30’zuna kadar evlenmediysen “ evde kaldın “ demektir herkes sana o gözle bakar ve seni gıcık eden sorular devam eder neden evlenmiyor’lar? Cidden mi yok hayatında biri? Çok ta güzel bir kızsın? Bunun erkek için de çevrile bilinir oysa yakışıklısın’larrr! Bıkarın herkes kendi hayatına baksın NOKTA.. *
Aslında bunun 20 den sonra anlaşılması gerekiyor ama geç bir versionu olarak elalem ne der korkusu diyorum.
Dostoyevski nin bile büyük bir ileri görüşlülükle -ki o zamanki rusya toplumunun ne kadar gelenekselci olduğu malum- budalılık olarak tanımladığı şeydir elalem ne der korkusu.
insanın en büyük budalalığı der dostoyevski, başkaları ne der diye korktuğu için yapmaktan vazgeçtiği şeylerdir.
Öyleyse dostlarım bize de Dostoyevskinin 19. yy da söylediği bu sözü uygulamak düşüyor.
Televizyonda başkalarına yapılan adaletsizlikleri izlerken ne kadar sinirlendiğinizi, gerildiğinizi biliyorum
Peki dışarıdaki insanların, sizin ruhunuz ve benliğiniz üzerinde kurduğu tahakkümden ve üstünüzde hiçbir hakları olmadığı halde, sizi kısıtladıkları zihninizdeki onca şeyden daha büyük bir adaletsizlik ne olabilir.
Ruhunu ve zihnini toplumun ve elalemin prangalarından ve zindanından özgürleştirmeye teşebbüs bile etmeyenlerin, zihinlerinden dökülen kelimelerin başkalarına ne kadar faydası dokunabilir.
Öyleyse yarından başlayarak başkaları ne der korkusu ile yapmaktan vazgeçtiğiniz şeylerin listesini yapın ve bir 30 seninin daha boşa geçmesine izin vermeyin.
dünyanın bomboş olduğunu anlıyorsun. maddiyat yüzünden ölürüm biterim dediğin insanın gözünde bile bir sinek kadar değerin yoktur. yaşamıyorsundur asla ama ölmüyorsunda. neden bu düzen böyle neden insanlar bu kadar aç gözlü bu kadar nankör ve bu kadar acımasız diye düşünürsün.
ve belirsizlik... işte budur insanı yiyip bitiren.
30 yaşına çok çabuk gelindiği.
geçmişe duyulan takıntılı özlemin her dönemde yaşandığı.
aslında pek de kimsenin özel olmadığının anlaşıldığı.
olayların her zaman birden fazla açıdan ele alınması gerektiği.
önemli olanın zengin,havalı,güçlü olmak değil de vicdanen rahat ve huzurlu olmak olduğu.
bir şeylere erken sahip olmanın da bir şeylere geç kalmanın da çok önemli olmadığı.
her dönemin ''modası'' olan şeylerin her zaman herkese hitap edemediği gerçeği.
sosyal medyanın iyi yetiştirilmemiş insanların içindeki ''çiğliği'' daha net ortaya çıkardığı.
liste daha da uzayıp gider ama buraya 19 yaşında girmiş şu an 32lik bir yazar olarak bir çırpıda aklıma gelenler bunlardır. sevgiler.
- istemenin yetmediği,
- beğendiğiniz güzel kadınların başkalarıyla çıkıp yatacağı,
- insanları eksiltip mümkün olduğunca az arkadaş, dost edinmenin mantıklı olduğu,
- ailenin sevgisini kimsenin veremeyeceği,
- tuttuğunuz takıma duyduğunuz aşkı çoğu kadının size duyamayacağı,
- bazı hayvanların çoğu insandan daha çok sevip daha iyi anladığı,
- bir süre sonra köşenize çekilip kaybolmanın iyi olduğudur.
Hiçbir insanın hayatınızda ömür boyu kalacağı garanti değil. Bu 15 yıllık sevgiliniz, 7 yıllık eşiniz olsa bile. Bundan sonra ciddi ilişkilerinize bunun farkında olarak devam edersiniz ve gereksiz fedakarlıklardan kaçınırsınız. Ona vereceğiniz zamanı, ona yapacağınız fedakarlıkları diğer insanlarla bölüşürsünüz. Hem vicdanınız daha rahat olur, hem de güvenebileceğiniz daha fazla insan olur çevrenizde.