapıları açık bırakmaktadırlar.
ayrıca her bölümün sonu da aynıdır. bölüm sonunda iki kişi yakınlaşır ya da başka bir acaip olay gelişir, o sırada gergin müzik girer, birisi olaya şahit olur ve "aman tanrım o da nesi" edasıyla bön bön bakarken bölüm heyecanla biter. sonraki bölümün başında ise o "nooluyo lan orda ?!?" diye bakan adam bi anda "kanka naber" moduna girmiş, hiçbişey olmamış gibi olayı kabullenmiş, geçiştirmiş olarak bölüme başlar. yani her bölüm sonunda izleyiciye "yahu siz geçen bölüm bibok olcak sandınız ama aslında bişi yoktu ne diye heyecanlanıyosun ? sıradan olaylar bunlar gülüm" mesajı veren dizi.
lüks evler, yalılar, oluk oluk akan paralar, canı sıkılıp bütün çarşıyı eve getirmeler, doğum gününde hediye edilen araba demeye bin şahit isteyen makinalar, akşam şampanya patlatmaya paris'e gitmeler, kapıları dinleyip dedikodu yapan hizmetkar takımı, şımarık veletler, her bir şey tamam. ama bir golf eksikti en önemli klişe olarak, o da tamamlandı artık.
tüm kahpelik bihterde dir. Behlül kendini sürekli geri çekmek istemektedir. Ama bihter sürekli behlül ü gaza getirip olayları kendi istediği yöne çekmektedir.
Dizinin tek olumlu tarafı unutulmuş isimleri tekrardan hatırlatıp yeni doğan çocuklara bihter,behlül,peyker gibi isimler verilmesi olmuştur.
tren yapıyorlar resmen dallamalar. adnan bihter'e, bihter behlül'e, nihal behlül'e, matmazel adnan'a, behlül bihter'e, firdevs adnan'a, behlül o esmer dilbere. sonra hep birlikte bihter'e.
